Ukrayna ordusunun 6 Ağustos tarihinde Rusya’nın Kursk Oblastına yönelik operasyonu, üçüncü haftayı geride bıraktı. Oysa saldırıya dair ilk haberler gelmeye başladığında, neredeyse herkes 2023 ve 2024 yıllarındaki gibi bu saldırının da Ukrayna yanlısı Rus uyruklu küçük birlikler ve diğer çeşitli yabancı oluşumlar tarafından gerçekleştiğine inandı.
Ayrıca Ukrayna, Rusya’nın 24 Şubat 2022’de başlayan saldırısı ile birlikte Rusya sınırları içine zaten saldırılar düzenliyordu. Bu saldırılar genellikle Rus ordu birimleri, silah ve petrol endüstrisine yönelikti. Ukrayna’nın mevcut sınırdaşı olan Belgorod ve Bryansk Oblastları da tıpkı Kursk gibi Ukrayna topçusu tarafından bombalanıyordu. Genel kanı Ukrayna’nın ancak bu şekilde saldırabileceği şeklindeydi. Ancak kısa süre içinde durumun öncekilerden farklı olduğu anlaşıldı.
Kursk operasyonunun ilk üç haftası
6 – 14 Ağustos
Ukrayna ordusu, Kursk Oblastına yönelik operasyonu başlattığında, ilk olarak Kalino havaalanının yakınındaki iki silah ve mühimmat deposu ile Polevaya köyündeki bir petrol tesisini imha etti.
Ukrayna kuvvetleri günün ilk ışıklarıyla beraber üç zırhlı tugay ile birlikte Rus sınırını geçti ve 80 kilometre uzaklıktaki Kursk şehrine doğru ilerlemeye başladı. Günün ortasına gelindiğinde yaklaşık 10 kilometreden fazla ilerleyerek Gonçarovka ve Suca merkezine saldırdı ve gün içinde ele geçirdi. Akabinde 11 tane sınır köyünü de ele geçirerek, Oblastın sınır hattında yayıldı.
Rusya, ilk şokun ardından Belgorod ve Bryansk Oblastlarındaki birlikleri harekete geçirmeye çalıştı. Operasyonun nihai hedeflerinden biri olan Kurçatov’a yakın noktalara top mermileri düşünce de nükleer patlama tehdidi ilan etti. Kurçatov belediye başkanı Igor Korpunkov, çatışmaların Kursk Nükleer Santrali’ne 30 kilometre uzaklıkta gerçekleştiğini bildirdi.
Ukrayna tarafı ise yaklaşık bir hafta boyunca sessiz kalarak operasyonel gizliliği korudu. Sahadaki Ukraynalılar da bilgi akışını yavaşlatarak analistleri dahi kasıtlı olarak yanılttı.
Ukrayna ordusu ilerleyen günlerde, kuzeydoğu yönünde 35 kilometre ilerleyerek Korenevo ilçe merkezine doğru geldi ve Suca etrafındaki tüm köyleri aldı. Seym nehri kıyısındaki Tetkino’ya çıkarak, Ukrayna sınırı ile Seym nehri arasındaki birlikleri tehlikeli bir şekilde sarmaya başladı. Tetkino’nun yanı sıra Suca’nın kuzey ve kuzeybatısında ilerleyerek Rılsk, Lgov ve Kurçatov kentlerine yaklaştı. Suca ile Snagost arasındaki köyler Ruslardan alındı.
Oblastın batısı ve kuzeyindeki ilerleyiş ne kadar hızlı ise, doğusundaki ilerleyiş o kadar yavaş oldu. Çünkü burada güçlü bir Rus direnişi sergilendi. Zira Rus yanlısı kanallardan vurulan Ukraynalı asker ve tank görüntüleri genelde bu civardan gelmiştir. Yine Ukrayna birlikleri Psel Nehri’nin sağ kıyısı boyunca ilerledi ve şaşırtıcı bir şekilde nehrin sol yakasına geçerek birkaç köyü ele geçirmeyi başardı.
Belgorod’un batısında kalan Ukrayna sınırındaki Demidovka, Kolotilovka ve Poroz köylerine yönelik Ukrayna ordusu saldırıları, operasyonun daha da genişleyeceği izlenimini yarattı. Nisan ayında Rusların Harkiv Oblastına yönelik operasyon için giriş yaptığı Vovçansk kentinin kuzeybatısındaki Leninski, kuzeydoğusundaki Pankov köyleri de beklenmedik çatışmalara sahne oldu.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenski, Psel ve Seym nehirleri arasındaki kuzeydoğu sınırları boyunca bir tampon bölge oluşturalacağını ilan etti. Rus yerel yetkilileri 28 yerleşim yerinin işgalini kabul ederken, Zelenski ise 74 kent ve köyün Ukrayna yönetimi altında olduğunu bildirdi. Resmi açıklamalara rağmen, harita üzerinde Ukrayna ordusunun nerelerde olduğunu ve nerelerde çatışmalar yaşandığını kestirmek mümkün olmadı.
Rusya, Ukrayna’yı Kursk, Voronej, Belgorod, Nijni Novgorod , Volgograd, Bryansk, Oryol ve Rostov Oblastlarına büyük bir füze ve insansız hava aracı saldırısı düzenlemekle suçladı.
Bu hafta içinde yaşanan en çarpıcı olay, büyük bir Rus konvoyunun imha edilmesi oldu. Rus askerlerinden oluşan bir konvoyun, Gluşkovski Bölgesi ile Kursk’u birbirine bağlayan ve Rılsk ve Lgovsk bölgelerinden geçen rotada hareket ederken Oktyabrskoye köyünde HIMARS saldırısı sonucu imha edildiği bildirildi. Bazı kaynaklar bu saldırıda 500 civarı Rus askerinin öldüğünü iddia etti.
14 – 21 Ağustos
Ukrayna ordusu, operasyonun ikinci haftası boyunca Demidovka ve Kolotilovka köyleri dolayından Belgorod arazisine girmeye çalıştı. Ancak Ruslar, bölgede daha fazla eğitimli asker bulundurduğu için iki saldırı girişimini de püskürtmeyi başardı. Ruslar, Kursk – Suca otoyolu civarında başarısız bir karşı saldırı düzenledi.
Rusların saldırısının ardından Ukrayna birlikleri, Suca kuzeyinde de ilerleyerek Olgovka ve Vetreno köylerini geçti. Zuravli ve Novoselovka köyleri Rus topçu ateşinin etkisi altında kaldı. Burada ciddi çarpışmaların yaşandığı düşünülüyor.
Malaya Loknya bölgesinde ise 95. Tugay’a bağlı Ukraynalı paraşütçüler, Rus Silahlı Kuvvetlerine bağlı 18. Motorize Tüfek Tümeni’ne bağlı birlikleri kuşattı. Daha batıdaki Korenovo köyüne giren Ukrayna birlikleri, Rılsk yönünde ilerleyerek ateş üstünlüğünü ele geçirdi ve kısa süre sonra Tolpinski köyüne girdi.
Operasyonun güney bölgesinde Snagost, Apanasovka köylerini ele geçirdi ve Gordeyevka köyündeki kontrol noktasının yakınında Akhmat özel kuvvetlerinden olanlar da dâhil olmak üzere çok sayıda Rus askerini esir alarak sınır boyunca hareket etmeye devam etti.
Böylece Ukrayna, 1250 kilometrekarelik bir alanı ve 93 köyü ele geçirmiş oldu. Karij, Zvannoye ve Gluşkovo köylerini kuzeye bağlayan Seym nehri üzerindeki köprüleri de yıktı. Bölgedeki tuzağın farkına varan Rus kuvvetlerinin alelacele köprü inşa etme girişimleri de başarısızlıkla sonuçlandı.
Bazı kaynaklar ise Rus güçlerinin, Seym Nehri’nin sağ kıyısından çekildikten sonra Tetkino ve Popovo – Lejaçi yakınlarındaki iki köprüyü havaya uçurduğunu yazdı.
Toprak ve asker kayıplarına rağmen Rus ordusunun Donetsk bölgesinden asker çekmediği, aksine bölgedeki ilerleyişine devam ettiği gözlemlendi.
21-28 Ağustos
Operasyonun üçüncü haftasında en göze çarpan detay, Ukrayna – Rusya sınırının bir kısmını çizen Seym nehri bölgesini geçip Popovo-Lejaçi ve Tetkino köyleri civarında saldırı düzenlemesi oldu. Direkt olarak Tetkino kuzeyine çıkan Ukrayna birliklerinin bu civardaki Rusları kuşatması bekleniyordu. Ancak buradan detaylı bilgi gelmediği için son durumun ne olduğu konusunda fikir yürütmek çok zor.
Rılsk kentine giden yolun üzerindeki Korenovo şiddetli çatışmalara sahne oldu ve etrafındaki köylerin kontrolünü ele geçirdi. Rusların bölgede direnişi devam etse de Ukraynalıların direkt saldırmaktan çok bir kama hareketi yaparak kentin kuzeyine çıkıp oradan batıya dönerek kuşatmayı tamamlaması bekleniyor.
Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, Rılsk – Kursk otoyolunu insansız hava araçları ve füzelerle hedef alarak, bu yönde saldırılar sürdürmeye devam etti. Bu civardaki Çeçen lider Kadirov’a bağlı birliklerin karargâhını ele geçirdiği ve 810. Tugay askerlerini esir aldığı biliniyor. Ayrıca Ukrayna’ya bağlı 501. Deniz Piyade Tabur’undan Deniz Piyadeleri, Apanasovka belediye binasından Rus bayrağını indirdikleri bir videoyu yayınladı.
Ukrayna’nın iki hafta boyunca ele geçirdiği arazide, direniş halinde veya hücre olarak kalan Rus birlikleri temizlemeye çalıştığı sık sık gelen bilgiler arasındaki yerini aldı. Bu temizlik girişimi sırasında Mala Lokniya’daki bir garnizonun ortadan kaldırıldığı ve Martinovka’daki savunma hatlarında tutunmaya çalışan askerlerin kaçtığı bildirildi. Ancak Rus kaynakları, 11 No’lu Kadınlar Hapishanesi’ne barikat kurarak binayı kaleye dönüştürdüklerini paylaştı. Rusya Savunma Bakanlığı, güçlerinin Komarovka, Korenevo, Malaya Lokniya ve Russkaya Konopelka’dan gelen Ukrayna saldırılarını püskürttüğünü iddia etti.
Kursk operasyonunun güney bölgesinde Puşkarnoye ve Russkaya Konopelka’da şiddetli çatışmalar devam etti. Aynı zamanda Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Bryansk ve Belgorod bölgelerinin bazı noktalarında sınırı geçme girişimlerinde bulundu.
Suca kentinin önemi nedir?
Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenski, Suca kentinin ele geçirildiğine dair haberi şu cümlelerle sosyal medya hesabından paylaştı: ‘’Bugün Genelkurmay toplantısında Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı Syrskyi’den bir rapor aldım. Cephe hattındaki kilit savunma yönlerimiz: Toretsk, Pokrovsk ve diğerleri. Bu bölgeler şu anda en yoğun Rus saldırılarıyla karşı karşıyadır ve savunmaya azami dikkat gösterilmektedir. Öncelikli malzemeler -ihtiyaç duyulan her şey- oraya gönderiliyor. Başkomutan ayrıca Kursk Oblastı’ndaki operasyon hakkında da bilgi verdi. Yeni bir ilerleme kaydedildi. General Syrskyi, Suca şehrinin Rus güçlerinden başarıyla kurtarıldığını bildirdi. Burada bir Ukrayna askeri komutanlık ofisi kuruluyor. Diğer birkaç yerleşim yeri de kurtarıldı. Toplamda seksenden fazla… Bunu mümkün kılan her bir savaşçımıza en derin şükranlarımı sunuyorum’’
Rusya – Ukrayna savaşı başladıktan sonra gerçekleşen 2022 yılındaki Kuzey Akım (Nord Stream) boru hattı sabotajının ardından Rusya, Avrupa’ya giden bütün doğal gazı sadece Urengoy – Pomary – Uzhhorod boru hattı üzerinden vermeye başlamıştı. Bu da önemli bir gaz ölçüm ve geçiş istasyonu bulunan Suca kasabasını önemli bir hedef haline getirdi.
Suca kentinden pompalanan doğal gaz, Ukrayna üzerinden Slovakya, Çekya ve Avusturya’ya uzanıyor. Suca’dan geçen yıl Avrupa’ya yaklaşık 15 milyar metreküp doğal gaz ulaştırıldı. Dolayısıyla Ukrayna, Avrupa’ya giden bir gaz ölçüm ve geçiş istasyonunun kontrolünü ele geçirmiş oldu.
Suca, Ukrayna sınırına 10 kilometre uzaklıkta olup, Kursk şehir merkezine 85 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
Yeni bir Nükleer krizin eşiğinde olabilir miyiz?
Ukrayna’nın şimdiye kadar 25 ila 35 kilometre ilerlediği ve 93 yerleşim yerini kontrol altına aldığı Kursk Oblastı sınırları içinde bir de nükleer santral bulunuyor. Santral bünyesinde iki nükleer reaktörün çalıştığı, ikisinin kapalı olduğu, ikisinin de inşaat halinde olduğu biliniyor.
Eyaletteki çatışmaların başlamasından 20 gün sonra Rusya Devlet Başkanı Putin, sınır bölgesindeki duruma ilişkin bir toplantıda Ukrayna’nın nükleer santrali vurmaya çalıştığını iddia etti. Başkan Putin, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) durumu değerlendirmek için uzmanlarını göndermesini umduğunu söyledi. Söz konusu açıklama, Ukrayna tarafından Ukrayna’yı hedef alan nükleer santralle ilgili bir başka gelişme olarak değerlendirildi.
Daha önce de Kremlin yönetimi, Ukrayna’da bulunan Rus kontrolündeki Zaporijya Nükleer Santrali‘ne Ukrayna ordusunun saldıracağını iddia etmişti. Kiev yönetimi de Rusya’yı santrali nükleer şantaj için kullanmak ve güvenliğini tehlikeye atmakla suçlamıştı. En son 11 Ağustos tarihinde Ukraynalı yetkililer, halkta panik yaratmak için Rusların Zaporijya santralindeki soğutma kulelerinde otomobil lastiği yaktığını söyledi. Aynı gün Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nı Rusya’yı provokasyondan sorumlu tutmaya çağırdı. Rusya tarafı, Ukrayna’nın santrale yakın bölgelerde yaptığı saldırıları yangının sebebi olarak gösterdi.
Financial Times’ın 22 Ağustos tarihli haberine göre Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Müdürü Rafael Mariano Grossi, Ukrayna’nın devam eden müdahalesiyle bağlantılı güvenlik riskleri nedeniyle gelecek hafta KNPP için bir ziyaret gerçekleştirdi. Grossi, ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, santral yakınlarındaki askeri hareketliliğin endişe verici olduğunu söyledi.
Mevcut Kursk nükleer santralindeki dört ünitenin de 2031’e kadar kapatılması planlanıyor. İlk ünite, 45 yıllık çalışmadan sonra Aralık 2021’de kapatıldı. Santraldeki dört RBMK-1000 reaktörünün orijinal tasarım ömrü 30 yıldı ancak ömür uzatma programlarının ardından 15 yıl daha uzatıldı. Kursk II, santrali ise iki adet VVER-TOI reaktörüne sahip olacak yeni bir nükleer santraldir.
Savaşın sisi ve belirsizlikler hangi konular üzerine yoğunlaşıyor?
Kursk operasyonu sırasında her iki tarafın personel veya ekipman kayıplarına ilişkin tahminler ve açıklamalar, bağımsız olarak doğrulanamıyor. Görsel olarak teyit edilen kayıplar, ekipmanlar açısından doğrulanabilir kayıplar olarak değerlendiriliyor.
Ukrayna’nın güney ve doğu kesiminde uzanan yoğun ve çekişmeli cephe hattından uzakta gerçekleşen çatışmalar, savaş alanı dışında sınır hattının ne kadar savunmasız olduğunu göstermiş oldu. Çünkü Rus kuvvetleri Donetsk, Harkiv ve Zaporijya bölgelerinde devam eden çatışmalarda yavaş yavaş ilerlemeye devam ediyor. Haliyle sınırın bazı kısımlarında karada daha zayıf ve daha düşük kalitede savunma gücü kalıyor.
Dolayısıyla Ukrayna’nın bir araya getirdiği saldırı gücü, bu yetersiz savunma açığından faydalanarak, savaşın bu aşamasında nadir görülen bir manevra harekâtı ile taktik başarı elde etti. Ancak Rus ordusu, güçlü hava kuvvetleri, çok sayıdaki füze ve insansız hava araçları sayesinde Ukrayna güçlerine kayıplar verdirmeye devam ediyor.
Bununla birlikte Ukrayna gün içinde giriştiği çatışmalardan dolayı yoğun bir gündeme sahip olsa da operasyon hedefleri bakımından erken bir aşamada olduğundan, operasyonun daha geniş kapsamlı stratejik amacının ne olduğunu kesin olarak söylemek zor.
Bu noktada her iki tarafa yakın kesimler çeşitli iddialarda bulunuyor ancak bu iddialar kısa sürede çürüyor. Örneğin Kursk çatışmaları başladığında Rus askeri blog yazarları, Kiev yönetiminin amacının Kursk Nükleer Santralini ele geçirmek olduğunu söyledi. Ancak Ukrayna’nın sınıra 60 kilometre uzaklıktaki santrali alması ve Kursk şehrine girmesi şimdilik imkânsız görünüyor.
Ayrıca bu saldırı Ukrayna siyaseti açısından bakıldığında, Rusya’nın Mayıs ayında Harkiv Oblastına düzenlediği ve 10 kilometre kadar derinliğe indiği operasyona benzeme ihtimali de taşıyor. Bu noktada yorumlar ikiye ayrılıyor. Ukrayna’nın operasyondaki kayıplarına bakanlar, bu planı İkinci Dünya Savaşı’nın ünlü savaşlarından biri olan Bulge savaşına benzetiyor. Buna karşılık Donbass’taki Ukrayna gücünü azaltmak için Rusya’nın Harkiv’de yaptığının aynısını yaptığını düşünenler de bulunuyor.
Tarihte Ardenler Taarruzu olarak da bilinen, İkinci Dünya Savaşı kapsamında yaşanan bu büyük savaşta Almanya, tedarik sıkıntılarına rağmen karlı ve sisli günleri fırsat bilerek saldırıya geçti. Ancak Müttefikler hava şartlarının değişmesi ve birliklerin yeniden organize edilmesiyle birlikte karşı saldırıya geçtiğinde, Almanlar ağır kayıplar vererek geri çekilmek durumunda kaldı.
Bu operasyonun bir diğer fikir ayrılığı, siyasi bakış açısından kaynaklanıyor. Belirli bir kesim Ukrayna’nın giriştiği ‘’macera’’ operasyonun, kendi öz kaynaklarını tüketen bir ülke görüntüsü çizdiğini haliyle halkın buna karşı tepkili olduğunu düşünüyor. Oysa bu noktadaki karşıt görüşe göre II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk defa Ukraynalı askerlerin ve sivillerin morali yükselirken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in itibarına da darbe vuruldu. Pek çok uzman Putin’in Rus vatandaşlarını daha fazla hayal kırıklığına uğrattığını söylüyor.
Kursk Operasyonu, neredeyse bir yıldır sürekli savunma ve geri çekilme halinde olan, mühimmat sıkıntısı çektiği için zor anlar yaşayan ordu ve ülke görüntüsünden Ukrayna’yı uzaklaştırdı. Baskın niteliğindeki saldırı çok sayıda Rus savaş esiri almalarına neden oldu ve daha fazla Ukraynalı savaş esirinin geri dönmesi için koşullar yarattı.
Kursk’a yönelik saldırıların başladığı 6 Ağustos gününden bu yana yüzlerce Rus askerini esir aldıkları tahmin ediliyor. Bu hususta Ukraynalı yetkililer, Rusya’nın Donbass’taki avantajlı konumu sebebiyle, bu güne kadar savaş esiri değişimi konusunda zorluk çıkardığını ama bu gelişme ile birlikte durumun dengelenebileceğini belirtiyor. Son bir yıldır kademeli olarak toprak kazanımı devam ederken, insan gücü kaybını ön planda tutmuyor.
Ayrıca Ukrayna ordusu, uygun şartlar elde ettiğinde sadece savunma değil, aynı zamanda etkili bir şekilde saldırıya geçebildiğini gösterdi. Ukrayna güçleri ayrıca bölgedeki Rus güçlerini kuşatmak için Seym Nehri üzerindeki üç köprüyü de yok etti. İlerleyen günlerde köprülerin yıkılması sebebiyle erişimin zorlaştığı bölgeye yönelik bir ilerlemenin gerçekleşmesi bekleniyor. Oysa belirli bir kesim Ukrayna’nın ilerleyişinin yavaşlayacağını ve yıpratma savaşına döneceğini belirtiyor.
Ukrayna ordusunun saldırısı ve ilerleyişi, Moskova yönetiminin eldeki birliklerin bir kısmını Kursk’a göndermesine neden olsa da Donbass cephe hattını, özellikle de Pokrovsk ve Toretsk gibi çatışma bölgelerindeki çatışmaların seyrini önemli ölçüde etkilemeye yetmedi.
Yine de Kursk Oblastı civarındaki hızlı ilerleme, Rusya’nın güçlü bir yanıt vermekteki gecikmesi, Moskova yönetiminin zaaflarını ortaya çıkardı.
Kursk Operasyonu tarihteki hangi savaşa benziyor?
Operasyon sırasındaki en hızlı ilerleyişin yaşandığı 4 gün boyunca, Ukrayna’nın saldırısı Blitzkrieg olarak bilinen, II. Dünya Savaşı sırasında Almanların Yıldırım Savaşı adlı temel savaş doktrinine benzetildi. Bu doktrine göre Tank birlikleri sürekli hareket halinde olup düşman hatlarını yarmaya çalışır. Hatları yardıktan sonra düşmanın ikmal ve iletişim gücüne, yönelik baskıyı sağlamayı hedefler.
Düşman birlikleri kuşatma ve yok etme işi ise tankların arkasındaki mekanize ve motorize birliklere aittir. Yani düşman kuvvetlerinin imhasından çok, düşmanın savaş gücünü kırmaya ve onu teslim almaya yönelik bir stratejidir.
Yıldırım Savaşı sırasında kilit nokta ise hava üstünlüğüdür. Özellikle hava – yer saldırıları, Tank ilerleyişini devam ettirmek için yapılmalıdır. Oysa Ukrayna’nın şimdilik bir hava üstünlüğünden söz etmek mümkün değildir. Ayrıca bu doktrini uygulayabilmek için arazinin oldukça düz olması gerekir. Oysa Kursk Oblastı, günümüzde çok sayıda yerleşim biriminin olduğu, şehir çatışmalarının arazi çatışmalarından daha çok yaşandığı ve bir de nükleer santralin bulunduğu oldukça hassas bir yerdir.
Yine o döneme ait savaşın diğer tarafındaki SSCB’nin ardılı olan Rusya, yeniden organize olmak ve zaman kazanmak için elindeki topraklardan tıpkı SSCB’nin İkinci Dünya Savaşı’nda yaptığı geri çekilmeyi gibi göze alabileceğini gösterdi. Bu süreçte elinden geldiği kadar tanksavar ve uçaksavar gücü ile Ukrayna’ya kayıp verdirmeye başladı ve ilerleyişini yavaşlattığı anda Ukraynalıları bir savunma hattı oluşturmaya sevk etti.
Kursk operasyonu, cesur ve sürprize dayalı bir anlayışa sahip olduğu için tarihteki Yom Kippur saldırısına benzetilebilir.
Yom Kippur Savaşı sırasında, Suriye tankları Golan Tepeleri’nden aşağı doğru ilerlerken, Mısırlıların Sina çölüne düzenlediği koordineli bir saldırı İsraillileri şaşırttı. Birkaç gün süren büyük kayıpların ardından İsrail kendini toparlamayı başardı ve Arapların saldırı gücünü durdurdu. Ancak İsrail, yine de savaşın gidişatını değiştirmek için beklenilmedik bir şey yapmak zorundaydı.
Arapların ağır topçu ve uçak bombardımanı altında İsrail kuvvetleri beklenmedik bir şekilde Süveyş kanalını geçti. Vakit kaybetmeden Mısır’ın ikinci ve üçüncü ordusu arasındaki boşluğa daldı. Böylece kısa sürede ikmal hatlarını kesti. Savaş biraz daha devam etseydi, muhtemelen Mısır’ın üçüncü ordusu topyekûn kuşatılabilir ve hatta yok edilebilirdi. Suriye ile Golan tepelerindeki kanlı çarpışmalardan sonra İsrail ordusu Golan platosunun eteklerine kadar ilerledi.
Savaş hem İsrail hem de Mısır ve Suriye için maliyetli oldu. Her iki taraf, önemli kayıplar verdi. Büyük miktarda askeri teçhizat kısa süre içinde etkisiz hale geldi. Özellikle Altı Gün Savaşı’nın tam tersine İsrail, beklenilmedik tank kayıpları vererek adeta şok oldu. Ancak İsrail’in ne pahasına olursa olsun Süveyş’i aşması, Mısır ve İsrail arasındaki nihai bir barış sürecinin gidişatı üzerinde önemli bir etki yarattı. Bu süreç, kalıcı bir barış karşılığında tüm Sina Yarımadası’nın Mısır’a iade edilmesiyle sonuçlandı. İsrail, Arap devletlerine karşı açıkça saldırgan tutum izlemeyi artık bıraktı.
Ukrayna’nın Kursk içinde ilk günlerdeki kazanımları, şimdilik buna çok benziyor. Ancak operasyonun sonunda Yom Kippur Savaşı gibi bir neticenin elde edilebileceğini söylemek çok zor.
Ukrayna daha ilk günlerde askeri yönetim kurarak ve savunma hatları hazırlayarak Kursk kazanımlarını pekiştirme sinyalleri verdi. Bu da Yom Kippur benzeri bir ateşkes ve pazarlık sürecinin başlayacağının işareti olarak kabul edilebilir. Yine de olayların seyri, tarihin akışını belirleyecektir.
Yüksek riskler ve büyük beklentiler
Ukrayna, kısmen Yom Kippur’a benzetebileceğimiz bir operasyon ile Rusya topraklarına savaşı taşıdı. Yaklaşık 10 yıl evvel Donbass’ta başlayan çatışma süreci ertesinde Rusya, topraklarını ele geçiren başarılı bir Ukrayna saldırısıyla müzakere masasına itilirse, Putin’in imajına büyük zarar verebilir. Ancak Putin, şimdilik böyle bir eğilim göstermiyor.
Ukrayna’nın saldırısının ilk günlerinde Putin düzenlediği toplantıda: ”Asıl görev, elbette Rusya Savunma Bakanlığı’nın düşmanı (Ukrayna birlikleri) topraklarımızdan çıkarması ve Rusya Sınır Muhafız Servisi ile birlikte devlet sınırının güvenilirliğini sağlamaktır.” dedi. Ukrayna’nın, bölgeye gerçekleştirdiği saldırılarda sivilleri hedef aldığını belirten Putin, “Sivilleri, sivil yapıları ayrım gözetmeksizin vuran ve nükleer tesislere yönelik tehdit oluşturmaya çalışan insanlarla ne tür müzakereler hakkında konuşabiliriz? Onlarla konuşulacak ne var?” ifadelerini kullandı.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenski, işgalin nedenlerinden birinin tampon bölge oluşturmak ve Rusya’nın sınır ötesinden saldırı kabiliyetini azaltmak olduğunu söyledi. Bu girişimin başarılı olması, Putin’in savaşı kazanma ve kendi ülkesinde istikrarı koruma becerisine dair şüpheleri derinleştirebilir. Ayrıca Ukrayna, bu savaşı daha da uzatarak ve kısmen Rusya topraklarında tutarak, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’daki bataklığına benzer bir ortam yaratmayı da hedefliyor olabilir. Halkın o dönemdeki tepkisinin bir benzerinin oluşması, SSCB yayılmacılığının önünü kapadı ve kısa süre sonra Sovyetler dağıldı.
Böylesine beklentilerin yanı sıra yüksek bir risk de bulunuyor. Rusya Ukrayna’nın ilerlemesini durduramazsa veya onları elinde tuttuğu topraklardan çıkaramazsa, Putin sık sık dile getirdiği taktik nükleer silah kullanma söylemini yerine getirir mi?
Rusya’nın bunu gerçekleştirme ihtimali karşısında, Ukrayna’nın savaşın başından beri istediği uzun menzilli füzeleri tedarik edebileceği ihtimali de bulunuyor. Zaten pek çok kaynak, Biden – Zelenski görüşmelerinde uzun menzilli seyir füzelerine ilişkin müzakerelerin ileri bir seviyeye geldiğini söylüyor.
SONUÇ
Yüksek risk ve büyük beklentilerin olduğu Kursk Operasyonu, şimdiden Rusya – Ukrayna savaşındaki uzun vadeli yeni bir sürecin kapısını aralamış gözüküyor.
Ukrayna açısından;
- Ukrayna, esir değişimi konusunda eline ciddi bir koz ele geçirmiştir.
- Ukrayna ordusu, uygun şartlar sağlandığında hızlı manevra yapabileceğini ispatlamıştır.
- Ukrayna devleti, operasyonel gizlilik ve güvenlik seviyesini artırmıştır.
- Rusları Ukrayna sınırından uzaklaştırabilme ihtimali doğmuştur.
- ABD ve Batı desteği olursa, Ukrayna’nın savaşı Rusya topraklarına taşımaktan çekinmeyeceğini göstermiştir.
- Donetsk ve Harkiv oblastlarındaki Rus ilerleyişine ‘’şimdilik’’ etki etmemiştir.
Rusya açısından;
- Rusların savaş bölgesi dışında neredeyse hiçbir hazırlık yapmadığı, Ukraynalıları hala hafife aldığı ortaya çıkmıştır.
- Kiev yeni bir operasyonel gücü oluşturacak şekilde hazırlanırken Kremlin’e yollanan istihbarat raporları ciddiye alınmamıştır.
- Ukrayna’nın Polonya üzerinden gerçekleştirdiği sevkiyatların önüne geçilememiştir.
- Operasyon taktik başarısızlık ile devam etmektedir.
- Putin’in koruyucu imajına yönelik propaganda kısmen sekteye uğramıştır
- Rus ordusunun Donbass’taki dikkati dağılmamıştır.