Washington’un İsrail ile arası açılacak gibi görünüyor!
7 Ekim tarihindeki Hamas’ın silahlı kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları’nın, İsrail’e yönelik sürpriz saldırısının ardından İsrail Filistin’i işgal etmeye başlamış, on binlerce sivilin canına kastetmiş ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ise bu süreç boyunca İsrail’in yanında olmuş, onlara koşulsuz destek çıkmıştı.
Yaklaşık 10 gün önce Amerikan medyasının iddialarına göre, İsrail’in “uzun metrajlı müttefiki” ABD, Filistin konusunda Arap ülkeleri ile birlikte “Filistin devleti” için plan yapıyordu.
İddialara göre söz konusu planın birkaç hafta içinde duyurulması bekleniyordu. Devam eden savaşta varılacak bir ateşkes anlaşmasının beklenildiği ve 6 haftalık duraklamada ilan edileceği öne sürülmüştü.
İddialarda, resmen kurulacak Filistin devletinin başkentinin Doğu Kudüs olmasının beklenildiği aktarılırken, Trump başkanlığında ABD’nin İsrail’in başkenti olarak ilan ettiği, Doğu Kudüs hâlihazırda İsrail’in işgali altında olan bir bölge konumunda.
İddialarda, Batı Şeria’da yasadışı yerleşim yerleri oluşturan İsrail’in bu planının da bozulacağı, söz konusu yerleşim yerlerinin boşaltılacağı ve sonrasında Gazze’nin yeniden inşasının başlanacağı öne sürülmüştü. Neredeyse tüm Orta Doğu ülkelerinin dahil olduğu söz konusu plan, ABD medyası tarafından manşetlerden verilince İsrail kabinesindeki aşırı sağcı bakanlar çılgına dönmüştü.
Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir, “Biz, hükümette olduğumuz sürece bir Filistin devleti kurulmayacak. 7 Ekimden sonra onlara devlet vermenin niçin yasak olduğu her zamankinden daha açık şekilde ortaya çıktı. 1400 kişi öldürüldü ve dünya onlara bir devlet vermek istiyor. Bu, olmayacak.” şeklinde açıklamalarda bulunmuş ve ayrıca Wall Street Journal’a verdiği röportajda Ben-Gvir, “ikinci Trump döneminin İsrail için daha iyi olacağını” dile getirmişti.
İsrail Diaspora İşleri Bakanı Amichai Chikli ise İsrail ordu radyosuna yaptığı konuşmada ABD’nin planına karşı, İsrail’in tek taraflı adımlarla Washington yönetimini “tehdit etmesi” gerektiğini belirtmişti.
Geçtiğimiz gün ise İsrail’in radikal sağcı Miras Bakanı Amihay Eliyahu, bağımsız Filistin devletinin kurulmasının “holokosta” neden olacağını söyledi.
Günümüz gelişmelerine odaklanacak olursak, 23 Şubat Cuma günü Dışişleri Bakanı Antony Blinken, G20 Dışişleri Bakanları Toplantısı’na katılmak üzere geldiği Arjantin’de bir basın toplantısı düzenledi. Açıklamalarında İsrail’in Batı Şeria’da 3 bin adet yeni yerleşim yerleri inşa edeceğini duyurmasına da değinen Blinken, “Hayal kırıklığına uğradık. Hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat yönetimler altında yeni yerleşimlerin kalıcı bir barışa ulaşılmasına engel olduğu uzun zamandır süregelen bir ABD politikasıdır. Ayrıca uluslararası hukuka da aykırıdır. Hükümetimiz yeni yerleşim yerlerinin inşasına kesin şekilde karşı çıkıyor.” ifadelerini kullandı.
Joe Biden ABD Başkanı olduğundan beri ilk kez Washington yönetimi İsrail’in hukuksuz yerleşim yerlerini “hukuka aykırı” olarak nitelendirdi.
ABD yönetiminin yerleşim alanlarının genişletilmesine kesin bir şekilde karşı olduğunu ve Gazze Şeridi’nin topraklarının küçültülmemesi gerektiğini vurgulayan Blinken, “Bize göre bu durum İsrail’in güvenliğini güçlendirmez, sadece zayıflatır. Gazze terörizm için bir platform olamaz. İsrail’in Gazze’yi yeniden işgali söz konusu olmamalıdır. Gazze topraklarının büyüklüğü azaltılmamalı” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Blinken’ın açıklamaları İsrail medyasında geniş yer buldu. Jerussalem Post gazetesi eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya gönderme yaparak, “Washington, Pompeo Doktrini’ni tersine çevirdi.” değerlendirmesinde bulundu. Pompeo, görevi süresince yaptığı açıklamalarda yasadışı yerleşim yerlerinin hukuka uygun olduğunu iddia ediyordu.
