Kimsenin konuşmadığı acı tarih: 1821
Türk ve Müslüman dünyasının her bölgesinde derin acı ve çileler yaşandığı bilindik bir gerçektir. Bu coğrafyaları uzun yıllar boyunca adaletli ve emin bir şekilde yönetmiş Osmanlı Devleti’nin çöküş dönemine girmesinden bugüne, Müslüman coğrafyalar gün yüzü görememiştir. Osmanlı’dan kalan Filistin, Irak, Suriye, Kafkasya, Kuzey Afrika, Rumeli gibi bölgelerde büyük yıkımlar yaşanmış, yaşanmaya devam etmektedir.
Ne yazık ki bugün; Rumeli Türkleri’nin Osmanlı İmparatorluğu çökerken şiddetli acılar çekmiş olmalarına rağmen, yaşanan acılardan yeni jenerasyonun büyük bir kısmı haberdar değildir.
Birçok benzerinde olduğu gibi 1821 yılında başlayan Yunan İsyanı, ardınla derin yaralar bırakmıştır.
1821 Yunan İsyanı
1821’de Osmanlı Devleti bünyesinde bulunan Yunanistan’da İstanbul’a karşı isyanlar başlamıştı. Kışkırtılan Yunan halkı, devlete karşı isyan etmeye başladığı gibi bölgede bulunan Türklere karşı da şiddet uygulamaya başlamıştı. Yunanlar, yıllarca komşuluk yaptıkları, alışveriş yaptıkları, aileleri ve kendileri arkadaş olan insanları öldürmeye başlamışlardı.
Bölgede yaşayan Türkler ve Türk olarak görülen Müslüman Osmanlı vatandaşları böyle bir saldırıya hazırlıksızdı. Zaten kapı komşularının kendilerini sadece Müslüman ve Türk oldukları için öldürecekleri akıllarına gelmezdi bile…
Oxford’lu tarihçi William St. Clair “That Greece Might Still Be Free” (1972-Oxford): adlı kitabında (1972-Oxford):
“Yunanistan’daki Türkler arkalarında az bir iz bıraktılar. 1821 ilkbaharında dünyanın geri kalanı tarafından arkalarından gözyaşı dökülmeden ve fark edilmeden aniden yok oldular. Bir zamanlar bütün ülkenin etrafına dağılmış büyük bir Türk nüfusuna sahip olduğuna bile inanmak zordu.
Bu ailelerin arasında varlıklı çiftçiler, tüccarlar, memurlar yaşıyordu ve yüzlerce yıl boyunca burada yaşamış ve buraları kendi yurtları olarak kabul etmişlerdi… Kasıtlı ve acımasızca öldürüldüler ve hiçbir zaman pişmanlık gösterilmedi.” diye kaydediyor Yunanistan’da yaşayan Türklerin durumunu.
Clair kitabında, tam anlamıyla burada bahsetmek dahi istemeyeceğimiz, Türklere yönelik işkencelerden de bahsediyor;
“10 bin üzerinde Türk öldürüldü. Paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklara işkence edildi. Kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar.”
Arkalarında ağlayan olmayanlar…
Yunan isyancılar bu katliamı o kadar kısa sürede yaptılar ki, kimse ne olduğunun farkına bile varamamıştı. Türk ve Müslüman siviller katledilmiş, karşılıklı çatışma ortamı dahi yaşanmamıştı.
(katliamların yaşandığı şehirlerden biri: Mora)
50 binden fazla masum sivil; yaşlı, erkek, kadın, çocuk demeden kendi komşuları olan kışkırtılmış Yunan gruplar tarafından birkaç hafta içinde öldürüldü veya yurtlarından kaçmak zorunda bırakıldılar. Katliamlar acımasızca ve tereddütsüz hayata geçirildi…
Bu katliamlar Türk milletinin geleceğini derinden etkiledi. Çünkü Rumeli Türkleri o dönem, Osmanlı Devleti’nın en çok yatırım yaptığı ve en eğitimli elit seçkin nüfusunu oluşturuyordu.
Tüm bu üzüntü verici olaylar incelendiğinde, Türk milleti için “barbar” tabirini kullanıp, sömürgecilik ve soykırım iftiraları atarak tarih dersi vermeye kalkan, Fransa ve Yunanistan başta olmak üzere bazı batı ülkelerinin; geçmişte Cezayir’de, Mora’da yaptığı katliamlar ile yakın dönemde Bosna‘da yaşananlara karşı sergiledikleri tutum, söz konusu ülkelerin söylem ve eylemlerindeki tutarsızlığı göz önüne sermektedir.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi