ABD, uzayda yeni bir savunma stratejisi kurabilir!
ABD’nin kara, deniz ve hava savunması üzerine yazılan raporları gibi, uzaydaki gelişmeler ışığında çeşitli raporlar da yazılıyor. En son Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS) tarafından ABD’nin uzay boşluğundaki savunması için yeni bir rapor yayınlandı.
Rapordaki varsayıma göre Pentagon, son yıllarda birbiriyle iletişim halindeki bir dizi uyduyu uzaya fırlatmasına rağmen, yüksek manevra kabiliyetine sahip hipersonik füzeleri takip etmek konusunda oldukça zorlanabilir. Özellikle Güney Çin Denizi gibi deniz sahalarında böylesi bir tehdidi takip etmek daha da zordur.
CSIS raporunun yazarlarından biri olan Masao Dahlgren, bu durumu şöyle açıklamıştır: ‘’Hipersonik silahların takibinin zor olmasının temek nedeni, onların pikselden küçük boyutta hedefler olmalarından kaynaklanıyor. Gerçekten onları görselleştirmek için kullanılan piksellerden daha küçükler ve bu nedenle attıkları imzalar, çevrelerindeki hava ile seyreltiliyor. Bu durum, adeta bir fincan çayı bir yüzme havuzuna düşürmeye benziyor ve yukarıdan bakarak ne kadar sıcak olduğunu bulmak zor.’’
Haliyle hipersonik silahların uydular aracılığı ile izlenmesi, o açıdan küçük oldukları ve çevresel faktörlere karıştıkları için oldukça zorlu görevlerden bir tanesidir. Ayrıca, ekvator bölgesinde yoğun bir kapsama alanının olmadığına ve bu kapsama alanının kutuplara yakın olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Dahlgren, Starlink üzerinden uydu faaliyetleri konusunda bir tespitte de bulundu: ‘’Geçen yıl, Starlink kümeleriyle yapılan çarpışma önleme manevraları, geçmiş beş yılın toplamından on kat daha fazla olmak zorunda kaldı.’’ Tespitlerinin devamında da ucuz düşük yörünge uydularının, bir radyasyon alanına karşı savunmasız olduğunu belirtti. Bu durum, bir rakibin tek bir hamlede Pentagon’un algılama yeteneğini devre dışı bırakabileceği anlamına gelir.
Dahlgren, kapsama boşlukları hususunda da dünyanın orta yörüngesine sekiz ve sekizden fazla uydu ekleyerek bu boşlukların ortadan kalkabileceğini söyledi.
Uzay Geliştirme Ajansı, daha fazla uyduyu yerleştirmeye devam ederken, ajansın izleme katmanının şefi Albay Alexander Rasmussen, kapsama boşluklarını aşmanın yollarını bulma konusunda sürekli çaba sarf ettiklerini söyledi. Rasmussen: ‘’Kesinlikle ihtiyaç duyulan her şey açısından avantaj sağlamaya çalışıyoruz. Sonunda, dünyanın herhangi bir noktasına herhangi bir zamanda bakabilen çoklu sensörler sağlamak istiyoruz,” dedi.
Bu açıklama, yörüngede bulunan uyduları yeni yollarla kullanma, özellikle uydulardan elde edilen verileri daha iyi bir şekilde birleştirme anlamına geliyor.
Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi’nde Cumhuriyetçi kanattan bir üye olan Ryan Tully, Kongre’nin hipersonik tehditlere karşı koymaya yönelik yeni taktiklere ve araçlara olan ilgisinin önümüzdeki yıl muhtemelen artacağını söyledi.
Ayrıca Tully; ‘’Hipersonik yeteneklere sahip füzelere karşı Patriotlar kullanacağız. Ukrayna’da gördüklerimize bakarsak, tehdit artık kapımızda ve duyduklarımıza göre sorun teknolojiyi geliştirmek değil, ona kaynak ayırmak’’
2024 Ulusal Savunma Yetki Yasası, hipersonik füzeleri düşürmek amacıyla Glide Phase Interceptor adı verilen füze programını hızlandırmak için 225 milyon dolar bütçeyi içeriyor.
