Gözler ve kulaklar AB Liderler Zirvesi’nde!
AB’nin öncelikli olarak genişleme ve bütçe konularına odaklanılacak olan 2023 nihai zirvesinin başarılı olup olmayacağı büyük ölçüde Macaristan başbakanı Viktor Orban’a bağlı.
Zirvenin merkezinde iki önemli konu olduğu dile getiriliyor. Bunlardan biri katılım müzakerelerini başlatarak Kiev’in AB’de bir geleceği olacağını işaret etmekken ikincisi ise Ukrayna için 50 milyar avro değerinde bir yardım paketini onaylamaktır. Her iki karara da Macaristan’ın karşı çıktığı biliniyor.
Brüksel, yargının bağımsızlığı ve basın özgürlüğü de dahil olmak üzere demokrasinin gerilemesiyle ilgili endişeler nedeniyle birliğin COVID sonrası teşvik fonundan ödenecek olan yaklaşık 24 milyar dolarlık ödenek Macaristan’dan kesilmeye devam ediyor. Orban hükümeti de bu yaptırımlara karşılık olarak Kiev’in katılım müzakerelerine başlamaya hazır olmadığını söylüyor ve savaş halindeki bir ülkenin blokla bu tür girişimlere başvurmaması gerektiğini savunuyor.
Orban, bu sorunların giderilmemesi halinde AB’nin bütçe ve genişleme ile ilgili kararlarını veto edeceğini önceden ifade etmişti.
Ukrayna ile katılım müzakerelerinin başlatılması Budapeşte için bir “kırmızı çizgi” gibi görünse de, AB liderlerinin, “Orban’a bir miktar mali yardım sağlanması karşılığında” anlaşmaya varabileceğine dair iyimser bir bakış açısı olduğu belirtiliyor.
Zirve öncesinde AB Komisyonu, Macaristan’a sağlanan 10 milyar avro tutarındaki AB fonu engelini kaldırdı. Bu hareket Macaristan’ın, AB zirvesi sırasında Ukrayna’ya mali ve siyasi destek verme konusundaki veto yetkisini satın alma girişimi olarak görülüyor.
“AB değerleri satılık mı?”
Komisyonun, Macaristan’ın 10 milyar avro tutarındaki uyum fonu blokesinin kaldırılması kararı, Macaristan Parlamentosu’nun egemenlik yasasının kabulünden sadece bir gün sonra tartışmalı bir zamanda geldi.
Bir komisyon sözcüsü çarşamba günü yaptığı açıklamada, kurumun AB mevzuatını takip ettiğini belirterek, “Kurum olarak kurallara uymak zorundayız.” ifadelerini kullandı. Ancak bu hamlenin, AB’nin, Orban’ın şantajına boyun eğmesi anlamına geldiğine kanaat getirenler eleştirilerini dile getirdi.
Renew Europe’un lideri Fransız milletvekili Stéphane Séjourné, bu kararın “AB değerlerinin satılık olduğu” anlamına geleceğini söyledi. Séjourné ayrıca, “Viktor Orban’ın taleplerine şimdi boyun eğmek, Birliğimize şantaj yapmanın işe yaradığını kanıtlayacaktır.” ifadeleriyle Macaristan’ın adımlarını şantaj olarak nitelendirip bu adımlar karşısında AB’nin geri adım attığını belirtti.
Diplomatlar, uzun vadede Ukrayna için öngörülebilirliği sağlamanın en iyi yolunun, AB bütçe incelemesi üzerinde anlaşmaya varmak olduğunu savunuyor. 27 AB üye ülkesi Ukrayna’ya yapılacak 50 milyar avro değerindeki yardım paketi konusunda anlaşamazsa, birlik Kiev’i başka bir mali yardım programıyla yine destekleyebilir. Ancak bazı diplomatlar, AB içerisinde Kiev’e mali yardım konusunda anlaşmaya varılamamasının yalnızca diplomatik açıdan değil, aynı zamanda Ukrayna’nın morali açısından da “ciddi bir darbe” olacağını belirtti.
Tüm bu gelişmeler ve sebepler ışığında bugün gerçekleşecek olan Liderler Zirvesi’nden bu konuda çıkacak karar veya atılacak adımlar merakla bekleniyor.
Bütçe görüşmeleri
AB Komisyonu, Ukrayna’ya sağlanacak finansal yardımı AB bütçesinde planlanan değişikliklerle entegre ettiğini duyurmuştu.
Aslında AB’nin bütçe çerçevesindeki kuralları 7 senelik bir dönem harcama limiti oluşturmak üzerinden gitmektedir. Ancak 2020 senesinde oluşturulan ve o zamandan itibaren Kovid salgını, Rusya-Ukrayna savaşı, küresel enflasyon gibi sebepler dolayısıyla Komisyon Haziran ayında bir revizyon talep etmişti.
Komisyon, Ukrayna için 50 milyar avro ve göç sorunları için de 15 milyar avro artışla AB bütçesinin genişletilmesini önerdi. Bu bütçe değişikliği önerisinin uygulanabilmesi için de, tıpkı genişleme kurallarında olduğu gibi, tüm üye ülkelerin oy birliği şart durumunda. Dolayısıyla yukarıda bahsedilen Macaristan’ın veto tehdidi burada da geçerli vaziyette.
Başta Belçika olmak üzere Almanya ve Hollanda gibi birtakım ülkeler Ukrayna’ya sağlanan desteğin sürdürülmesini desteklerken, mevcut kaynakların daha verimli kullanılmasını ve ek üye ülke katkılarına başvurulmamasını talep ediyor.
Dolayısıyla bu zirvede üye ülkeler arasında bu konuda yoğun müzakerelerin devam edeceği ve AB Konseyi’nin çeşitli alternatifler sunması bekleniyor.
Genişleme
Liderlerin, AB’nin gelecekteki genişlemesi üzerine kapsamlı bir tartışma gerçekleştireceği düşünülüyor.
AB’nin Avrupa işlerinden sorumlu bakanları, 12 Aralık Salı günü tek tek her aday ülkenin üyelik süreciyle ve AB Konseyinin duruşuyla ilgili bir rapor yayınlamıştı. AB Liderlerinin de bu raporu kabul etmesi bekleniyor.
Anadolu Ajansı’nda geçen bilgilere göre zirvede liderler, Türkiye ile ilişkileri de ele alacak. Ancak liderlerin bu aşamada herhangi bir genişleme kararı alması beklenmezken bir sonraki zirvede konunun daha detaylı değerlendirileceği tahmin ediliyor.
İsrail-Filistin
AB liderlerinin, Orta Doğu’daki son gelişmeleri ele alacağı ve İsrail-Filistin çatışmasında ortak bir duruş oluşturmaya çalışacağı kaydedildi.
Zirvede, işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistinlilere yönelik saldırılar nedeniyle, bu eylemlerden sorumlu tutulan İsrailli yerleşimcilere yönelik olası yaptırımların görüşüleceği ve bir liste hazırlanacağı ifade ediliyor.
Ancak, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell üye ülkeler arasında henüz fikir birliği bulunmadığını belirtti.
Zirvede; İspanya, Belçika, İrlanda ve Malta gibi ülkelerin, Gazze’deki duruma ilişkin AB’den net bir tavır alınmasını isteyecekleri ve kalıcı ateşkesin sağlanması, Gazze’deki sivillerin korunması ve yardımların engelsiz bir şekilde ulaştırılmasının garanti edilmesi gibi taleplerinin de ele alınacağı iddia ediliyor.
12 Aralık Salı günü yapılan Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, Gazze’de acilen insani ateşkes talebinde bulunulan karar tasarısına AB ülkelerinden Avusturya ve Çekya “hayır” oyu kullanmıştı. Almanya, İtalya, Hollanda, Macaristan, Bulgaristan, Litvanya, Romanya ve Slovakya ise çekimser kalmıştı. BM örneğinde de görüldüğü üzere üye ülkelerin farklı tutumları olması sebebiyle İsrail-Filistin oturumunun zorlu geçmesi bekleniyor.
Gözler ve kulaklar AB Liderler Zirvesi’nde!
AB’nin öncelikli olarak genişleme ve bütçe konularına odaklanılacak olan 2023 nihai zirvesinin başarılı olup olmayacağı büyük ölçüde Macaristan başbakanı Viktor Orban’a bağlı.
Zirvenin merkezinde iki önemli konu olduğu dile getiriliyor. Bunlardan biri katılım müzakerelerini başlatarak Kiev’in AB’de bir geleceği olacağını işaret etmekken ikincisi ise Ukrayna için 50 milyar avro değerinde bir yardım paketini onaylamaktır. Her iki karara da Macaristan’ın karşı çıktığı biliniyor.
Brüksel, yargının bağımsızlığı ve basın özgürlüğü de dahil olmak üzere demokrasinin gerilemesiyle ilgili endişeler nedeniyle birliğin COVID sonrası teşvik fonundan ödenecek olan yaklaşık 24 milyar dolarlık ödenek Macaristan’dan kesilmeye devam ediyor. Orban hükümeti de bu yaptırımlara karşılık olarak Kiev’in katılım müzakerelerine başlamaya hazır olmadığını söylüyor ve savaş halindeki bir ülkenin blokla bu tür girişimlere başvurmaması gerektiğini savunuyor.
Orban, bu sorunların giderilmemesi halinde AB’nin bütçe ve genişleme ile ilgili kararlarını veto edeceğini önceden ifade etmişti.
Ukrayna ile katılım müzakerelerinin başlatılması Budapeşte için bir “kırmızı çizgi” gibi görünse de, AB liderlerinin, “Orban’a bir miktar mali yardım sağlanması karşılığında” anlaşmaya varabileceğine dair iyimser bir bakış açısı olduğu belirtiliyor.
Zirve öncesinde AB Komisyonu, Macaristan’a sağlanan 10 milyar avro tutarındaki AB fonu engelini kaldırdı. Bu hareket Macaristan’ın, AB zirvesi sırasında Ukrayna’ya mali ve siyasi destek verme konusundaki veto yetkisini satın alma girişimi olarak görülüyor.
“AB değerleri satılık mı?”
Komisyonun, Macaristan’ın 10 milyar avro tutarındaki uyum fonu blokesinin kaldırılması kararı, Macaristan Parlamentosu’nun egemenlik yasasının kabulünden sadece bir gün sonra tartışmalı bir zamanda geldi.
Bir komisyon sözcüsü çarşamba günü yaptığı açıklamada, kurumun AB mevzuatını takip ettiğini belirterek, “Kurum olarak kurallara uymak zorundayız.” ifadelerini kullandı. Ancak bu hamlenin, AB’nin, Orban’ın şantajına boyun eğmesi anlamına geldiğine kanaat getirenler eleştirilerini dile getirdi.
Renew Europe’un lideri Fransız milletvekili Stéphane Séjourné, bu kararın “AB değerlerinin satılık olduğu” anlamına geleceğini söyledi. Séjourné ayrıca, “Viktor Orban’ın taleplerine şimdi boyun eğmek, Birliğimize şantaj yapmanın işe yaradığını kanıtlayacaktır.” ifadeleriyle Macaristan’ın adımlarını şantaj olarak nitelendirip bu adımlar karşısında AB’nin geri adım attığını belirtti.
Diplomatlar, uzun vadede Ukrayna için öngörülebilirliği sağlamanın en iyi yolunun, AB bütçe incelemesi üzerinde anlaşmaya varmak olduğunu savunuyor. 27 AB üye ülkesi Ukrayna’ya yapılacak 50 milyar avro değerindeki yardım paketi konusunda anlaşamazsa, birlik Kiev’i başka bir mali yardım programıyla yine destekleyebilir. Ancak bazı diplomatlar, AB içerisinde Kiev’e mali yardım konusunda anlaşmaya varılamamasının yalnızca diplomatik açıdan değil, aynı zamanda Ukrayna’nın morali açısından da “ciddi bir darbe” olacağını belirtti.
Tüm bu gelişmeler ve sebepler ışığında bugün gerçekleşecek olan Liderler Zirvesi’nden bu konuda çıkacak karar veya atılacak adımlar merakla bekleniyor.
Bütçe görüşmeleri
AB Komisyonu, Ukrayna’ya sağlanacak finansal yardımı AB bütçesinde planlanan değişikliklerle entegre ettiğini duyurmuştu.
Aslında AB’nin bütçe çerçevesindeki kuralları 7 senelik bir dönem harcama limiti oluşturmak üzerinden gitmektedir. Ancak 2020 senesinde oluşturulan ve o zamandan itibaren Kovid salgını, Rusya-Ukrayna savaşı, küresel enflasyon gibi sebepler dolayısıyla Komisyon Haziran ayında bir revizyon talep etmişti.
Komisyon, Ukrayna için 50 milyar avro ve göç sorunları için de 15 milyar avro artışla AB bütçesinin genişletilmesini önerdi. Bu bütçe değişikliği önerisinin uygulanabilmesi için de, tıpkı genişleme kurallarında olduğu gibi, tüm üye ülkelerin oy birliği şart durumunda. Dolayısıyla yukarıda bahsedilen Macaristan’ın veto tehdidi burada da geçerli vaziyette.
Başta Belçika olmak üzere Almanya ve Hollanda gibi birtakım ülkeler Ukrayna’ya sağlanan desteğin sürdürülmesini desteklerken, mevcut kaynakların daha verimli kullanılmasını ve ek üye ülke katkılarına başvurulmamasını talep ediyor.
Dolayısıyla bu zirvede üye ülkeler arasında bu konuda yoğun müzakerelerin devam edeceği ve AB Konseyi’nin çeşitli alternatifler sunması bekleniyor.
Genişleme
Liderlerin, AB’nin gelecekteki genişlemesi üzerine kapsamlı bir tartışma gerçekleştireceği düşünülüyor.
AB’nin Avrupa işlerinden sorumlu bakanları, 12 Aralık Salı günü tek tek her aday ülkenin üyelik süreciyle ve AB Konseyinin duruşuyla ilgili bir rapor yayınlamıştı. AB Liderlerinin de bu raporu kabul etmesi bekleniyor.
Anadolu Ajansı’nda geçen bilgilere göre zirvede liderler, Türkiye ile ilişkileri de ele alacak. Ancak liderlerin bu aşamada herhangi bir genişleme kararı alması beklenmezken bir sonraki zirvede konunun daha detaylı değerlendirileceği tahmin ediliyor.
İsrail-Filistin
AB liderlerinin, Orta Doğu’daki son gelişmeleri ele alacağı ve İsrail-Filistin çatışmasında ortak bir duruş oluşturmaya çalışacağı kaydedildi.
Zirvede, işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistinlilere yönelik saldırılar nedeniyle, bu eylemlerden sorumlu tutulan İsrailli yerleşimcilere yönelik olası yaptırımların görüşüleceği ve bir liste hazırlanacağı ifade ediliyor.
Ancak, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell üye ülkeler arasında henüz fikir birliği bulunmadığını belirtti.
Zirvede; İspanya, Belçika, İrlanda ve Malta gibi ülkelerin, Gazze’deki duruma ilişkin AB’den net bir tavır alınmasını isteyecekleri ve kalıcı ateşkesin sağlanması, Gazze’deki sivillerin korunması ve yardımların engelsiz bir şekilde ulaştırılmasının garanti edilmesi gibi taleplerinin de ele alınacağı iddia ediliyor.
12 Aralık Salı günü yapılan Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, Gazze’de acilen insani ateşkes talebinde bulunulan karar tasarısına AB ülkelerinden Avusturya ve Çekya “hayır” oyu kullanmıştı. Almanya, İtalya, Hollanda, Macaristan, Bulgaristan, Litvanya, Romanya ve Slovakya ise çekimser kalmıştı. BM örneğinde de görüldüğü üzere üye ülkelerin farklı tutumları olması sebebiyle İsrail-Filistin oturumunun zorlu geçmesi bekleniyor.
Gözler ve kulaklar AB Liderler Zirvesi’nde!
AB’nin öncelikli olarak genişleme ve bütçe konularına odaklanılacak olan 2023 nihai zirvesinin başarılı olup olmayacağı büyük ölçüde Macaristan başbakanı Viktor Orban’a bağlı.
Zirvenin merkezinde iki önemli konu olduğu dile getiriliyor. Bunlardan biri katılım müzakerelerini başlatarak Kiev’in AB’de bir geleceği olacağını işaret etmekken ikincisi ise Ukrayna için 50 milyar avro değerinde bir yardım paketini onaylamaktır. Her iki karara da Macaristan’ın karşı çıktığı biliniyor.
Brüksel, yargının bağımsızlığı ve basın özgürlüğü de dahil olmak üzere demokrasinin gerilemesiyle ilgili endişeler nedeniyle birliğin COVID sonrası teşvik fonundan ödenecek olan yaklaşık 24 milyar dolarlık ödenek Macaristan’dan kesilmeye devam ediyor. Orban hükümeti de bu yaptırımlara karşılık olarak Kiev’in katılım müzakerelerine başlamaya hazır olmadığını söylüyor ve savaş halindeki bir ülkenin blokla bu tür girişimlere başvurmaması gerektiğini savunuyor.
Orban, bu sorunların giderilmemesi halinde AB’nin bütçe ve genişleme ile ilgili kararlarını veto edeceğini önceden ifade etmişti.
Ukrayna ile katılım müzakerelerinin başlatılması Budapeşte için bir “kırmızı çizgi” gibi görünse de, AB liderlerinin, “Orban’a bir miktar mali yardım sağlanması karşılığında” anlaşmaya varabileceğine dair iyimser bir bakış açısı olduğu belirtiliyor.
Zirve öncesinde AB Komisyonu, Macaristan’a sağlanan 10 milyar avro tutarındaki AB fonu engelini kaldırdı. Bu hareket Macaristan’ın, AB zirvesi sırasında Ukrayna’ya mali ve siyasi destek verme konusundaki veto yetkisini satın alma girişimi olarak görülüyor.
“AB değerleri satılık mı?”
Komisyonun, Macaristan’ın 10 milyar avro tutarındaki uyum fonu blokesinin kaldırılması kararı, Macaristan Parlamentosu’nun egemenlik yasasının kabulünden sadece bir gün sonra tartışmalı bir zamanda geldi.
Bir komisyon sözcüsü çarşamba günü yaptığı açıklamada, kurumun AB mevzuatını takip ettiğini belirterek, “Kurum olarak kurallara uymak zorundayız.” ifadelerini kullandı. Ancak bu hamlenin, AB’nin, Orban’ın şantajına boyun eğmesi anlamına geldiğine kanaat getirenler eleştirilerini dile getirdi.
Renew Europe’un lideri Fransız milletvekili Stéphane Séjourné, bu kararın “AB değerlerinin satılık olduğu” anlamına geleceğini söyledi. Séjourné ayrıca, “Viktor Orban’ın taleplerine şimdi boyun eğmek, Birliğimize şantaj yapmanın işe yaradığını kanıtlayacaktır.” ifadeleriyle Macaristan’ın adımlarını şantaj olarak nitelendirip bu adımlar karşısında AB’nin geri adım attığını belirtti.
Diplomatlar, uzun vadede Ukrayna için öngörülebilirliği sağlamanın en iyi yolunun, AB bütçe incelemesi üzerinde anlaşmaya varmak olduğunu savunuyor. 27 AB üye ülkesi Ukrayna’ya yapılacak 50 milyar avro değerindeki yardım paketi konusunda anlaşamazsa, birlik Kiev’i başka bir mali yardım programıyla yine destekleyebilir. Ancak bazı diplomatlar, AB içerisinde Kiev’e mali yardım konusunda anlaşmaya varılamamasının yalnızca diplomatik açıdan değil, aynı zamanda Ukrayna’nın morali açısından da “ciddi bir darbe” olacağını belirtti.
Tüm bu gelişmeler ve sebepler ışığında bugün gerçekleşecek olan Liderler Zirvesi’nden bu konuda çıkacak karar veya atılacak adımlar merakla bekleniyor.
Bütçe görüşmeleri
AB Komisyonu, Ukrayna’ya sağlanacak finansal yardımı AB bütçesinde planlanan değişikliklerle entegre ettiğini duyurmuştu.
Aslında AB’nin bütçe çerçevesindeki kuralları 7 senelik bir dönem harcama limiti oluşturmak üzerinden gitmektedir. Ancak 2020 senesinde oluşturulan ve o zamandan itibaren Kovid salgını, Rusya-Ukrayna savaşı, küresel enflasyon gibi sebepler dolayısıyla Komisyon Haziran ayında bir revizyon talep etmişti.
Komisyon, Ukrayna için 50 milyar avro ve göç sorunları için de 15 milyar avro artışla AB bütçesinin genişletilmesini önerdi. Bu bütçe değişikliği önerisinin uygulanabilmesi için de, tıpkı genişleme kurallarında olduğu gibi, tüm üye ülkelerin oy birliği şart durumunda. Dolayısıyla yukarıda bahsedilen Macaristan’ın veto tehdidi burada da geçerli vaziyette.
Başta Belçika olmak üzere Almanya ve Hollanda gibi birtakım ülkeler Ukrayna’ya sağlanan desteğin sürdürülmesini desteklerken, mevcut kaynakların daha verimli kullanılmasını ve ek üye ülke katkılarına başvurulmamasını talep ediyor.
Dolayısıyla bu zirvede üye ülkeler arasında bu konuda yoğun müzakerelerin devam edeceği ve AB Konseyi’nin çeşitli alternatifler sunması bekleniyor.
Genişleme
Liderlerin, AB’nin gelecekteki genişlemesi üzerine kapsamlı bir tartışma gerçekleştireceği düşünülüyor.
AB’nin Avrupa işlerinden sorumlu bakanları, 12 Aralık Salı günü tek tek her aday ülkenin üyelik süreciyle ve AB Konseyinin duruşuyla ilgili bir rapor yayınlamıştı. AB Liderlerinin de bu raporu kabul etmesi bekleniyor.
Anadolu Ajansı’nda geçen bilgilere göre zirvede liderler, Türkiye ile ilişkileri de ele alacak. Ancak liderlerin bu aşamada herhangi bir genişleme kararı alması beklenmezken bir sonraki zirvede konunun daha detaylı değerlendirileceği tahmin ediliyor.
İsrail-Filistin
AB liderlerinin, Orta Doğu’daki son gelişmeleri ele alacağı ve İsrail-Filistin çatışmasında ortak bir duruş oluşturmaya çalışacağı kaydedildi.
Zirvede, işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistinlilere yönelik saldırılar nedeniyle, bu eylemlerden sorumlu tutulan İsrailli yerleşimcilere yönelik olası yaptırımların görüşüleceği ve bir liste hazırlanacağı ifade ediliyor.
Ancak, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell üye ülkeler arasında henüz fikir birliği bulunmadığını belirtti.
Zirvede; İspanya, Belçika, İrlanda ve Malta gibi ülkelerin, Gazze’deki duruma ilişkin AB’den net bir tavır alınmasını isteyecekleri ve kalıcı ateşkesin sağlanması, Gazze’deki sivillerin korunması ve yardımların engelsiz bir şekilde ulaştırılmasının garanti edilmesi gibi taleplerinin de ele alınacağı iddia ediliyor.
12 Aralık Salı günü yapılan Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, Gazze’de acilen insani ateşkes talebinde bulunulan karar tasarısına AB ülkelerinden Avusturya ve Çekya “hayır” oyu kullanmıştı. Almanya, İtalya, Hollanda, Macaristan, Bulgaristan, Litvanya, Romanya ve Slovakya ise çekimser kalmıştı. BM örneğinde de görüldüğü üzere üye ülkelerin farklı tutumları olması sebebiyle İsrail-Filistin oturumunun zorlu geçmesi bekleniyor.
Gözler ve kulaklar AB Liderler Zirvesi’nde!
AB’nin öncelikli olarak genişleme ve bütçe konularına odaklanılacak olan 2023 nihai zirvesinin başarılı olup olmayacağı büyük ölçüde Macaristan başbakanı Viktor Orban’a bağlı.
Zirvenin merkezinde iki önemli konu olduğu dile getiriliyor. Bunlardan biri katılım müzakerelerini başlatarak Kiev’in AB’de bir geleceği olacağını işaret etmekken ikincisi ise Ukrayna için 50 milyar avro değerinde bir yardım paketini onaylamaktır. Her iki karara da Macaristan’ın karşı çıktığı biliniyor.
Brüksel, yargının bağımsızlığı ve basın özgürlüğü de dahil olmak üzere demokrasinin gerilemesiyle ilgili endişeler nedeniyle birliğin COVID sonrası teşvik fonundan ödenecek olan yaklaşık 24 milyar dolarlık ödenek Macaristan’dan kesilmeye devam ediyor. Orban hükümeti de bu yaptırımlara karşılık olarak Kiev’in katılım müzakerelerine başlamaya hazır olmadığını söylüyor ve savaş halindeki bir ülkenin blokla bu tür girişimlere başvurmaması gerektiğini savunuyor.
Orban, bu sorunların giderilmemesi halinde AB’nin bütçe ve genişleme ile ilgili kararlarını veto edeceğini önceden ifade etmişti.
Ukrayna ile katılım müzakerelerinin başlatılması Budapeşte için bir “kırmızı çizgi” gibi görünse de, AB liderlerinin, “Orban’a bir miktar mali yardım sağlanması karşılığında” anlaşmaya varabileceğine dair iyimser bir bakış açısı olduğu belirtiliyor.
Zirve öncesinde AB Komisyonu, Macaristan’a sağlanan 10 milyar avro tutarındaki AB fonu engelini kaldırdı. Bu hareket Macaristan’ın, AB zirvesi sırasında Ukrayna’ya mali ve siyasi destek verme konusundaki veto yetkisini satın alma girişimi olarak görülüyor.
“AB değerleri satılık mı?”
Komisyonun, Macaristan’ın 10 milyar avro tutarındaki uyum fonu blokesinin kaldırılması kararı, Macaristan Parlamentosu’nun egemenlik yasasının kabulünden sadece bir gün sonra tartışmalı bir zamanda geldi.
Bir komisyon sözcüsü çarşamba günü yaptığı açıklamada, kurumun AB mevzuatını takip ettiğini belirterek, “Kurum olarak kurallara uymak zorundayız.” ifadelerini kullandı. Ancak bu hamlenin, AB’nin, Orban’ın şantajına boyun eğmesi anlamına geldiğine kanaat getirenler eleştirilerini dile getirdi.
Renew Europe’un lideri Fransız milletvekili Stéphane Séjourné, bu kararın “AB değerlerinin satılık olduğu” anlamına geleceğini söyledi. Séjourné ayrıca, “Viktor Orban’ın taleplerine şimdi boyun eğmek, Birliğimize şantaj yapmanın işe yaradığını kanıtlayacaktır.” ifadeleriyle Macaristan’ın adımlarını şantaj olarak nitelendirip bu adımlar karşısında AB’nin geri adım attığını belirtti.
Diplomatlar, uzun vadede Ukrayna için öngörülebilirliği sağlamanın en iyi yolunun, AB bütçe incelemesi üzerinde anlaşmaya varmak olduğunu savunuyor. 27 AB üye ülkesi Ukrayna’ya yapılacak 50 milyar avro değerindeki yardım paketi konusunda anlaşamazsa, birlik Kiev’i başka bir mali yardım programıyla yine destekleyebilir. Ancak bazı diplomatlar, AB içerisinde Kiev’e mali yardım konusunda anlaşmaya varılamamasının yalnızca diplomatik açıdan değil, aynı zamanda Ukrayna’nın morali açısından da “ciddi bir darbe” olacağını belirtti.
Tüm bu gelişmeler ve sebepler ışığında bugün gerçekleşecek olan Liderler Zirvesi’nden bu konuda çıkacak karar veya atılacak adımlar merakla bekleniyor.
Bütçe görüşmeleri
AB Komisyonu, Ukrayna’ya sağlanacak finansal yardımı AB bütçesinde planlanan değişikliklerle entegre ettiğini duyurmuştu.
Aslında AB’nin bütçe çerçevesindeki kuralları 7 senelik bir dönem harcama limiti oluşturmak üzerinden gitmektedir. Ancak 2020 senesinde oluşturulan ve o zamandan itibaren Kovid salgını, Rusya-Ukrayna savaşı, küresel enflasyon gibi sebepler dolayısıyla Komisyon Haziran ayında bir revizyon talep etmişti.
Komisyon, Ukrayna için 50 milyar avro ve göç sorunları için de 15 milyar avro artışla AB bütçesinin genişletilmesini önerdi. Bu bütçe değişikliği önerisinin uygulanabilmesi için de, tıpkı genişleme kurallarında olduğu gibi, tüm üye ülkelerin oy birliği şart durumunda. Dolayısıyla yukarıda bahsedilen Macaristan’ın veto tehdidi burada da geçerli vaziyette.
Başta Belçika olmak üzere Almanya ve Hollanda gibi birtakım ülkeler Ukrayna’ya sağlanan desteğin sürdürülmesini desteklerken, mevcut kaynakların daha verimli kullanılmasını ve ek üye ülke katkılarına başvurulmamasını talep ediyor.
Dolayısıyla bu zirvede üye ülkeler arasında bu konuda yoğun müzakerelerin devam edeceği ve AB Konseyi’nin çeşitli alternatifler sunması bekleniyor.
Genişleme
Liderlerin, AB’nin gelecekteki genişlemesi üzerine kapsamlı bir tartışma gerçekleştireceği düşünülüyor.
AB’nin Avrupa işlerinden sorumlu bakanları, 12 Aralık Salı günü tek tek her aday ülkenin üyelik süreciyle ve AB Konseyinin duruşuyla ilgili bir rapor yayınlamıştı. AB Liderlerinin de bu raporu kabul etmesi bekleniyor.
Anadolu Ajansı’nda geçen bilgilere göre zirvede liderler, Türkiye ile ilişkileri de ele alacak. Ancak liderlerin bu aşamada herhangi bir genişleme kararı alması beklenmezken bir sonraki zirvede konunun daha detaylı değerlendirileceği tahmin ediliyor.
İsrail-Filistin
AB liderlerinin, Orta Doğu’daki son gelişmeleri ele alacağı ve İsrail-Filistin çatışmasında ortak bir duruş oluşturmaya çalışacağı kaydedildi.
Zirvede, işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistinlilere yönelik saldırılar nedeniyle, bu eylemlerden sorumlu tutulan İsrailli yerleşimcilere yönelik olası yaptırımların görüşüleceği ve bir liste hazırlanacağı ifade ediliyor.
Ancak, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell üye ülkeler arasında henüz fikir birliği bulunmadığını belirtti.
Zirvede; İspanya, Belçika, İrlanda ve Malta gibi ülkelerin, Gazze’deki duruma ilişkin AB’den net bir tavır alınmasını isteyecekleri ve kalıcı ateşkesin sağlanması, Gazze’deki sivillerin korunması ve yardımların engelsiz bir şekilde ulaştırılmasının garanti edilmesi gibi taleplerinin de ele alınacağı iddia ediliyor.
12 Aralık Salı günü yapılan Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, Gazze’de acilen insani ateşkes talebinde bulunulan karar tasarısına AB ülkelerinden Avusturya ve Çekya “hayır” oyu kullanmıştı. Almanya, İtalya, Hollanda, Macaristan, Bulgaristan, Litvanya, Romanya ve Slovakya ise çekimser kalmıştı. BM örneğinde de görüldüğü üzere üye ülkelerin farklı tutumları olması sebebiyle İsrail-Filistin oturumunun zorlu geçmesi bekleniyor.