ABD, Orta Doğu’da son kozlarını oynamaya çalışıyor!
Al-Monitör sitesinde yayınlanan Amberin Zaman isimli yazarın makalesine göre Pentagon, PKK/YPG’nin Suriye’de Esad rejimiyle işbirliği içerisinde Irak ve Şam İslam Devleti’ne (DAEŞ) karşı savaşmasını planlıyor.
ABD tarafından fonlanan terör örgütünün sözde başkanının “çürümüş bir plan” olarak kınadığı öneri, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yeni Suriye politikasına ilişkin bir inceleme olarak ortaya çıkıyor.
İsimlerinin belirtilmemesi koşuluyla Al-Monitör’e konuştuğu ve müzakereler hakkında bilgi sahibi olduğu iddia edilen kaynaklara göre Pentagon’un önerdiği strateji, Savunma Bakanlığı’nın talebi üzerine düzenlenen bir kurumlar arası toplantıda tartışıldı. Bu toplantıya Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC), ABD Dışişleri Bakanlığı, CIA ve diğer temsilcilerin katıldığı öne sürüldü.
Terör örgütünün sözde komutanı pazar günü geç saatlerde Al-Monitör’e bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada Pentagon’un planından haberi olmadığını söyleyen Mazlum Kobane, “Bunu ilk kez duyuyorum. Kürtler dahil tüm ülkede diyalog kurmayı reddeden Esad rejimi, bırakın bizim topraklarımızı kendi topraklarını DAEŞ’e karşı savunamayacak durumdadır. Bu çürümüş planın ardındaki mantığı anlayamıyorum.” ifadelerini kullandı.
Orta Doğu Enstitüsü Suriye&Terörizm ve Aşırıcılıkla Mücadele Programları Direktörü Charles Lister
Orta Doğu Enstitüsü Suriye&Terörizm ve Aşırıcılıkla Mücadele Programları Direktörü Charles Lister, ABD Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve CIA’den çok sayıda yetkilinin, “yakında olmasa bile kaçınılmaz olduğu varsayımıyla” Suriye’den olası askeri çekilme durumu hakkında kendisine danışıldığını söyledi. Lister konuya dair, “Alarmları çalmaya başlayın çünkü bu yaklaşıyor ve üzerinde yeterince düşünülmüyor.” yorumunda bulundu.
Pentagon’un, 2023’ün bahar aylarında ABD’nin Suriye’den çekilmesinin nasıl olacağını tahmin etmek için simülasyon çalışmaları gerçekleştirdiği iddia edilirken henüz herhangi bir karar açıklanmayan konuda analistler, ABD başkanlık seçimlerine yalnızca birkaç ay kalmasından kaynaklı olarak askeri çekilme ihtimalinin az olduğunu belirtti.
Pentagon Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh
Pentagon Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh pazartesi günü yaptığı açıklamada, 17 Ekim’den bu yana Irak ve Suriye’deki yaklaşık 2 bin 400 ABD kuvvetine 151 saldırı düzenlendiğini ve saldırıların çoğunun düşük teknolojili roketler ve insansız hava araçlarıyla gerçekleştirildiğini belirtti. Aynı şekilde cumartesi günü geç saatlerde de Irak’ın batısında bulunan ABD hava üssüne çok sayıda balistik füze ve roketle saldırıldığı resmi kaynaklar tarafından bildirilmişti. Yapılan açıklamada iki adet balistik füzenin ABD Patriot hava savunma sistemlerini geçmeyi başardığı da aktarılmıştı.
ABD Merkez Komutanlığı yaptığı açıklamada, çok sayıda ABD personelinin yaralandığını ve “travmatik beyin yaralanmaları açısından değerlendirmeden geçtiğini” bildirmişti. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Jon Finer pazar günü ABC’ye verdiği röportajda “Bu, gerçek bir tehdit oluşturan balistik füzelerin kapasitesinin kullanıldığı çok ciddi bir saldırıydı. Bu durumlarda caydırıcılık oluşturmak ve bize saldırmaya devam eden bu grupları sorumlu tutmak için karşılık vereceğiz” şeklinde konuşmuştu. Bu açıklamaya karşılık analistler ise, ABD’nin misilleme saldırılarının çok az etki yarattığını ve bu durumun ABD’nin nasıl inandırıcı bir caydırıcılık kavramı oluşturmayı planladığını belirsiz hale getirdiğini söylüyorlar.
Obama döneminde Suriye ile ilgilenen Washington’un ise farklı bir yaklaşımı vardı. Onların düşüncesi PKK/YPG’yi ve sivil kolunu ABD birliklerinin çekilmesinin uygun görüldüğü zamana kadar Şam’la iyi bir anlaşmaya varabilecek kadar güçlü hale getirmekti. Fakat tabi ki bu çabaları Türkiye’nin bölgedeki aktif operasyonları ve politikaları sayesinde sonuç vermedi.
Ukrayna’da patlak veren çatışmalar diğer bir taraftan Suriye’deki dengeleri de değiştirdi. Bölgede ardı ardına sınır ötesi operasyonlar düzenleyen ve terör örgütlerine göz açtırmayan Türk Silahlı Kuvvetleri sayesinde Washington yönetiminin bölgedeki örgütlerle ilişkisi bariz bir şekilde azalmak zorunda kaldı. Çünkü terörist gruplar, Türkiye’nin bu operasyonları karşısında ABD’nin susup kaldığını ve ABD tarafından ihanete uğradıklarını dile getiriyor.