[wpcc-iframe src=”https://open.spotify.com/embed-podcast/episode/2abHt2RUsrOSoUf4dwibvv” width=”100%” frameborder=”no” height=”152″ scrolling=”no” allowtransparency=”true” allow=”encrypted-media”]
Pavotek ve IntelProbe Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Alper Özbilen’in Global Deftech Hackathon 2020 uluslararası etkinliğine canlı bağlantıyla katılması ile dün akşam bir program gerçekleştirildi. Azerbaycan Vatandaşlara Hizmet ve Sosyal İnovasyonlar Devlet Ajansı tarafından desteklenen Global Deftech Hackathon etkinliğinde jüri olarak yer alan Alper Özbilen, savunma sanayii ve teknoloji alanlarındaki değerlendirmelerinin yanı sıra etkinliğin niteliğine dair fikirlerini izleyiciler ile paylaştı.
Dr. Alper Özbilen Karabağ şehitlerine rahmet ve gazilere şifa dileyerek başladığı konuşmasında; savunma sanayii ve diğer teknoloji alanlarına nasıl bakılması gerektiği, Türkiye’de bu alanlardaki gelişim süreci, toplumun farkındalığının önemi ve izlenilmesi gereken yol gibi konularda tecrübelerini ve yer yer teşvik edici görüşlerini aktardı.
“Bu kapasite inşasını bir ormanlaşmaya benzetiyorum”
Savunma ve teknoloji alanlarında gelişimin bir süreç olduğuna dikkat çeken Özbilen, “Savunma sanayii alanını ve diğer teknoloji alanlarını bir teknoloji inşası olarak görmek lazım. Bu kapasite inşası bir günde değil zaman içerisinde olabilir. Ben bu alandaki kapasite inşasını bir nevi ağaç dikmek olarak görüyorum. Bir ağaç diktiğinizde onu gözetmeniz, ilgilenmeniz ve doğru toprak, mevsim gibi etkenleri gözetmeniz lazım. Aynı zamanda tek bir ağaç değil bir orman olması lazım. Bu kapasite inşasını bir ormanlaşmaya benzetiyorum.” dedi.
“Önce, başlamak lazım”
Türkiye’nin bu alandaki gelişim sürecine de başlık açan Alper Özbilen, bir takım tecrübeler ile bir ülkenin kendi kapasitesini inşa etmesinin öneminin anlaşıldığını belirtti. Toplumun bütün parçaları ile bu gerekliliğin fark edilmesinin öneminden bahseden Özbilen, “Süreç içinde toplumsal farkındalık ve desteğe ihtiyaç var. Toplumun bütün parçaları bu gerekliliği görünce bir irade ortaya konuluyor. Bu iradenin ortaya konulması ve kararlı bir şekilde yola devam edilmesi halinde, bir netice elde etmemek neredeyse mümkün değildir.” ifadelerini kullandı.
Azerbaycan ile iş birliğine değinen Özbilen, “Ne yapmak lazım? Önce başlamak lazım. Meseleye, Türkiye’nin herhangi bir konuda ne kadar ürün kapasitesi imkanı varsa bu, ‘aynı zamanda Azerbaycan’ındır’ şeklinde bakıyoruz. Bundan sonraki süreçte bir takım ortak ürünleşmelere gidilebileceğine, insan kaynağının buraya set edilerek bir takım bilgi alışverişleriyle Azerbaycan sürecinin de hızlanacağına ve bu alanda güzel neticeler alınacağına inanıyorum.” şeklinde konuştu.
“A’dan Z’ye bütün işçiliği kendimiz yapıyoruz“
Alper Özbilen Pavotek’in ihtisaslaşma sürecinden ve farklı başlıklar altında öncül görülen meselelerden bahsetti. Özbilen, “Son 20 yıl içerisinde bu alanda Türkiye’de ciddi bir ivmelenme var. Pavotek grup da 2003 yılında hayatına başladı ve 2020’ye gelene kadarki süreçte, bugün toplam sayıda 300’ün üzerinde (önemli kısmı elektronik ve bilgisayar muhendislerinden oluşan) bir takımımız var. Bu 17 yılda haberleşme alanında çoğunlukla şirket, “askeri haberleşme” alanında çalışmalara başladı. Şuan bunun sivil alana kaydırılması üzerine çalışmalar yapılıyor. Askeri sayısal haberleşme dediğimiz, burada Swich Router diye tanımladığımız ailelerin, askeri versiyonlarından zorlu şartlara uyan ve bugün sivil versiyonlarına yönelik bir ürünleşme yol haritamız oldu. Bilhassa haberleşme alanında bugün sahada milyonları geçen ürünümüz var. Bilhassa son 2 yıldır bunların sivil versiyonlarının hazırlanması ve bunun da ülkemizden başlamak üzere ama ülkemizde sınırlı kalmayarak bütün dünyaya ihracatının yapılması üzerine bir vizyon ortaya koyduk.
Haberleşme alanını çok kritik düzeyde önemli görüyoruz. Çünkü haberleşme demek aynı zamanda bilgi güvenliği demek. Bu bilginin ne tür olursa olsun, bilhassa askeri alanda olduğu zaman güvenliğinin ne kadar önemli olduğu konusu takdirlerinizde. Burada biz haberleşme alanındaki yenileşmeyi bir anlamda bilgi güvenliği, veri güvenliğiyle eş tutuyoruz. Bütün detaylarına hakim olduğumuz yani elektronik board tasarımından, en son gömülü yazılımına ve işte teknik olarak farklı protokollerin inflamantasyonuna kadar A’dan Z’ye bütün işçiliği kendimiz yapıyoruz. Giderek genişlediğine ve yaklaştıkça yeni ufukların da ortaya çıktığına şahitlik ediyoruz.” dedi.
Ortaya konulan çalışmalardan da bahseden Özbilen, “Bugün bir cep telefonundan, tabletten, bilgisayardan tutun da birçok terminal bulunmakta. Türkiye’nin ilk olarak askeri amaçlar için çok zorlu şartlara dayanıklı ilk askeri bilgisayarını tasarladık ve ürettik. Bunun elektronik ve mekanik tasarımını da kendimiz yaptık. Birçok alanda kullanılıyor ve memnuniyetin olduğunu biliyoruz. Bunun dayanıklı tablet verisyonlarını, dayanıklı ve güvenli telefon modellerini de üretme yönünde tasarım çalışmalarımız devam ediyor. Yazılım katmanında bunların üzerinde kullanılacak işletim sistemlerinin güvenli hale getirilmesi ve bir takım özel uygulamaların ve özel marketlerin oluşturulmasında da farklı çalışmalarımız mevcut. Farklı alanlarda çalışan ekipler var. Bu ekiplerin birlikte çalışabileceği bir iş dağılımı yapıyoruz ve takvime uygun bir şekilde bunları daha sonra bir araya getiriyoruz. Bugünkü ürünleşme dediğimiz konu eskiye nazaran daha karmaşık bir hale geliyor. Birçok bileşeni, birçok konuyu aynı anda devam ettirip aynı noktada bitirmek şartını karşımıza çıkartıyor. Havacılık elektroniği diyebileceğimiz ‘Aviyonik’ alanında çalışan bir ekibimiz var. Ekip, Türkiye’deki İHA tasarımı sürecinde de belli konularda çalıştı. Bugün Türkiye’de yürütülen farklı projeler var. Belirli sistemlerin, elektronik tarafında ve gömülü yazılım tarafında iyileştirilmesi için faaliyetler yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Gelecek yıllarda milyarlarca makine kendi arasında data alışverişi yapıyor olacak”
Alper Özbilen Nesnelerin İnterneti veya IoT (Internet of Things) olarak adlandırılan alana dair görüşlerini de paylaştı:
“Dünyada birbirleri arasında haberleşen makine sayısı, insan sayısını geçmiş durumda. Önümüzdeki yıllarda diyelim ki, dünyada simcard kullanan ve bunun üzerinden mobil haberleşme yapan 5 milyar insandan bahsederken önümüzdeki yıllarda 7 milyar, 30 milyar, 40 milyar makinenin kendi aralarında data alışverişi yapacağını göreceğiz. Biz buna uygun şekilde yol haritamızı devam ettiriyoruz. Bütün ürünleşme bir fikir gerektirir, ekip, yetkinlik gerektirir ama ürün dediğimiz şey müşteri de gerektirir. Potansiyel müşteri ile iyi bir ilişki içerisinde olunması ve onlardan gelecek geri beslemenin değerlendirilmesi, daha kaliteli ürünler üretilmesine yardımcı olacaktır. Bu başlığa kadarkiler daha çok yerleşik savunma elektroniği ve haberleşme alanındaki ürün portföyümüz ve ürünleşme yol haritamızı içeriyordu.
Artık günümüzdeki big data, siber güvenlik, bilgi güvenliği ve yapay zeka gibi konular; gelecek 20-30 yılın teknolojisini şekillendirecek konulardır. Bu alanda dünyanın her yerinde büyük şirketler ciddi yatırımlar yapmak, start-up’ları satın almak veya departmanlar kurmak yoluyla bu alanlara odaklanıyorlar. Bugünün ihityaçlarına veya yarının ihtiyaçlarına uygun bir haberleşme ya da bir savunma sistemi tasarlayacağız. Bunun içerisinde bir yapay zeka konusunu düşünmemek, dikkate almamak mümkün değil.”
“Bu alandaki hiçbir girişim heba olmayacaktır”
Otonom silahların gelecekteki durumundan bahseden Özbilen, “Robot savaşlarının giderek çok daha yaygınlaşacağını görüyoruz. Robotların İHA, SİHA veya drone olarak havadan geldiklerini görüyoruz. Ama gerek havada gerek karada gerekse denizde olsun, önümüzdeki dönemlerde birçok otonom silahın savunma araçları gelişecek ve buradaki otonomluğun da temel yapısını veri analitiği ve yapay zeka oluşturacaktır. Söz konusu alanlar, bu sistemlerin vazgeçilmez parçası, hatta temel ana damarıdır. Bu alanda yapılacak her türlü girişimin heba olmayacak, boşa gitmeyecek çabalar olduğunu olacağını düşünüyorum.” dedi.
“Bizim kapılarımız Azerbaycan’daki kardeşlerimize sonuna kadar açık”
Türkiye ve Azerbaycan iş birliklerinin farklı alanlara da yayılması gerektiğini belirten Özbilen, “Bir ekosistem olmalı ve bu ekosistem kapsamında bir bilgi alışverişi gerçekleşmesi lazım. Bunu bir davet olarak da kabul edin. Azerbaycan’da teknoloji alanında çalışan veya çalışmak isteyen girişimcilere, teknoloji transferi ve bilgi alışverişi kapsamında kapımız daima açık. Eğitim alanındaki birliğinin sanayii alanına da süratle taşınması gerektiğini düşünüyorum. Tekrar ediyorum, bizim kapılarımız Azerbaycan’daki kardeşlerimize sonuna kadar açık. Kendi bildiğimizi, gördüğümüzü anlatmaktan asla geri durmayacağımız ve staj konusunda da Azerbaycan Türkü kardeşlerimizi öncelikli kapsamda değerlendirdiğimizi buradan duyurmak istiyorum.” şeklinde konuştu.
“Karabağ Savaşı iş birliği motivasyonunu yükseltti”
İki ülke ilişkilerinin ilerleyen zamanlara yönelik durumunu değerlendiren Özbilen, “Türkiye ve Azerbaycan ilk defa iş birliği yapmayacak ama bu Karabağ Savaşı hem esnasında hem sonrasında yapılan iş birliklerinin çok daha öteye taşımasıyla ilgili motivasyonu yükseltti. Artık icraat zamanı, teknoloji alanında da bilgi aktarımı, teknoloji aktarımı, zaman içerisinde ortak ürünleşme ve ortak teknoloji geliştirme alanlarında ben çok fazla fırsat göryorum. Bizim Azerbaycan’dan tanıdığımız, bildiğimiz; yine teknolojiyle ilgili bilgi birikimine sahip insanların da bundan sonra ortak hareket etmeyle ilgili konuda çok daha hızlı davranacağını, bizim de hızlı davranacağımızı düşünüyorum.” dedi.
“Yarının kaygısını gütmezsek bugünümüzden de olabiliriz”
Alper Özbilen, yarışmaya katılanlara yönelik tavsiyelerde de bulundu ve “Bu yarışmadaki arkadaşların, bilhassa Azerbaycan’dan katılan arkadaşların, ortaya hangi fikri koyarlarsa koysunlar; bu fikrin önümüzdeki günler için kıymetini ve hangi alanda nereye oturduğunu değerlendirecek ve bugünü yakalamak da değil, yarını yakalamak, yarının ihtiyaçlarına cevap vermek noktasına gelip gelmediğine bakacağım. Kimse ‘bizim birçok eksiğimiz bunu yapmalıyız’ şeklinde bir psikolojiyle hareket etmesin, mevcudun ötesinde ve yarının ihtiyacına yönelik nelerin yapılacağına odaklansınlar. Aslında biz yarının kaygısını gütmezsek bugünümüzden de olabiliriz. Bu anlayışla kendi fikirlerini geliştirirken de ondan sonraki süreçte kendi AR-GE çalışmalarını yürütürken de hiç mütevazı olmasınlar; biz bu konuya yeni başladık demesinler. Hedeflerini yüksek tutsunlar, belki tam hedeflerine ulaşamayabilirler ama hedef ne kadar yüksek olursa ulaşılan yer de o kadar yüksek olacaktır, böyle baksınlar. Yaşadığımız yer belli coğrafya belli. Bizim Türkiye’de bu konuyla ilgili, “Elden gelenle öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz” ve “Kendi göbeğini kendin keseceksin” derler. Evet yurt dışından para karşılığında bir takım teknolojiler veriliyor gibi görülebilir ama zor zamanlarda ne yapıldığına bakmak lazım. O yüzden biz nasılsa buna ulaşabiliriz anlayışını bırakıp ürünleşme ile ilgili motivasyonu sürekli yüksek tutmak lazım.” diyerek sözlerini tamamladı.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi