19. yüzyılın sonlarında Fransız fizikçi Henry Becquerel’in radyoaktiviteyi keşfetmesiyle birlikte atom bombasının ön çalışmaları başlamış oldu. İlk defa 1911 yılında denenen atom bombası gelecekte dünya siyasetine yön veren, tehlikeli ve insan kıyımına sebeiyet veren bir icattı.
Atom bombası ve diğer nükleer silahlar, ikinci dünya savaşının sonu ve özellikle de soğuk savaş yıllarında caydırıcılık anlamında belki de en önemli güç haline geldi.
Atom bombasını ilk üreten ülke ABD olmuştu. ABD bu gücü 1945 yılında Japonya’ya karşı kullandı ve bu patlama savaşın sonu oldu. Peşinden gelen soğuk savaş yıllarında ise ABD ve SSCB arasında süregelen soğuk savaşın önemli rekabet alanlarından biri de nükleer silahlanma oldu.
Atom bombası nasıl ortaya çıktı?
“Ağır su çalışmaları ve Manhattan projesi”
İkinci dünya savaşı öncesinde Nazi Almanya’sı ağır su üzerine başarılı çalışmalar yaptı. Ağır su, atom bombası yapımında kullanılabilecek bir maddeydi. Aynı dönemde Almanya ve İngiltere birbirlerine karşı tehdit hissediyordu. Hitler, Norveç’in kuzeyinde, ulaşılması zor bir bölgeye ağır su tesisi kurmuştu. İngilizler zorlu bir operasyonla bu tesisi imha etse de birçok masum Norveçli hayatını kaybetti.
ABD’de, Almanya’nın atom bombası üzerine çalışmalarını fark eden ve bunun önemli bir tehdit olduğunu düşünen, içlerinde Albert Einstein’in de bulunduğu bir grup bilim insanı, bu gelişmeleri ABD’li yetkililere bildirdiler. 2 Aralık 1942 de İtalyan Enrico Fermi “Metalurji” kod adlı projeyi ortaya çıkarması ile atom çağı resmen başlamış oldu.
Atom enerjisinin silahlarda kullanılabileceğini öngören Albert Einstein, dönemin ABD Başkanı Roosevelt’e bir mektup yazarak Almanya’nın II. Dünya Savaşı başlamadan Atom enerjisini keşfetmeye çok yakın olduğunu, bunu savaşta yıkıcı bir güç olarak kullanmaya karar verdiğini bildirdi.
Einstein ve arkadaşlarının yaptığı uyarıları dikkate alan ABD hükümeti bu gelişmelerin üzerine teyakkuza geçti.
Amerika Birleşik Devletleri, atom enerjisinin insan ve doğa üzerindeki ölümcül etkisini araştırmak üzere Manhattan adını verdikleri bir proje ortaya çıkardı. Bu proje kapsamında 40’tan fazla laboratuvar ve 200.000 çalışan bulunuyordu.
Bu ekip Atom bombasını ABD’nin ilk üretmesini sağladı ve 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan bombalar sonucunda bitti. 6 Ağustos’ta Hiroşima’ya ve 9 Ağustos’ta Nagazaki’ye atılan bombalar, toplam 210.000’den fazla insanın hayatına mal oldu.
SSCB’nin istihbarat faaliyetleri
İngiltere ve Kanada 1941 yılından beri atomun enerjisini silah olarak kullanılabilmesi için “Tube Alloys” projesini başlatmıştı. Devamında ise Nazi taarruzları sebebiyle bazı bilim insanları ABD’ye göçmüş ve orada Manhattan Projesi’ne destek sağlamıştı. Bu sırada SSCB de atom enerjisini silah olarak kullanma amaçlı çalışmalar yapıyordu. Çalışmaların öncüsü ‘Igne Kurçatov’du. Nazi Almanya’sı ile uzun süredir mücadele içinde olan SSCB, bu sebepten dolayı çalışmalarda, İngiltere ve ABD’ye göre geri kaldığının farkındaydı.
Tube Alloys’ta KGB Ajanları: Maclean-Cairncross
Donald Duart Maclean, Tube Alloys ve Manhattan Projesi’nin birleştiği noktada İngilizlerin temsilcisiydi. Aynı anda hem Moskova’ya bilgi sızdırıyor hem de Londra’ya bilgi veriyordu.
Tube Alloys projesinin başından beri, bilimsel danışma kurulu sekreterliğini yapan kişi de İngiliz John Cairncross’tu. Cairncross hepsi KGB ajanı olan ‘Cambridge beşlisi’nin üyesiydi. Cambrdige beşlisi, bu dönemde SSCB’ye bilgi aktarımı yapan KGB casuslarından oluşuyordu.
Kısacası; “SSCB, bu ülkelerin atom bombası çalışmalarını başından beri takip ediyordu.”
Tüm bu yaşanan bilgi sızdırmalarına rağmen ABD, atom bombasını 1945 yılında üretti ve Hiroşima-Nagazaki’de kullandı. Ancak atom bombasının yapımında yer alan bilim adamları dahi, bu gücün dünya üzerinde tek bir ülkede bulunmasının büyük bir sorun teşkil edeceği fikrindeydi. Aynı anda birbirlerinden habersiz, Moskova’da Hidrojen bombası faaliyetleri gösteren fizikçiler de aynı düşüncedeydi. Alman nükleer fizikçi Klaus Fuchs ise düşünmekle kalmayarak Tube Alloys üzerinden Manhattan Projesine dahil oldu ve SSCB’ye bilgi aktarımına başladı.
SSCB’nin yaptığı çalışmalar neticesinde atom bombasını üretmesi muhtemel bir durumdu. Ancak bu şekilde daha az maliyetle ve daha hızlı bir şekilde ABD’ye karşı eline bu kozu almış ve uzun yıllar sürecek iki kutuplu dünya düzeninin başladığı dönemlerde, güç dengesi sağlanmış oldu.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi