Türkiye soykırım davasına müdahil olacak!
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bugün yaptığı açıklamaya göre Türkiye, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanında (UAD) açtığı davaya müdahil olacak.
Ankara’da Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında “Türkiye olarak Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davaya müdahil olmaya karar verdik. Sürecin doğru yönde ilerlemesini temenni ediyoruz.” şeklinde konuşan Fidan, Türkiye’nin söz konusu başvurusuna yönelik çalışmalarının çok uzun süredir devam ettiğini belirtti.
Türkiye daha önce davaya “görüş bildirme” düzeyinde müdahil olan 57 ülke ve kuruluş arasında yer almış ve Türkiye’nin tutumu, Türkiye’nin BM Daimi Temsilciliğini yürüten, Ahmet Yıldız tarafından UAD’ye 26 Şubat tarihinde sunulmuştu.
Hakan Fidan, davaya müdahil olma kararının hukukçu ve akademisyenlerle görüşmelerden ve 28-29 Nisan’da Riyad’da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliğinin Gazze Temas Grubu toplantısı dönüşünde alındığını söyledi. Fidan, temaslarında İslam ülkeleri temsilcilerinin yanı sıra Dünya Ekonomik Forumu toplantıları için Riyad’da bulunan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve AB Güvenlik ve Dış Politikalar Sorumlusu Josep Borrell Fontelles ile de görüşmüştü.
Güney Afrika’nın İsrail aleyhine açtığı soykırım davası
Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023’te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında dava açmıştı.
Güney Afrika, Gazze’deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD’den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istemiş ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak’ta Lahey’deki Barış Sarayı’nda yapılmıştı.
Divan, 26 Ocak’ta açıkladığı tedbir kararlarında, İsrail’in Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze’deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze’deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi’nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetmişti.
Divan, Güney Afrika’nın 6 Mart’ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Mart’ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail’den Gazze’ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.
Türkiye, her aşamada yaptığı açıklamalarla Divan tarafından hükmedilen ihtiyati tedbir kararlarının, İsrail tarafından derhal ve tam olarak uygulanmasını beklediğini vurguladı.
Gelinen aşamada ise Türkiye, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davaya müdahil olmaya karar verdi. Diplomatik kaynaklara göre, bu adımla Uluslararası Adalet Divanı’ndaki sürece katkı sağlanması hedefleniyor.
Daha önce Nikaragua ve Kolombiya söz konusu davaya ilişkin müdahillik başvurusunda bulunurken, Divan, bu başvurulara izin verip vermeyeceğini henüz açıklamamıştı.
Fidan: “Toplu mezarlar ortaya çıkarken uluslararası toplum daha neyi beklemekte?”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’in Filistinli sivillere yönelik saldırılarını kınayarak, uluslararası toplumu bu suçlara karşı harekete geçmeye çağırdı.
Fidan, İsrail’in pervasızca ve cüretkâr bir şekilde Filistinlilere karşı işlediği suçlara devam ettiğine dikkat çekti. Uluslararası kamuoyunun tepkilerine rağmen bu durumun sürdüğünü belirten Bakan Fidan, “Artık zaman, uluslararası toplum olarak bu insanlık dışı duruma karşı sistemli ve aktif bir şekilde ‘dur’ deme zamanıdır. Söylem birliğinin eyleme dönüştürülmesinin şart ” ifadelerini kullandı.
Hakan Fidan, Gazze’de devam eden insani krize dikkat çekerek, uluslararası toplumu daha etkin adımlar atmaya çağırdı. Fidan, “21. yüzyılda Gazze’de açlıktan ölümler yaşanıyor, İsrail ordusunun çekildiği yerlerde toplu mezarlar ortaya çıkıyor ve siviller, kadın, çocuk, hasta, yaşlı demeden hedef alınıyor. Uluslararası toplum daha neyi beklemekte?” şeklinde konuştu. Bu durum karşısında zorlayıcı tedbirlerin gündeme gelmesi gerektiğinin altını çizdi.
İsrail’in Filistin halkını boyunduruk altına alma ve topraklarından sürme çabalarına karşı Türkiye’nin, adalet ve hukuk arayışında olan diğer ülkelerin ve uluslararası toplum vicdanının sessiz kalmayacağını vurgulayan Fidan, “Bir tercihle karşı karşıyayız. Ya hukuktan ve insanlıktan yana olacağız ya da zulmün yol açtığı sorunların bedelini hep birlikte ödeyeceğiz” diyerek, uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze’de devam eden insanlık trajedisinin dünya genelinde toplumsal olayları tetikleyebileceği konusunda önceden uyarılarda bulunduklarını hatırlattı. Fidan, krizin başından itibaren dile getirdikleri bu endişelerin, İsrail’e koşulsuz destek veren ülkelerdeki halk hareketlerine yansıdığını ve bu ülkelerde insanların sokaklara döküldüğünü belirtti. Bakan Fidan, “Daha da vahim bir noktaya gelmemek için, bu ülkelerin bir an evvel uyanması gerekiyor” dedi ve ekledi: “Gazze’de akan kan yalnızca Filistinlilerin kanı değil, burada insanlığın da bir sınavı veriliyor.”
Türkiye, UAD davasına sonradan müdahil olabilir mi?
Uluslararası Adalet Divanı Statüsü’nün 63. maddesi, Türkiye’nin Güney Afrika tarafından İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olmasına olanak sağlıyor.
Davanın müdahillik koşulları, UAD Statüsü’nün 62. ve 63. maddeleri aracılığıyla tanımlanmaktadır. 62. maddeye göre bir devlet, karardan hukuki olarak etkilenebileceği bir çıkarı varsa Divan’dan müdahil olma izni isteyebilir. Öte yandan, 63. madde uyarınca yapılan müdahillik başvurusu, uyuşmazlık konusu olan anlaşmanın yorumlanması üzerine genel bir beyanda bulunma imkanı sunar. Bu kapsamda Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1948 yılında kabul edilen Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin yorumlanması üzerine görüşlerini sunabilir.
UAD, bu tür davalarda, Soykırım Sözleşmesi’nin nasıl yorumlanacağına dair Divan’ın yapacağı yorumların, davaya müdahil olan ülkeler açısından da bağlayıcı olacağını belirtiyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin müdahil olmasıyla ilgili süreç, hem mevcut hem de gelecekteki benzer hukuki mücadelelere önemli bir referans teşkil edebilir.
Diğer yandan, Kolombiya, İrlanda, Belçika, Ürdün ve Libya gibi ülkelerin de İsrail’e karşı açılan dava sürecine müdahil olma imkanlarını değerlendirdikleri rapor edilmiş durumda. UAD, benzer soykırım davalarında, müdahillik talep eden ülkelerin başvurularını aktif olarak değerlendirmeye devam ediyor.
Ayrıca Türkiye, bu adımıyla İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyeleri arasında söz konusu dava sürecine müdahil olan ilk ülke olma yolunda ilerliyor.