Suriye İç Savaşı, Beşar Esad’ın sürpriz bir şekilde devrilmesinin ardından noktalanırken, yeni ve tehlikeli bir süreci daha beraberinde getirdi.
Suriye’deki gelişmelerin İsrail ile sınır olan bölgede güvenlik boşluğu yaratıldığını öne süren İsrail karar vericileri, 7 Ekim 2023 tarihli Hamas saldırısını bahane göstererek Suriye topraklarına girdi. Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgeye giren İsrail birlikleri, Suriye’nin başkenti Şam’ın yakınlarına kadar geldi.
İsrail Başbakanı Netanyahu, Golan Tepelerindeki ilerlemeyi “güvenlik amaçlı geçici bir adım” olarak savundu. İsrail, bölgedeki askeri varlığının, ülkenin kuzey sınırını korumaya yönelik bir önlem olduğunu iddia etti.
İsrail karar vericileri tarafından da yapılan diğer açıklamalarda ‘’geçici’’ olduğu öne sürülen bu harekât, uluslararası arenada eleştirilere neden oldu ve 1973’ten bu yana bölgedeki en önemli sınır ihlallerinden biri olarak değerlendirildi. Özellikle Şeyh Dağı bölgesine yönelik gerçekleşen harekâtın, İsrail’in tampon bölgeyi genişletme stratejisinin bir parçası olduğu düşünülüyor. Bu durum, Mısır ve diğer Arap ülkeleri tarafından “uluslararası hukukun açık ihlali” olarak nitelendirildi.
Bu ilerleyişin gerekçesi olarak İsrail, Suriye’de artan İran destekli grupların oluşturduğu tehdidi öne sürüyor. Ancak bu durum, bölgedeki tansiyonu artırarak hem Suriye hükümeti hem de diğer uluslararası aktörler tarafından eleştirildi. Çünkü İsrail’in geçici açıklamalarının aksine kalıcı olabileceğine yönelik endişeler bulunuyor.
İsrail’in harekâtı nasıl gerçekleşti?
İsrail ordusu, 6 Aralık Cuma günü Suriye’deki gelişmeler nedeniyle işgal altında tuttuğu Suriye toprağı Golan Tepeleri’ndeki birliklerine takviye yaptığını duyurmuştu.
Suriyeli muhalif güçlerin Şam’a ilerleyişi sürerken, 7 Aralık 2024 tarihinde İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, Genelkurmay Başkanı ile yaptığı güvenlik değerlendirme toplantısında, orduya teyakkuz seviyesini yükseltme emri verdi.
İsrail ordusundan Golan Tepeleri'ne ek takviye
📍 Suriyeli muhalif güçlerin ilerleyişi sürerken, İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, Genelkurmay Başkanı ile yaptığı güvenlik değerlendirme toplantısında, orduya teyakkuz seviyesini yükseltme ve Suriye’deki gelişmeleri yakından… pic.twitter.com/rP4RgK20Sx
— SavunmaTR (@SavunmaTR) December 7, 2024
8 Aralık günü Esad rejiminin kesin bir şekilde devrilmesinden hemen sonra İsrail’in zırhlı birlikleri, Birleşmiş Milletler Gözlem Gücü (UNDOF) tampon bölgesine girerek, topçu ateşiyle Kuneytra Valiliği’nin merkezi kırsalını hedef aldı. Aynı gün stratejik bir yükseklik olan Tell al-Hara’nın kontrolü ele geçirerek, Suriye topraklarına resmen girmiş oldu.
Askeri ilerleyiş, önemli miktarda kuvvetin Han Arnabah kasabasına girmesiyle Kuneytra Valiliği’ne kadar uzandı. Suriye medyası, İsrail güçlerinin el-Baas şehir merkezine doğru ilerlediğini bildirdi.
Ertesi gün İsrail Savunma Bakanı İsrael Katz, İsrail birliklerine tampon bölgenin ve yakın mevzilerin tamamen ele geçirilmesi, tampon bölgenin ötesine uzanan ve ağır silahlardan ve askeri altyapıdan arındırılmış bir güvenlik bölgesinin oluşturulması ve Suriye üzerinden Lübnan’a giden İran silah kaçakçılığı yollarının engellenmesi görevlerini verdi.
İsrail, Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgenin kontrolünü ele geçirdi
📍 İsrail Başbakanı, Suriye’nin Golan Tepeleri’nde bulunan tampon bölgenin olarak İsrail askerleri tarafından kontrol altına alındığını duyurdu. Başbakan Benjamin Netanyahu, Suriye'deki rejim değişikliğinin… pic.twitter.com/LNMNKDFh29
— SavunmaTR (@SavunmaTR) December 9, 2024
10 Aralıkta Beer Ajam istikametinden Şam’a yakınlığı ile bilinen Katana ilçesine kadar ilerleme kaydettiği belirtilse de İsrail Savunma Bakanı Katz, bunu reddetti. Ancak birkaç yerine ele geçirildiğini kabul etti.
12 Aralık’ta İsrail birlikleri tarafından Kuneytra Valiliği’ne bağlı Hader, Hamidiye ve Umm Batna’da yaşayan Suriyeliler evlerinden tahliye edildi ve İsrail birlikleri daha sonra Umm Batna’nın tamamını kontrol altına aldı.
Bu sırada İsrail Hava Kuvvetleri, Suriyeli muhalif güçlerin eline geçmesini önlemek için İsrail’in stratejik tehdit olarak gördüğü silah depolama tesislerine yönelik hava saldırıları gerçekleştirdi.
İsrail’in söz konusu ilerleyişten uzun zaman evvel bölgeye takviyeler yollayarak fırsat kolladığı biliniyor.
İsrail ordusu Lübnan'ın güneyine askeri takviyeye devam ediyor
📍 İsrail ordusu, Golan Tepeleri ve Lübnan'ın güneyine yeni askeri takviye birlikleri konuşlandırdı. pic.twitter.com/tr6XKT3ghl
— SavunmaTR (@SavunmaTR) June 26, 2024
İsrail’in Suriye’deki ilerleyişinin nedenleri
Her ne kadar İsrail karar vericileri tarafından bu geçici harekât için sadece güvenlik gerekçesi öne sürülse de İsrail için Golan Tepeleri ve çevresindeki arazi, hem coğrafi yapısı hem de doğal kaynaklarıyla İsrail açısından kritik öneme sahiptir. İsrail’in Esad rejiminin düşüşünü fırsat bilerek başladığı harekâtın nedenleri şu başlıklar altında özetlenebilir:
-
Stratejik Konum
Golan Tepeleri, deniz seviyesinden 700 metre yükseklikte yer alır ve bu, bölgeyi bir gözlem noktası olarak kritik kılar. Golan’da kontrolü elinde bulunduran güç, geniş bir alana hâkim olabilir. İsrail, özellikle bu yüksek noktalardan Suriye’nin kuzeyine, Lübnan’a ve hatta Irak’a kadar olan hareketleri izleyebilir. Bu, bölgedeki askeri harekâtları engellemek veya yönetmek için son derece avantajlıdır.
Ayrıca bu tepeler, Suriye ve İsrail arasındaki sınır boyunca doğal bir güvenlik hattı işlevi görür. Yüksek alan, olası saldırılara karşı İsrail’e savunma avantajı sağlarken, aynı zamanda potansiyel bir saldırıyı erken fark etme fırsatı sunar. Özellikle 1973 Yom Kippur Savaşı’nda, Suriye’nin Golan Tepeleri üzerinden İsrail’e yaptığı saldırı, bu bölgenin savunulmasının önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
İsrail, bölgedeki askeri üsleri sayesinde, Lübnan, Suriye, Ürdün ve hatta Irak gibi komşu ülkelerle olan sınırlarını sürekli izleyebilir. Bu, özellikle İran’ın bölgede artan etkisi ve Hizbullah gibi grupların İsrail için tehdit oluşturması nedeniyle önemli bir unsurdur. İsrail, potansiyel tehditler karşısında erken uyarı sistemlerini etkin bir şekilde kullanma imkânı elde etmiştir. Böylece füze saldırılarını, hareketli birlikleri ve hava unsurlarını izleme kapasitesini artırmıştır.
-
Güvenlik Tehditleri
Golan Tepeleri, sadece askeri gözlem açısından değil, aynı zamanda bölgenin geleceği için de kritik bir stratejik rol oynar. İsrail, bu bölgeyi kontrol ederek, Suriye’nin güneyine hâkim olma ve bu bölgedeki askeri faaliyetleri kısıtlama gücüne sahiptir.
İsrail, Suriye’deki iç savaş sırasında ve sonrasında bölgedeki İran destekli grupların ve Hizbullah gibi unsurların etkinliğinin arttığını öne sürerek bu durumu ulusal güvenliği için tehdit olarak nitelendiriyor. Bu sebeple, tampon bölgedeki ilerlemelerinin İran ve Hizbullah tehdidini bertaraf etmeye yönelik olduğunu iddia ediyor.
🚀 Hizbullah İsrail'in Celile, Hayfa ve Golan Tepeleri dahil olmak üzere birçok bölgesini yaklaşık 50 roket ile hedef aldı.
İsrail ordusu, demir kubbe hava savunma sistemi tarafından roketlerden birkaçının imha edildiğini, birkaçının açık alanlara düştüğünü duyurdu. pic.twitter.com/rD1qVKoL9G
— SavunmaTR (@SavunmaTR) June 11, 2024
-
Doğal Kaynaklar
Golan Tepeleri’nin en önemli özelliklerinden biri, bölgedeki su kaynaklarına ev sahipliği yapmasıdır. Tepeler, Ürdün Nehri’nin üst havzasına yakın olup, bu nehir, hem Suriye hem de İsrail için büyük bir su kaynağıdır. Golan Tepeleri, aynı zamanda Taberiye Gölü’nün doğusunda yer alır ve bu göl, İsrail’in önemli su rezervlerinden biridir.
Göl, İsrail’in içme suyu temininde ve tarımda kullanılan suyun büyük bir kısmını sağlar. Golan’dan gelen sular, Ürdün Nehri’ne karışarak, bölgedeki ekosistem için de önemli bir rol oynar. Ayrıca, bu su kaynakları, İsrail’in tarımsal üretiminde büyük bir paya sahiptir.
Bu yüzden Golan Tepeleri’nin kontrolü, İsrail için su güvenliğinin sağlanmasında kritik bir unsurdur. Suriye’nin bu bölgeyi kontrol etmesi durumunda, İsrail’in su kaynaklarına erişimi tehdit altında olabilir. Bu durum, özellikle Suriye ile İsrail arasındaki gerilimli ilişkilerde önemli bir faktördür. Golan’ın kontrolü, İsrail’in tatlı su kaynaklarını güvence altına almasını sağlar.
-
Ekonomik katkı
Golan Tepeleri, yalnızca askeri strateji açısından değil, aynı zamanda tarımsal faaliyetler bakımından da büyük bir öneme sahiptir. Bölgedeki su kaynakları, özellikle yağmur suları ve yer altı suyu, çevresindeki tarım arazilerini verimli kılıyor. İsrail, bu verimli topraklarda tarım sektörünü geliştirmiş, özellikle meyve ve sebze üretimi ile tanınan bir bölge haline gelmiştir. Üzüm bağları ve elma bahçeleri gibi tarımsal ürünler, Golan’da yoğun olarak yetiştiriliyor Ayrıca, hayvancılık da bu bölgede önemli bir gelir kaynağı oluşturuyor.
Golan Tepeleri özelinde tarihi arka plan ve gelişmeler
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Golan Tepeleri, geniş Şam vilayetinin bir parçası olarak kabul edilmiştir. Bölgedeki nüfus yoğunluğu düşüktü. Osmanlılar, bu bölgeyi Suriye’nin diğer bölgeleriyle birlikte yönetti ve önemli bir askeri üsse sahip değildi.
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte, Golan Tepeleri Fransız Mandası altındaki Suriye’ye dâhil oldu. Filistin toprakları da İngilizlerin kontrolündeydi. Her ne kadar Büyük Britanya ve Fransa arasında müttefiklik olsa da Fransız yönetimi, bölgedeki stratejik konum nedeniyle önemli askeri üsler kurmaya çalıştı.
Bölge için dönüm noktası olan gelişme 1948 yılında yaşandı. Bu tarihteki Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra, Golan Tepeleri, Suriye tarafından kontrol edilmeye devam etti. 1949’da yapılan ateşkes anlaşması akabinde bölge, Suriye ile İsrail arasındaki sınır hattı haline geldi. Bu dönemde, İsrail’in kuzey sınırındaki güvenlik tehditleri, Golan Tepelerini daha stratejik bir nokta haline getirdi.
Golan Tepelerinin tarihi boyunca en kritik dönüm noktası, 1967’deki Altı Gün Savaşı günlerinde yaşandı. Bu savaş, İsrail’in komşu Arap ülkeleriyle (Mısır, Ürdün ve Suriye) savaşarak büyük bir toprak kazanımı sağladığı bir çatışmadır. Suriye, bu savaşta Golan Tepelerini kaybedince, İsrail işgal ederek bu bölgeyi kendi toprakları olarak ilhak etti.
İlhakın ardından bölgenin Arap sakinleri bölgeden kaçtı ve yerine Yahudi yerleşimciler geldi. Günümüzde Golan bölgesinde şu anda 30’dan fazla Yahudi yerleşimi var ve buralarda tahminen 20 bin kişi yaşıyor. Yerleşim uluslararası hukuka aykırı olsa da İsrail buna karşı çıkıyor. Bununla birlikte bölgeyi terk etmeyen 20 bin Dürzi yaşıyor.
Golan Tepeleri’nin kaybı, Suriye için büyük bir darbe oldu ve 1973’teki Yom Kippur Savaşı’na kadar devam eden bir gerilim ortamı yarattı. 1973 savaşında Suriye, Golan Tepelerini geri almak amacıyla bir saldırı başlattı ama başarılı olamayarak ağır kayıplar verdi. Savaşın ardından, 1974 yılında, Suriye ile İsrail arasında bir ateşkes anlaşması imzalanarak, bölgedeki silahlı çatışmalar sona erdi. Bu anlaşma, Golan Tepeleri’ni tampon bölgeye dönüştüren bir düzenleme getirdi.
Uluslararası hukuk alanında tepelerin statüsü tartışmalı olsa da 2019 yılında dönemin ABD Başkanı Donald Trump, tepelerin İsrail’in egemenliğine tabi olduğunu resmen tanımıştır. Haliyle İsrail, günümüzde Golan ve civarını tampon bölge olarak değil, kendi öz toprağı olarak görüyor ve Suriye’ye yönelik geçici ilerleyişini de öz toprağını savunmak olarak nitelendiriyor.
Türkiye’nin İsrail’e karşı Golan tepkisi gecikmedi
İsrail’in Golan’ı geçip Kuneytra’daki ilerleyişe başlamasının ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: ‘’Açıkça söylüyorum ki, İsrail hükümetinin ısrarla sürdürdüğü ve inatla sürdürdüğü yol aslında doğru bir yol değildir. Güvenlik, daha fazla kan dökülerek, masum sivillere daha fazla bomba atılarak sağlanamaz. Bu sadece Gazze ve Filistin için değil, aynı zamanda Suriye için de geçerlidir” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in İsrail ile Suriye arasındaki tampon bölgeye girmesini ve Suriye topraklarına ilerlemesini şiddetle kınadı. Bakanlık ayrıca, İsrail’in eylemlerinin, özellikle Suriye’de barış ve istikrarın yolda olduğu kritik bir zamanda, bir “işgal zihniyeti” gösterdiğini ekledi. Türkiye, Suriye’nin egemenliğine, siyasi birliğine ve toprak bütünlüğüne desteğini yineledi.
Daha önce Trump’ın Golan konusundaki kararından Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Amerika Başkanı’nın Golan tepeleriyle ilgili talihsiz açıklaması bölgeyi yeni bir krizin eşiğine getirdi. İşgalin meşrulaştırılmasına asla izin verilemez.” demişti.