ABD’den İsrail’e gizli yardım!
29 Mart Cuma gecesi medyaya yayılan bir rapora göre, Biden yönetimi, Gazze’nin güneyinde yaşayan yüz binlerce Filistinli sivilin hayatını tehdit edebilecek, İsrail’e milyarlarca dolarlık bomba ve savaş uçağı transferine “sessizce” onay verdi.
Bu hafta içerisinde ABD Başkanı tarafından onaylanan silah paketinin detayları, Washington Post gazetesine konuşan isimsiz Dışişleri ve Savunma Bakanlığı yetkilileri tarafından açığa kavuşturuldu.
Onaylanan silahlar arasında 1800 adet MK84 tipi, 2000 kiloluk bombalar ve 500 adet MK82 tipi, 500 kiloluk bombalar bulunduğu açıklandı. Ayrıca, bir ABD’li yetkili, Dışişleri Bakanlığı’nın geçtiğimiz hafta İsrail’e 25 adet F-35A savaş uçağı ve bu uçaklara ait motorların transferine de onay verildiğini belirtti.
Şehir bloklarını yerle bir edebilen ve yeryüzünde 40 fit ve daha büyük kraterler bırakabilen 2000 kiloluk bombalar, sivil kayıp riski nedeniyle Batılı ordular tarafından artık yoğun nüfuslu yerlerde neredeyse hiç kullanılmıyor.
Çeşitli raporlara göre İsrail bu bombaları Gazze’de, özellikle de 31 Ekim’de Gazze’deki Jabalya mülteci kampının bombalanmasında yoğun bir şekilde kullandı. BM yetkilileri 100’den fazla kişinin ölümüne neden olan bu saldırıyı “savaş suçu sayılabilecek orantısız bir saldırı” olarak nitelendirmiş İsrail ise bir Hamas liderinin ölümüne yol açtığını söyleyerek bombardımanı savunmuştu.
Washington yönetimi, uzun süredir müttefiki olan İsrail’e halihazırda yıllık 3,8 milyar dolar askeri yardım sağlıyorken söz konusu paketin toplam değerinin ise yaklaşık olarak 2,5 milyar dolar olduğu açıklandı.
ABD Savunma Güvenlik İşbirliği Ajansı’nın web sitesinde bu tür bildirimlerin normalde yayınlanması gerekirken söz konusu satışların kamuya açıklanmaması satışların gizli olduğunu düşündürttü. Ayrıca bu paketin “bir satış mı yoksa bir hibe mi” olduğu da sorulan sorular arasında yerini aldı.
Söz konusu paket, İsrail’in Gazze’de devam eden işgali ve acımasız kara saldırısı nedeniyle güçlü uluslararası eleştirilerle karşı karşıya olduğu ve ABD Başkanı Joe Biden’ın partisinin bazı üyelerinin ona İsrail’e askeri yardımı kesmesi yönünde çağrıda bulunduğu bir dönemde geldi. Ayrıca son haftalarda Biden ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, giderek daha fazla anlaşmazlık içindeydi ve en son ABD’nin Gazze’de acil ateşkes talep eden bir BM Güvenlik Konseyi kararını veto etmemesi üzerine çatışmıştı.
Başbakan Binyamin Netanyahu ise, İsrail’in Refah bölgesini işgal etme planlarına karşı ABD’nin sunduğu alternatif çözümleri tartışmak üzere Washington’a yapılması planlanan bir İsrail heyetinin ziyaretini aniden iptal ederek ABD ile yaşanan gerilime karşılık vermişti. Bu iptal, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerdeki mevcut gerginliği daha da artırmıştı.
Öte yandan bütün bu gelişmelerin aksine, ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’e silah sağlama konusundaki kararlılığının etkilenmediği gözlemleniyor. Bu durum da ABD ve İsrail arasındaki dostluğun, diplomasiden bağımsız olarak devam ettiğini düşündürüyor.
İlgili haberin, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın bu hafta Washington’a yaptığı ve Biden yönetiminden bir dizi silahın hızlandırılmasını talep ettiği ziyaretin ardından gelmesi dikkat çekici olarak yorumlandı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Charles Q. Brown Jr. Perşembe günü gazetecilere yaptığı açıklamada İsrailli yetkililerin kendileriyle yaptığı “hemen her toplantıda” önemli gördükleri silahları talep ettiklerini söylemiş ve İsrail’in “istedikleri her şeyi almadığını” ifade etmişti. Orgeneral Brown, ABD’nin ya kapasite sınırlamaları nedeniyle ya da ABD’li yetkililer o sırada istekli olmadıkları için bazılarını alıkoyduğunu belirtmişti. Öte yandan Brown silahlar hakkında bilgi vermemişti.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Brown’un açıklamasından saatler sonra ise Pentagon konuya açıklık getirerek Brown’ın sözlerinin hassasiyetini vurgulamış ve Generalin sözcüsü Deniz Yüzbaşı Jereal Dorsey, politikada herhangi bir değişiklik olmadığını ve ABD’nin ortaklarına yardım sağlarken stoklarını da değerlendirdiğini ifade etmişti. Dorsey, “Amerika Birleşik Devletleri, Hamas’a karşı kendilerini savunan müttefikimiz İsrail’e güvenlik yardımı sağlamaya devam ediyor” şeklinde konuşmuştu.
Son çıkan haberler ve raporlara dair herhangi bir resmi açıklama henüz gelmedi. Beyaz Saray, silah transferleri hakkında yorum yapmaktan kaçınırken Washington’daki İsrail büyükelçiliği de, yorum talebine yanıt vermedi.
ABD’nin iç siyasetinde İsrail durumu
ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’e milyarlarca dolarlık ek silah sağlanmasına sessizce onay vermesi, partisinin içinden gelen artan baskılarla aynı zamana denk geldi. Biden’ın Demokrat partili arkadaşlarından giderek daha fazlası, başkanı, İsrail’e herhangi bir ek silah sağlanmasını, bu ülkenin askeri davranışlarını değiştirmesi ve uluslararası insani yardımların engellerini kaldırması koşullarına bağlamaya çağırıyor.
Bu taleplerin arttığı bir dönemde, iki hafta önce 8 Demokrat senatör, İsrail’e silah satışının durdurulması için Biden’a bir mektup göndermiş ve mektupta, şu anda Amerikan yardımının ulaştırılmasını engelleyen ülkelere silah satışını yasaklayan 1961 tarihli bir yasanın ihlal edildiği belirtilmişti. Bernie Sanders, Chris Van Hollen, Jeff Merkley, Mazie Hirono, Peter Welch, Tina Smith, Elizabeth Warren ve Ben Ray Lujan imzalı mektupta, “ABD, ABD’nin insani yardımına müdahale eden hiçbir ülkeye askeri yardım sağlamamalıdır” ifadesine yer verilerek, Gazze’deki krizin aciliyeti ve Başbakan Netanyahu’nun ABD’nin endişelerini defalarca reddetmesi göz önüne alındığında, ABD hükümetinin politikasında derhal bir değişiklik yapılması gerektiği vurgulanmıştı.
Senatör Chris Van Hollen verdiği bir röportajda, “Biden yönetiminin elindeki kozu etkin bir şekilde kullanması gerekiyor ve bana göre Gazze’ye daha fazla bomba atılmasına yeşil ışık yakmadan önce bu temel taahhütleri almalılar. Söylediklerimizi yaptıklarımızla desteklememiz gerekiyor!” ifadelerini kullanmıştı.
Biden’ın Gazze politikasını protesto etmek için istifa eden ve silah transferleriyle ilgilenen eski bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi olan Josh Paul, Biden’ın silah transferlerini tekrar tekrar onaylamasının “ahlaki sorumluluğun ortadan kaldırılması ve hem yerel hem de uluslararası düzeyde bildiğimiz hukukun üstünlüğüne bir saldırı” olduğunu belirtmiş ve “Bu, temelden bozuk olan ve politika yapıcı yetkililerden savunma üreticilerine ve ABD vergi mükelleflerine kadar herkesi İsrail’in savaş suçlarına ortak eden bir politika yapma sürecidir” ifadelerini kullanmıştı.