ABD Deniz Kuvvetleri uzun zamandır nükleer enerji kullanan denizaltılar üzerine yatırım yapmakta ve 1950’li yılların sonlarından beri dizel-elektrik ile çalışan bir denizaltı üretmedi. Normal bir dizel-elektrik gücü ile çalışan denizaltı bataryalarını yeniden şarj etmek için belirli aralıklarla su üstüne çıkmak zorundadır ve uzun sürelerde yüksek sürat ile hareket edemez.
The National Interest tarafından yapılan habere göre 1950’li yılların ortasından ABD Deniz Kuvvetleri araştırma ve geliştirme önceliklerini nükleer enerji ile tahrik yapmak üzerine yoğunlaştırdı. Nükleer enerji ile çalışan denizaltılar yüksek süratler ile daha uzun süre hareket edebilmekte. Sağladığı avantajlardan dolayı Deniz Kuvvetleri denizaltılarını nükleer enerjiye doğru kaydırmıştı.
Aradan geçen yıllardan sonra Deniz Kuvvetlerinin klasik tahrik tekniklerine geri dönmesi için hiçbir sebep yok gibi gözüküyordu. Ancak yakın zamanda yapılan “Havadan Bağımsız Tahrik Sistemi” (AIP) konusundaki çalışmalar Deniz Kuvvetleri’nin klasik tahrik tekniklerini gözden geçirmesine sebebiyet verebileceği düşünülüyor. AIP denizaltının doğrudan dışarıdaki havaya erişimi olmadan tahrik yapmasını sağlayan bir metot. AIP metodu dizel-elektrik ve nükleer metotlarına kıyasla çok daha sessiz çalışmakta. Ayrıca AIP kullanan denizaltıları daha uzun süre dalış konumunda kalabilir ve genelde nükleer denizaltılarına göre daha düşük maliyet ücretlerine sahiptir.
Ancak AIP metodunu kullanan denizaltıları daha az dayanıklılığa sahiptir ve daha düşük süratlerde hareket etmektedir. Kıyıda ve bölgesel operasyonlar yürütmekte Çin, Japonya ve Hindistan AIP denizaltılarını kullanmakta. Ancak küresel faaliyetler içerisinde yer alan ABD’nin ihtiyaçları için AIP denizaltılarının yeterli kalmayacağı yönünde görüşler bulunuyor.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi
