Kırgızistan’da 4 Ekim’de yapılan parlamento seçimleri sonuçlarının protesto edilmesiyle başlayan siyasi krizin çözüme kavuşması, ülkedeki kuzey-güney ayrımının yeniden tetiklenmesi ve muhalif grupların kendi aralarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle zorlaşıyor.
Nüfusu 6 milyonu geçen ve topraklarının yüzde 90’ı dağlık arazilerden oluşan Orta Asya ülkesi Kırgızistan; Çin, Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan’a komşu bir konuma sahip.
Kırgızistan, cumhurbaşkanlığı sisteminden parlamenter sisteme geçmesi, basın özgürlüğü ve çok partili rejimin bulunmasıyla Orta Asya’da “demokrasi adası” olarak nitelendi.
Son 15 yılda iki halk devrimi yaşayan Kırgızistan’da 2005’teki devrimle ülkenin ilk Cumhurbaşkanı Askar Akayev’in görevi son buldu.
15 yıllık görevini “yolsuzluk” iddiasıyla devretmek zorunda kalan Akayev’in yerine devrim hareketinde yer alan Kurmanbek Bakiyev geldi. Ancak Bakiyev, 2010’da yine “yolsuzluk” iddiaları sonucu çıkan olayların ardından ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Bakiyev’in ayrılmasına yol açan olaylar da “ikinci devrim” olarak adlandırıldı.
2011’de cumhurbaşkanlığına Sosyal Demokratlar Partisi lideri Almazbek Atambayev’in seçilmesi, 6 yıl sonra da iktidarı yine seçimle mevcut Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov’a devretmesi, ülkede ilk kez barışçıl yollarla bu koltuğun devri gibi göründü.
Ancak 4 Ekim’de yapılan parlamento seçimlerinin sonuçları, ülkeyi bir kez daha kaosun eşiğine getirdi.
16 partinin yarıştığı seçimlerde iktidar yanlısı partiler “Birlik”, “Mekenim Kırgızistan”, “Kırgızistan” ve “Mekençil”in seçimleri kazandığının; muhalif “Ata Meken”, “Bir Bol”, “Reforma”, “Bütün Kırgızistan”, “Çok Kazat” partileri ve diğerlerin ise barajı aşamadığının ilan edilmesiyle sokaklar karıştı.
Muhalif göstericiler, başkent Bişkek’in sokaklarına döküldü. Protestocular, “iktidar yanlısı partilerin hile yoluyla seçimleri kazandığı” iddiasıyla pazartesi gününden itibaren cumhurbaşkanlığı ve hükümet binalarını işgal etti.
Olaylar nedeniyle Başbakan Kubatbek Booronov ve Parlamento Başkanı Dastan Cumabekov görevlerinden istifa etmek zorunda kaldı.
Muhalif gruplar arasındaki anlaşmazlıklar çözümü zorlaştırıyor
Siyasi krizin yatıştırılması için göstericilerin cezaevinden çıkardığı muhalif liderlerden Sadır Caparov, parlamento oturumunda geçici başbakan olarak atandı.
Buna karşı çıkan ve bağımsız koordinasyon konseyi kuran genç liderler ise yönetimin kendilerine verilmesini talep ediyor.
Muhalif grupların taraftarları, başkent Bişkek’te ayrı ayrı gösterilere devam ederken zaman zaman aralarında çatışmalar yaşanıyor.
Cumhurbaşkanı Ceenbekov, muhalif liderlerle diyaloğa hazır olduğunu ve onlardan henüz bir teklif almadığını açıklarken, muhalefet kendi içinde taleplerini formüle edebilmiş değil.
Muhalif grupların ilk hedefi, geçici hükümette olabildiğince fazla söz sahibi olabilmek. Bu amaçla protestocular, başbakanlık binası etrafında toplanmış durumda.
Geçici hükümetin nasıl oluşturulacağı, ülkeyi seçime nasıl taşıyacağı ve muhaliflerin yeni seçim kararından tatmin olup olmayacağı, olayların seyrini belirleyecek.
Cumhurbaşkanı Ceenbekev ise görevini sürdürmekte kararlı görünüyor.
Öte yandan olaylardan istifade ederek kimliği belirsiz kişilerin altın ve kömür madenlerini, devlet televizyon kanallarını ve haber ajansını işgal etme girişimi, tüm ülkede korkuyu artırdı.
Polis ve askerlerin olaylara müdahale etmekten kaçınması toplumdaki endişeleri fazlalaştırdı.
Orta Asya’nın “demokrasi adası” olarak bilinen Kırgızistan’da meydana gelen siyasi krizin “üçüncü devrim” olarak nitelenip nitelenemeyeceği ise uzmanlar arasında tartışılmaya devam ediyor.
Kırgızistan’ın en büyük açmazı: Kuzey-güney meselesi
Kırgızistan’ın bağımsızlığından bu yana tartışmaların odağında olan güney bölgeleri Oş, Celal Abad ve Batken, kuzeyi ise başkent Bişkek’in bulunduğu Çüy’ün yanı sıra Narın, Talas ve Isık Göl eyaletlerinden oluşuyor.
Ülke siyasetinde halkın hem kuzeyli hem de güneyli kısmının desteğini almak için iktidarda her iki taraftan temsilcilerin yer alması, kanunlarla tayin edilmiş bir uygulama olmasa da herkesçe dikkate alınması gereken bir teamül durumunda. Bu uyumun iyi sağlandığı dönemlerde, yönetim o denli istikrar gösteriyor.
Mevcut Cumhurbaşkanı Ceenbekov güneyliyken, eski Cumhurbaşkanı Atambayev kuzey kesimlerini temsil eden bir lider olarak biliniyor.
Daha önce yakın arkadaş ve halef-selef olan iki liderin arasının açılmasında, kuzey-güney çekişmesi nedenlerden biri olarak gösteriliyor.
2017 öncesinde Atambayev’in cumhurbaşkanı olduğu dönemde “yolsuzluk” iddialarıyla görevden aldığı güneyli Gümrük Hizmeti Başkan Yardımcısı Raimbek Matraimov, Ceenbekov’un cumhurbaşkanı olmasının ardından eski görevine dönmüştü.
O dönemde birçok medya kuruluşunca Matraimov’un tutuklanması için kamuoyu oluşturulmaya çalışılmış, Ceenbekov ise baskılara direnmişti.
Ülkede siyasi krizlerde kuzeyli ve güneyli liderler arasında çıkan anlaşmazlıklar, kuzeyli-güneyli meselesini tetikliyor.
Son olaylarda, Ceenbekov’a tepki göstererek sokaklara dökülenlerin önemli bir bölümü kuzeylilerden oluşuyor. Cumhurbaşkanının taraftarları da güneydeki Oş bölgesinde destek gösterileri düzenliyor.
Göstericilerin sokaklara dökülerek kamu binalarını işgali sırasında kuzeyli taraftarların cezaevinden çıkardıkları en önemli isim, yolsuzluktan 11 yıl hüküm giyen eski Cumhurbaşkanı Atambayev oldu.
Yönetimdeki istikrarsızlık ekonomiyi zayıflatıyor
Serbest pazar ekonomisinin uygulanmaya çalışıldığı ülkede dönem dönem yaşanan siyasi krizler, 6 milyon Kırgızistan’ın ekonomisini olumsuz etkiliyor.
Vergilerin bütçenin en önemli kaynağı olduğu ülkede 2005 ve 2010’da yaşanan devrimlerde işletme, dükkan, kafeler ve AVM’ler yağmalanmış, bazı şirketler yasa dışı yollarla el değiştirmişti.
Pazar günü yapılan parlamento seçimlerinin ardından başlayan son gösterilerde de bazı madenlerin yağmalandığı ve işgal edildiği kamuoyuna yansıdı.
İki devrimde zarar gören işletmelerin kapanması bütçe gelirinin azalmasına, ekonominin zayıflamasına yol açıyor. Hükümetlerin, her devrimden sonra bütçe açığını kapatmak için yurt dışından aldığı borçlar ülkenin dış borcunu artırıyor.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi