Çin’den ABD’ye veto tepkisi!
20 Şubat Salı günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), Cezayir tarafından sunulan ve Gazze’de acil insani ateşkes talep eden karar tasarısı oylanmış ve 15 üyeli Güvenlik Konseyi’nde daimi ülkelerden Amerika Birleşik Devletleri (ABD), tasarıya “hayır” oyu vererek kararı veto etmişti.
Pekin yönetimi, veto kararı alan Washington’ı sert bir dille eleştirdi ve bu vetonun “yanlış mesaj” verdiğini, katliamın devamına yeşil ışık yaktığını” ifade etti.
Washington yönetimi ise, Cezayir tarafından sunulan, Gazze’de acilen ateşkes talep eden karar tasarısının savaşı sona erdirmeye yönelik (Netanyahu önderliğinde İsrail’in tavırları sebebiyle halihazırda tıkanan) görüşmeleri “tehlikeye atacağını” iddia etti.
Çin’in Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Zhang Jun vetoya cevaben, önergenin devam eden diplomatik müzakerelere müdahale edeceği iddiasının “savunulamaz” olduğunu söyledi.
Zhang Jun, “Sahadaki durum göz önüne alındığında, acil bir ateşkes konusunda kaçınmaya devam etmek, katliamın devam etmesine yeşil ışık yakmaktan başka bir şey değildir.” dedi ve “Çatışmanın yayılması tüm Orta Doğu’yu istikrarsızlaştırıyor ve daha geniş bir savaş riskinin artmasına neden oluyor. Sadece Gazze’deki savaşın alevini söndürerek cehennem ateşinin tüm bölgeyi sarmasını önleyebiliriz.” ifadeleriyle sözlerine devam etti.
Cezayir’in BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Amar Bendjama ise, “Ne yazık ki Güvenlik Konseyi bir kez daha başarısız oldu. Vicdanınızı sorgulayın, tarih sizi nasıl yargılayacak?” ifadeleriyle tepki gösterdi.
Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia ise, ülkesinin daha önce (16 Ekim 2023) ateşkes çağrısı yaptığını ancak kabul edilmediğini hatırlatarak, “Eylemsizlik 29 binden fazla can kaybına neden oldu. Bunun toplu sorumluluğu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Batılı ülkelerindedir.” ifadeleriyle Batılı ülkelere tepki gösterdi.
Yalnızca Çin, Rusya ve Cezayir değil, ABD’nin müttefiklerinden de ABD’ye eleştiriler geldi. Fransa’nın BM elçisi Nicolas de Rivière, “sahadaki feci durum göz önüne alındığında” kararın kabul edilmemiş olmasından üzüntü duyduğunu dile getirdi. Riviere, sivilleri korumak için ateşkes ve insani yardım erişiminin acilen sağlanması gerektiğinin altını çizerek, “Gazze’deki insani durum ve can kaybı kabul edilemez. İsrail’in operasyonları son bulmalı.” değerlendirmesinde bulundu.
BM Sözcüsü Stephane Dujarric, “Bizim mesajımız değişmedi. Genel Sekreter, Gazze’de insani ateşkes çağrısını yineliyor ve Güvenlik Konseyi’nin tek ses olmasını istiyor.” ifadesini kullandı. Dujarric ayrıca BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin büyük sorumluluğu bulunduğunun da altını çizerek, “Veto kullanımının sebebinin açıklanması gerekiyor.” dedi.
Ayrıca son zamanlarda İsrail yanlısı ülkeler tarafından eleştirilen UNRWA hakkında da konuşan Dujarric, tüm ülkelere UNRWA’ya desteklerini sürdürmeleri çağrısında bulunarak, “UNRWA, Gazze’deki insani yardım çalışmalarının belkemiğini oluşturmaya devam ediyor.” ifadeleriyle UNRWA’nın “alternatifi olmadığının” altını çizdi.
Cezayir’in karar tasarısı
Cezayir tarafından BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan karar tasarısında, Gazze’de acilen insani ateşkes sağlanması talep ediliyorken aynı zamanda Filistin halkının zorla yerinden edilmesine de karşı çıkılıyordu.
Tasarı, ateşkes ile rehinelerin serbest bırakılması arasında hiçbir bağlantı kurmuyordu. Bunun yerine acil insani ateşkes ile tüm rehinelerin derhal koşulsuz olarak serbest bırakılması ve Gazze’nin tüm bölgelerine engelsiz insani yardım gerçekleşmesi talep ediliyordu.
Karar tasarısında ayrıca Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’e yönelik 26 Ocak tarihinde aldığı ihtiyati tedbir kararlarına da atıfta bulunuluyordu.
Cezayir’in BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Amar Bendjama, oylama öncesi BMGK üyelerine, “Bu karar tasarısı lehinde oy kullanmak Filistinlilerin yaşam hakkına destek vermektir. Buna karşılık, aleyhte oy kullanmak ise onlara uygulanan vahşi şiddeti ve toplu cezalandırmayı desteklemek anlamına gelir.” şeklinde hitap etmiş ve her Filistinlinin “ölüm ve soykırım”ın hedefinde olduğuna dikkati çekerek, “Konsey ateşkes çağrısı yapmadan önce daha kaç masum canın kurban edilmesi gerek?” sorusunu yöneltmişti.
ABD’nin ilk vetosu değil!
15 üyeli Güvenlik Konseyi’nde daimi ülkelerden ABD, tasarıya “hayır” oyu verirken İngiltere ise “çekimser” kalmayı tercih etmiş, Güvenlik Konseyi’nde geriye kalan 13 üye devlet ise kararın lehine oy kullanmış fakat ABD’nin vetosuyla birlikte toplantıdan ateşkes kararı çıkmamıştı.
Bu veto durumu ABD’nin Gazze’de ateşkes talep eden bir BM Güvenlik Konseyi kararını ilk veto edişi olmadı. ABD daha önce 16, 18 ve 25 Ekim 2023 ile 8 Aralık 2023 tarihlerinde BMGK’de Gazze’ye ilişkin sunulan karar tasarılarını da veto etmişti.
Bunlara ek olarak ABD, BM Genel Kurulu’nda 13 Aralık 2023’te 153 ülkenin “evet” oyu kullandığı Gazze’de acilen insani ateşkes talebinde bulunulan karar tasarısı için de “hayır” oyu kullanan 10 ülkeden biri olmuştu.
Washington’ın vetosu sonrası ne olabilir?
ABD’nin vetosu sonrası Cezayir öncülüğündeki “Arap Grubu”, karar tasarısını BM üyesi 193 ülkenin tamamını kapsayan BM Genel Kurulu’na götürebilir. Zira tasarının burada ezici çoğunlukla onaylanması bekleniyor. Yukarıda da belirtildiği üzere aralık ayındaki oylamada 193 üyeli BM Genel Kurulu’nda 153 ülke acil insani ateşkes talebine onay vermişti.
BM Genel Kurul kararlarının herhangi bir yasal bağlayıcılığı bulunmamakla birlikte savaşa dair küresel görüşü yansıtan siyasi bir ağırlık taşıyor. Bu sebeple söz konusu yola başvuru yapılarak bir kamuoyu uyandırmak ve insani yardım toplamak amaçlanabilir.
“Tarih, BM Güvenlik Konseyini çok sert yargılayacak!”
Filistin’in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, savaş suçluları, insanlığa karşı işlenen suçlar ve soykırım faillerinin adalet önüne çıkarılması için gösterdikleri çabalarından vazgeçmeyeceklerini belirterek “ Soykırımdan daha büyük suç olabilir mi? Tarih, BM Güvenlik Konseyini çok sert yargılayacak.” ifadeleriyle BM Güvenlik Konseyi’nin kararını ve işleyişini sert şekilde eleştirdi.
Uluslararası Adalet Divanının İsrail’e yönelik 26 Ocak’ta aldığı ihtiyati tedbir kararlarının uygulanması ve acilen ateşkes sağlanması gerektiğini kaydeden Riyad Mansur, bu yöndeki gerekliliklerin yerine getirilmediğine dikkat çekti.
Filistin’de öldürülenlerin sayısının 30 bine dayandığını ve en az 69 bin kişinin yaralı olduğunu dile getiren Mansur, “Bu şu anlama geliyor; İsrail sadece son 20 günde 4 bin Filistinli çocuk, kadın ve erkeği öldürdü. Bu olanlar, eylemsizliğin korkunç sonucudur.” ifadelerini kullandı.