Chemtrail nedir?
Kimyasal püskürtme kuramı olarak bilinen Chemtrail, yüksek irtifadan uçan uçakların semada uzun süre bıraktıkları izlerin kimyevi veya biyolojik madde olduğuna ilişkin öne sürülen bir komplo teorisidir.
Chemtrail ne zaman ortaya çıkmıştır?
“Kimyasal” anlamına gelen İngilizce “chemical” kelimesi ile “iz” anlamına gelen “trail” kelimesinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Teoriler 1990’lı yıllarda kaleme alınan makalelerden kaynaklanıyor. Söz konusu makalelerde ABD karar vericileri, hava durumunu yönetme çalışmaları yürütüyor. ABD’deki resmi makamlar bu iddiaları yalansa da dünya üzerindeki pek çok olay, uçakların jet motorlarından çıkan izlere dayandırıldı. Öyle ki Kovid-19 salgınının sebepleri arasında bile Chemtrail gösterildi.
Chemtrail gerçek mi?
1990’lı yılların sonlarından itibaren gündemi işgal eden Chemtrail üzerine ilk bilimsel makalenin 10 Ağustos 2016 tarihinde yazıldığı kabul ediliyor. Söz konusu makale ‘’Gizli, büyük ölçekli bir atmosferik püskürtme programının varlığına karşı uzman görüş birliğinin ölçülmesi’’ başlığı ile internette kolayca erişilebiliyor. Bu makalede uzman olarak belirtilen kişilerin ezici bir çoğunluğu uçaklardan yapılan kimyasal veya biyolojik bir püskürtmenin varlığını kanıtlayamamış. Sadece uçaklardan kalan izlerin nem ve hava durumuna göre farklılık gösterebileceği ifade edilmiş.
Konuyla alakalı Applied Sciences’ta Uygulamalı Fizik Profesörü David Keith önderliğinde çalışan araştırmacı grubu da bu konuda bir açıklaması bulunuyor. Grup, havadaki izleri şöyle açıklıyor: “Uçakların arkasında bıraktığı yoğunlaşma izlerinin (contrail) “farklı göründüğünü” düşünüyorsanız, normal uçak yoğunlaşma yollarının bazen uzun ömürlü olduğunu ve uçaklar farklı sıcaklıktaki ve nemdeki bölgelerden geçerken bu izlerin görünüşlerinin bir uçuş yolu boyunca aniden değişebileceğini göz önünde bulundurun. Uçakların geride bıraktığı yoğunlaşma izleri on yıllarca bilimsel çalışmalara konu olmuş ve anlaşılmış bir gerçektir. Başka bir teorinin gerçek olduğunu kanıtlamak için basit fotoğraflardan daha fazla bir kanıt gerekmektedir”
Chemtrail iddiasına göre insanlar üzerinde neler hedefleniyor?
1990’lı yıllardan beri tartışılan Chemtrail iddiasına göre, iklim kontrolü, zihin kontrolü, beyin hastalıkları ve sterilizasyon gibi amaçlarla kimyasal ve biyolojik püskürtmeler yapılıyor. Bazı araştırmalarda uçaklardan çıkan izlerin, havada aerosol birikiminin artabileceğinden de bahsediyor. Ayrıca tarımsal manipülasyon yapıldığına ilişkin iddialar da bulunuyor.
Uçaklar neden arkasında iz bırakır?
Jet motoruyla hareket eden uçaklar, yüksek irtifalara çıktığında jet motorundan çıkan nemli havanın soğukla karşılaşmasına neden olur. Şayet havadaki nem oranı oldukça yüksekse, yüksekliğine bağlı olacak şekilde bu iz uzun süre havada asılı bir şekilde kalır. Dünyadaki pek çok bilim kuruluşu, çıkan bu izin doğal olduğunu söylüyor ancak teori sık sık yeni bir iz vakasının ardından tekrar gündeme geliyor.
Jet uçaklarından çıkan bu izlerin yapısına ve havada asılı kalma sürelerine bakılarak, hava durumu tahmini yürütülebiliyor. Örneğin ince ve kısa süreli çizgiler, düşük nemli havayı temsil ederken, kalın ve uzun süreli çizgiler yüksek irtifalardaki nemli havayı yansıtır. Bu da fırtına gibi bir hava olayının yaklaştığının habercisi olarak kabul edilir.
Uçaklar kimyasal ve biyolojik püskürtme yapabilir mi?
Chemtrail komplo teorisine göre uçaklar havadan kimyasal ve biyolojik püskürtmeler yaparak insanları zehirliyor. Şayet jet uçaklarının böyle bir malzemeyi püskürtme sistemi olsaydı, malzemeleri üretmek, yüklemek ve dağıtmak için de geniş bir işletme yönetimi yapılması gerekirdi. Dünyadaki bütün uçaklara bu sistemi uyarlayabilmek imkansız olduğu gibi, gizli tutmak da imkansızdır. Çünkü böylesi devasa bir projede binlerce insanın çalışması gerekiyor. Günümüzde böyle bir sistemin veya programın varlığına ilişkin bir fotoğraf karesi dahi bulunmuyor.
Chemtrail ve Türkiye
Sosyal medya platformlarında pek çok kullanıcı, sık sık havada asılı duran izlerin fotoğraflarını çekip paylaşımlar yapıyor. Paylaşımları yapanlar, sık sık uzmanların ve yetkililerin konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmasını istiyor.
Türkiye’de Chemtrail ile ilgili ciddi takipçi sayılarına ulaşmış sosyal medya hesapları bulunuyor. Bu hesapların takipçileri sık sık gök yüzü fotoğrafları çekerek, chemtrail iddiasına yönelik paylaşım yapıyor. Chemtrail hususunda Yazar/Gazeteci Abdurrahman Dilipak, “Gazzelilere sıcak bomba bize biyolojik bomba” başlıklı paylaşımla bu konuyu gündeme getirdi.
Dilipak sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Gazzelilere sıcak bomba bize biyolojik bomba.. Burada ve orada aynı düşman saldırıyor ama biz saldırının farkında değiliz. Gazze direniyor.. Bizimkiler Gazze konusunda konuşuyor ama chemistrail konusunda konuşmuyorlar bile. Yurttaş ise felaketin farkında bile değil” ifadelerini kullandı.
Yine Chemtrail konusunu ele alan grup olarak bilinen Plandemi Büyük Buluşma Platformu üyeleri, hava modifikasyonu yoluyla kimyasal püskürtmelerin yapılarak canlılara zarar verildiği iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu. Platform Başkanı Ali Osman Önder, kimyasal spreylemenin tüm canlı türlerini hedef alan bir biyolojik silah olduğunu söyleyerek, “Üzerimizde etkili olan yorgunluğun, ağırlığın, baş ağrısının, halsizliğin hatta bağışıklık sisteminin çökmesinin ana kaynaklarından biri kimyasal püskürtmelerin yaşanmasıdır” dedi.
Chemtrail ve HAARP arasında komplo serüveni devam ediyor
HAARP (Yüksek Frekanslı Etkin Kutup Işıkları Araştırma Programı (İngilizce: High-frequency Active Auroral Research Program) tabanında büyük çaplı elektromanyetik süper silahlar programı anlamına geliyor. Komplo teorisyenleri de bu tip silahların programları dâhilinde, gökyüzünde elektrik akımını ileten maddeler bırakıldığına inanıyor.
HAARP, ABD Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Alaska eyaletinin en büyük üniversitesi Alaska Fairbanks ve Defansif İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) tarafından finanse edilmiş, etkin kutup ışıkları tabanlı, iyonosferin özelliklerini ve davranışlarını araştıran bir çalışma ve istasyondur. Söz konusu istasyon, İngiliz havacılık şirketi BAE Systems tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir.
HAARP, iyonosferi çözümleyerek radyo iletişim, izleme ve navigasyon için teknolojik iyileştirme gizilini araştırma amacını taşır. Program, Ağustos 2015’te sonlandırılmış ve radar tesisi, tüm ekipmanları ile birlikte Alaska Fairbanks Üniversitesine devredilmiştir.
Komplo teorisyenlerine göre HAARP de Chemtrail gibi zihin kontrolü yaratabilme amacıyla çalışan bir bilim istasyonudur. Ayrıca HAARP, yaşanan depremlerin akabinde, deprem silahı olarak sosyal medya ortamında tartışma konusu oluyor.