Çin merkezli Sina.com (新浪-Xīnlàng) sitesinde yer alan haberde, küresel üretim endüstrileri pandemi dolayısıyla darbe alsa da 2020 yılının Türk askeri sanayii için unutulmaz bir yıl olduğu ifade edildi.
Haberin devamında, Türkiye’nin yıllar içerisinde askeri üretim kapasitesini artırdığı, son yüzyılda Türk Donanması’nın sahip olduğu birçok geminin ya yurt dışından alındığı ya da lisans altında Türkiye’de üretildiği; ancak Türkiye’nin kendi gemi tasarımlarını ve üretim kabiliyetlerini ilerletmek amacıyla 1990’ların ortalarında MİLGEM projesini hayata geçirmeye başladığı ve bu projenin 2400 ton Ada sınıfı korvet, 3000 ton İstanbul sınıfı fırkateyn (TF-100) ve 7000 ton TF-2000 muhrip (destroyer) gemisini barındırdığı belirtildi.
Ayrıca Türkiye’nin Arap ülkelerindeki liderlik pozisyonu ve Avrasya’yı bağlayıcı coğrafi konumunun, Türkiye’nin MİLGEM projesi için birçok ülkeden fon almasını sağladığı ifade edildi. Buna örnek olarak Türkiye’nin Ukrayna’nın dışında Pakistan’a da 2018 yılında 4 adet Ada sınıfı korvet satılacağı anlaşmasını yaptığına ve genel olarak gemilerin sahip oldukları özelliklere değinildi. Ukrayna’ya yapılan 4 gemi ihracatının zamanla bazı sorunlarla karşılaşabileceği; çünkü gemilerin bazı ABD silahlarını kullandığı ve ABD’nin bir yabancı olduğu için satışların sürdürülebilirliğinin gerçekçi olmadığı, her ne kadar Ukrayna’nın İngiltere ya da Fransa tarafından üretilen sistemleri tercih etme ihtimali bulunsa da Türkiye ile bu iki devletin arasındaki tansiyonun yüksekliğinden dolayı Türkiye’ye silah teslimatlarını gerçekleştirmede pek istekli olmayacakları ifade edildi. Ancak haberin devamında, her ne kadar Ukrayna-Rusya arasındaki gerilim ve Ukrayna’nın bu gemileri Rusya’ya karşı kullanma durumundan dolayı Çin silah sistemlerinin seçenekler arasında yer almayacağı ifade edilse de Türkiye’nin geleneksel savunma sanayii ortakları Güney Kore, İtalya, İsveç ve Avusturya ile ABD’nin oluşturduğu boşluğu doldurabileceği ve bu yüzden de Ukrayna gemilerinin teslimatının problem olmayacağı belirtildi.
Türkiye’nin yaptığı askeri satışlar sonucu 2 ila 3 milyar Amerikan doları kazanmasıyla Türk gemi inşaat endüstrisini sonraki MİLGEM projeleri için destekleyebileceği, TCG Anadolu’nun kardeşi olarak bilinen TCG Trakya’nın da yakında inşaatının başlayacağı ifade edildi. Ancak Türkiye’nin artan gemi inşaatının yanında Türk tersane altyapı inşaatının bunu yakından takip etmediği belirtiliyor. İstanbul Donanma Tersanesi, İstanbul Sedef Tersanesi ve Gölcük Donanma Tersanesi gemi inşaatlarından sorumlu 3 büyük tersane olarak biliniyor. Ancak bu 3 gemi inşaat endüstrisinin ileri derecede pejmürde olduğu ifade ediliyor. Gölcük Tersanesi’nin kuru havuzunun yokluğu ve 150 metreden biraz uzun oluşu; İstanbul Tersanesi’nin her ne kadar son teknoloji gemilerin inşaatında kullanılsa da 200 metreden büyük gemilerin inşaatı için uygun olmaması problemler arasında gösteriliyor. Haberde 300 metrelik bir kuru havuza sahip olan Sedef Tersanesi’nin ise Türk Deniz Kuvvetleri gelecekte gerçekten bir uçak gemisi geliştirmek istediği takdirde inşaatı gerçekleştirebilecek tek tersane olduğu belirtiliyor. Sonuç olarak, Türk gemi inşaat endüstrisinin yüksek canlılığa sahip olduğu, gemi tasarımı ve montajı ile birçok alt sistem teknolojiyi üretebildiği vurgulanıyor. Öte yandan eğer Türkiye gerçekten gemi inşa alanında güçlü bir ülke olmak istiyorsa yalnızca özel bir tersaneye güvenmesinin zor olacağı da vurgulanıyor.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi
