Balkanlardaki topraklarını kurtaramayan ve “hasta adam” olarak görülen Osmanlı devleti, Batı’nın siyasî planları için iştahını kabartıyordu. Türkleri tarih sahnesinden silmek için aylar öncesinden planlar yapılmış, en güçlü kara ve deniz gücü oluşturulmuştu. Bunun için başkent İstanbul’u ele geçirmek amacıyla yola koyulan İngiltere ve Fransa’nın ilk durağı Çanakkale oldu. Limni Adası’nı üs olarak kullanacak olan İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı’nı geçtiği takdirde İstanbul hükümetini düşürecek ve Anadolu başta olmak üzere sömürgeye giden yolları garanti altına alacaktı.
[İtilaf Devletleri Donanması (http://eceyda.com/18-mart-canakkale-deniz-savasi-ve-onbasi-koca-seyit/)]
İlk harekât 3 Kasım 1914
Boğazlara yönelik harekât ilk olarak 3 Kasım 1914’te İngiliz ve Fransızlara ait 4 savaş gemisiyle başlatıldı. Bu deniz harekâtında bazı tabyalar (Ertuğrul, Seddülbahir, Kumkale ve Orhaniye) büyük zarar gördü. 5 subay ve 81 er şehit düştü. Düşmana geçit vermemek ve daha fazla kaybın olmaması için Boğaz’daki önlemler artırıldı: top takviyesi yapıldı, boğazdaki kısa menzilli toplar iç tabyalara yerleştirildi.
[Seddülbahir 1915’ten önceki hali (http://www.navyingallipoli.com/seddulbahir.html)]
Nusrat Mayın Gemisi
Asıl deniz harekâtı ise bu önlemlerden sonra gerçekleşti. 19 Şubat 1915’te İngiliz ve Fransızların 6 savaş gemisi Ertuğrul ve Seddülbahir tabyalarını hedef aldı. 12 bin metreden ateş açan gemiler biraz daha yaklaşarak mesafeyi 5 bin metreye kadar düşürdü. Kahraman Mehmetçik bugün olduğu gibi o gün de ölüme koşarcasına büyük bir şecaat gösterdi. Eldeki kısıtlı imkanlarla o zamanın en modern savaş gemilerine karşı koyarak düşmanı bu topraklardan defetmeye kararlıydı.
Kolayca geçebileceklerini düşündükleri Çanakkale’de Mehmetçik ile imtihan olan İtilaf Devletleri yeni deniz harekâtı planları oluşturmuş, gerekli tedbirleri almış ve bütün savaş gemilerini hazır hale getirmişti. Tarih 18 Mart 1915’i gösterdiğinde, nihaî hedeflerine ulaşmak için Çanakkale’yi geçebileceğini düşünen İtilaf Devletleri’nin Donanması boğazda belirmeye başladı ve saat 11.15’te atış yaparak büyük taarruzu başlattı.
Türk bataryalarının açtığı ateş altında ilerleyen İtilaf Devletleri belirledikleri savaş hatları üzerinde ilerleyişlerini sürdürürken beklenmedik senaryolar gerçekleşti ve saat 14.00 sularında Fransız Suffren ve Bouvet zırhlıları hızla Boğazı terk etmeye başladı. Belirlenen “A Savaş Hattı”nı geçmek üzere olan Fransız Bouvet, yaşanan patlamalarla içindeki 630 personeli ile dakikalar içerisinde sulara gömüldü.
[Fransız Bouvet gemisi (https://tr.wikipedia.org/wiki/Bouvet_(z%C4%B1rhl%C4%B1)]
Goulois ve Inflexible da benzer şekilde ağır hasar alarak Boğaz’dan çekilmeye başladı. O zamanların en modern savaş gemilerini bozguna uğratan ve İtilaf Devletleri’ni geri çekilmek zorunda bırakan şey ise Nusrat Mayın Gemisi’nin 7-8 Mart 1915 gecesi 26 adet mayını kıyıya paralel şekilde düşman donanmasının manevra bölgesi ve Türk tabya ile bataryalarının kör noktası olan Erenköy Koyu’na yerleştirmesi olmuştu.
[Nusrat Mayın Gemisi]
Bunda Nusrat Mayın Gemisi’ni idare eden Cevad Paşa’nın etkisi çok büyüktü. Mayınların suya yerleştirilmesi talimatını veren Cevad Paşa, o gün “18 Mart Kahramanı” ilan edilmişti.
İtilaf Devletleri’nin lehine başlayan ve aleyhine sonuçlanan o gün İngiliz General C.F. Aspinall Oglander tarafından da şu şekilde yorumlanmıştı:
“Pek uygun başlamış olan gün, bu meçhul mayın hattının olağanüstü ve ortalığı kırıp geçiren başarısı yüzünden, tam bir başarısızlıkla sona erdi. Bu yirmi mayının; seferin talihi üzerindeki etkisi ölçülemez.”
“Mehmetçiğin sonsuz inancı savaşın seyrini değiştirdi”
İtilaf Devletleri karşısında oldukça az silah ve cephaneye sahip Türk ordusunun Çanakkale’yi düşmana dar etmesi; yalnızca Cevad Paşa’nın Boğaz’daki tahkimatı, kısıtlı imkânlarla son derece güçlendirerek savaşa hazırlamasıyla olmamıştı. Cevad Paşa’ya göre “Mehmetçiğin sonsuz inancı, savaşın seyrini değiştiren büyük bir güç”tü.
[Cevad Paşa]
ABD Büyükelçisi Morgenthau’nun raporunda yer alan;
“Bu savaşta hasar gören 10 ila 12 geminin yerine yenilerini sevk etmiş olsalar bile aynı esaslarla girişilecek yeni bir hücumun akıbeti 18 Mart’takinden pek farklı olmayacaktır.”
şeklindeki ifade ile Mehmetçiğin mutlak zafer sahibi olduğunu dünyanın kabul ettiğine işaret edilirken hayal kırıklığına uğrayan İtilaf Devletleri’nin büyük bir prestij kaybettiği de tescillenmiş oldu.
Osmanlı’nın bu savaştan çıkamayacağı inancını kırıp Mehmetçiğe moral olan ve dünyanın en iyi ordularının yenilmezliği fikrini temelden sarsan 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi kutlu olsun.
Bu uğurda şehadete vasıl olan Kahraman Mehmetçiğe sonsuz rahmetle…
Kaynaklar
Abdullah Tok; Irmak Karabulut, “18 MART ZAFERİNE KADAR ÇANAKKALE CEPHESİNDE YAŞANAN GELİŞMELERİN OSMANLI VE İNGİLİZ BASININA YANSIMALARI”, Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi III. Genç Akademisyenler Sempozyumu Bildiriler Kitabı (23-24 Kasım 2015), Ankara 2016, s. 47-69.
Bilal Gök, “ÇANAKKALE DENİZ VE KARA SAVAŞLARI: SEBEPLERİ, GELİŞİMİ VE SONUÇLARI (ÇANAKKALE ZAFERİNİN 99. YILDÖNÜMÜ ANISINA)”, Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı 2(2014), s. 117-145.
Hatice Özlem ÖZHAN, “Çanakkale Cephesi’nde Cevat Paşa (Çobanlı)”, Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi 1. Dil ve Kültür Çalışmaları Öğrenci Sempozyumu Bildirisi, s. 333-349.
Nurdan Baş, “Çanakkale Cephesi Deniz Savaşlarında 18 Mart Kahramanı Cevat (Çobanlı) Paşa”, Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, sayı 18 (2015) (13), s. 89-116.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi