ABD Başkanı Joe Biden, 3 Ocak’ta imzaladığı ve 9 Ocak’ta duyurduğu Ulusal Güvenlik Kararnamesi (NSM) ile ABD’nin savunma sanayi ve teknoloji ihracat politikalarında önemli bir değişikliğe imza attı. Yeni politikaya göre, ABD’nin askeri müttefikleri ve ortakları, gelişmiş füze ve uzay teknolojilerine daha kolay erişim sağlayacak.
Bu yenilik sayesinde, özellikle uzun menzilli füzeler, hassas güdümlü mühimmatlar (PGM), uzay fırlatıcıları (SLV) ve diğer stratejik teknolojiler gibi kritik sistemler için geçerli olacak. Politikadaki bu değişiklik, küresel savunma işbirliklerini güçlendirirken, ABD’nin rakiplerine karşı caydırıcılığını artırma ve müttefiklerinin askeri yeteneklerini geliştirme hedefini taşıyor.
Yeni yönergeler, yalnızca ABD’nin müttefikleri için değil, küresel düzeyde daha geniş bir etki alanı yaratacak. Uzay ve füze teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla, devletlerarası ilişkilerde güvenlik ve strateji dinamikleri de yeniden şekilleniyor. Biden yönetiminin, bu yeni politikayı savunma sanayisine daha fazla büyüme ve istihdam fırsatları yaratmak için uygulamaya koyduğu belirtiliyor.
MTCR kapsamında ABD’nin yeni stratejik yönelimi
1987 yılında kurulan Missile Technology Control Regime (MTCR), nükleer silah taşıyabilen füzelerin yayılmasını engellemeyi amaçlayan bir anlaşmadır. Bu anlaşma, roketler ve insansız hava araçları gibi teknolojilerin, 500 kg ve 300 km menzil sınırlamalarını aşabilen sistemlerin, MTCR’ye üye olmayan ülkelere satılmasını engellemektedir. MTCR üyeleri arasında ABD, bu tür teknolojilerin satışını çok sınırlı tutmuş ve yalnızca birkaç müttefikine istisnalarla satış yapmıştır.
Bu anlaşma, nükleer silahların yayılmasını önlemeyi amaçlasa da son yıllarda gelişen uzay sistemleri ve uzun menzilli insansız hava araçları gibi teknolojilerin artık çok yaygın hale gelmesi, eski MTCR politikalarının güncellenmesi ihtiyacını doğurmuştur.
Biden yönetimi, 2024 yılı itibarıyla, bu değişen teknoloji ortamına uyum sağlamak amacıyla, bu politikalarda daha esnek bir yaklaşım benimsemeye karar verdi. Biden, küresel savunma işbirliklerini güçlendirirken, aynı zamanda müttefiklerinin gelişen uzay ve füze teknolojilerindeki yetkinliklerini artırmak istiyor.
Yeni NSM’nin temel hedeflerinden biri, ABD’nin savunma sanayi üretiminin ve yüksek teknoloji ihracatının artmasını sağlamak olacak. Bu tutum, yalnızca ABD’nin küresel stratejik pozisyonunu güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda müttefiklerinin de daha güçlü askeri ve savunma sistemleri kurabilmesine olanak tanıyacak.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Biden yönetiminin, MTCR politikalarındaki bu değişikliklerle birlikte, ABD’nin müttefiklerinin “daha geniş füze ve uzay sistemleri üretimi kapasitesini artıracağı” ve böylece “küresel caydırıcılığı güçlendireceği” ifade edildi.
MTCR 1. Kategori Sistemleri ve Yeni Yönergeler
Yeni yönetmeliğe göre, MTCR’nin 1. Kategori altında sınıflandırılan uzay fırlatıcıları (SLV) ve gelişmiş füze sistemleri, ABD’nin yalnızca güçlü ihracat kontrol sistemlerine sahip, güvenilir ortaklarıyla paylaşılabilecek.
Bu karar, ABD’nin müttefiklerine uzun menzilli füze teknolojileri ve uzay fırlatıcıları gibi stratejik sistemleri temin etme fırsatı sunarken, kötü niyetli devletlerin bu tür teknolojilere erişimini engellemeye yönelik bir dizi güvenlik önlemiyle destekleniyor.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre, bu politika değişikliği, ABD’nin küresel stratejik güvenlik işbirliklerini daha da güçlendireceği ve özellikle Asya-Pasifik bölgesindeki müttefiklerle olan uzay ve füze işbirliklerinin derinleşmesini sağlayacağı belirtiliyor.
Yeni düzenlemeyle birlikte, ABD, uzay fırlatıcıları ve füze sistemleri konusunda, yalnızca askeri hedefler için değil, aynı zamanda ticari uzay programları için de müttefiklerine destek verebilecek. Bu, müttefiklerin teknolojik bağımsızlıklarını kazanarak, savunmalarını daha etkin bir şekilde güçlendirebileceği anlamına geliyor.
Asya-Pasifik Stratejisi: Çin’e Karşı Uzay ve Füze İşbirlikleri
Biden yönetimi, özellikle Asya-Pasifik bölgesindeki müttefikleriyle olan uzay ve füze işbirliklerini derinleştirmek için büyük bir çaba sarf ediyor. Çin’in askeri havacılık ve uzay alanındaki hızla artan etkisine karşı bir denge oluşturmak amacıyla ABD, bölgedeki müttefikleriyle daha yakın çalışmayı hedefliyor. Yeni MTCR politikası, bu stratejiyi pekiştirmeye yönelik önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.
Bu sayede Hindistan, Japonya, Güney Kore gibi ülkeler, Çin’in uzay ve füze teknolojilerine karşı koyabilmek için bu yeni teknolojilere daha fazla erişim sağlaması düşünülebilir. Özellikle Hindistan, ABD’nin en önemli stratejik müttefiklerinden biri olarak, uzay ve füze alanındaki işbirliklerini artırmaya odaklanabilir.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Hindistan’daki konuşmasında, bu yeni politika değişikliklerinin ticari ve sivil uzay işbirliklerini güçlendireceğini ve Hindistan’la olan savunma ilişkilerini derinleştireceğini belirtti. Pentagon da, Hindistan’la olan uzay, uydu izleme, istihbarat paylaşımı ve füze savunması gibi alanlardaki işbirliğini arttırmayı hedefliyor.
AUKUS İttifakı ve Savunma İşbirliği: Küresel Güvenliği Pekiştiren Bir Hamle
Biden yönetiminin yeni MTCR politikası, özellikle AUKUS (Avustralya, Birleşik Krallık, ABD) savunma ittifakı için kritik bir öneme sahiptir. AUKUS, nükleer enerjili denizaltılar ve gelişmiş savunma sistemleri üretimi gibi projeleri kapsayan bir savunma anlaşmasıdır. Ancak, ABD, AUKUS ortakları olan Avustralya ve Birleşik Krallık ile bu projelere yönelik füze ve uzay fırlatıcıları paylaşırken zorluklarla karşılaşıyordu. Yeni politika, bu ülkelerin uzay fırlatıcıları ve füze sistemleri gibi stratejik teknolojilere erişimini kolaylaştıran bir adım atılmış oldu.
Bu değişiklik, aynı zamanda Çin’e karşı küresel stratejiler geliştiren ABD’nin, müttefiklerinin savunma kapasitesini artırarak, karşılıklı savunma işbirliklerini güçlendirmeyi amaçladığını gösteriyor. AUKUS’un nükleer savunma projeleri ve denizaltı programlarına da katkı sağlayacak bu yeni düzenleme, ABD’nin Asya-Pasifik bölgesindeki güç dengesini sağlamada önemli bir rol oynayacak.
Endişeler ve Kritik Görüşler: Silahlanma Yarışı ve Yayılma Riski
Yeni MTCR politikasına karşı bazı kaygılar da bulunuyor. Silah kontrolü savunucuları, gelişmiş füze ve uzay teknolojilerinin daha fazla ülkeye satılmasının, küresel güvenliği zayıflatabileceği konusunda endişelerini dile getiriyorlar.
Eski bir Pentagon yetkilisi ve Nonproliferation Policy Education Center’ın yönetici direktörü olan Henry Sokolski, bu tür bir teknoloji transferinin küresel silahlanma yarışını tetikleyebileceğini belirtiyor. Özellikle, Pakistan gibi MTCR üyesi olmayan ülkelerin, bu tür gelişmiş teknolojilere erişim sağlayarak stratejik güçlerini artırması, küresel güvenliği daha da karmaşık hale getirebilir.
Arms Control Association’dan Daryl Kimball da insansız hava araçlarının uzun menzilli silahlar haline gelmesi ve bu tür silahların yayılmasının, kötü niyetli aktörlerin bu teknolojilere erişimini kolaylaştırabileceği konusunda uyarıyor. Bu endişeler, Biden yönetiminin yeni politikasının güvenlik risklerini dengelemek adına daha dikkatli bir şekilde ele alınması gerektiğini gösteriyor.
Küresel Güvenlikte Yeni Bir Dönem Başlıyor
Biden yönetiminin MTCR politikasındaki bu köklü değişiklik, yalnızca ABD’nin müttefiklerine daha güçlü savunma sistemleri temin etme değil, aynı zamanda küresel güvenlik dinamiklerini de yeniden şekillendirme amacını taşıyor. ABD, müttefiklerinin askeri ve teknolojik yeteneklerini yükseltirken, Çin ve diğer stratejik rakiplere karşı küresel caydırıcılığını artırmayı hedefliyor. Ancak bu politikaların uzun vadeli etkileri, dünya çapında güvenlik, silahlanma ve silah kontrolü alanlarında dikkatle izlenmesi gereken bir konu olarak kalmaya devam edecek.