Mısır’da demokratik yollarla seçilen “ilklerin” Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin, hakkında verilen idam kararından tam 4 yıl bir gün sonra 17 Haziran 2019’daki vefatına ilişkin ilk haberi Mısır devlet televizyonu akşam saatlerinde duyurdu. Haberde, “67 yaşındaki Mursi’nin casusluk suçlamasıyla yargılandığı davanın duruşmasında önce bayıldığı ve sonra da yaşamını yitirdiği” açıklandı.
Başsavcı Nebil Sadık, Mursi’nin duruşmada konuşma yaptıktan sonra aniden yere düştüğünü, sağlık raporuna göre vücudunda herhangi bir yara olmadığını söyledi.
Haberin duyulmasının ardından ilk tepki Müslüman Kardeşler Teşkilatının siyasi kanadı Özgürlük ve Adalet Partisinden geldi. Partiden yapılan yazılı açıklamada, Mısırlı yetkililerin Mursi’yi “kasten yavaşça öldürdükleri” cümlesinin altı çizildi.
Açıklamada, “Onu 5 yılı aşan tutukluluk hali boyunca tek kişilik hücrede tuttular, ilaçlarını almasını engellediler, kötü beslenmesine yol açtılar. Doktorlarıyla, avukatlarıyla ve hatta ailesiyle iletişim kurmasını engellediler. Onu en basit insan haklarından yoksun bıraktılar.” ifadeleri yer aldı.
Parti, Mursi’yi sevenleri “bulundukları ülkelerdeki Mısır elçiliklerinin önünde gösteriler düzenlemeye” davet ederken, Uluslararası Af Örgütü de “Mursi’nin ölümünün araştırılması için bağımsız bir inceleme başlatılması” çağrısında bulundu. Mısır İçişleri Bakanlığı ise ülkede “teyakkuz” ilan etti.
Mursi’nin cezaevi şartları kaygı vericiydi
Mursi’nin bulunduğu cezaevindeki şartlar son derece uygunsuzdu ve tek kişilik hücrede tutuluyordu. Bu durum insan hakları savunucuları tarafından defalarca dile getirildi. Ayrıca İngiltere Parlamentosu tarafından Mısır ile ilgili oluşturulan bağımsız araştırma komisyonu, Mursi’nin tutulduğu cezaevindeki şartlar hakkında bir rapor hazırladı.
Söz konusu komisyonun başkanı Crispin Blunt tarafından Mart 2018’de sunulan raporda, “23 saat hücrede tek başına tutulan Mursi, işkence sayılabilecek derecede kötü, insanlık dışı ve onur kırıcı muameleye maruz kalıyor. Hakkı olan tıbbi tedavinin kendisine sağlanmaması Mursi’nin erken ölümüne neden olabilir.” cümleleri yer aldı.
Mursi’nin en küçük oğlu Abdullah Mursi, Ekim 2018’de yaptığı açıklamada, hipertansiyon sorunu olan diyabet hastası babasının tedavisine izin verilmediğini ve hücrede tutulduğunu söylemişti.
Abdullah Mursi, Amerikan Washington Post gazetesinde yayımlanan bir yazısında, Mısırlı yetkililerin “bunu kasıtlı olarak yaptığını ve babasının mümkün olan en kısa sürede doğal yollardan ölümünü istediklerini” ifade etmişti.
Ailesiyle uzun süre görüştürülmedi
Muris’nin ailesiyle görüşmesine de çok uzun aralıklarla izin veriliyordu. Vefatından önceki son görüşme, Ekim 2018’de gerçekleşti. O görüşmede de sadece kızı ve eşini görmesine izin verildi. Oğulları ve torunlarını ise göremedi.
Konuyla ilgili BBC’ye konuşan Mısır merkezli Arap İnsan Hakları Malumat Merkezi Başkanı Cemal Iyd, mahkum ziyaretinin yasal bir hak olduğunu ancak Mursi ailesinin ziyaret için mahkemeye başvurmak ve mahkemeden izin almak durumunda olduğunu hatırlatmıştı.
Ahram gazetesi: “Muhammed Mursi öldü”
Tamamen Kahire yönetiminin kontrolü altındaki Mısır resmi ve özel medyası Mursi’nin ölümünü görmezden geldi.
Mısır’da en çok satan devlet gazetesi Ahram, 18 Haziran’daki matbu sayısında Mursi’nin ölümünü dördüncü sayfadan duyurdu. Haberin başlığı “Muhammed Mursi öldü” şeklindeydi. “Eski Cumhurbaşkanı veya devrik Cumhurbaşkanı” gibi hiçbir ifadenin haberde yer almaması dikkati çekti.
Yönetim, bütün medya kuruluşlarına Mursi’nin ölümü ile ilgili yazılacak ve okunacak metni gönderdi. Bu bağlamada Kahire merkezli haber kanalı Extra News muhabiri Neha Derviş’in, 42 kelimeden oluşan metni okuduktan sonra “Bu mesaj Samsung cihazından gönderildi” cümlesini de okuması sosyal medyada ve kamuoyunda alay konusu oldu.
Mısırlı insan hakları savunucularından Heysem Ebu Halil, “Bu mesaj Samsung cihazından gönderildi” etiketiyle yaptığı paylaşımda, “Bu, spikerin hatası değil rejimin skandalıdır.” dedi.
Erdoğan: “Şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum”
Uluslararası arenada en büyük tepki Türkiye’den geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mursi için “Emrihak vaki olmak suretiyle şehit oldu.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mursi’nin ölümünün hemen ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, “Maalesef olay mahkeme salonunda cereyan etmiş. Ben öncelikle Mursi kardeşimize, şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum.” diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Twitter hesabından yaptığı açıklamada Mursi için “Ümmet dik duruşunu unutmayacak!” ifadelerini kullandı.
AA ve TRT’ye erişim engeli
Türkiye’den gelen üst düzey açıklamalar ve yayın organlarından yapılan haberler Abdulfettah Sisi yönetimini rahatsız etti. Kahire yönetimi, Mursi’nin ölümünden bir gün sonra Mısır genelinde Anadolu Ajansı (AA) ve TRT’nin internet sitelerine erişimi engelledi.
Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözüsü Ahmed Hafız, 19 Haziran’da yaptığı açıklamada, isim vermeden Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdi. 20 Haziran’da ise Dışişleri Bakanı Samih Şükri tarafından bir yazılı açıklama daha yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adının açıktan belirtildiği bu ikinci açıklamada eleştirinin dozu daha da artırıldı.
Mursi’nin defin işlemleri, vefat ettiği günün hemen ertesi sabahı saat 05.00’te alelacele yapıldı. Defin törenine, avukat Abdulmunim Abdulmaksut ile Mursi’nin eşi, çocukları ve iki kardeşi katıldı.
Üstünde bıçak bulundurmak gibi uydurmaca bir suçlama ile hapse atılan Mursi’nin ortanca oğlu Usame de cezaevinden çıkarılarak cenaze merasimine getirildi.
Mursi hakkında 16 Haziran 2015’te idam kararı verilmiş ancak daha sonra bu hüküm üst mahkeme tarafından bozulmuştu. Mısır’ın demokratik yollarla seçilen “ilklerin” Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, bu karardan tam 4 yıl bir gün sonra 17 Haziran 2019’da mahkeme salonunda vefat etti.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi