Tarihteki birçok savaşta kritik aktörlerden biri olan “askeri hayvanlar”, 20. yüzyılın başlarında bile hayati rollerini korumayı başarmışlardı. Muharebe alanlarında mobilize kuvvetlerin bel kemiği atlara ek olarak askeri iletişim ve durumsal farkındalık açısından oyun değiştirici rolleriyle posta güvercinleri veya posta köpekleri çok uzak sayılamayacak bir tarihe kadar aktif hizmette yer almaktaydı. Ancak gelişen modern harp anlayışı ve doktrinleriyle birlikte “etin yerini çelik” aldıkça askeri hayvanların tahtına yine kendilerinin taklitleri aday olmaya başladı.
Hayati risk barındıran görevlerde peyderpey insan personellerin yerine geçmeye başlayan ve geleceğin muharip unsurları arasındaki yerini kanıtlayan “insansız sistemler” gelişimlerine hız kesmeden devam ediyor. Dünya ordularında aktif olarak görev alan insansız sistemlere biçilen öncelikli hedef, modern savaş araçlarının kabiliyetlerini yakalamak ve geride bırakmak gibi gözüküyor. Bu amaçla proje geliştirmeleri devam ederken söz konusu teknoloji alanında bir kırılma meydana gelmektedir: Canlıların taklit edilmesi.
Bir köpeğin, kuşun, balığın hatta böceğin fiziksel hareketi ve görüntüsünü belirli oranlarda taklit edebilen insansız robotik sistemler; saldırı veya istihbarat faaliyetlerinde üstlenebilecekleri görevlerle dikkat çeken alanlardan biri haline geldi. Özellikle analizlerin yoğunlaştığı bir başka teknoloji olan “sürü drone” gelişmeleri, “robotik hayvan” teknolojisiyle birleştirildiğinde, takibi ve tespiti oldukça zor yeni sistemlerin ortaya çıkacağı fikrini güçlendirmiş oldu. Hedefin takibi veya yok edilmesi gerçekleştirilirken gökyüzünde sıradan bir drone yerine bir kırlangıç sürüsünü andıran robotik kuş sürüsünün yer alması, bu iki alanın beraber kullanılabileceği senaryolardan sadece biri olarak örnek verilebilir.
Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’in aralarında bulunduğu çeşitli ülkeler robotik hayvan çalışmalarında ciddi gelişmelerin sinyallerini vermektedir. Bu çalışmalar askeri odaklı oldukları gibi hem askeri hem de sivil alanda hizmet verebilme potansiyeli taşımaktadır. Örneğin ABD’li şirket Boston Dynamics, geliştirdiği Spot ve Wildcat gibi robotlarla müşterilerine çözüm sunmayı amaçlıyor. Şirketin en gelişmiş ürünlerinden birisi olan Spot robot köpeğin birim fiyatı 74 bin 500 dolar ve ürün siparişten sonraki 6 ila 8 hafta içerisinde müşteriye teslim ediliyor.
Görsel 1: Boston Dynamics, Spot
Çin tarafından ise bu gelişmelere yüksek benzerliğe sahip sistemler ile cevap verilmektedir. Çinli şirket Weilan tarafından geliştirilen AlphaDog, Spot’la rekabetinde benzerliğinin yanı sıra fiyat avantajıyla öne çıkıyor. AlphaDog C200’ün satış fiyatı 12 bin 690 dolardan başlıyor. Yakın gelecekte bu tür robot köpekler özellikle zorlu arazilerde uzun yürüyüşler gerçekleştirmek zorunda kalan askerler için vazgeçilmez bir yoldaşa dönüşebilir.
Görsel 2: Weilan, AlphaDog
Robot köpek alanında Türkiye’nin de çalışmaları bulunuyor. Akın Robotics bünyesinde geliştirilen dört ayaklı robot ARAT, geliştirme süreci devam eden önemli projelerden birisi. Yük taşıma özelliğine sahip ARAT, arama-kurtarma faaliyetlerinde rol alabilmektedir. Mayıs 2020’de başlayan ve robotik köpek ailesinin en modern üyesi olan ARAT 3.2 projesinde geliştirme çalışmaları son hızda devam ediyor.
Görsel 3: Akın Robotics, ARAT 3.2
Robotik hayvan gelişmeleri kara tabanlı platformlara ek olarak kendisini hava alanında da gösteriyor. Havacılığın birçok projede esinlendiği veya model aldığı kuşlar, yeni teknoloji açısından da önemli simgelerden biri durumundadır. Bu bağlamda robot-hava-kuş denkleminin meyvesi olan robot kuş projelerinde dikkat çeken bir ürün Almanya merkezli Festo şirketinden geliyor. Yakın tarihlerde satışa hazır olması beklenen “Bionicswift” adlı robotik kuş, şirketin “flying robobird” isminde 9 yıl önceki projesinin geliştirilmiş bir versiyonu. Bionicswift, seleflerine kıyasla daha küçük ve hafif olmasının yanında ayarlanabilir tüyleri ile daha doğal gözükmekte. Sistemin 2021 yılı sonu ile kullanılabilir olması bekleniyor.
Görsel 5: Festo, BionicSwift
Robotik hayvan projelerinin en çarpıcı örneklerinden bazıları da deniz platformlarında ortaya çıkmaktadır. Rusya’nın yunuslar ile beyaz balinaları eğitip bu canlıları deniz tabanı keşfi veya istihbarat amaçlı kullandığı yönündeki iddialar, su altı sistemlerinde gerçek bir balık görünümündeki insansız sistemlerin kullanılması fikrini kısmen güçlendirdi. Robotik hayvanlar istihbarat görevlerinde gerçek bir canlının yer alması kadar yüksek gizlilik sunamayabilir, ancak geleneksel pervaneli su altı araçlarına kıyasla kuyruk hareketiyle hareket edebilen bir aracın daha düşük tespit edilebilirlik oranına sahip olması ile bir canlıya nazaran yüksek ve hızlı sayıda görevlendirilebilme potansiyeli, robotik hayvanların gelecekteki yerini sağlamlaştırabilir.
Avrupa Savunma Ajansı’nın (European Defence Agency, EDA) SABUVIS II projesi, su altı keşif-gözetleme-istihbarat görevlerinin gerçekleştirilmesine yönelik “biyomimetik su altı araçları sürüsü” geliştirilmesi hedefinin bir parçası olarak öne çıkıyor. EDA, bu gibi projeler sayesinde insansız su altı araçları kategorisinde çağın gerisinde kalmamayı amaçlıyor.
Görsel 6: EDA, SABUVIS II
EDA’nın bu alandaki çalışmasına benzer sistemler arasında Çinli Robosea firmasının Robo-Shark robotu ciddi bir rakip olabilir gibi duruyor. Araç 220 cm uzunluk, 93 cm yükseklik ve 85 cm genişliği ile su altında 0-10 knot arasında bir hız ile hareket edebiliyor. Düşük ses izi ve düşük enerji tüketimiyle aracın arama-kurtarma faaliyetlerinden keşif, gözetleme ve istihbarat görevlerine kadar çeşitli şekillerde kullanılması bekleniyor. Robo-shark veya SABUVIS II benzeri su altı araçları, özellikle düşman su altı ve su üstü unsurlarının tespitini fark edilmeden gerçekleştirme potansiyelleriyle kullanıcıya pozitif katkı sağlayabilir.
Görsel 7: Robosea, Robo-Shark
Geleceğin ordularında başat aktörlerden biri olacak insansız sistemlerin doğadaki canlıların birer mekanik yansıması olma yolundaki gelişimleri, güvenlik denklemlerinde yeni olasılıkların kapısını aralamaktadır. Bir kuş veya balık sürüsünün içerisinde çıplak gözle fark edilmesi zor olacak biyomimetik robotik sistemler, kullanıcıya sağlayacağı gizlilik avantajıyla kuvvet çarpanında oyun değiştirici bir rol üstlenebilir.
Robot askeri hayvan teknolojileri Türkiye açısından ise uzun yıllardır çözüm arayışlarında olunan güvenlik problemlerine bir alternatif sunabilir. Söz konusu teknoloji, terörle mücadele başta olmak üzere, ulusal hak ve menfaatlerin korunmasında Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin can güvenliğini artırabileceği gibi iş yükünü de hafifletebilir. Mehmetçik’in zorlu arazi operasyonlarında yaralı veya yük taşıması rolünü üstlenebilirken Mavi Vatan ve ötesinde gerçekleştirilecek deniz operasyonlarında donanma unsurlarının keşif kolu görevini gerçekleştirebilir.
Tarihteki birçok savaşta kritik aktörlerden biri olan “askeri hayvanlar”, 20. yüzyılın başlarında bile hayati rollerini korumayı başarmışlardı. Muharebe alanlarında mobilize kuvvetlerin bel kemiği atlara ek olarak askeri iletişim ve durumsal farkındalık açısından oyun değiştirici rolleriyle posta güvercinleri veya posta köpekleri çok uzak sayılamayacak bir tarihe kadar aktif hizmette yer almaktaydı. Ancak gelişen modern harp anlayışı ve doktrinleriyle birlikte “etin yerini çelik” aldıkça askeri hayvanların tahtına yine kendilerinin taklitleri aday olmaya başladı.
Hayati risk barındıran görevlerde peyderpey insan personellerin yerine geçmeye başlayan ve geleceğin muharip unsurları arasındaki yerini kanıtlayan “insansız sistemler” gelişimlerine hız kesmeden devam ediyor. Dünya ordularında aktif olarak görev alan insansız sistemlere biçilen öncelikli hedef, modern savaş araçlarının kabiliyetlerini yakalamak ve geride bırakmak gibi gözüküyor. Bu amaçla proje geliştirmeleri devam ederken söz konusu teknoloji alanında bir kırılma meydana gelmektedir: Canlıların taklit edilmesi.
Bir köpeğin, kuşun, balığın hatta böceğin fiziksel hareketi ve görüntüsünü belirli oranlarda taklit edebilen insansız robotik sistemler; saldırı veya istihbarat faaliyetlerinde üstlenebilecekleri görevlerle dikkat çeken alanlardan biri haline geldi. Özellikle analizlerin yoğunlaştığı bir başka teknoloji olan “sürü drone” gelişmeleri, “robotik hayvan” teknolojisiyle birleştirildiğinde, takibi ve tespiti oldukça zor yeni sistemlerin ortaya çıkacağı fikrini güçlendirmiş oldu. Hedefin takibi veya yok edilmesi gerçekleştirilirken gökyüzünde sıradan bir drone yerine bir kırlangıç sürüsünü andıran robotik kuş sürüsünün yer alması, bu iki alanın beraber kullanılabileceği senaryolardan sadece biri olarak örnek verilebilir.
Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’in aralarında bulunduğu çeşitli ülkeler robotik hayvan çalışmalarında ciddi gelişmelerin sinyallerini vermektedir. Bu çalışmalar askeri odaklı oldukları gibi hem askeri hem de sivil alanda hizmet verebilme potansiyeli taşımaktadır. Örneğin ABD’li şirket Boston Dynamics, geliştirdiği Spot ve Wildcat gibi robotlarla müşterilerine çözüm sunmayı amaçlıyor. Şirketin en gelişmiş ürünlerinden birisi olan Spot robot köpeğin birim fiyatı 74 bin 500 dolar ve ürün siparişten sonraki 6 ila 8 hafta içerisinde müşteriye teslim ediliyor.
Görsel 1: Boston Dynamics, Spot
Çin tarafından ise bu gelişmelere yüksek benzerliğe sahip sistemler ile cevap verilmektedir. Çinli şirket Weilan tarafından geliştirilen AlphaDog, Spot’la rekabetinde benzerliğinin yanı sıra fiyat avantajıyla öne çıkıyor. AlphaDog C200’ün satış fiyatı 12 bin 690 dolardan başlıyor. Yakın gelecekte bu tür robot köpekler özellikle zorlu arazilerde uzun yürüyüşler gerçekleştirmek zorunda kalan askerler için vazgeçilmez bir yoldaşa dönüşebilir.
Görsel 2: Weilan, AlphaDog
Robot köpek alanında Türkiye’nin de çalışmaları bulunuyor. Akın Robotics bünyesinde geliştirilen dört ayaklı robot ARAT, geliştirme süreci devam eden önemli projelerden birisi. Yük taşıma özelliğine sahip ARAT, arama-kurtarma faaliyetlerinde rol alabilmektedir. Mayıs 2020’de başlayan ve robotik köpek ailesinin en modern üyesi olan ARAT 3.2 projesinde geliştirme çalışmaları son hızda devam ediyor.
Görsel 3: Akın Robotics, ARAT 3.2
Robotik hayvan gelişmeleri kara tabanlı platformlara ek olarak kendisini hava alanında da gösteriyor. Havacılığın birçok projede esinlendiği veya model aldığı kuşlar, yeni teknoloji açısından da önemli simgelerden biri durumundadır. Bu bağlamda robot-hava-kuş denkleminin meyvesi olan robot kuş projelerinde dikkat çeken bir ürün Almanya merkezli Festo şirketinden geliyor. Yakın tarihlerde satışa hazır olması beklenen “Bionicswift” adlı robotik kuş, şirketin “flying robobird” isminde 9 yıl önceki projesinin geliştirilmiş bir versiyonu. Bionicswift, seleflerine kıyasla daha küçük ve hafif olmasının yanında ayarlanabilir tüyleri ile daha doğal gözükmekte. Sistemin 2021 yılı sonu ile kullanılabilir olması bekleniyor.
Görsel 5: Festo, BionicSwift
Robotik hayvan projelerinin en çarpıcı örneklerinden bazıları da deniz platformlarında ortaya çıkmaktadır. Rusya’nın yunuslar ile beyaz balinaları eğitip bu canlıları deniz tabanı keşfi veya istihbarat amaçlı kullandığı yönündeki iddialar, su altı sistemlerinde gerçek bir balık görünümündeki insansız sistemlerin kullanılması fikrini kısmen güçlendirdi. Robotik hayvanlar istihbarat görevlerinde gerçek bir canlının yer alması kadar yüksek gizlilik sunamayabilir, ancak geleneksel pervaneli su altı araçlarına kıyasla kuyruk hareketiyle hareket edebilen bir aracın daha düşük tespit edilebilirlik oranına sahip olması ile bir canlıya nazaran yüksek ve hızlı sayıda görevlendirilebilme potansiyeli, robotik hayvanların gelecekteki yerini sağlamlaştırabilir.
Avrupa Savunma Ajansı’nın (European Defence Agency, EDA) SABUVIS II projesi, su altı keşif-gözetleme-istihbarat görevlerinin gerçekleştirilmesine yönelik “biyomimetik su altı araçları sürüsü” geliştirilmesi hedefinin bir parçası olarak öne çıkıyor. EDA, bu gibi projeler sayesinde insansız su altı araçları kategorisinde çağın gerisinde kalmamayı amaçlıyor.
Görsel 6: EDA, SABUVIS II
EDA’nın bu alandaki çalışmasına benzer sistemler arasında Çinli Robosea firmasının Robo-Shark robotu ciddi bir rakip olabilir gibi duruyor. Araç 220 cm uzunluk, 93 cm yükseklik ve 85 cm genişliği ile su altında 0-10 knot arasında bir hız ile hareket edebiliyor. Düşük ses izi ve düşük enerji tüketimiyle aracın arama-kurtarma faaliyetlerinden keşif, gözetleme ve istihbarat görevlerine kadar çeşitli şekillerde kullanılması bekleniyor. Robo-shark veya SABUVIS II benzeri su altı araçları, özellikle düşman su altı ve su üstü unsurlarının tespitini fark edilmeden gerçekleştirme potansiyelleriyle kullanıcıya pozitif katkı sağlayabilir.
Görsel 7: Robosea, Robo-Shark
Geleceğin ordularında başat aktörlerden biri olacak insansız sistemlerin doğadaki canlıların birer mekanik yansıması olma yolundaki gelişimleri, güvenlik denklemlerinde yeni olasılıkların kapısını aralamaktadır. Bir kuş veya balık sürüsünün içerisinde çıplak gözle fark edilmesi zor olacak biyomimetik robotik sistemler, kullanıcıya sağlayacağı gizlilik avantajıyla kuvvet çarpanında oyun değiştirici bir rol üstlenebilir.
Robot askeri hayvan teknolojileri Türkiye açısından ise uzun yıllardır çözüm arayışlarında olunan güvenlik problemlerine bir alternatif sunabilir. Söz konusu teknoloji, terörle mücadele başta olmak üzere, ulusal hak ve menfaatlerin korunmasında Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin can güvenliğini artırabileceği gibi iş yükünü de hafifletebilir. Mehmetçik’in zorlu arazi operasyonlarında yaralı veya yük taşıması rolünü üstlenebilirken Mavi Vatan ve ötesinde gerçekleştirilecek deniz operasyonlarında donanma unsurlarının keşif kolu görevini gerçekleştirebilir.
Tarihteki birçok savaşta kritik aktörlerden biri olan “askeri hayvanlar”, 20. yüzyılın başlarında bile hayati rollerini korumayı başarmışlardı. Muharebe alanlarında mobilize kuvvetlerin bel kemiği atlara ek olarak askeri iletişim ve durumsal farkındalık açısından oyun değiştirici rolleriyle posta güvercinleri veya posta köpekleri çok uzak sayılamayacak bir tarihe kadar aktif hizmette yer almaktaydı. Ancak gelişen modern harp anlayışı ve doktrinleriyle birlikte “etin yerini çelik” aldıkça askeri hayvanların tahtına yine kendilerinin taklitleri aday olmaya başladı.
Hayati risk barındıran görevlerde peyderpey insan personellerin yerine geçmeye başlayan ve geleceğin muharip unsurları arasındaki yerini kanıtlayan “insansız sistemler” gelişimlerine hız kesmeden devam ediyor. Dünya ordularında aktif olarak görev alan insansız sistemlere biçilen öncelikli hedef, modern savaş araçlarının kabiliyetlerini yakalamak ve geride bırakmak gibi gözüküyor. Bu amaçla proje geliştirmeleri devam ederken söz konusu teknoloji alanında bir kırılma meydana gelmektedir: Canlıların taklit edilmesi.
Bir köpeğin, kuşun, balığın hatta böceğin fiziksel hareketi ve görüntüsünü belirli oranlarda taklit edebilen insansız robotik sistemler; saldırı veya istihbarat faaliyetlerinde üstlenebilecekleri görevlerle dikkat çeken alanlardan biri haline geldi. Özellikle analizlerin yoğunlaştığı bir başka teknoloji olan “sürü drone” gelişmeleri, “robotik hayvan” teknolojisiyle birleştirildiğinde, takibi ve tespiti oldukça zor yeni sistemlerin ortaya çıkacağı fikrini güçlendirmiş oldu. Hedefin takibi veya yok edilmesi gerçekleştirilirken gökyüzünde sıradan bir drone yerine bir kırlangıç sürüsünü andıran robotik kuş sürüsünün yer alması, bu iki alanın beraber kullanılabileceği senaryolardan sadece biri olarak örnek verilebilir.
Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’in aralarında bulunduğu çeşitli ülkeler robotik hayvan çalışmalarında ciddi gelişmelerin sinyallerini vermektedir. Bu çalışmalar askeri odaklı oldukları gibi hem askeri hem de sivil alanda hizmet verebilme potansiyeli taşımaktadır. Örneğin ABD’li şirket Boston Dynamics, geliştirdiği Spot ve Wildcat gibi robotlarla müşterilerine çözüm sunmayı amaçlıyor. Şirketin en gelişmiş ürünlerinden birisi olan Spot robot köpeğin birim fiyatı 74 bin 500 dolar ve ürün siparişten sonraki 6 ila 8 hafta içerisinde müşteriye teslim ediliyor.
Görsel 1: Boston Dynamics, Spot
Çin tarafından ise bu gelişmelere yüksek benzerliğe sahip sistemler ile cevap verilmektedir. Çinli şirket Weilan tarafından geliştirilen AlphaDog, Spot’la rekabetinde benzerliğinin yanı sıra fiyat avantajıyla öne çıkıyor. AlphaDog C200’ün satış fiyatı 12 bin 690 dolardan başlıyor. Yakın gelecekte bu tür robot köpekler özellikle zorlu arazilerde uzun yürüyüşler gerçekleştirmek zorunda kalan askerler için vazgeçilmez bir yoldaşa dönüşebilir.
Görsel 2: Weilan, AlphaDog
Robot köpek alanında Türkiye’nin de çalışmaları bulunuyor. Akın Robotics bünyesinde geliştirilen dört ayaklı robot ARAT, geliştirme süreci devam eden önemli projelerden birisi. Yük taşıma özelliğine sahip ARAT, arama-kurtarma faaliyetlerinde rol alabilmektedir. Mayıs 2020’de başlayan ve robotik köpek ailesinin en modern üyesi olan ARAT 3.2 projesinde geliştirme çalışmaları son hızda devam ediyor.
Görsel 3: Akın Robotics, ARAT 3.2
Robotik hayvan gelişmeleri kara tabanlı platformlara ek olarak kendisini hava alanında da gösteriyor. Havacılığın birçok projede esinlendiği veya model aldığı kuşlar, yeni teknoloji açısından da önemli simgelerden biri durumundadır. Bu bağlamda robot-hava-kuş denkleminin meyvesi olan robot kuş projelerinde dikkat çeken bir ürün Almanya merkezli Festo şirketinden geliyor. Yakın tarihlerde satışa hazır olması beklenen “Bionicswift” adlı robotik kuş, şirketin “flying robobird” isminde 9 yıl önceki projesinin geliştirilmiş bir versiyonu. Bionicswift, seleflerine kıyasla daha küçük ve hafif olmasının yanında ayarlanabilir tüyleri ile daha doğal gözükmekte. Sistemin 2021 yılı sonu ile kullanılabilir olması bekleniyor.
Görsel 5: Festo, BionicSwift
Robotik hayvan projelerinin en çarpıcı örneklerinden bazıları da deniz platformlarında ortaya çıkmaktadır. Rusya’nın yunuslar ile beyaz balinaları eğitip bu canlıları deniz tabanı keşfi veya istihbarat amaçlı kullandığı yönündeki iddialar, su altı sistemlerinde gerçek bir balık görünümündeki insansız sistemlerin kullanılması fikrini kısmen güçlendirdi. Robotik hayvanlar istihbarat görevlerinde gerçek bir canlının yer alması kadar yüksek gizlilik sunamayabilir, ancak geleneksel pervaneli su altı araçlarına kıyasla kuyruk hareketiyle hareket edebilen bir aracın daha düşük tespit edilebilirlik oranına sahip olması ile bir canlıya nazaran yüksek ve hızlı sayıda görevlendirilebilme potansiyeli, robotik hayvanların gelecekteki yerini sağlamlaştırabilir.
Avrupa Savunma Ajansı’nın (European Defence Agency, EDA) SABUVIS II projesi, su altı keşif-gözetleme-istihbarat görevlerinin gerçekleştirilmesine yönelik “biyomimetik su altı araçları sürüsü” geliştirilmesi hedefinin bir parçası olarak öne çıkıyor. EDA, bu gibi projeler sayesinde insansız su altı araçları kategorisinde çağın gerisinde kalmamayı amaçlıyor.
Görsel 6: EDA, SABUVIS II
EDA’nın bu alandaki çalışmasına benzer sistemler arasında Çinli Robosea firmasının Robo-Shark robotu ciddi bir rakip olabilir gibi duruyor. Araç 220 cm uzunluk, 93 cm yükseklik ve 85 cm genişliği ile su altında 0-10 knot arasında bir hız ile hareket edebiliyor. Düşük ses izi ve düşük enerji tüketimiyle aracın arama-kurtarma faaliyetlerinden keşif, gözetleme ve istihbarat görevlerine kadar çeşitli şekillerde kullanılması bekleniyor. Robo-shark veya SABUVIS II benzeri su altı araçları, özellikle düşman su altı ve su üstü unsurlarının tespitini fark edilmeden gerçekleştirme potansiyelleriyle kullanıcıya pozitif katkı sağlayabilir.
Görsel 7: Robosea, Robo-Shark
Geleceğin ordularında başat aktörlerden biri olacak insansız sistemlerin doğadaki canlıların birer mekanik yansıması olma yolundaki gelişimleri, güvenlik denklemlerinde yeni olasılıkların kapısını aralamaktadır. Bir kuş veya balık sürüsünün içerisinde çıplak gözle fark edilmesi zor olacak biyomimetik robotik sistemler, kullanıcıya sağlayacağı gizlilik avantajıyla kuvvet çarpanında oyun değiştirici bir rol üstlenebilir.
Robot askeri hayvan teknolojileri Türkiye açısından ise uzun yıllardır çözüm arayışlarında olunan güvenlik problemlerine bir alternatif sunabilir. Söz konusu teknoloji, terörle mücadele başta olmak üzere, ulusal hak ve menfaatlerin korunmasında Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin can güvenliğini artırabileceği gibi iş yükünü de hafifletebilir. Mehmetçik’in zorlu arazi operasyonlarında yaralı veya yük taşıması rolünü üstlenebilirken Mavi Vatan ve ötesinde gerçekleştirilecek deniz operasyonlarında donanma unsurlarının keşif kolu görevini gerçekleştirebilir.
Tarihteki birçok savaşta kritik aktörlerden biri olan “askeri hayvanlar”, 20. yüzyılın başlarında bile hayati rollerini korumayı başarmışlardı. Muharebe alanlarında mobilize kuvvetlerin bel kemiği atlara ek olarak askeri iletişim ve durumsal farkındalık açısından oyun değiştirici rolleriyle posta güvercinleri veya posta köpekleri çok uzak sayılamayacak bir tarihe kadar aktif hizmette yer almaktaydı. Ancak gelişen modern harp anlayışı ve doktrinleriyle birlikte “etin yerini çelik” aldıkça askeri hayvanların tahtına yine kendilerinin taklitleri aday olmaya başladı.
Hayati risk barındıran görevlerde peyderpey insan personellerin yerine geçmeye başlayan ve geleceğin muharip unsurları arasındaki yerini kanıtlayan “insansız sistemler” gelişimlerine hız kesmeden devam ediyor. Dünya ordularında aktif olarak görev alan insansız sistemlere biçilen öncelikli hedef, modern savaş araçlarının kabiliyetlerini yakalamak ve geride bırakmak gibi gözüküyor. Bu amaçla proje geliştirmeleri devam ederken söz konusu teknoloji alanında bir kırılma meydana gelmektedir: Canlıların taklit edilmesi.
Bir köpeğin, kuşun, balığın hatta böceğin fiziksel hareketi ve görüntüsünü belirli oranlarda taklit edebilen insansız robotik sistemler; saldırı veya istihbarat faaliyetlerinde üstlenebilecekleri görevlerle dikkat çeken alanlardan biri haline geldi. Özellikle analizlerin yoğunlaştığı bir başka teknoloji olan “sürü drone” gelişmeleri, “robotik hayvan” teknolojisiyle birleştirildiğinde, takibi ve tespiti oldukça zor yeni sistemlerin ortaya çıkacağı fikrini güçlendirmiş oldu. Hedefin takibi veya yok edilmesi gerçekleştirilirken gökyüzünde sıradan bir drone yerine bir kırlangıç sürüsünü andıran robotik kuş sürüsünün yer alması, bu iki alanın beraber kullanılabileceği senaryolardan sadece biri olarak örnek verilebilir.
Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’in aralarında bulunduğu çeşitli ülkeler robotik hayvan çalışmalarında ciddi gelişmelerin sinyallerini vermektedir. Bu çalışmalar askeri odaklı oldukları gibi hem askeri hem de sivil alanda hizmet verebilme potansiyeli taşımaktadır. Örneğin ABD’li şirket Boston Dynamics, geliştirdiği Spot ve Wildcat gibi robotlarla müşterilerine çözüm sunmayı amaçlıyor. Şirketin en gelişmiş ürünlerinden birisi olan Spot robot köpeğin birim fiyatı 74 bin 500 dolar ve ürün siparişten sonraki 6 ila 8 hafta içerisinde müşteriye teslim ediliyor.
Görsel 1: Boston Dynamics, Spot
Çin tarafından ise bu gelişmelere yüksek benzerliğe sahip sistemler ile cevap verilmektedir. Çinli şirket Weilan tarafından geliştirilen AlphaDog, Spot’la rekabetinde benzerliğinin yanı sıra fiyat avantajıyla öne çıkıyor. AlphaDog C200’ün satış fiyatı 12 bin 690 dolardan başlıyor. Yakın gelecekte bu tür robot köpekler özellikle zorlu arazilerde uzun yürüyüşler gerçekleştirmek zorunda kalan askerler için vazgeçilmez bir yoldaşa dönüşebilir.
Görsel 2: Weilan, AlphaDog
Robot köpek alanında Türkiye’nin de çalışmaları bulunuyor. Akın Robotics bünyesinde geliştirilen dört ayaklı robot ARAT, geliştirme süreci devam eden önemli projelerden birisi. Yük taşıma özelliğine sahip ARAT, arama-kurtarma faaliyetlerinde rol alabilmektedir. Mayıs 2020’de başlayan ve robotik köpek ailesinin en modern üyesi olan ARAT 3.2 projesinde geliştirme çalışmaları son hızda devam ediyor.
