Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın şeytani bir örgütü çökertmek için lider olduğunu savunan QAnon’un taraftarları, ABD siyasetinde “komplo teorisi” kavramının etkisinin göstergelerinden biri oldu.
Siyasal iletişimin unsurlarından biri olan komplo teorilerinin yönetilenler nezdindeki etkin tezahürü, seneler içinde kaydedilen olaylarla kendisini göstermiştir. Kavram olarak “komplo teorisi”nin, kayda değer toplumsal ve siyasal değişimlerin yaşandığı Fransız ve ABD devrimleri esnasında ortaya çıktığı görülür. Komplo teorilerinin kanıtlanmamış gerçeklikler üzerine inşa edildikleri zaman bile muhakkak bir “alıcısı” olduğu ve siyasilerin demeçlerinde yer edinmese bile imalarla “siyasal iletişim” aracı olarak kullanıldığı da örneklerle sabittir.
Yabancı kaynaklarda “kült” veya “komplo teorisi” olarak nitelendirilen QAnon, ABD siyasetinde adeta sessizce büyüyen dev bir dalga oldu. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın görevini devretmesi için belirlenen tarih yaklaştıkça, gerginliğin arttığına dair sesler çıkmaya başlamıştı. Ancak ABD Kongre Binası’nın basılacağının ve bu denli şiddet içeren olayların yaşanacağının çoğunluk tarafından öngörülmediği söylenebilir.
“Make America Great Again!”
Komplo teorilerinin beslendiği ana unsurlardan biri “gizem”dir. Güncel yaşam akışı çerçevesinden bakıldığında ihtimal verilmeyecek iddiaların, “olabilir – olmaya da bilir” belirsizliği gibi soru işaretlerinin üzerine inşa edildiği görülür. QAnon teorisi Donald Trump’ın başkan seçildiği senenin ertesinde ortaya çıktı. “Q” diye adlandırılan gizemli bir şahıs, 4Chan isimli resim tabanlı bir platform üzerinden yaptığı paylaşımla dikkat çekti. Kendisinin bir istihbarat subayı olduğunu iddia eden Q, Donald Trump’ın gizli şeytani bir örgüte karşı mücadele eden biri olarak gönderildiğini aktardı. Q’ya göre Trump; gizli örgütün maskesini indirecek, üyelerini cezalandıracak ve “Amerika’yı yeniden yüceltecek” bir liderdi. Taraftarlara göre ABD’nin üst düzey askeri yöneticileri, bahsedilen savaşa liderlik etmesi için 2016 yılında Donald Trump’ı aday gösterdi.
QAnon taraftarları, dünyayı yöneten pedofil bir gurubun varlığına ve seçkinlerden oluşan grup üyelerinin şeytana taptığına inandı. QAnon taraftarları siyasette yer alan veya Hollywood yıldızlarının da dahil olduğunu düşündükleri seçkinlerin, çocukların kanındaki bir kimyasalı almak için onları öldürdüklerine ve hatta yediklerine inanıyor. Nitekim Andrenochrome olarak isimlendirilen kimyasal ve çocuk ticaretine dair söylentiler çok kez gündeme geldi.
Fırtına öncesi sessizlik…
ABD’deki gizli lobiler, çocuk ticareti ve kapitalist düzenin sonucunda ekonomik dengesizlikle ortaya çıkan olağanüstü maddi güce sahip kişilerin oluşturduğu gizem; halk arasında soru işaretlerine sebep oluyordu. Q da komplo teorilerinin doğal refleksi olan soru işaretlerinden faydalanma aracını kullanarak taraftarlar topladı. Anonim bir sitede yayınlanan ve hiçbir kaynağı olmayan bir gönderiyle yüzlerce taraftar toplanabilmesi de ABD’deki soru işaretlerinin fazlalığının kanıtı oldu. Donald Trump, kendisine ciddi bir şekilde bağlı olan bu gruba, çeşitli zamanlarda teşekkür ve takdirlerini iletti. Hatta Trump’ın doğrudan QAnon teorilerine atıfta bulunduğu da oldu. 2017’nin ekim ayında “Q” tarafından yapılan paylaşımda sıralanan komplo teorilerinin sonunda “Bu savaş fırtına ile sonuçlanacak” ifadesi de yer alıyordu. Donald Trump’ın 4 Ekim 2017’de askeri zümre ile yapılan bir etkinlik esnasında gazetecilere, alakasız bir anda, “Bunun neyi temsil ettiğini biliyor musunuz? Bu, fırtına öncesi sessizliktir.” dedi. Trump’ın demeci üzerine gazeteciler onu soru yağmuruna tutsa da bir cevap alınamadı.
Sosyal medyada büyüyen bir dalga
QAnon taraftarları seçimi Trump’ın kaybettiğini hiçbir zaman kabullenemedi. Başta Facebook olmak üzere Twitter ve Youtube gibi geniş kitleli sosyal mecralardan iletişime geçildi, organize olundu. Teknoloji devleri bu iletişimi kısıtlamak için çeşitli engellere başvursa da fanatik taraftarlar pes etmedi ve Parler örneğinde olduğu gibi farklı platformlara yöneldi. Neticede uzun süre kontrol altına alınamayan Kongre Binası baskını gerçekleştirildi.
Donald Trump, “Barışçıl kalın” dese de böylesi kalabalık bir grubun hareketinin can kaybı olmadan son bulması olası değildi. Nitekim baskın devam ederken yaralananlar oldu ve can kayıpları da kaydedildi. ABD Ulusal Muhafızları grubundan takviyeler yapıldı ve bazı askerler için soruşturma başlatıldı. Üst düzey güvenlik önlemleri alındı ve neticede Joe Biden resmen ABD Başkanı olarak görev yapmaya başladı. Seçimi kaybettiğini hiçbir zaman kabul etmeyen Donald Trump, taraftarlarına “eve dönün” çağrısı yapmak durumunda kaldı.
“Komplo teorileri, elmalı turta kadar Amerikalıdır”
ABD tarihinde komplo teorilerinden beslenerek siyasete yön vermek isteyen hareketler QAnon ile sınırlı değil. 1850’lerde varlık gösteren Know Nothings isimli partinin de QAnon ile benzerlik gösterdiği öne sürülüyor. Know Nothings taraftarlarının teorisi, QAnon’un komplo teorilerinden farklı olsa da iki grup, güncel yaşananlar üzerine inşa edilen komplo teorilerine bel bağlamak noktasında birleşiyor. 19. yüzyılın ortalarında ABD’de İrlanda’dan gelen göçmenlerin sayısında bir artış tespit edildi. Yüz binlerce ekonomik durumu kötü ve Katolik İrlandalının gelmesi, komplo teorisinin temelini oluşturdu. Teoriye göre göçmenler Papa’nın yönlendirmesiyle, Roma’dan gelen emirlere göre Amerikan demokrasisini bozacak ve yerli çalışanların yerini alarak onları mağdur edecekti.
İki örnekten yola çıkmak suretiyle ABD siyasetinde komplo teorilerinin etkin örnekleri olduğunu söylemek mümkün. Sonuç olarak QAnon komplo teorisinin takipçileri ve Donald Trump, nihai hedeflerine ulaşamasa da ABD yönetiminde askerlerin sorgulanması ve çeşitli tasfiyelerin yapılmasına varılan düzeyde bir hareketin yaşandığı görüldü. Bu saatten sonra taraftarların ne yapacağı bilinmese de QAnon hadisesi, ABD siyasetinde komplo teoriyle yönlendirilmelerin ve fanatikleşmenin örneklerinden biri olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi