Yunanistan- Türkiye sınırındaki gerginlik tırmanmaya devam ediyor.
Batılı ülkelerin Yunanistan’ı heveslendirerek Türkiye üzerine kurdukları oyunlar devam ediyor.
Geçtiğimiz yıllarda ABD ihtiyaç fazlası savunma malzemesi programı kapsamında 1.200 adet M1117 zırhlı aracı Yunanistan’a teslim edeceğini duyurmuştu.
Mevcut 174 adet aracın yanına 26 Haziran tarihinde 180 araç daha teslim edilerek Selanik’e ulaşmıştı.
Yunanistan ABD’nin hibe olarak verdiği M1117 zırhlı keşif araçlarının 51 adedini Türkiye ile sınırı olan Dedeağaç bölgesine konuşlandırdı.
13.4 ton ağırlığında ve 6 metre uzunluğunda olan M1117 zırhlı keşif aracı; maksimum hızı saatte yaklaşık 100 kilometre, menzili 650 kilometreyi aşıyor.
Yunanistan söz konusu araçların birçoğuna tanksavar silahlar monte etmeyi düşünüyor.
ABD’nin Batı Trakya’daki faaliyetleri ve Dedeağaç’taki amacı
Peki ABD, Yunanistan’da bu kadar fazla askeri üssü olmasına rağmen neden Türkiye’ye sadece 40 km uzaklıkta olan Dedeağaç’a büyük bir askeri sevkiyat düzenledi?
Bu sevkiyat sıradan bir sevkiyat mıydı yoksa güvenlik politikalarını belirleme noktasında bağımsız adımlar atan Türkiye’ye bir mesaj mıydı?
Bu hamle ABD’nin Doğu Akdeniz ve Adalar Denizi meselelerinde Yunanistan’ın yanında olduğunun bir göstergesi miydi?
ABD’nin Dedeağaç’a tanklar, zırhlı araçlar, helikopterler ve radar sistemleri sevk etmesi Rusya’ya da bir mesaj mıydı?
Yunanistan’ın Türkiye sınırına ABD’nin 400’den fazla tank ve zırhlı araç yerleştirmesi yukarıda sorduğumuz gibi pek çok sorunun ortaya çıkmasına veyahut yeniden dillendirilmesine neden oldu.
Özellikle Batı Trakya’nın en önemli bölgelerinden olan ve Türkiye’ye sadece 40 km uzaklıkta Dedeağaç’ın silahsız kalması Lozan Barış Antlaşması’nın bir yükümlülüğü olarak biliniyor ancak Yunanistan ve ABD bu yükümlülüğü çiğniyor.
Lozan’ın çiğnenmesi, Batı Trakya’daki Türk varlığının hiçe sayılması ve Dedeağaç üzerinden Türkiye’ye parmak sallanmasındaki esas amacı gelin beraber inceleyelim.
ABD’nin Batı Trakya’da bir askeri üs oluşturmasının ve Yunanistan’ın bu konuda ABD ile koordineli çalışmasının en temel amaçları basitçe ve kısaca şunlardır:
- Yunanistan bu planla Batı Trakya konusunda Türkiye’nin önüne bir ABD engeli çekmeyi planlamaktadır,
- Güney Kıbrıs ve İsrail enerji kaynaklarının Avrupa’ya arzını güvenceye almayı amaçlamaktadır,
- ABD bu üsle Türkiye’yi çevrelemeyi, Boğazlar ile Ege’yi gözlem altına almayı planlamaktadır,
- ABD; Dedeağaç, Bulgaristan ve Romanya üzerinden yeni bir hat oluşturarak Türk boğazlarının stratejik değerini düşürmeyi planlamaktadır.
Bütün bunların yanı sıra Rusya’ya mesaj meselesinin de incelenmesi gerekir. Yakın zamanda yaşanan S-400 gerginliği neticesinde Biden yönetiminin Dedeağaç’ta yeni üsler kurma isteği Yunan medyasında yer almıştı. Soğuk Savaş döneminde Rusya-Türkiye yakınlaşmasından rahatsız olan ABD’nin politikalarında, Dedeağaç etkisinin ciddi oranda görülmesi gibi; bahsedilen refleksi de olağan veya “alışılmış” bir şekilde karşılandı. Geçmişten bugüne ABD’nin gösterdiği tepkilerin benzerliğinden dahi yola çıkılarak söylenebilir ki, elbette, Dedeağaç’taki hemen her hareket Rusya’ya bir mesajdır. Böyle olmasa bile Rusya zaten buradan bir mesaj çıkaracak, belki de daima öne sürdüğü ve artık pek çok faaliyetinde arkasına sığındığı “ABD tarafından çevrelenme” kartını öne sürecektir.
Özellikle Türkiye’nin son dönemde dış politikada etkin ve kararlı adımlar atıyor olması; Atina tarafından yakından takip ediliyor ve endişe ile karşılanıyor olması ve ABD’nin Türkiye konusunda Yunanistan ile aynı çizgide olması atılan bu adımı destekler nitelikte. Türkiye’nin oluşturduğu bu etki, ABD’nin “çevreleme” faaliyetleriyle daha az etkili hale getirilmek isteniyor olabilir. Etkin olduğu coğrafya sayısını artıran bir Türkiye, muhakkak ABD’nin hoşuna gitmeyecektir. Türkiye’nin yakın çevresinde çok sayıda üs bulundurmak; ABD’nin, Türkiye ile çıkarların çatıştığı noktada yapmak istediği baskıyı artıracak, kısıtlama çabasını da pozitif yönde perçinleyecektir.
Yunanistan’ın Batı Trakya konusundaki baskı ve asimilasyon politikaları zaten malumun ilanı olsa da Atina, Türkiye’nin özellikle siyasi, askeri ve ekonomik gelişimini kendisine tehdit olarak görüyor.
Bu sebeplerin ışığında ABD ile Yunanistan’ın buraya kuracağı askeri üssün hem Türkiye hem de Batı Trakya Türkleri adına olumsuz sonuçları olacak.
Lozan Barış Antlaşmasını açık bir şekilde hiçe sayan ABD ve Yunanistan; Batı Trakya Türklerinin de Lozan’dan kaynaklanan haklarını ihlal ve işgal etmeye devam edecek.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi