Casuslukla suçlanan Julian Assange’nin İngiltere’deki son duruşması!
WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange’nin Amerika Birleşik Devletleri’nde casusluk suçlamalarıyla karşılaşmamak için verdiği mücadele uzun süren bir hukuk destanının ardından sona yaklaşıyor olabilir.
Assange’nin, Ekvador’un Londra Büyükelçiliğinde yedi yıl süren kısıtlı yaşam ve beş yıl hapis cezasının da dahil olduğu, direnişinde karar duruşmasının 20-21 Şubat günlerinde gerçekleşeceği aktarıldı.
Assange, ABD’ye iadesini durdurmaya çalışırken salı gününden itibaren Londra’daki son duruşmasına çıkacak. Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi’nin, Assange’nin bir temyiz mahkemesinden transferini engellemesini isteyip isteyemeyeceği konusunda iki gün sürecek tartışmalar planladığı öğrenilirken eğer ki mahkeme temyiz başvurusuna izin vermezse Julian Assange Atlantik ötesine, yani ABD’ye iade edilebilir.
Julian Assange’ın eşi Stella Assange, “Akli ve bedensel sağlığı kötüye gidiyor. Hapishanede kaldığı her gün hayati risk taşıyor. Eğer Julian, ABD’ye iade edilirse ölecek.” ifadelerini kullandı.
Neler olmuştu?
Avustralyalı bir bilgisayar uzmanı olan 52 yaşındaki Julian Assange önderliğinde Wikileaks organizasyonu, ABD Dışişleri Bakanlığı ve dünya genelindeki ABD büyükelçilikleri arasındaki ayrıntılı yazışmalardan oluşan 251 bin 287 adet gizli belgenin bir önbelleğini elde etmiş ve bu belgeleri El País, Le Monde, Der Spiegel, The Guardian ile The New York Times gazeteleri aracılığıyla yayınlamıştı.
İlk olarak 220 adet diplomatik belge 28 Kasım 2010 tarihinde yayımlanmış ve zaman içerisinde peyderpey yayımlanmaya devam etmişti. WikiLeaks’in bugüne kadar yayınladığı belge ve analiz sayısının ise 10 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor.
WikiLeaks’in ABD’ye ait gizli bilgileri, o dönem ABD ordusunda görevli olan istihbarat analisti Bradley Manning’den aldığı ortaya çıkarılmış ve Manning, 27 Mayıs 2010’da tutuklanıp 35 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Eski ABD Başkanı Barack Obama, hapiste cinsiyet değiştirip Chelsea adını alan Manning’i kendi yetkisini kullanarak affetmişti. Fakat ilerleyen zamanlarda Chelsea Manning bir duruşmada jürilik yapmayı reddetmesi nedeniyle yeniden hapse atılmıştı.
WikiLeaks’in kaynağının Bradley Manning olduğunu Federal Soruşturma Bürosu’na (FBI) ihbar eden 37 yaşındaki Amerikalı hacker Adrian Lamo ise 2018 yılında evinde ölü bulunmuştu.
WikiLeaks üzerinden yaptığı paylaşımlar nedeniyle başta ABD olmak üzere pek çok devlet tarafından hakkında tutuklama kararı çıkan Julian Assange, 2012 yılında Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’ne sığınmış ve İngiltere’deki mahkemelerin, İskandinav ülkesindeki bir tecavüz soruşturması kapsamında İsveç’e iade edilmesi gerektiğine karar vermesinin ardından kendisine siyasi sığınma hakkı verilmişti.
Ekvador hükümetinin 2019 yılında sığınma statüsünü geri çekmesinin ardından İngiliz polisi tarafından Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’nde tutuklanmış ve ardından büyükelçiliğe ilk sığındığı sırada kefaletle serbest bırakılmadığı için hapse atılmıştı.
İsveç hükümeti Assange hakkındaki tecavüz suçlamasına dair soruşturmayı bıraksa da Assange, ABD ile iade savaşı devam ederken Londra’nın yüksek güvenlikli Belmarsh Hapishanesinde kaldı.
Londra’daki bir yargıç, Assange’ın ABD’ye iadesini, ağır Amerikan hapishane koşullarında tutulması halinde kendini öldürebileceği gerekçesiyle başlangıçta engellemişti.
Ancak daha sonra mahkeme, ABD’li yetkililerin fiziksel ve zihinsel sağlığı riske atacağını iddia edilen herhangi bir ağır muameleye maruz bırakılmayacağına dair güvence vermesinin ardından Assange’nin ABD’ye iadesinin önünü açmıştı. Assange’nin eşi ve destekçileri ise bu güvencelerin “şarta bağlı” olduklarını öne sürüp kararı anlamsız olmakla eleştirmişlerdi.
Londra mahkemesi Assange’nin temyiz talebini reddederse, İngiliz yetkililer sınır dışı edilmesini onayladıktan sonra Assange ABD’ye iade edilebilir.
Neler olabilir?
Assange’nin hukuk ekibi aleyhte çıkacak herhangi bir kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde temyize götürmeyi planlıyor, ancak Fransa’nın Strasbourg kentindeki mahkemenin sınır dışı edilmesini durdurma kararı verene kadar Assange’nin nakledilebileceğinden endişe ediyorlar.
Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi Assange’ın dilekçesini “tartışılabilir bir hukuk meselesini” gündeme getirmediğini söyleyerek reddetmiş olsa da, Assange’ın eşi yeni teklifin temyiz için gerekçe oluşturacak birkaç noktayı gündeme getireceğini söyledi.
Assange’nin avukatlarının müvekkillerinin ABD’de adil yargılanamayacağını, bir ABD-İngiltere anlaşmasının siyasi suçlar için iadeyi yasakladığını ve casusluk suçunun yayıncılara uygulanmaması gerektiğini savunmayı planladıkları öğrenildi.
Stella Assange, eski adıyla Twitter olan “X ” adlı platformda “Casusluk Yasasını hazırlayanlar yayıncıların bu yasanın kapsamına girmesini istememişlerdir” şeklinde bir paylaşımda bulundu. “Tartışmasız uzman kanıtları, devlet sırlarının alınmasının ve yayınlanmasının rutin olduğunu ve yayıncılara yönelik ‘kesintisiz bir takipsizlik uygulaması’ olduğunu gösterdi. Kovuşturma ‘yeni bir yasal sınırı aşıyor’ ve ‘tüm yasal emsalleri çiğniyor.”
Stella Assange, eşinin ruhsal ve fiziksel sağlığının dramatik bir şekilde bozulduğunu ve hapishanede erken yaşlandığını ifade etti. Ekim 2021’de mini bir felç geçiren Assange’nin, Aralık ayında da öksürürken bir kaburgasını kıracak kadar hastalandığı açıklanmıştı.
WikiLeaks’in yayınladığı belgelerde neler vardı?
WikiLeaks internet sitesi şu an hala aktif durumda olsa da, site en çok 2006 ve 2016 yılları arasında açıkladığı belgelerle ses getirmişti. Açıklanan belgeler arasında en çok ses getirenler ise Amerika Birleşik Devletleri ordusunun farklı ülkelerde yaptığı eylemler olmuştu.
Bunların ilk örneği ise Amerika Birleşik Devletleri ordusunun Afganistan ve Irak’ta bulunan askeri teçhizatına dair ayrıntıları içeren belgelerin açıklanmasıydı. Bu teçhizatların arasında en dikkat çekenler ise kimyasal ve biyolojik silahlar olmuştu.
Diğer örneklerden birindeyse bir dönem özellikle Hollywood yıldızları arasında oldukça meşhur olan Scientology tarikatı ile ilgili pek çok belge yayınlayan WikiLeaks, tarikatın iç yapısına dair bilinmeyenleri tüm dünyaya açıklamış, göründüğü kadar masum olmadığını ve kar amacı güttüğünü ortaya çıkarmıştı.
Ayrıca Küba’nın Guantanamo bölgesinde bulunan Amerika Birleşik Devletleri’nin askeri üssü ile ilgili yayınlanan belgelerde de ABD’nin Cenevre Sözleşmesi’ni sistematik ve rutin bir şekilde ihlal ettiği ortaya çıkmıştı. Yine aynı belgelere göre ABD ordusu mensupları, Guantanamo’da bulunan 14-89 yaş aralığındaki 800 mahkumu sistematik ve kasıtlı olarak suistimal etmişlerdi.
WikiLeaks tarafından yayınlanan bir videoda ise, Irak’ta bulunan ABD askerlerinin Apache helikopterleriyle Iraklı sivillere rastgele ateş açtıkları görülüyor. Bağdat’ta yaşanan olayların ortaya çıkması sonucu ABD kamuoyunda Irak işgali tartışılmaya başlanmıştı.
WikiLeaks tarafından yayınlanan Minton Raporu’nda da Hollanda merkezli çok uluslu bir şirket olan Trafigura’nın, 108 bin kişiyi etkilediği bilinen zehirli atıkları Fildişi Sahilleri’ne attığı ve ana akım medya kanallarında bu raporun yayınlanmasının engellendiği ortaya çıkmıştı.
Bir başka ses getiren belge ise gizli CIA olarak da isimlendirilen, Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Stratfor isimli danışmanlık şirketine ait belgeler olmuştu. Söz konusu belgelerde 2012-2013 yıllarında, Suriye’de gizli operasyonlar yapıldığına dair istihbarat verileri ortaya çıkmıştı.
Bir medya kuruluşu tarafından yayınlanmış en üst düzey belgeler olarak tarihe geçen belgelerde ek olarak, dönemin liderleri Birleşmiş Milletler Sekreteri Ban Ki-Moon, İsrail Başbakanı Netanyahu, İtalya Başbakanı Berlusconi, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ve bazı Japon kabine üyeleri arasında yapılan yazışmalar görülüyordu. Yazışmalar, bazı gelişmekte olan ülkelerde yapılan ekonomik casusluk üzerineydi.
En çarpıcı olarak seçilen söz konusu belgeler dışında, WikiLeaks tarafından milyonlarca belge, yazışma ve analizler yayımlanmışken başta ABD kamuoyu olmak üzere birçok ülke de bu durumdan rahatsız olmuş ve ABD’nin birtakım ülkeler adına topladığı istihbaratlar açığa çıkmıştı.