İran’dan İsrail’e cevap niteliğinde “kısıtlı” saldırı!
Cumartesi akşamı İsrail’de hava saldırısı alarmı verildi; vatandaşlara sığınaklara yönelmeleri yönünde uyarılarda bulunulurken, hava savunma sistemlerinin aktif hale geldiği sırada çeşitli patlama sesleri de işitildi.
Ülke çapında, İran tarafından gönderilen çok sayıda insansız hava aracı (İHA) ve füze imha edilirken, kalan füze ve İHA’lar ise İsrail topraklarına ulaşmadan önce İsrail ve müttefikleri tarafından etkisiz hale getirildi.
İran’ın bu saldırıları karşısında ABD, İngiltere, Fransa ve Ürdün güçleri İsrail’in savunmasına yardımcı oldu.
İran, saldırıda SİHA’ların yanı sıra güdümlü ve balistik füzeler kullandı
İran tarafından resmi açıklama yapılmadığı için saldırının sayısal detayları konusunda kesinlik olmasa da İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari düzenlediği basın toplantısında, İran’ın gerçekleştirdiği saldırıda 300’den fazla füze ve İHA kullanıldığını ve bunların yüzde 99’unun etkisiz hale getirildiğini ileri sürdü.
Hagari, saldırıda yaklaşık 170 İHA’nın kullanıldığını açıklarken, bu İHA’ların hepsinin, İsrail topraklarına ulaşmadan hava savunma sistemleri ile İsrail’in müttefiklerine ait uçaklar tarafından imha edildiğini belirtti.
Ayrıca, Hagari İran’ın bu saldırıda 30’dan fazla seyir füzesi fırlattığını ve bunların da İsrail sınırlarına ulaşmadan etkisiz hale getirildiğini iddia etti.
İran tarafından 120’den fazla balistik füze kullanıldığını ifade eden Hagari, bu füzelerden sadece “birkaçının” İsrail’e ulaştığını, geri kalanlarının ise imha edildiğini öne sürdü.
Ayrıca, Hagari, İsrail’in güneyindeki Nevatim hava kuvvetleri üssüne isabet eden füzelerin sayısını belirtmedi, ancak bu saldırının üste “hafif” hasara neden olduğunu ve üssün faaliyetlerine devam ettiğini aktardı.
ABD Başkanı Joe Biden yaptığı açıklamada, İran tarafından gönderilen İHA ve füzelerin “neredeyse tamamının imhası” konusunda İsrail’e yardımcı olduklarını açıklarken, saldırıların öncesinde bölgeye savaş uçakları ve gemilerin sevk edildiğini de sözlerine ekledi.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ise, Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin Typhoon tipi savaş uçaklarıyla bazı İran İHA’larını başarıyla imha ettiklerini doğruladı. Ayrıca Sunak, İran’ın bu saldırısını “tehlikeli ve gereksiz bir gerilim” olarak nitelendirerek en güçlü ifadelerle kınadığını belirtti.
İsrail Ordusu’ndan yapılan açıklamaya göre, Fransa da hava sahası devriyesinde yardımcı oldu ancak Fransız güçlerinin herhangi bir İHA ya da füze düşürüp düşürmediği konusunda bilgi verilmedi.
İran neden İsrail’e saldırdı?
İsrail’in İran’a yönelik saldırıları zaman içerisinde ara ara meydana gelirken, dün gece İran’ın İsrail topraklarına yönelik ilk resmi saldırısı olarak gerçekleştirilen saldırıların, 1 Nisan tarihinde İsrail’in Suriye’deki İran Büyükelçiliği’ne yönelik düzenlediği füze saldırısına bir yanıt olarak yapıldığı biliniyor.
İsrail’in, Şam/Suriye’de gerçekleştirdiği saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan 2 general dahil olmak üzere toplam 7 kişi hayatını kaybetmişti. Ölenler arasında Devrim Muhafızları liderlerinden Muhammed Rıza Zahidi de bulunuyordu. İran ise, bu olayı savaş nedeni olarak gördü ve İsrail’e yönelik misillemeleri meşru müdafaa kapsamında değerlendireceğini belirtti.
Neden balistik füze değil de İHA’lar kullanıldı?
Çatışmaların başlamasından itibaren, İran ile İsrail arasındaki 1800 kilometrelik mesafeyi 6 saatten fazla sürede kat eden İHA’lar kullanıldı. Bu durum, İran’ın gerçekleştirdiği misillemeyi ‘sembolik’ bir hareket olarak planladığına işaret ediyor.
İran ordusunun, envanterinde bulunan ve 15 dakikadan daha kısa sürede hedefe ulaşabilen uzun menzilli balistik füzeleri kullanmaması, çatışmayı daha da yaymadan saldırıyı gerçekleştirme niyetinin bir göstergesi olarak yorumlandı. Bu durum, İran’ın daha gösterişli silah kapasitesine rağmen, daha az yıkıcı bir yol seçtiğini ve belki de geniş çaplı bir savaşa yol açacak adımlardan kaçındığını ortaya koyuyor.
Gelecek süreçte neler bekleniyor?
Geçen ay, ABD Senato Çoğunluk Lideri ve ABD’nin en üst düzey Yahudi devlet görevlisi olan New York Senatörü Chuck Schumer, İsrail Başbakanı Netanyahu’ya istifa çağrısında bulunmuştu. Ancak dün akşam yaptığı açıklamada, “İsrail, İran’ın saldırısı altındayken İsrail’in ve halkının yanındayız ve ABD, İsrail’in İran’a karşı savunmasını desteklemek için elimizden gelen her şeyi yapacaktır” ifadelerini kullanan Schumer, İsrail’e desteklerini yeniledi. Bu durum, imaj kaybı yaşayan Netanyahu hükümetine yönelik desteğin tazelenmesine ve uluslararası arenada birlik mesajının pekiştirilmesine yol açtı.
ABD’de, İsrail hükümetinin Gazze’ye yönelik uygulamaları ve agresif politikaları konusunda tartışmaların sona ermesi mümkün görünüyor. Netanyahu, “İran tehdidi” argümanını yeniden aktif bir şekilde kullanarak, müttefiklerinden hem diplomatik hem de askeri destek sağlama yoluna gidebilir. Bu strateji, İsrail’e yönelik uluslararası tepkileri yönetme ve müttefik ülkelerle ilişkileri pekiştirme amacı taşıyor.
ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’i İran’a karşı yanıt vermekten kaçınmaya çağırdı. Biden, “İsrail’in güvenliğine olan desteğimiz tam” ifadesini kullanarak, İran’a karşı ortak bir diplomatik tepki oluşturmak amacıyla pazar günü G-7 liderlerini toplama kararını duyurdu. Bu durum, Biden’ın Tahran’a askeri bir yanıt vermeyeceği şeklinde yorumlandı.
Öte yandan, İsrail Kanal 12 televizyonu, ismini açıklamak istemeyen bir İsrailli yetkilinin, İran’ın saldırısına “önemli bir karşılık vereceği” yönünde bilgi verdiğini bildirdi.
Ayrıca, İsrail ve komşu ülkelerin hava sahasının yeniden açılmasına rağmen, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İran ile olan çatışmanın “henüz sona ermediğini” ifade etti.
Bu arada İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bagheri de devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “İsrail’in İran’a karşılık vermesi halinde misillemenin dün gecekinden çok daha büyük olacağı” uyarısında bulundu. Bagheri, İsrail’in muhtemel karşılığına ABD’nin yardımcı olması halinde Amerikan üslerine saldıracaklarını da sözlerine ekledi.
Bütün bu gelişmeler yaşanırken diğer bir taraftan ise İran’ın gerçekleştirdiği misillemenin sembolik olması, çatışmanın daha da büyümemesi için atılmış bir adım olarak değerlendirilirken, aynı zamanda İran’ın saldırılarının birkaç gün önceden ABD gizli servisleri tarafından basına açıklanması sebebiyle, yaşanılanlar 2020’de ABD ile İran arasında yaşanan “göstermelik çatışmaları” hatırlattı.
Geçmişe bir bakış: Trump’dan İran’a “izin istediler” iması
3 Ocak 2020’de ABD, Bağdat Uluslararası Havaalanı’nda İran’ın önemli bir askeri figürü olan Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi öldürerek büyük bir gerginlik yaratmıştı.
Süleymani’nin öldürülmesi sonrasında, İran ABD’nin Irak’taki askeri üslerine yönelik misilleme saldırıları gerçekleştirmişti. Bu misillemeler, dün gece yaşanan saldırılar gibi, bölgesel gerilimi daha da artırmış ve iki ülke arasındaki çatışma potansiyelini gözler önüne sermişti.
Fakat daha sonra eski ABD Başkanı Donald Trump, o dönemde İran ile ittifak yaparak “danışıklı dövüş” içerisinde İran’ın boş arazileri vurduğunu şu sözlerle itiraf etmişti:
“Bu daha önce hiç anlatmadığım bir hikaye. İran bir İHA’mızı düşürdüğünde İHA 14 yaşındaydı. Pek değerli değildi. Yakınlarında 39 mühendis ve pilotun bulunduğu büyük bir motorlu uçak vardı. Generallere sordum, ‘arkasındaki uçağı mı düşürdüler?’ “Hayır efendim, yapmadılar” dediler. Bu ilginç dedim. Ama İran’ı vurmamız gerekiyordu, o yüzden onları çok sert vurduk. İranlılar bizi aradılar, ‘Başka çaremiz yok, itibarımızı kurtarmak için sizi vurmamız lazım. Belli bir askeri üsse 18 füze fırlatacağız ama endişelenmeyin, füzeler üsse ulaşamayacak.’ diyerek garanti verdiler. Ve tıpkı söyledikleri gibi 18 füze attılar ve 5’i havada imha oldu. Diğerleri ise üssün çevresine düşmüştü”
Trump yaptığı bu açıklamayla, o dönemde İran ve ABD arasında gizli bir anlaşma olduğunu iddia etmişti. İran tarafından ise bu açıklamalara karşı herhangi bir yalanlama açıklaması gelmemişti.