ABD, uzayda yeni bir savunma stratejisi kurabilir!
ABD’nin kara, deniz ve hava savunması üzerine yazılan raporları gibi, uzaydaki gelişmeler ışığında çeşitli raporlar da yazılıyor. En son Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS) tarafından ABD’nin uzay boşluğundaki savunması için yeni bir rapor yayınlandı.
Rapordaki varsayıma göre Pentagon, son yıllarda birbiriyle iletişim halindeki bir dizi uyduyu uzaya fırlatmasına rağmen, yüksek manevra kabiliyetine sahip hipersonik füzeleri takip etmek konusunda oldukça zorlanabilir. Özellikle Güney Çin Denizi gibi deniz sahalarında böylesi bir tehdidi takip etmek daha da zordur.
CSIS raporunun yazarlarından biri olan Masao Dahlgren, bu durumu şöyle açıklamıştır: ‘’Hipersonik silahların takibinin zor olmasının temek nedeni, onların pikselden küçük boyutta hedefler olmalarından kaynaklanıyor. Gerçekten onları görselleştirmek için kullanılan piksellerden daha küçükler ve bu nedenle attıkları imzalar, çevrelerindeki hava ile seyreltiliyor. Bu durum, adeta bir fincan çayı bir yüzme havuzuna düşürmeye benziyor ve yukarıdan bakarak ne kadar sıcak olduğunu bulmak zor.’’
Haliyle hipersonik silahların uydular aracılığı ile izlenmesi, o açıdan küçük oldukları ve çevresel faktörlere karıştıkları için oldukça zorlu görevlerden bir tanesidir. Ayrıca, ekvator bölgesinde yoğun bir kapsama alanının olmadığına ve bu kapsama alanının kutuplara yakın olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Dahlgren, Starlink üzerinden uydu faaliyetleri konusunda bir tespitte de bulundu: ‘’Geçen yıl, Starlink kümeleriyle yapılan çarpışma önleme manevraları, geçmiş beş yılın toplamından on kat daha fazla olmak zorunda kaldı.’’ Tespitlerinin devamında da ucuz düşük yörünge uydularının, bir radyasyon alanına karşı savunmasız olduğunu belirtti. Bu durum, bir rakibin tek bir hamlede Pentagon’un algılama yeteneğini devre dışı bırakabileceği anlamına gelir.
Dahlgren, kapsama boşlukları hususunda da dünyanın orta yörüngesine sekiz ve sekizden fazla uydu ekleyerek bu boşlukların ortadan kalkabileceğini söyledi.
Uzay Geliştirme Ajansı, daha fazla uyduyu yerleştirmeye devam ederken, ajansın izleme katmanının şefi Albay Alexander Rasmussen, kapsama boşluklarını aşmanın yollarını bulma konusunda sürekli çaba sarf ettiklerini söyledi. Rasmussen: ‘’Kesinlikle ihtiyaç duyulan her şey açısından avantaj sağlamaya çalışıyoruz. Sonunda, dünyanın herhangi bir noktasına herhangi bir zamanda bakabilen çoklu sensörler sağlamak istiyoruz,” dedi.
Bu açıklama, yörüngede bulunan uyduları yeni yollarla kullanma, özellikle uydulardan elde edilen verileri daha iyi bir şekilde birleştirme anlamına geliyor.
Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi’nde Cumhuriyetçi kanattan bir üye olan Ryan Tully, Kongre’nin hipersonik tehditlere karşı koymaya yönelik yeni taktiklere ve araçlara olan ilgisinin önümüzdeki yıl muhtemelen artacağını söyledi.
Ayrıca Tully; ‘’Hipersonik yeteneklere sahip füzelere karşı Patriotlar kullanacağız. Ukrayna’da gördüklerimize bakarsak, tehdit artık kapımızda ve duyduklarımıza göre sorun teknolojiyi geliştirmek değil, ona kaynak ayırmak’’
2024 Ulusal Savunma Yetki Yasası, hipersonik füzeleri düşürmek amacıyla Glide Phase Interceptor adı verilen füze programını hızlandırmak için 225 milyon dolar bütçeyi içeriyor.
ABD, uzayda yeni bir savunma stratejisi kurabilir!
ABD’nin kara, deniz ve hava savunması üzerine yazılan raporları gibi, uzaydaki gelişmeler ışığında çeşitli raporlar da yazılıyor. En son Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS) tarafından ABD’nin uzay boşluğundaki savunması için yeni bir rapor yayınlandı.
Rapordaki varsayıma göre Pentagon, son yıllarda birbiriyle iletişim halindeki bir dizi uyduyu uzaya fırlatmasına rağmen, yüksek manevra kabiliyetine sahip hipersonik füzeleri takip etmek konusunda oldukça zorlanabilir. Özellikle Güney Çin Denizi gibi deniz sahalarında böylesi bir tehdidi takip etmek daha da zordur.
CSIS raporunun yazarlarından biri olan Masao Dahlgren, bu durumu şöyle açıklamıştır: ‘’Hipersonik silahların takibinin zor olmasının temek nedeni, onların pikselden küçük boyutta hedefler olmalarından kaynaklanıyor. Gerçekten onları görselleştirmek için kullanılan piksellerden daha küçükler ve bu nedenle attıkları imzalar, çevrelerindeki hava ile seyreltiliyor. Bu durum, adeta bir fincan çayı bir yüzme havuzuna düşürmeye benziyor ve yukarıdan bakarak ne kadar sıcak olduğunu bulmak zor.’’
Haliyle hipersonik silahların uydular aracılığı ile izlenmesi, o açıdan küçük oldukları ve çevresel faktörlere karıştıkları için oldukça zorlu görevlerden bir tanesidir. Ayrıca, ekvator bölgesinde yoğun bir kapsama alanının olmadığına ve bu kapsama alanının kutuplara yakın olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Dahlgren, Starlink üzerinden uydu faaliyetleri konusunda bir tespitte de bulundu: ‘’Geçen yıl, Starlink kümeleriyle yapılan çarpışma önleme manevraları, geçmiş beş yılın toplamından on kat daha fazla olmak zorunda kaldı.’’ Tespitlerinin devamında da ucuz düşük yörünge uydularının, bir radyasyon alanına karşı savunmasız olduğunu belirtti. Bu durum, bir rakibin tek bir hamlede Pentagon’un algılama yeteneğini devre dışı bırakabileceği anlamına gelir.
Dahlgren, kapsama boşlukları hususunda da dünyanın orta yörüngesine sekiz ve sekizden fazla uydu ekleyerek bu boşlukların ortadan kalkabileceğini söyledi.
Uzay Geliştirme Ajansı, daha fazla uyduyu yerleştirmeye devam ederken, ajansın izleme katmanının şefi Albay Alexander Rasmussen, kapsama boşluklarını aşmanın yollarını bulma konusunda sürekli çaba sarf ettiklerini söyledi. Rasmussen: ‘’Kesinlikle ihtiyaç duyulan her şey açısından avantaj sağlamaya çalışıyoruz. Sonunda, dünyanın herhangi bir noktasına herhangi bir zamanda bakabilen çoklu sensörler sağlamak istiyoruz,” dedi.
Bu açıklama, yörüngede bulunan uyduları yeni yollarla kullanma, özellikle uydulardan elde edilen verileri daha iyi bir şekilde birleştirme anlamına geliyor.
Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi’nde Cumhuriyetçi kanattan bir üye olan Ryan Tully, Kongre’nin hipersonik tehditlere karşı koymaya yönelik yeni taktiklere ve araçlara olan ilgisinin önümüzdeki yıl muhtemelen artacağını söyledi.
Ayrıca Tully; ‘’Hipersonik yeteneklere sahip füzelere karşı Patriotlar kullanacağız. Ukrayna’da gördüklerimize bakarsak, tehdit artık kapımızda ve duyduklarımıza göre sorun teknolojiyi geliştirmek değil, ona kaynak ayırmak’’
2024 Ulusal Savunma Yetki Yasası, hipersonik füzeleri düşürmek amacıyla Glide Phase Interceptor adı verilen füze programını hızlandırmak için 225 milyon dolar bütçeyi içeriyor.
ABD, uzayda yeni bir savunma stratejisi kurabilir!
ABD’nin kara, deniz ve hava savunması üzerine yazılan raporları gibi, uzaydaki gelişmeler ışığında çeşitli raporlar da yazılıyor. En son Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS) tarafından ABD’nin uzay boşluğundaki savunması için yeni bir rapor yayınlandı.
Rapordaki varsayıma göre Pentagon, son yıllarda birbiriyle iletişim halindeki bir dizi uyduyu uzaya fırlatmasına rağmen, yüksek manevra kabiliyetine sahip hipersonik füzeleri takip etmek konusunda oldukça zorlanabilir. Özellikle Güney Çin Denizi gibi deniz sahalarında böylesi bir tehdidi takip etmek daha da zordur.
CSIS raporunun yazarlarından biri olan Masao Dahlgren, bu durumu şöyle açıklamıştır: ‘’Hipersonik silahların takibinin zor olmasının temek nedeni, onların pikselden küçük boyutta hedefler olmalarından kaynaklanıyor. Gerçekten onları görselleştirmek için kullanılan piksellerden daha küçükler ve bu nedenle attıkları imzalar, çevrelerindeki hava ile seyreltiliyor. Bu durum, adeta bir fincan çayı bir yüzme havuzuna düşürmeye benziyor ve yukarıdan bakarak ne kadar sıcak olduğunu bulmak zor.’’
Haliyle hipersonik silahların uydular aracılığı ile izlenmesi, o açıdan küçük oldukları ve çevresel faktörlere karıştıkları için oldukça zorlu görevlerden bir tanesidir. Ayrıca, ekvator bölgesinde yoğun bir kapsama alanının olmadığına ve bu kapsama alanının kutuplara yakın olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Dahlgren, Starlink üzerinden uydu faaliyetleri konusunda bir tespitte de bulundu: ‘’Geçen yıl, Starlink kümeleriyle yapılan çarpışma önleme manevraları, geçmiş beş yılın toplamından on kat daha fazla olmak zorunda kaldı.’’ Tespitlerinin devamında da ucuz düşük yörünge uydularının, bir radyasyon alanına karşı savunmasız olduğunu belirtti. Bu durum, bir rakibin tek bir hamlede Pentagon’un algılama yeteneğini devre dışı bırakabileceği anlamına gelir.
Dahlgren, kapsama boşlukları hususunda da dünyanın orta yörüngesine sekiz ve sekizden fazla uydu ekleyerek bu boşlukların ortadan kalkabileceğini söyledi.
Uzay Geliştirme Ajansı, daha fazla uyduyu yerleştirmeye devam ederken, ajansın izleme katmanının şefi Albay Alexander Rasmussen, kapsama boşluklarını aşmanın yollarını bulma konusunda sürekli çaba sarf ettiklerini söyledi. Rasmussen: ‘’Kesinlikle ihtiyaç duyulan her şey açısından avantaj sağlamaya çalışıyoruz. Sonunda, dünyanın herhangi bir noktasına herhangi bir zamanda bakabilen çoklu sensörler sağlamak istiyoruz,” dedi.
Bu açıklama, yörüngede bulunan uyduları yeni yollarla kullanma, özellikle uydulardan elde edilen verileri daha iyi bir şekilde birleştirme anlamına geliyor.
Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi’nde Cumhuriyetçi kanattan bir üye olan Ryan Tully, Kongre’nin hipersonik tehditlere karşı koymaya yönelik yeni taktiklere ve araçlara olan ilgisinin önümüzdeki yıl muhtemelen artacağını söyledi.
Ayrıca Tully; ‘’Hipersonik yeteneklere sahip füzelere karşı Patriotlar kullanacağız. Ukrayna’da gördüklerimize bakarsak, tehdit artık kapımızda ve duyduklarımıza göre sorun teknolojiyi geliştirmek değil, ona kaynak ayırmak’’
2024 Ulusal Savunma Yetki Yasası, hipersonik füzeleri düşürmek amacıyla Glide Phase Interceptor adı verilen füze programını hızlandırmak için 225 milyon dolar bütçeyi içeriyor.