Avrupa Birliği üyelerinden “Filistin devleti” ifadesi!
Brüksel’deki Avrupa Birliği (AB) zirvesinde bir araya gelen İspanya, İrlanda, Slovenya ve Malta liderleri, ortak bir açıklama yaparak, “bölgede sürekli barış ve istikrarın sağlanmasının İsrail ve Filistin devletlerinin yan yana barış ve güvenlik içinde var olabileceği iki devletli bir çözümün uygulanmasıyla” mümkün olacağı konusunda hemfikir olduklarını belirttiler.
Acilen ateşkes sağlanması, rehinelerin koşulsuz olarak serbest bırakılması ve Gazze’ye insani yardımın hızlı, kitlesel ve sürekli bir şekilde arttırılması gerektiği konusunda da hemfikir olduklarını bildiren liderler, olumlu bir katkı yapabildiği ve koşullar uygun olduğu zaman Filistin’i tanımaya hazır olduklarını bildirdi.
Slovenya Başbakanı Robert Golob zirve sonrası yaptığı konuşmada, Birleşmiş Milletler’de (BM) Filistin devletine yönelik siyasi desteği artırma konusunda, “gelecek hafta” önemli adımlar atılabileceğine olan inancını dile getirdi.
Başbakan Golob ayrıca, Filistin’de yeni bir hükümetin kurulması için gerekli koşulların “olgunlaştığı” ve bu durumun “birkaç hafta, belki bir ay” içinde gerçekleşebileceğinden emin olduğunu belirtti.
Avrupa Birliği’nin 27 üye ülkesinden dokuzu, Filistinlilerin Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs’ü kapsayan 1967 sınırlarına dayalı bir devlet kurma hakkını tanıyor.
Bu devletler arasında Malta, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Romanya ve Slovakya gibi Doğu Avrupa ülkeleri bulunuyor ve bu ülkeler 1988’den beri Filistinlilerin devlet kurma hakkını tanıyanlar arasında yer alıyor. İsveç ise 2014 yılında, blok üyesiyken Filistinlilerin devlet olma hakkını tek taraflı olarak tanıyan ilk üye devlet olmuştu.
İspanya Başbakanı: “Filistin devleti” meselesinde AB ülkeleriyle hareket etmeyi tercih ettik
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, yeni hükümetinin Filistin devletinin tanınmasını dış politikanın merkezine yerleştirmeyi planladığını ifade etti. Cuma günkü Avrupa Birliği zirvesinin ardından gazetecilere konuşan Sanchez, İspanya’nın Filistin devletini tek taraflı olarak tanıma yerine, Avrupa Birliği ülkeleriyle ortak bir hareket etmeyi tercih ettiğini belirtti.
Sanchez, “Bu adımı birlikte atmamız önemli. Kalıcı barışın sağlanması için bu, kararlı bir adımdır” şeklinde konuştu ve Avrupa Birliği’nin bu kararı almak için doğru zamanlamayı “dikkatle belirlemesi” gerektiğini vurguladı.
Ayrıca, Sanchez dört liderin farklı siyasi görüşleri temsil etmesinin, Filistin’in tanınması ve her türlü barış süreci için geniş bir siyasi mutabakatın gerekliliğini gösterdiğini belirtti. İspanya ve Malta hükümetleri merkez sol, Slovenya hükümeti liberal, İrlanda hükümeti ise merkez sağ görüşlere sahiptir.
Malta ve Slovenya’nın “Filistin devleti” bakışı
Malta Başbakanı Robert Abela, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, Filistin Devleti’nin tanınması konusunda koşullar uygun olduğunda ve bu adımın barış sürecine olumlu katkı sağlayabileceği durumlarda İspanya, İrlanda ve Slovenya ile aynı fikirde olduklarını belirtti. Ayrıca Abela’nın paylaşımında acil ateşkes, rehinelerin serbest bırakılması ve Gazze’ye yönelik insani yardımların artırılması konularında da anlaşmaya varıldığı ifade edildi.
Together with 🇪🇸🇮🇪🇸🇮 we agreed to recognise the Palestinian State when conditions are appropriate & circumstances can contribute to the successful peace process.We also agreed on the need of an immediate ceasefire,release of hostages & increase of humanitarian aid into Gaza. – RA
— Robert Abela (@RobertAbela_MT) March 22, 2024
İrlanda neden Filistin’e destek veriyor?
İrlanda, Filistinlilerin özgürlüğü ve bölgedeki barış inisiyatiflerini destekleme konusunda önemli bir geçmişe sahiptir. İrlanda’nın söz konusu tutumunun, sömürgecilik karşıtlığı, mezhepsel şiddetle mücadele deneyimi ve barış süreçlerine katılımından kaynaklandığı düşünülüyor.
1980’de İrlanda, bir Filistin devletinin kurulmasını destekleyen ilk Avrupa Birliği üyesi olmuş ve bu süreçte Yaser Arafat ile görüşmeler gerçekleştirmişti. 2010 yılında, İrlanda pasaportlarının sahte olarak kullanıldığı bir suikast sonrasında İsrailli bir diplomatı sınır dışı etmiş ve aynı yıl, Gazze’ye insani yardım götürmeye çalışan bir İrlanda gemisi İsrail güvenlik güçleri tarafından durdurulmuştu.
2017’de, İsrail’in Batı Şeria işgalinin 50. yılında Dublin Belediye Binası üzerinde Filistin bayrağı dalgalandırıldı. Ayrıca İrlanda parlamentosu, geçmiş yıllarda Filistin devletinin tanınması önergesini kabul etmişti ancak henüz hükümet tarafından onaylanmadı. Tasarı, işgal altında bulunan topraklardaki yerleşimlerle ticareti ve ekonomik desteği yasaklıyor.
Belçika da destekçi
Slovenya Başbakanı, Filistinlilerin devlet olma çabalarına sadık bir destekçi olarak görülen Belçika hükümeti adına bir temsilcinin toplantıya katıldığını teyit etti. Belçika, halihazırda Avrupa Birliği Konseyi’nin 6 aylık dönem başkanlığını yürütmekte olup, bu görevi nedeniyle Konsey’in çalışmalarını denetleyerek bildirileri imzalamada belli kısıtlamalara sahip olduğu düşünülüyor.
Avrupa Birliği, iki devletli çözümü destekleyerek ve Filistinlilere yardım eden en büyük donör olmasına rağmen, Filistin devletinin oybirliğiyle tanınmasını henüz desteklemiyor.
“Filistin’in tanınmasına ilişkin tartışma masada değildi” diyen Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel cuma günü yaptığı açıklamada “Ancak bu konuda ne düşündüğümü sizinle paylaşacağım. Eğer amaç her iki tarafın da -örneğin Filistin Yönetimi ve İsrail- atabileceği adımları dikkate alabilecek bir tür süreç başlatmaksa, bunun faydalı bir süreç olabileceğini düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Gazze’deki işgalin başlamasından bu yana, İrlanda ve İspanya, Filistin devletini tanımaya hazır olduklarını birden fazla kez ifade etmişler ve Gazze’deki yüksek can kayıpları ışığında Avrupa Birliği’nin İsrail’e karşı tutumunu sertleştirmeye liderlik etmişlerdi.
AB’nin 27 lideri, İsrail’in Filistin’i işgali başlamasından bu yana ilk kez perşembe günü gerçekleşen bir toplantıda, Gazze’de ateşkes çağrısı konusunda oybirliğinde bulunmuş ve önemli bir adım atmışlardır.