Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın ölümüne Arap liderlerinden gelen tepkiler, Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesinin çok kutuplu yapısını ortaya koyuyor. Nasrallah’ın ölümü, bölgedeki farklı siyasi kampların bu önemli figüre nasıl yaklaştığını gözler önüne serdi.
Üç Farklı Kamp: Yas Tutanlar, Sessiz Kalanlar ve Pragmatistler
The New Arab’ın analizine göre, Nasrallah’ın ölümünün ardından Arap dünyasında üç farklı kamp belirdi. İlk grup, Nasrallah’ın ideolojik müttefikleri olan Irak ve Yemen’deki Hizbullah yanlıları gibi “yas tutanlar” oldu. Bu gruplar, Nasrallah’ın hayatını ve şehitliğini övgüyle anarken, Direniş Ekseni’nin bir sembolü olarak gördükleri lideri onurlandırdılar.
İkinci grup ise Nasrallah’a karşı olan ancak onun ölümünü alenen eleştirmeyen “sessizler” olarak adlandırılıyor. Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn gibi Hizbullah’a karşı olan bu ülkeler, Nasrallah’a yönelik doğrudan bir eleştiriden kaçındı ancak onu anma girişimlerine de katılmadı.
Üçüncü grup ise Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden oluşan “pragmatistler”di. Bu ülkeler Nasrallah’a sempati duymasalar da Lübnan’ın gelecekte karşı karşıya olduğu tehlikeleri göz ardı edemediler. The New Arab’ın analizine göre, bu liderler Nasrallah’ın ölümünün bölgede yaratacağı yeni istikrarsızlık dalgasını fark ederek temkinli bir yaklaşım sergilediler.
Suriye’deki Tepkiler ve Esad’ın Sessizliği
Bu bölünme özellikle Suriye’de daha belirgin hale geldi. İdlib’de muhalefet Nasrallah’ın ölümüne sevinçle tepki gösterirken, Şam’da Hizbullah’a duyulan saygı nedeniyle yas ilan edildi. Şam’daki resmi törenlerde bayraklar yarıya indirildi, müzikler susturuldu ve üç günlük yas ilan edildi. Ancak dikkat çekici olan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın sessizliğiydi.
Nasrallah’ın, Esad’ın iktidarda kalmasında oynadığı kritik role rağmen, Esad’ın ölüm sonrası günlerce herhangi bir resmi açıklama yapmaması birçok kesimde merak uyandırdı. The New Arab’ın değerlendirmesine göre, bu sessizlik, Esad’ın İran destekli milislere olan bağımlılığı ve İsrail’e karşı denge politikası izleme zorunluluğunu gösteriyor. Bazı analistler, Nasrallah’ın ölümüyle birlikte Direniş Ekseni’nin zayıflayabileceğini ve bunun bölgedeki dengeleri değiştirebileceğini öne sürüyor.
İsrail’in Saldırıları ve Esad’ın Tepkisizliği
Son haftalarda İsrail’in Suriye’deki İran bağlantılı hedeflere yönelik saldırıları artmış durumda. Suriye rejimi ise bu saldırılara karşı askeri anlamda herhangi bir yanıt veremiyor. The New Arab’ın haberine göre, Suriye’nin ekonomik sıkıntıları ve askeri gücünün zayıflığı, rejimin İsrail’e karşı koyma kapasitesini ciddi şekilde azaltmış durumda. Esad’ın, Hizbullah’a olan borcunu ödemenin ötesine geçtiği ve yeni ittifak arayışlarına yöneldiği görülüyor.
ABD Seçimlerinin Bölge Üzerindeki Etkisi
ABD’deki yaklaşan seçimler de Esad’ın geleceği üzerinde belirleyici bir faktör olarak öne çıkıyor. The New Arab’ın yazdığı analize göre, Donald Trump’ın yeniden seçilmesi, ABD ve İsrail’in İran’a karşı daha agresif bir politika izlemesine ve bölgedeki gerilimin daha da tırmanmasına neden olabilir.
Sonuç olarak, Nasrallah’ın ölümü sadece Lübnan ve Hizbullah’ı değil, tüm bölgeyi etkileyecek geniş çaplı sonuçlar doğurabilir. Bu gelişme, MENA bölgesindeki mevcut siyasi ve askeri dengelerin yeniden şekillenmesine yol açacak önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.