Blinken’ın açıklamalarına eski ABD’li bakan Pompeo’dan da yanıt geldi. Pompeo, X platformundan (eski adıyla Twitter) yaptığı paylaşımda, Biden yönetiminin politika değişikliğini “utanç verici” olarak nitelendirdi.
25 Şubat Pazar günü ise ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, ABD, Mısır, Katar ve İsrail’in Gazze’de geçici ateşkes için rehine anlaşmasının “temel hatları” konusunda anlaşmaya vardığını söyledi.
Anlaşmanın hâlâ müzakere aşamasında olduğunu söyleyen Sullivan CNN’de yaptığı açıklamada, Katar ve Mısır’ın Hamas’la dolaylı görüşmeler yapması gerekeceğini bildirdi. Sullivan ayrıca, “Sivilleri koruma planı olmadıkça, Refah operasyonun devam etmesi gerektiğine inanmıyoruz.” açıklamasında bulundu.
Arapça yayın yapan Londra merkezli Şark el-Avsat’ın Filistinli kaynaklara dayandırdığı haberde, taraflar arasında Paris’te taslağı oluşturulan uzlaşıya göre ateşkesin ilk aşamada 6 hafta süreyle devreye gireceği bildirildi.
Ateşkesin birinci aşamasında, Gazze Şeridi’ndeki 35 kadar İsrailli rehinenin serbest bırakılacağı, İsrail hapishanelerindeki yüzlerce Filistinli esirin de salıverileceği iddia edilirken, taraflar arasında “karşılıklı serbest bırakılacak esir listeleri, İsrail ordusunun Gazze’nin kuzeyinden çekilmesi, Filistinlilerin buraya yeniden dönmesi, savaşın kesin biçimde sonlanması” gibi konuların, söz konusu anlaşmanın ikinci ve üçüncü aşaması için yeniden müzakere edileceği bildirildi.
İsrail’in Başbakanı Binyamin Netanyahu da son gelişmelere dair açıklamalarda bulundu. Amerikan menşeili CBS televizyonuna konuşan Netanyahu, tarafların bir rehine takası üzerinde çalıştığını belirtti ancak bir anlaşmaya varılıp varılamayacağı konusunda kesin bir bilgi vermekten kaçındı.
Netanyahu, Hamas’ın makul bir tutum sergilemesi gerektiğini vurgulayarak, Gazze’de bulunan Filistinli sivillerin güvenli bir şekilde tahliye edilmesini ve Hamas’ın askeri yapılanmasına yönelik operasyonları içeren bir stratejiyi değerlendirdiklerini ifade etti.
İsrail lideri, bir anlaşmanın olma ihtimalinde bu stratejilerinin gecikmeli olsa da gerçekleşeceğini, anlaşma sağlanamazsa da gerekli adımların direkt olarak atılacağını belirtti.
Diğer taraftan Hamas Siyasi Büro Üyesi Gazi Hamid, el-Gad televizyon kanalına verdiği röportajda, İsrail’in ateşkes anlaşmasını bir rehine değişimi paktına çevirmeye çalıştığını ve anlaşmanın özünü boşaltma çabasında olduğunu ifade etti.
İsrail medyasının aksine, müzakerelerin olumlu bir havada ilerlemediğini belirten Hamid, Gazze’ye yönelik saldırıların durdurulması ve İsrail askeri güçlerinin gerektiğinde Gazze’den kademeli bir şekilde çekilmesi taleplerine Tel Aviv’in direnç göstererek olumsuz yanıt vermesinin müzakere sürecini olumsuz etkilediğini vurguladı.
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin basın danışmanı Tahir en-Nunu, Mısır’ın el-Vatan gazetesine verdiği demeçte, İsrail hükümetinin Hamas’ın taleplerinde ödün verdiğine dair açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını dile getirdi.
En-Nunu, İsrail’i müzakere sürecini baltalamakla itham ederek, Hamas’ın bir anlaşmaya varılabilmesi için savaşın sona erdirilmesi, İsrail askerlerinin Gazze’den tamamen çekilmesi, bölgeye uygulanan ablukanın kaldırılması ve Gazze’nin yeniden inşa edilmesi gibi şartlara bağlı kaldığını belirtti.