Türkiye-Mısır normalleşmesi ve EDEX 2023

2013’te Mısır’da gerçekleşen askeri darbenin ardından bozulan Türkiye-Mısır ilişkileri 8 yıllık bir aranın ardından 2021 yılında ‘normalleşme’ adı altında başlatılan diplomatik temaslar sonucunda yeniden canlanma sinyalleri vermiş, Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyinde başlayan görüşmeler, kısa süre içinde bakanlar düzeyine çekilmiştir. Ekim 2022’de Türkiye ve Libya arasında imzalanan, 2019 yılındaki Deniz Yetkilendirme Anlaşmasının bir devamı niteliğinde olan hidrokarbon anlaşması, iki ülke arasındaki gerilimi artırsa da Katar’da düzenlenen 2022 Dünya Kupası esnasında, yaklaşık 9 yılın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah Sisi’nin bir araya gelmesi, yeniden ilişkilerin yumuşama eğilimini sürdürmüştür. 2023’ün Temmuz ayına gelindiğinde ise her iki ülke, 10 yılın ardından karşılıklı büyükelçi atamalarını gerçekleştirerek ilişkilerin normalleştirilmesi ve karşılıklı çıkarlar doğrultusunda geliştirilmesi yönündeki niyetlerini ortaya koymuş oldular.

Türkiye-Mısır normalleşmesinde; ekonomik ve ticari ilişkiler, bölgesel kriz alanlarında iş birliği ve kültürel/toplumsal bağlar öne çıkmaktadır. Biraz daha açmak gerekirse normalleşmenin üç boyutu, ticaret hacminin artırılması, Doğu Akdeniz, Libya ve Suriye gibi geçmişte karşı karşıya olduğu alanlarda iş birlikçi ve uzlaşmacı yöntemlere başvurulması ve turizm, eğitim ve kültürel etkileşimler açısından ilişkilerin derinleştirilmesi gibi konuları yakından ilgilendirmektedir. Türkiye için Mısır ile ilişkilerin derinleştirilmesi, bölgesel etkinliğini artırma ve dış politikada esneklik kazanmanın yanında Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika’daki stratejik çıkarların korunması açısından önemli bir gelişme olarak okunabilir. Mısır tarafında ise bu durum, dış politikada çeşitlilik yaratma, Mısır’ı yakından ilgilendiren (Libya, Sudan, Doğu Akdeniz vd.) bölgelerde iş birliği ve diyalog kanallarını güçlendirme ve ekonomik faydalar elde etme gibi boyutları kapsamaktadır. Bu bağlamda 4-7 Aralık tarihinde Kahire’de gerçekleşen EDEX 2023 Savunma Sanayii fuarı, iki ülke arasındaki ilişkilerin ekonomik ve askeri boyutuna temas etmesi açısından incelemeye değerdir.

Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkilerin son dönemde farklı alanlarda bir normalleşme eğilimi içinde olduğu bir dönem içinde Kahire’de gerçekleşen EDEX 2023 fuarında Türkiye’nin önde gelen savunma sanayii şirketleri Tusaş ve Aselsan ile imzalanan mutabakat metinleri farklı alt başlıklar altında açıklanabilir. Öncelikle EDEX, Türk firmalarının yoğun katılım gösterdiği bir fuar olmuştur. Türkiye yaklaşık 25 şirketle fuara en yüksek katılım gösteren ikinci ülke konumundadır.

İkili ilişkilerde savunma sanayii

Mısır ve Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi penceresinden konuyu ele almak gerekirse Mısır’ın Türkiye’nin gelişmiş savunma teknolojilerinden yararlanarak kendi askeri kapasitesini artırmak ve dış bağımlılığını azaltmayı amaçladığı söylenebilir. Bu durumu özellikle İHA/SİHA teknolojileri ve elektronik harp sistemleri gibi alanlarda Türkiye’nin sahip olduğu gelişmiş teknolojiler ve tecrübeleri ile ilişkilendirmek mümkündür. Ayrıca Mısır, Türk şirketleriyle iş birliği yaparak yerli savunma sanayiini geliştirme hedefindedir. Buna paralel olarak ilerleyen tarihte teknoloji transferi ve orak üretim projelerinin artması beklenebilir.

Diğer taraftan Sisi yönetimi, Türkiye ile iş birliği yaparak bölgesel rekabet içinde etki alanını artırabilir. Mısır’ın savunma sanayiini geliştirmesi, Doğu Akdeniz, Libya ve Suriye gibi kriz bölgelerinde Mısır’a etkili politika üretme olanağı sağlayacağı gibi önemli ölçüde manevra alanı kazandırabilir. Bu yaklaşımın bir diğer uzantısı Mısır’ın diplomasi yoluyla bölgesel müttefiklerini artırma teziyle eş güdümlü ilerlemektedir. Öyle ki Mısır’ın 2021 yılında Türkiye ile başladığı normalleşme adımlarının farklı alanlarda iş birliklerine dönüşmesi, Sisi yönetimine ABD ve Rusya gibi büyük güçlere bağımlı pozisyonunu dengeleme ve bağımsız politikalar izleme yönünde avantaj sağlayabilir.

Üçüncü husus ise rakipsiz girdiği son seçimlerde yeniden iktidara gelen Sisi’nin iç politikadaki konsolidasyon ve güçlü meşruiyet arayışıdır. Bilindiği gibi Sisi 2019’da Mısır anayasasında yapılan değişikliklerin ardından yeniden aday olmuştu. Sisi, Ulusal Seçim Kurumuna göre oyların %89,6’sını alarak göreve gelmiş, ancak seçimlere katılım düşük olmuştur. Bazı insan hakları aktivistleri ve muhalif gruplar, Sisi’nin seçimlerde herhangi bir rakibinin aday olamaması adına ülkedeki kurumları kullandığı ve engellediğini öne sürmektedir. Böyle bir atmosfer içinde Sisi yönetimi, Türkiye gibi bölgesel denklem içinde yumuşak/sert güç araçlarına sahip bir ülkeyle iş birliği içine giderek dış politikasını görece istikrarlı bir çizgiye getirerek iç politikada daha güçlü bir duruş sergileyebilir. Ulusal güvenlik ve dış politika alanındaki görece güçlü pozisyonu, Sisi’ye iç kamuoyunda aradığı meşruiyeti sunabilir. Benzer olarak Türk savunma sanayii şirketleri ile girilecek ekonomik angajmanlar, kısa-orta vadede iki ülke arasındaki ticaret hacmini geliştireceğinden ekonomik etkileşimler bir diğer önemli unsurdur.

Son olarak iki ülke arasında ilişkilerin tam anlamıyla normalleşip normalleşmediği konusunda, her iki tarafın da somut adımlar atması ve iş birliklerin derinleşmesi önemli göstergelerdir. Savunma sanayii gibi hassas bir alanda girilen angajmanlar, ilişkilerin sadece yüzeysel düzeyde olmadığını, daha stratejik bir boyut kazandığını göstermektedir.

Sektörel iş birliğinin önündeki bazı engeller

EDEX kapsamında Türk şirketlerinin yoğun katılımı, 2013’ten sonra başlamadan biten potansiyel Türkiye-Mısır ortaklığını yeniden ortaya çıkarması açısından Türk şirketlerinin bir gövde gösterisi olarak da ifade edilebilir. Çünkü bu tarihten sonra hali hazırda pazardaki en önemli oyuncular olan Fransa, ABD, Almanya ve Rusya’nın 2013 tarihinden sonra mevcut pozisyonlarını derinleştirdikleri ve güçlendirdikleri gözlemlenmiştir. Mısır’ın savunma sanayii sektöründeki alımlarında yaşadığı engeller de yine bu ülkelerin ilgili bankalarından Mısır’a sağlanan krediler neticesinde aşılmış, tek taraflı bir döngü oluşturulmuştur.  Ayrıca Mısır’ın son dönemdeki savunma sanayii alımlarında ortak üretim seçeneğini de masaya yatırdığı ve bunun üzerinden alımlarını gerçekleştirdiği söylenebilir. Bu anlamda Güney Kore ve Almanya ile Mısır’ın son dönemde hayata geçirdiği iş birlikleri modelleri örnek gösterilebilir. Örneğin Güney Kore ile K2 Black Panther tankının ortak üretimi ve yine Güney Kore’nin K9 Thunder sistemleri için Mısır’da üretim tesisi kurma konusunda iki ülke arasında yapılan görüşmeler, Mısır’ın gerek savunma alımlarında gerekse üretiminde teknoloji transferine büyük önem verdiğini göstermektedir.

Bu bakımdan EDEX kapsamında yapılan anlaşmalar, somut alımlardan ziyade iyi niyet anlaşmaları şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Ancak batılı şirketlerin pazarda önemli aktörler olduğu düşünüldüğünde Türkiye ile somut ortaklıkların normalleşmeye bağlı olarak ilerlemesi beklenebilir. Çünkü savunma sanayii sektörünün yalnız ekonomik ya da ticari anlamda değil aynı zamanda siyasi bağlamda da ele alınması gerekir.

Sonuç

Türkiye ve Mısır arasındaki normalleşme sürecinin her iki ülkenin de bölgesel ve uluslararası düzeyde daha etkin ve dengeli bir dış politika izlemesine olanak tanıdığı söylenebilir. Bu süreç, ekonomik, diplomatik ve stratejik açılardan her iki taraf için de önemli fırsatlar sunarken, bölgesel istikrar ve iş birliği açısından da önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte, bu sürecin ilerleyişi, karşılıklı güven ve somut iş birliği adımlarına bağlı olacak ve bölgesel dinamiklerle şekillenecektir. Ayrıca Filistin’de devam eden ve sivilleri hedef alan İsrail saldırıları, krizin çözümüne yönelik iki ülkeyi birbirine yaklaştırmaktadır.

Buna paralel olarak Mısır açısından gelişmiş Türk savunma sanayii ile güçlü etkileşimlere sahip olmak Mısır’ı bölgesel tehditlere karşı elini güçlendirebilir. Özellikle İsrail-Filistin savaşına paralel olarak patlak veren sınır sorunlarının 2024 yılında hem güvenlik hem de siyasi bağlamda öncelikli gündem maddesi olarak yerini koruyacağı ve Sina Yarımadasındaki güvenlik tehditlerine yönelik terörle mücadele faaliyetlerinin artma eğilimi içinde olduğu düşünüldüğünde Mısır’ın sınır denetimi ve operasyonel kapasite noktasında gelişmiş teknolojilere olan ihtiyacını artıracaktır. Bu aşamada Türkiye’nin Libya, Karabağ, Suriye ve farklı sınır ötesi operasyonlarındaki başarıları, Mısır cephesindeki en temel göstergeler olacaktır. Özetle, iki ülke arasındaki diplomatik kanalların güçlenmeye devam etmesi, kısa-orta vadede karşılıklı çıkara hizmet etmektedir.

Yazar: Fuat Emir Şefkatli

Editör : SavunmaTR Haber Merkezi

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Benzer Haberler

Hoşgeldiniz

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Şifrenizi Sıfırlayın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi giriniz.