ABD ve Nijer, Pazar günü yayınlanan ortak bildiride ABD’li birliklerin 15 Eylül’e kadar ülkeden ayrılması hususunda anlaştıklarını duyurdu. Bilindiği gibi ABD, Nisan ayında Sahel ülkesinde kalan 1000 askerini geri çekme kararı almıştı. İlgili karar, Mart ayında Nijer’de batı karşıtı askeri yönetimin Fransa’nın ardından Washington ile askeri iş birliği anlaşmasını feshedeceğini açıklamasının ardından geldi.
Nijer’deki Agadez dron üssü, ABD’nin bölgedeki El-Kaide ve IŞİD bağlantılı terör örgütlerinin faaliyetlerini izleme, istihbarat toplama ve kıta genelinde ABD’nin bölgesel çıkarlarına tehdit olarak görülen devlet dışı silahlı aktörlere (DDSA) müdahale noktasında kritik bir işleve sahipti. ABD, başkent Niamey’in 750 km kuzeydoğusundaki Agadez dron üssünü 2019 yılında 100 milyon dolara inşa etti.
Bu çekilme, ABD’nin bölgedeki terörle mücadele politikalarına zarar verebilir. Ancak son dönemde gelen açıklama ve ziyaretler, Joe Biden yönetiminin yeni merkez üssü olarak Batı Afrika’da farklı alternatifleri gündeme almasının mümkün olduğunu gösteriyor. Ayrıca bazı savunma analistleri, alınan çekilme kararının ABD’nin güvenlik iş birlikleri açısından Batı Afrika’daki kıyı ülkelerine yönelimini hızlandırabileceğini ifade ediyor. Diğer taraftan ABD, kıta genelinde etkisini artıran Rusya’nın genişlemesini Batı Afrika özelinde durdurmayı amaçlıyor. Bu noktada güvenlik ortamı Sahel’deki ülkelere nazaran görece istikrarlı olan bölge ülkelerini askeri yönden destekleme ve güçlendirme yoluna gidiyor. Bu stratejinin parçası olarak Biden yönetimi hem siyasi hem de askeri anlamda angajmanlarını artırıyor.
10 yıllık Batı Afrika Kıyıları için Çatışmayı Önleme ve İstikrarı Teşvik Etme planını sunan ABD, Afrika Aslanı askeri tatbikatlarının odağını da Gana, Fildişi Sahili ve Benin gibi ülkelere kaydırdı. Çatışmaların önlenmesi, dayanıklılığı ve sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi maksadıyla Küresel Kırılgan Yasası, Kongre’den geçti. Yasa kapsamında bölgesel ortaklık için seçilen 10 ülkeden 5’i Batı Afrika kıyılarında bulunuyor. Bunlar; sırasıyla Fildişi Sahili, Gana, Togo, Benin ve Gine’dir. Buna paralel olarak ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ocak ayında aşırılıkçı faaliyetlere ve kırılgan güvenlik ortamına karşı bölge ülkelerine 45 milyon dolarlık yardım paketini duyurdu. Yine Ocak ayında Pentagon, Fildişi Sahili, Benin ve Gana’da dron üssü projelerinin üstlenilmesi konusunda müzakerelere başladı. Öyle ki Mart ayında Nijer’in ABD ile askeri anlaşmayı iptal ettiğini duyurmasının ardından, ABD Dışişleri Bakanlığı Batı Afrika’daki 15 ülkenin resmi makamlarına diplomatik nota göndererek Sahel bölgesine yönelik askeri yardımların kıyı ülkelere kaydırılacağı taahhüdünde bulundu.
Mevcut tabloda bu ülkeler, ABD’nin Nijer sonrası yeni bölge üssünün kurulması için güçlü birer aday haline geliyorlar. Bu alternatifleri en güçlüden en düşüğe doğru sıralamak gerekirse; Fildişi Sahili, Gana, Togo ve Benin, ABD askeri varlığının kısa-orta vadede konumlanacağı noktalar arasında gösterilebilir.
İlk olarak Fildişi Sahili, terörle mücadele birimlerinin donatılması ve eğitilmesine yönelik programları kapsayan yaklaşık 137, 2 milyon dolarlık bir yatırım yaptı. 2021 yılında başlayan yatırımlar, ülkenin kuzeyinde, radikal terör örgütlerinin hedefinde olan sınır bölgelerinde yoğunlaştı. Bu yatırımlarla bölge halkının radikalleşme propagandalarından etkilenmemesi adına iş olanakları yaratılması ve sağlık altyapısının genişletilmesi amaçlandı. Okullar, hastaneler ve sanayi tesisleri inşa edildi. Öyle ki El-Kaide bağlantılı Jama’at Nusrat val Islam Muslimin (JNIM) ve IŞİD Sahra Kolu’nun (ISGS) etkin olduğu Mali ve Burkina Faso ile kuzey sınırlarını paylaşan Fildişi Sahili için sınır güvenliği, öncelikli konulardan birisi olarak yorumlanabilir. ABD Dışişleri Bakanı Blinken, 45 milyon dolarlık yardım paketini duyurduğu Fildişi Sahili ziyaretinde Batı Afrika ülkesini terörle mücadelede “önemli bir ortak” şeklinde değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Alassane Ouattara ise Batı Afrika’daki güvenlik tehditlerine dikkat çekerek ABD desteklerinden ötürü teşekkür etti. Pentagon nezdinde Fildişi Sahili’ni “önemli bir ortak” konumuna getiren diğer hususlar arasında başkent Yamusukro ve sanayi başkenti Abidjan’ın güçlü ve bölgesel birer ticaret merkezleri olmaları, ülkenin güvenlik iş birliklerine açık bir ülke olması ve tüm bunlara rağmen yerel ve mikro ölçekteki DDSA’ların hedefi haline gelmesidir.
Buna paralel olarak Nisan ayı içinde AFRICOM Komutanı Michael Langley, Cumhurbaşkanı Ouattara ve Genelkurmay Başkanı Lassia Doumbia ile bir araya geldi. Görüşmelerde, bölgesel istikrar ve güvenlik iş birliklerine dair “ortak taahhüt” maddeleri ele alındı. Öte yandan Avrupa Birliği (AB) Barışın Tesisi (EPF), aynı tarihlerde Fildişi Sahili’ne 15 milyon avroluk bir destek paketi sundu. AB tarafından yapılan açıklamada, yapılan yardımların Batı Afrika’da faaliyet gösteren DDSA’lara karşı da kullanılacağı belirtildi. İlgili yardım, Fildişi Hava Kuvvetlerine istihbarat, gözetleme ve keşif yeteneklerini geliştirmek için ekipman sağlayacak.
İkinci olarak Gana Silahlı Kuvvetleri (GAF), aşırılıkçı terör örgütleriyle mücadelede toplumsal dayanıklılık ve ulusal uzlaşıyı güçlendirmeyi amaçlayan bir askeri strateji hayata geçirdi. Batı Afrika ülkeleri arasında çok taraflı güvenlik iş birliklerini ve istihbarat paylaşımlarını artırmayı hedefleyen Accra Girişiminin kurucusu olan Gana, ABD’nin askeri üs kurma girişimlerine ağırlık verdiği ülkeler arasındadır. Fildişi Sahili’ne benzer olarak istikrarlı bir siyasi atmosfere ve güçlü demokratik kurumlara sahip Gana, bölgenin en ‘güvenli’ ve ekonomik olarak en gelişmiş ülkelerinden birisi olarak öne çıkıyor.
Diğer taraftan ABD ve Gana arasında 2018 yılında imzalanan Savunma İş Birliği Anlaşması, iki ülke arasındaki askeri ilişkilerin derinliğine dikkat çekiyor. İlgili anlaşma, ABD askeri birliklerinin Gana’da serbestçe hareket etmesine, askeri tesisleri kullanmasına ve bazı vergi muafiyetlerine izin veriyor. Bu kapsamda ABD askeri personeli ve teçhizatlarına Gana’ya giriş ve çıkışlarda vize serbestisi uygulanıyor. ABD’nin belirlenen askeri tesisleri kullanma ve geliştirme hakkı bulunuyor. Buna ek olarak askeri teçhizatın ülkeye girişinde herhangi bir gümrük ya da özel vergi uygulanmıyor.
Dolayısıyla 2018 yılındaki anlaşma, Gana’yı yeni dron merkezi açısından güçlü bir aday haline getiriyor. Ayrıca Gana’yı cazip hale getiren bir diğer husus, enerji tedariki noktasında Gana’nın hem sahip olduğu kaynaklar hem de lojistik hat üzerinde oynadığı roldür. Afrika’nın en büyük, dünyanın onuncu en büyük altın üreticisi olan Gana, aynı zamanda petrol, doğal gaz ve lityum açısından da oldukça zengin bir ülke.
Son olarak Benin ve Togo’nun ABD açısından değerlendirilebilecek diğer alternatifler olduğunu ifade etmek gerekir. Hatta bu iki ülke, bölgesel terör ve şiddet tehdidiyle en yoğun manada karşı karşıya kalan ülkeler arasında. AFRICOM Komutanı Langley’in Batı Afrika turunda ziyaret ettiği ülkelerden birisi olan Benin, Nijer ile kuzey sınırlarını paylaşıyor. Bunun yanı sıra Afrika Defense Forum’a (ADF) göre Benin, özellikle Burkina Faso ve Nijer’den gelen terör tehdidine karşı -2021 yılında Porga’daki askeri karakola gerçekleşen saldırıdan itibaren- önlem almak amacıyla 130 milyon dolarlık bir harcama yaptı, kuzeydeki sınır bölgelerine 2023 yılında oluşturulan terörle mücadele özel birimi konuşlandırıldı. Pendjari’de bulunan istihbarar toplama birimi ve çevre noktalarda kurulan karakol üslerinde toplam 3.000’den fazla asker bulunuyor. 2023 yılının sonlarında Benin Hükümeti yeni eğitilecek askerlerle birlikte bu sayının 8.000’e çıkacağını duyurdu. Gelinen noktada, son 3 yıldır ciddi bir artma eğiliminde olan terör hareketliliği Benin’i ABD ile iş birliğine teşvik edebilir. Daha doğrusu, ABD’nin Benin’e yönelme durumunda olumlu karşılık alabileceği söylenebilir.