Görsel 3: Akın Robotics, ARAT 3.2
Robotik hayvan gelişmeleri kara tabanlı platformlara ek olarak kendisini hava alanında da gösteriyor. Havacılığın birçok projede esinlendiği veya model aldığı kuşlar, yeni teknoloji açısından da önemli simgelerden biri durumundadır. Bu bağlamda robot-hava-kuş denkleminin meyvesi olan robot kuş projelerinde dikkat çeken bir ürün Almanya merkezli Festo şirketinden geliyor. Yakın tarihlerde satışa hazır olması beklenen “Bionicswift” adlı robotik kuş, şirketin “flying robobird” isminde 9 yıl önceki projesinin geliştirilmiş bir versiyonu. Bionicswift, seleflerine kıyasla daha küçük ve hafif olmasının yanında ayarlanabilir tüyleri ile daha doğal gözükmekte. Sistemin 2021 yılı sonu ile kullanılabilir olması bekleniyor.
Görsel 5: Festo, BionicSwift
Robotik hayvan projelerinin en çarpıcı örneklerinden bazıları da deniz platformlarında ortaya çıkmaktadır. Rusya’nın yunuslar ile beyaz balinaları eğitip bu canlıları deniz tabanı keşfi veya istihbarat amaçlı kullandığı yönündeki iddialar, su altı sistemlerinde gerçek bir balık görünümündeki insansız sistemlerin kullanılması fikrini kısmen güçlendirdi. Robotik hayvanlar istihbarat görevlerinde gerçek bir canlının yer alması kadar yüksek gizlilik sunamayabilir, ancak geleneksel pervaneli su altı araçlarına kıyasla kuyruk hareketiyle hareket edebilen bir aracın daha düşük tespit edilebilirlik oranına sahip olması ile bir canlıya nazaran yüksek ve hızlı sayıda görevlendirilebilme potansiyeli, robotik hayvanların gelecekteki yerini sağlamlaştırabilir.
Avrupa Savunma Ajansı’nın (European Defence Agency, EDA) SABUVIS II projesi, su altı keşif-gözetleme-istihbarat görevlerinin gerçekleştirilmesine yönelik “biyomimetik su altı araçları sürüsü” geliştirilmesi hedefinin bir parçası olarak öne çıkıyor. EDA, bu gibi projeler sayesinde insansız su altı araçları kategorisinde çağın gerisinde kalmamayı amaçlıyor.
Görsel 6: EDA, SABUVIS II
EDA’nın bu alandaki çalışmasına benzer sistemler arasında Çinli Robosea firmasının Robo-Shark robotu ciddi bir rakip olabilir gibi duruyor. Araç 220 cm uzunluk, 93 cm yükseklik ve 85 cm genişliği ile su altında 0-10 knot arasında bir hız ile hareket edebiliyor. Düşük ses izi ve düşük enerji tüketimiyle aracın arama-kurtarma faaliyetlerinden keşif, gözetleme ve istihbarat görevlerine kadar çeşitli şekillerde kullanılması bekleniyor. Robo-shark veya SABUVIS II benzeri su altı araçları, özellikle düşman su altı ve su üstü unsurlarının tespitini fark edilmeden gerçekleştirme potansiyelleriyle kullanıcıya pozitif katkı sağlayabilir.
Görsel 7: Robosea, Robo-Shark
Geleceğin ordularında başat aktörlerden biri olacak insansız sistemlerin doğadaki canlıların birer mekanik yansıması olma yolundaki gelişimleri, güvenlik denklemlerinde yeni olasılıkların kapısını aralamaktadır. Bir kuş veya balık sürüsünün içerisinde çıplak gözle fark edilmesi zor olacak biyomimetik robotik sistemler, kullanıcıya sağlayacağı gizlilik avantajıyla kuvvet çarpanında oyun değiştirici bir rol üstlenebilir.
Robot askeri hayvan teknolojileri Türkiye açısından ise uzun yıllardır çözüm arayışlarında olunan güvenlik problemlerine bir alternatif sunabilir. Söz konusu teknoloji, terörle mücadele başta olmak üzere, ulusal hak ve menfaatlerin korunmasında Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin can güvenliğini artırabileceği gibi iş yükünü de hafifletebilir. Mehmetçik’in zorlu arazi operasyonlarında yaralı veya yük taşıması rolünü üstlenebilirken Mavi Vatan ve ötesinde gerçekleştirilecek deniz operasyonlarında donanma unsurlarının keşif kolu görevini gerçekleştirebilir.