Katliamın simgesi olan ve Sırpların planlarını bozan mavi kelebekler!
Takvim yaprakları 11 Temmuz 1995’i gösterdiğinde Yugoslavya İç Savaşı’nın (ya da bir diğer adıyla Bosna Savaşı’nın) en karanlık sayfalarından biri olan Srebrenitsa Soykırımı yaşanmıştı.
11 Temmuz’da başlayan bu katliamda, 8 bin 372 Bosnalı Müslüman erkek ve çocuk, Sırp güçleri tarafından katledilmiş, kaçmayı başarabilen binlerce kadın, erkek ve çocuk ise yerlerinden sürgün edilmişti.
Soykırımın 29. yıldönümünde Srebrenitsa’nın simgesi mavi kelebeklerin hikayesine değineceğiz.
Mavi Kelebekler’in hikayesi nedir?
Sırplar 1992 ve 1995 yılları arası Bosna Savaşı sırasında toplu katliamlar düzenlemiş ve Boşnak cesetlerini kimsenin bulamaması için derin ve toplu mezarlar kazmışlardı.
Sırplar, katlettiği binlerce Müslümanın cesetleri bulunmasın diye cansız bedenleri yakmış, öldürülen insanların vücutlarından kemikleri çıkarıp birbiriyle karıştırıp toprağa gömmüş, uzaklara ve derinlere kazılan toplu mezarların fark edilmemesi için üzerini doğal bitki örtüsüyle örtmüşlerdi.
Bütün bunlar yetmezmişçesine, araştırmacıları yıldırmak için mezarlara bubi tuzakları kuran Sırplar, ayrıca toplu mezarların bulunmasında kullanılan uydu resimlerinde, manyetik değişkenlik taramasının yapılamaması için mezarların içine metal parçaları bırakmışlardı.
Anlayacağınız Sırplar katliamın sonuçlarının ortaya çıkmaması için yoğun bir mesai harcamış ve ellerinden gelen her şeyi yapmışlardı. Fakat yapılan onca plan, kurulan yüzlerce düşünce resmen ilahi bir etken gibi tabiat tarafından bozulmuştu. Hem de sadece küçük mavi kelebekler yardımıyla…
Gizlenmiş toplu mezarların bulunduğu bölgelerde cansız bedenlerin toprağı beslemesiyle Ölüm Çiçeği olarak da bilinen “Artemisia Vulgaris” (diğer adlarıyla Yavşan, Pelin Otu, Misk otu veya Lavinia) türü bitkiler yetişmeye başlamıştı.
Çiçeklerin sayısının artması ve yaydığı kokular neticesinde sadece bu çiçeklerle beslenen mavi kelebekler, mezarların bulunduğu alanlarda yoğunlaşmaya başlamıştı. Bu kelebeklerin belli başlı alanlarda nüfusunun artması ise halkın ve yerel basının dikkatini çekmeyi başarmıştı.
2007 yılında Bosna-Hersek’in Sırbistan’a karşı açtığı soykırım davası için toplanan Uluslararası Adalet Divanı, “Sırbistan’ın bir soykırımın yaptığına dair bir delil olmadığına” hükmetmişti. Bu karardan sonra Bosna devleti ise toplu mezarların bulunması için bir komisyon kurmuştu.
Bir yıl sonra bazı bölgelerin jeolojik yapılarının değişmiş ve mavi kelebeklerin belirli bölgelerde yaygınlaşmış olması komisyonun ilgisini çekmişti. Bu bölgelerde yapılan kazı çalışmalarıyla bugüne kadar 500 civarında toplu mezar tespit edilmiş ve bunların 300’ü aşkın kadarının bulunması mavi kelebeklerin katkısıyla olmuştu.
Bu gelişmelerin ardından Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı, 2007 yılında, Srebrenitsa’da yaşananların “soykırım” olduğuna hükmetti. Ancak soykırım sorumlusunun Sırbistan olmadığı açıklandı.
Böylelikle Srebrenitsa Soykırımı, Avrupa’da hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş bir soykırım olarak tarihe geçti.
Mavi kelebekler ise kardeş Bosna halkının zihninde bütün bu acıların ve umudun hatır nişanesi olarak yerini aldı.
Sonuç olarak tabiatın oyun bozanlığıyla mavi kelebekler sayesinde Sırpların Bosna Savaşı esnasında toplu katliamları kamufle etmek için yaptığı yukarıda bahsedilen onca oyun bozulmuştu.
Bugüne kadar mavi kelebekler takip edilerek en az 300 adet toplu mezar bulundu. Toplu Mezar Enstitüsü bu zamana kadar yaptığı çalışmalarda 20 bin kişinin cesedine ulaştı ancak yalnızca 18 bin kişinin kimliğini belirleyebildi. Cesetlerin parçalanmış ve yakılmış olması kimlik belirleme çalışmalarını güçleştiriyor.
Birçok acıların yaşandığı bu katliam daha doğrusu soykırım; modern dünya tarihinin görebileceği en büyük utançlardan ve zalimliklerden biriydi. Her yıl 11 Temmuz’da adeta o günleri yeniden yaşar gibi, kimlikleri tespit edilen Boşnaklar, katliamın yıldönümünde Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnediliyor.
Srebrenitsa Soykırımı’nda neler olmuştu?
Bosna Savaşı sebebiyle çok sayıda sivilin öldürüldüğü haberleri üzerine Birleşmiş Milletler (BM) 1993 yılında Srebrenitsa’yı Boşnaklar için “güvenli bölge” ilan etmişti.
Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen ve Hollandalı 400 kişilik barış gücü kuvvetleri tarafından “korunan” Srebrenitsa’ya sığınmıştı.
Sığınmacılardan yaklaşık 25 bin kadarı, barış gücü askerlerince Srebrenitsa’ya birkaç kilometre mesafedeki Potaçari’de bulunan bir akü fabrikasına yerleştirilmişti.
Tarihler 11 Temmuz 1995’i gösterdiğinde Sırp güçleri, Srebrenitsa’daki Hollandalı BM güçleriyle anlaşarak şehri hedef aldı. Savaş sırasında şehrin güvenliğini sağlayan Hollandalı Komutan Thom Karremans, kontrolü savaş suçlusu Ratko Mladiç komutasındaki Sırp birliklerine teslim etmiş ve Mladiç ve beraberindeki birlikler Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa şehrini ele geçirmişti.
Sırpların, Ratko Mladiç komutasında Srebrenitsa’ya girmesiyle insanlık tarihinin gördüğü en acı olaylardan biri yaşandı. Fabrikadaki savunmasız binlerce Boşnak da Hollandalı askerlerce Ratko Mladiç, nam-ı diğer “Bosna Kasabı”, komutasındaki Sırp askerlerine teslim edilmişti.
Mladiç komutasındaki Sırp askerleri tarafından başlatılan kanlı soykırımda, Sırp askerleri 12 yaş üstü tüm erkekleri bir yana, kadınları da diğer yana ayırdılar. Bütün süreç boyunca kadınlara ve küçük kız çocuklarına tecavüz edilirken erkekler ise kamyon ve otobüslere doldurularak ölüme götürüldü.
Sırplar, sivil halkı ormanlık alanlarda, fabrikalarda ve depolarda gaddarca katletti. Katledilen Boşnaklar, toplu mezarlara gömüldü. 5 gün boyunca devam eden katliamda “bilinen 8 bin 372 kişi” katledildi.
Daha fazlası için lütfen bağlantıyı ziyaret ediniz.