Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, SavunmaTR ekibinin de anbean takip ettiği “Yerli ve Millî Teknoloji ile Güçlenen Mehmetçiğin Yaşam Sergisi”ni gezdi. Kara Havacılık Komutanlığı’ndaki sergiyi gezen Bakan Akar, basın mensuplarıyla Mehmetçiğin yaşam malzemelerine ilişkin bilgiler paylaştı. Bakan Akar, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevapladı.
“Yerlilik ve millilik oranımız yüzde 70’lere ulaştı”
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullanmakta olduğu teçhizatın yerlilik oranının arttığını vurgulayan Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Karada, denizde ve havada egemenlik ve bağımsızlığımız, hak alaka ve menfaatlerimizin korunması ve kollanması ile 84 milyon vatandaşımızın güvenliğinin sağlanması için etkin, caydırıcı ve saygın bir orduya olan ihtiyaç çok açık. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ülkemizde ve yurt dışında NATO dahil seçkin bir yeri var. Bunun her geçen gün daha iyiye gitmesi için gayretlerimizi sürdüreceğiz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde savunma sanayiinde önümüz açıldı ve yerlilik-millîlik oranımız yüzde 70’lere ulaştı. Önümüzdeki dönemde çok daha fazla çalışmamız gerektiğinin farkında ve bilincindeyiz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’nin ilgi ve etki sahası genişledi. Dünya bizim ilgi alanımız hâline geldi. İlgi alanımızın artmasıyla görev ve sorumluluğumuz da arttı.” ifadelerini kullandı.
Terörle mücadele
Terörle mücadele atılan kararlı adımların devam edeceğini belirten Hulusi Akar, “Bütün istihbarat raporları şunu gösteriyor; teröristler Mehmetçiğin nefesini daima enselerinde hissediyorlar. Mehmetçiğin nefesi teröristlerin ensesinde. Bu sonuna kadar devam edecek. Taarruzî bir anlayış ve artan bir şiddetle operasyonlarımız devam edecek. Ne zamana kadar? En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar. Böylece uzun yıllardan beri devam eden terör belasından asil milletimizi kurtaracak ve güvenliği sağlayacağız. Örneğin; bir aile buradan arabayla çıkacak; Diyarbakır’a, Şırnak’a, Hakkâri’ye, Yüksekova’ya, Mardin’e gidecek. Orada dolaşacak, dağlarda yürüyüş yapacak ve bunun için ekstra bir güvenlik önlemi alınmayacak. İşte bu terörün bittiği anlamına gelir. Bizim için varılması gereken nokta bu. Dışarıdan bunların yolu kesildikçe, imkanları azaldıkça doğal olarak içerideki etkileri de azalacak.
TSK terörle mücadelesine yaz-kış demeden hiç temposunu bozmadan devam etti. İçeride ve dışarıda şartlara bakmaksızın teröristlerin peşinden, etkisiz hale getirmek için yapılması gereken ne varsa yaptık, yapmaya devam edeceğiz. 1 Ocak’tan itibaren 723 terörist Irak ve Suriye’nin kuzeyinde etkisiz hale getirildi.
Irak’ın toprak, siyasi bütünlüğüne, anayasal düzenine saygılı olduğumuz konusunda samimiyiz. Komşumuzun barış ve istikrar içinde olmasını istiyoruz. Diğer taraftan da Bağdat ve Erbil’e, 40 yıldır devam eden ve binlerce şehit verdiğimiz bu terör belasını bitirmeye kararlı olduğumuzu ilettik.
Yaptığımız görüşmelerde buraları (Sincar ve Mahmur’daki terörist varlığı) yakından takip ettiğimizi, oradaki terörist faaliyetleri bildiğimizi, Bağdat’ın bu konuda gerekli tedbirleri almasını beklediğimizi ve bu konuda her türlü desteğe hazır olduğumuzu kendilerine bildirdik. Oradaki teröristlerin temizlenmesi işinin Irak’ın toprak ve siyasî bütünlüğüne uygun şekilde çözülmesinden yanayız. Ama diğer taraftan da vatandaşlarımızı ve sınırımızı korumak bizim aslî görevimiz. Terör nerede olursa olsun bitecek.” dedi.
Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler
Suriye’de barışı sağlamak ve Türkiye’nin sınır güvenliğini korumak için atılan adımları anlatan Bakan Akar, “Suriye’nin kuzeyinde hayatın normalleşmesi için elimizden gelen gayreti gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. Birileri oradaki huzuru, istikrarı, ateşkesi bozmak için elinden gelen gayreti gösteriyor. Bazen bombalı araç saldırısı düzenliyor; bazen roket, top atıyorlar. Hastaneleri dahi vurdular. Vurulan hastane BM’de koordinatı olan ve hedef alınmaması gereken yer arasında.
Bu saldırıların nereden geldiğini biliyorsak hedefleri belirlediysek o hedefi; belirleyemediysek daha önce değerlendirmelerimizi yaptığımız, belirlediğimiz terörist hedefler var, onları ateş altına alıyoruz. Tolerans göstermeden bir şey olduğunda mutlaka karşılığını veriyoruz.
Suriye kuzeyi çok faktörlü ve çok aktörlü bir alan. Denklemi kurmanız çok zor. Onun için her an her şey olabilir. Bu nedenle her an herkes tetikte olacak, arkadaşlarımıza da bunu söylüyoruz. Ateşkesi ve istikrarı korumak için yapılması gerekenleri, kazanımların kaybedilmemesi için yapılması gerekenleri her seferinde anlatıyoruz.
Suriye’nin kuzeyinde doğrudan Ruslar’la konuşuyoruz. Arazideki Türk-Rus general görüşüp değerlendirmelerde bulunuyorlar. Saldırılardan duyulan rahatsızlığı belirtmek için 25 Mart’ta Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile görüştük. Yapıcı bir görüşme oldu, karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Bazı önlemlerin alınması konusunda mutabakata vardık. Saldırılara ilişkin elimizdeki bilgi ve belgeleri bir mektupla kendilerine ilettik. Bu konuda önümüzdeki dönemde gelişme olmasını bekliyoruz.
Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki operasyonlarla terör koridoru tahrip oldu. İçimizden, dışımızdan bu operasyonlara karşı yorum yapanlar oldu. Ama bu yorumlar matematiğe aykırı. Eğer TSK gerekli tedbirleri almasaydı bugün Suriye’deki oluşumları bir düşünün. Ülkemizin güneyinden herhangi bir tehdidi kabul edemeyiz. Bugün bazılarının ümitlerinin yeşerdiğini, bazı girişimler içinde olduklarını görüyoruz. Muhataplarımıza açıkça söyledik, 84 milyon gerekirse ölür, şehit oluruz ama bir terör koridoruna asla müsaade etmeyiz.
Suriye’de bir anayasa, seçim yapılması konuşuluyorsa bu, yaptığımız operasyonlar sayesinde oldu. Bunu da görmek, bilmek lazım. Eğer bu operasyonlarımız olmasaydı terör koridoru başka şeye dönüşür, mülteci sayısı daha da artar, rejim kim bilir kaç masum Suriyeli kardeşimizi daha katleder, bölgedeki radikalleşme artardı.
Şu an bizim güvenliğini sağladığımız harekat alanlarına bir milyon Suriyeli daha güvenli, gönüllü ve saygın bir şekilde döndü. Bunların 450 bini İdlib’deki topraklarına geldi. Alicenap Türk devleti ve milleti uluslararası kurum ve kuruluşlarla buraya ciddi insani yardım sağlıyor. Türkiye’nin ihtiyaçlarını sağladığı mülteci sayısı 4 milyonu ülkemizde, 5 milyonu ise Suriye’nin kuzeyinde güvenliği sağlanan alanlarda olmak üzere 9 milyona ulaştı. Dünyanın bunu ve Türkiye’nin ne kadar yük aldığını görmesi lazım.
NATO, AB ve Avrupa’nın da güney sorunlarını biz koruyoruz. Teröristlerin Avrupa’ya geçmesini biz engelliyoruz. Bunu da NATO Genel Sekreteri Stoltenberg her yerde ifade ediyor.” diye konuştu.
“Yunanistan’ın dünyada ve tarihte eşi benzeri olmayan uygulamaları var”
Doğu Akdeniz ve Ege Denizi’nde yaşanan gelişmeleri değerlendiren Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Biz sorunların çözümü için her zaman diyalog, iyi komşuluk ve uluslararası hukuk diyoruz. Her şeye rağmen diyalog diyoruz. Ancak bizimle alay eder gibi, Yunan komşumuzun dünyada ve tarihte eşi benzeri olmayan uygulamaları var. Karasuları 6 mil hava sahası 10 mil diyor. Dünyada böyle bir uygulama var mı? Uluslararası anlaşmalara saygı diyoruz. Lozan, Paris uluslararası anlaşma değil mi? Bu anlaşmalarda 23 ada silahlandırılamaz diyor. 16’sını silahlandırdınız sonra da çıkmış Türkler bizi tahrik ediyor. Çok kaba ve terbiye sınırları ötesinde söylemleri olan bir Genelkurmay Başkanları var. Türkiye’ye uzaklığı 1950 metre olan 10 kilometrekarelik Meis için 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı istiyorlar. Bu nasıl mantık, buna hayır deyince gerilimi tırmandırmış oluyoruz. Tehdit dilinin bizim için hiçbir kıymetiharbiyesi yok. Uluslararası değerler ve anlaşmalar çerçevesinde görevimizi yaptık, yapmaya devam edeceğiz.
Biz barış, diyalog diyoruz. Bunun da somut göstergesi bizim ısrarlarımızla tekrar başlayan istişari görüşmeler, NATO’da yaptığınız ayrıştırma görüşmeleri ve güven artırıcı önlemler çerçevesindeki görüşmeler. Güven artırıcı önlemler çerçevesindeki iki kere Atina’ya gidildi, bir kere Ankara’ya geldiler. Şimdi sıra onlarda. Yunan muhataplarımızı Ankara’ya bekliyoruz.
Biz hak, alaka ve menfaatlerimizi korumakta kararlıyız, azimliyiz ve buna muktediriz. Ama bunu söylemek tehdit değil.
Diğer yandan da konuşalım diyoruz, bu da acziyet değil. Şu anda Yunanistan’da bazı siyasiler, emekli askerler, akademisyenler bizim haklı olduğumuzu, doğru söylediğimizi ifade ediyorlar. Üçüncü taraflardan objektif, tarafsız olmalarını bekliyor, entelektüel namus diyoruz. Üçüncü taraflardan AB ortaklığı duygusu ile hareket etmemelerini, Yunanistan’ın bizimle arasındaki problemleri buradan çıkartıp Türkiye-AB, Türkiye-ABD haline dönüştürmelerine müsaade etmelerini istiyoruz.
Yunan komşumuza da başkalarına güvenerek nara atmamalarını, kendi boy ve kilolarına uygun davranmalarını bekliyoruz.
Yunanistan’ın ekonomik durumu malum. Dünyanın parasını silahlanmaya harcayarak en büyük zararı kendi halkına veriyor. Silahlanma yarışına girmeleri matematiksel olarak yanlış. 3-5 silah, uçakla bu denklem değişmez.” dedi.
ABD ile ilişkiler
Türkiye ve ABD ilişkilerinin geldiği son durumu anlatan Bakan Akar, “Bizim stratejik ortağımız. İlişkilerimizin 3- 4 değişik boyutu var, bunların normalleşmesini istiyoruz. ABD Savunma Bakanı Austin ile bir telefon görüşmemiz oldu. Gayet yapıcı geçti. Eski tanışıklığımız var. Tecrübeli ve saygınlığı olan bir isim. Bu dönemde kurallar çerçevesinde geçmişimize uygun olarak sorunları çözecek şekilde çalışabileceğimizi değerlendiriyoruz. Diyalog ve diplomasi ile birçok sorunun çözülebileceğine inanıyoruz. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin yapıcı ve verimli hâle gelmesi sadece iki ülke için değil, hem bölge hem dünya barışı için de katkı sağlayacaktır. ABD ile aramızda S-400 ve F-35’ten daha önemli olan sorun PKK/YPG ayrımı. Siz YPG’yi yani PKK’nın Suriye kuzeyindeki kolunu terörist kabul etmezseniz ciddi bir problem var demektir. Bunlara yapılan yardımların kesilmesini, bunun dostluk ve müttefiklikle alakası olmadığını da söyledik, söylüyoruz. Diğer yandan bunun kadar ciddi bir sorun da ABD’nin, FETÖ’nün yaşadığı ve yeşerdiği bir yaşam alanı olmasına müsaade edilmemesi. Bunu söyledik, söylüyoruz.
S-400 sistemi bir tercih değil zorunluluk. Ülkemiz ciddi bir hava ve füze tehdidi altında. Özellikle 2011’de Suriye’deki gelişmelerin ardından hava savunma ihtiyacı aciliyet kazandı ve hava ve füze savunma sistemi alımı için çalışmalar hızlandırıldı. Patriot ve Samp-T konusunda çalışmalar da sürdürüldü. En başından beri “Biz pazar değil ortağız” anlayışıyla tedarik istedik. Sadece satın almak değil yatırım, teknoloji transferi, ortak geliştirme üzerinde durduk. Maliyet ve teslim süresi dâhil bir sürü faktör var. Bize en yakın olan Patriat ve Samp-T iken gelmediler, Ruslar bu kriterlere evet dedi. Burada yanlış olan ne var? Bizim hiçbir art niyetimiz, gizli ajandamız yok. Bunu herkes biliyor. F-35 için de durum bu. Türkiye ve ABD’nin ülkelerimiz, NATO ve bölge için yapacağı bir sürü iş var. Gelin bunları bir S-400’e feda etmeyin, görüşelim, konuşalım diyoruz. S-400 bir savunma silahı. Türkiye’ye herhangi bir taarruz niyeti olmayan için zararı olmayan bir sistem. Kendimizi savunmak için aldık.” ifadelerini kullandı.
Rusya-Ukrayna ilişkileri
Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan gerginliği değerlendiren Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar son olarak, “Barışçıl şekilde diyalogla iki ülke arasındaki sorunların çözümünden yanayız. Kırım’ın işgalini tanımadığımızı Sayın Cumhurbaşkanımız defalarca ifade etti. Kırım Tatar Türklerinin daima yanındayız. Karadeniz’deki sorunların ‘Bölgesel Sahiplik İlkesi’ kapsamında kıyıdaş devletler arasında çözülmesi lazım. Bu ilkeye uygun davranılması gerekmektedir. Şu anda buradaki statüko çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Krize sebebiyet vermeden Rusya ve diğer Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerle dengeyi korumaya çalışıyoruz. Her problem çıktığında savaş, sıcak durum olmamalı. Diyalog ve barışçıl yöntemlerle sorunların çözülmesi lazım.
Ukrayna ile askerî, eğitim, iş birliği konusunda çalışmalarımız var. Bunun dışında savunma sanayii konusunda da projelerimiz devam ediyor.” dedi.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi