Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tersane Komutanlığı’nda düzenlenen MİLGEM Projesi’nin 5’inci gemisi İstanbul (F-515) Fırkateyni’nin Denize İniş ve Pakistan MİLGEM Korvet Projesi 3’üncü Gemi İlk Kaynak törenlerine katıldı.
Tören vesilesiyle Pakistan’a selam ve sevgilerini gönderen Erdoğan, “Bugün tarihten süzülüp gelen Türkiye-Pakistan kardeşliğini, hamdolsun bir adım daha öteye taşıyoruz. Geçen sene İslamabad’a yaptığımız ziyaret vesilesiyle yeni boyutlar kazanan iki ülke iş birliği, inşallah her alanda güçlenmeye devam edecektir. Pakistanlı kardeşlerimizle özellikle savunma sanayi alanında çok ciddi bir potansiyelimizin olduğunu biliyoruz. Türkiye gibi Pakistan da oldukça zorlu bir coğrafyada terör örgütleri başta olmak üzere birçok tehditle mücadele ediyor. Bu tehditlerin bertaraf edilmesinde iki kardeş ülkenin birbirine sunabileceği çok ciddi katkılar olduğuna inanıyorum.” diye konuştu.
“Milli güvenliğimizi korumak amacıyla attığımız her adımda baskıyla karşılaştık”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yıllarda yaşanan olayların, savunma alanında güçlü, bağımsız ve teknolojik bakımdan yeterli olmayan milletlerin geleceklerine güvenle bakabilmelerinin mümkün olmadığını gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Bu durum bizim gibi aynı anda farklı cephelerde beka mücadelesi yürüten ülkeler için daha çok geçerlidir. Türkiye, hem milli güvenliğini garanti etmek hem de dostlarının haklarını savunabilmek için caydırıcılığını en üst düzeyde tutmak mecburiyetindedir. Biz yakın tarihimizde silah, mühimmat ve askeri teçhizat açısından dışa bağımlılığın acısını da çok çekmiş bir ülkeyiz. Kıbrıs Barış Harekatımız dolayısıyla uğradığımız ambargoları daha dün gibi hatırlıyoruz. Bırakın parasını peşin ödediğimiz uçakları teslim almayı, periyodik bakım için gönderdiğimiz uçaklarımızı dahi bu dönemde geri alamadık. Hatta yıllarca bize teslim edilmeyen uçaklar için hangarda saklama ücreti ödemek zorunda kaldık. Suriye’deki ve Irak’taki meşru terörle mücadele harekatlarımızdan Doğu Akdeniz ve Ege’deki çıkarlarımızı savunma mücadelemize kadar milli güvenliğimizi korumak amacıyla attığımız her adımda baskıyla karşılaştık.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iddia sahibi olmanın, imkan sahibi olmayı, bunun da çok çalışmayı gerektirdiğine işaret ederek, “Biz, iddiaları, hedefleri, dünyanın gidişatına dair söyleyecek sözü olan bir milletiz. Biz, 83 milyon vatandaşımızla beraber milyonlarca kardeşimizin de sorumluluğunu taşıyan bir ülkeyiz. Öyleyse askeri, ekonomik ve diplomatik bakımdan güçlü olmak bizim için tercihten öte bir zorunluluktur.” dedi.
“Askeri, ekonomik ve diplomatik bakımdan güçlü olmak bizim için zorunluluktur”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma alanında güçlü, bağımsız ve teknolojik bakımdan yeterli olmayan milletlerin geleceklerine güvenle bakabilmeleri mümkün değildir.” dedi.
“Türkiye hem milli güvenliğini garanti etmek hem de dostlarının haklarını savunabilmek için caydırıcılığını en üst düzeyde tutmak mecburiyetindedir.” diyen Erdoğan, “Askeri, ekonomik ve diplomatik bakımdan güçlü olmak bizim için tercihten öte bir zorunluluktur.” ifadesini kullandı.
“Biz iddiaları, hedefleri, dünyanın gidişatına dair söyleyecek sözü olan bir milletiz.” şeklinde konuşan Erdoğan, şunları söyledi:
“Savunma sanayisinde 2002 yılında sadece 62 proje yürütülürken bugün bu sayı 700’e yaklaştı.
Kara ve deniz araçlarında kendisiyle beraber dost ve müttefik ülkelerin ihtiyaçlarını da karşılayan bir ülke haline geldik.
Kendi savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke içinde yer alıyoruz.
İçimizdeki gafillerin tüm karalama kampanyalarına rağmen silahlı, silahsız insanız hava araçlarımız tüm dünyada gıpta ile takip ediliyor.
Bugüne kadar yapılan çalışmaların başarısını, kurumlarımız arasındaki iş birliğini geliştirmemize borçluyuz.
Küresel tedarikçilerin önümüze çıkardığı zorlukları ve uyguladığı gizli, açık ambargoları kendi gücüyle aşabilen bir ülke konumundayız. Öyle bir yere doğru gidiyoruz ki maalesef hiç arzu etmeyiz ama kötü komşular bizi ev sahibi yaptı.
Herhangi bir alanda muadil ürünler ve projeler arasında mutlaka kendi firmalarımızı, milli kuruluşlarımızı tercih etmek birinci önceliğimizdir.”
“Donanmamızı çok güçlü bir konuma getireceğiz”
Erdoğan, “İnsansız hava aracı, silahlı insansız hava aracı ve TİHA üretiminde artık dünyanın ilk 3-4 ülkesi arasındayız.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Acil ihtiyaçları karşılayacak, özellikle de dışarıdan temin yoluna gitsek bile planlamalarımızın omurgası mutlaka milli imkanlara dayanmalıdır.” dedi.
“Savunma sanayisinde sadece geçmişin eksiklerini gidermekle kalmıyoruz, aynı zamanda geleceğe de hazırlanıyoruz.” diyen Erdoğan, “İnşallah 5 yılda hizmete alacağımız 5 büyük proje ile donanmamızı çok güçlü bir konuma getireceğiz.” şeklinde konuştu.
Erdoğan, “Korkut alçak irtifa hava savunma sisteminin deniz versiyonu olan Gökdeniz’i ilk kez İstanbul Fırkateyni’yle birlikte envantere alacağız. Anadolu Gemimizden sonra yerli ve milli olarak planlayacağımız uçak gemimiz bizi bu alanda en üst lige taşıyacaktır” dedi.
“Kendi savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke içinde yer alıyoruz”
Savunma sanayinde 2002 yılından itibaren millilik ve yerliliğin azami seviyeye çıkarılması için her türlü imkanı seferber ettiklerini dile getiren Erdoğan, bu gayretlerinin neticesini de almayı başardıklarını söyledi.
Erdoğan, “Savunma sanayiinde 2002 yılında sadece 62 proje yürütülürken, bugün bu sayı 700’e yaklaştı. Sadece son 5 yılda yaklaştık 350 yeni projeyi başlattık. Bütçesi 5,5 milyar doları ancak bulan savunma projelerini yaklaşık 11 katlık bir artışla 60 milyar dolarlık proje hacmine ulaştırdık.” diye konuştu.
İhale süreci devam eden projeler de göz önüne alındığında bu alanda 75 milyar doların üzerinde bir büyüklüğe ulaşıldığını aktaran Erdoğan, “Aynı yıllarda savunma sanayi alanında çalışan firma sayımız 56’dan 1500’ün üzerine çıktı. Sektörün 1 milyar dolara ancak varan yıllık ciro rakamı bugün 11 milyar doları buldu. İhracatımız ise 248 milyon dolar seviyesinden 3 milyar doları aşan bir noktaya geldi.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, askeri gemi inşaat sektöründe ise 3 kıtada, 9 ülkeye toplam bedeli 3 milyar doları bulan 130 adet deniz platformu ihraç ettiklerini belirterek, şöyle devam etti:
“Sadece 4 yıl önce dünyanın ilk 100 savunma şirketi listesinde 2 firmamız varken, hamdolsun bugün aynı listede 7 firma ile temsil ediliyoruz. Kara ve deniz araçlarında kendimizle beraber dost ve müttefik ülkelerin ihtiyaçlarını da karşılayan bir ülke haline geldik. Kendi savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke içinde yer alıyoruz. İnsansız hava aracı, silahlı insansız hava aracı ve TİHA üretimindeyse artık dünyanın ilk 3-4 ülkesi arasındayız. Nereden nereye. İçimizdeki gafillerin tüm karalama kampanyalarına rağmen silahlı, silahsız insansız hava araçlarımız tüm dünyada gıptayla takip ediliyor. En son 44 günlük Karabağ zaferinde olduğu gibi Türk SİHA’ları elde ettikleri başarılarla harp yöntemlerini de değiştiriyor. Aynı şekilde Libya’da bütün oradaki savaşın akışını değiştirmiştir. SİHA’ların göz dolduran başarılarıyla beraber ülkemizin diğer savunma ürünlerine yönelik ilgi de artıyor. Küresel tedarikçilerin önümüze çıkardığı zorlukları ve uyguladığı gizli, açık ambargoları kendi gücüyle aşabilen bir ülke konumundayız. Öyle bir yere doğru gidiyoruz ki maalesef hiç arzu etmeyiz ama kötü komşular bizi ev sahibi yaptı.”
“Planlamalarımızın omurgası mutlaka milli imkanlara dayanmalıdır”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hala önlerinde katetmeleri gereken ciddi mesafe bulunduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Örneğin kamera… Güya dostuz, güya NATO’da beraberiz, kamera istiyoruz kamera vermiyor. Niye? ‘Sen niye Ermenistan’la savaşıyorsun?’ Ermenistan benim dostuma, soydaşlarıma saldırıyor, biz de bundan dolayı burada elimizden gelen desteği vermek durumundayız, bunu yapıyoruz. Senle biz NATO’da beraber değil miyiz? Beraberiz. NATO’da beraber olduğumuza göre niçin burada bu tür bir yaklaşım yapıyorsun? Ne oldu? Şimdi bunu da hamdolsun biz kendimiz üretir duruma geldik, geliyoruz. Bugüne kadar yapılan çalışmaların başarısını kurumlarımız arasındaki iş birliğini geliştirmemize borçluyuz. Kara, deniz ve hava gücümüzü artırırken kurumsal taassuplarla değil, vizyoner bir bakış açısıyla hareket ettik.”
Kamu, özel sektör, üniversite ayrımına gitmeden tüm imkanları, tüm bilgi birikimini en etkin şekilde değerlendirmeye çalıştıklarına işaret eden Erdoğan, şimdi bunu bir adım daha öteye taşımaları gerektiğini söyledi.
Erdoğan, kurumların verimliliğini artırma noktasında yaşanan eksikliklerin süratle giderilmesi gerektiğini, mevcut bilgi birikimini ve kaynakları en doğru şekilde kullanarak aynı konuda mükerrer işler yapılmasının önüne geçerek hiçbir şekilde israfa mahal verilmemesi gerektiğini kaydetti.
Bilginin çok hızlı bir şekilde yayıldığı, bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı bir yüzyılda yaşamanın sağladığı avantajları çok iyi değerlendirmek gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları aktardı:
“Herhangi bir alanda muadil ürünler ve projeler arasında mutlaka kendi firmalarımızı, kendi milli kuruluşlarımızı tercih etmek birinci önceliğimizdir. Acil ihtiyaçları karşılayacak özellikle de dışardan temin yoluna gitsek bile planlamalarımızın omurgası mutlaka milli imkanlara dayanmalıdır. Tüm bu hususlarda Savunma Sanayi Başkanlığımıza, üniversitelerimize, SAGE ve STM gibi savunma sanayi kuruluşlarımıza, firmalarımıza çok önemli görevler düşüyor. Bu uğurda çalışan işinin ehli, üretken ve samimi tüm girişimcilerimizin ve firmalarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz.”
“Savunma sanayiinde geleceğe de hazırlanıyoruz”
Bugün MİLGEM projesinin 5’inci gemisi istif sınıfı fırkateynlerin birincisi, ülkenin ilk milli fırkateyni olacak İstanbul’u suyla, mavi denizle buluşturduklarını hatırlatan Erdoğan, İstanbul Tersane Komutanlığı’nda inşası süren projede STM’nin altında 150’den fazla sistem için 80 civarında alt yüklenicinin görev yaptığını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, korvet sınıfı MİLGEM’lerde ulaşılan yerlilik oranının yaklaşık yüzde 70 iken, İstanbul gemisinde bunu yüzde 75’in üzerine çıkarmanın ayrıca memnuniyet verici olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“Milli imkanlarla tasarlanan fırkateynimiz gelişmiş hava savunma ve su üstü harbi, deniz altı savunma harbi ve karakol faaliyetlerini icra edecektir. Ayrıca keşif ve gözetleme, hedef tespit, teşhis ve tanıma, erken ihbar kabiliyetleriyle üs ve liman savunması görevlerini gerçekleştirecektir. İstanbul Fırkateyni’mizi Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza kazandırmayı hedefliyoruz. Savunma sanayinde sadece geçmişin eksiklerini gidermekle kalmıyor, aynı zamanda geleceğe de hazırlanıyoruz.”
Araştırma, geliştirme yatırımlarını artırarak yüksek teknoloji gerektiren sistemlerin hayata geçirilmeye devam ettiğini ifade eden Erdoğan, “Korkut alçak irtifa hava savunma sisteminin deniz versiyonu olan Gökdeniz’i ilk kez İstanbul Fırkateyni’yle birlikte envantere alacağız.” diye konuştu.
Erdoğan, yerli ve milli olarak geliştirilen üç boyutlu arama radarı ve aydınlatma radarı gibi sistemlerinin de bu gemiyle ilk kez kullanılmaya başlanacağını dile getirerek, MİLGEM istif sınıfı gemilerin MİLGEM ada sınıfı gemilerden ana farklılığının hava savunma kabiliyetinin artırılması olduğunu kaydetti.
Bunun için geliştirmesi süren milli dikey atım sistemini de İstanbul Fırkateyni’nde ilk kez kullanacaklarını vurgulayan Erdoğan, ilk milli gemisavar füzesi Atmaca’nın gemilere entegre edilmeye başlandığını söyledi.
Bu gemilerde Atmaca’nın göreve hazır olacağını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“İnşallah 5 yılda hizmete alacağımız 5 büyük proje ile donanmamızı çok güçlü bir konuma getireceğiz. Bu sene içinde test ve eğitim gemimiz Ufuk’u, yine bu yıl içinde üzerine konuşlandıracağımız helikopter ve İHA’larla hava operasyonları yapabileceğimiz çok maksatlı amfibi hücum gemimiz Anadolu’yu, önümüzdeki yıl yeni tip denizaltılarımızın ilki olan Piri Reis’i, 2023’te İstanbul Fırkateynimizi, 2024’te denizde ikmal ve muharebe destek gemisi DİMDEG’i inşallah Deniz Kuvvetlerimize kazandıracağız. Ayrıca denizaltı teknolojisinde önemli kabiliyetler edindiğimizi yeni tip 6 denizaltımızı 2022 yılında Piri Reis’ten başlayarak her yıl birer tane olmak üzere hizmete alacağız.”
“MİLGEM istif sınıfındaki 6, 7 ve 8’inci fırkateynlerin inşa sürecini başlattık”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, denizaltı platformlarından uçak gemilerine kadar çeşitli muharip deniz platformlarının ileri teknolojiye sahip yerli ve milli silah ve sensör sistemleriyle birlikte geliştirilmesini ve bunların ihracatını sağlamayı hedeflediklerini söyledi.
MİLGEM istif sınıfında 6, 7 ve 8’inci fırkateynlerin inşasıyla ilgili süreci de yakın zamanda başlattıklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
“Anadolu gemimizden sonra yerli ve milli olarak planlayacağımız uçak gemimiz bizi bu alanda en üst lige taşıyacaktır, bunun da görüşmelerini yapıyoruz ve süratle onun da adımını inşallah atacağız. Kaptanı Derya Barbaros Hayrettin Paşa ‘Denizlere hakim olan cihana hakim olur.’ diyerek deniz gücünün önemini ifade etmiştir. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak kendimizi bu alanda sürekli geliştirmek, ileri teknolojilerle altyapımızı güçlendirmek durumundayız. Bunu da ancak bütüncül bir bakış açısıyla başarabiliriz. Kamu ve özel sektörüyle Türk savunma sanayinin tamamı bir bütündür. Terör örgütleriyle simbiyotik ilişkisi olanların tamamı yalan, tamamı çarpıtma ürünü hezeyanlarının bizi doğru yoldan alıkoymasına müsaade edemeyiz. Bunların amacı ülkemizi sadece askeri açıdan değil ekonomik olarak da dışarıya bağımlı kılmaktır.”
Erdoğan, merhum Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş ve Nuri Killigil gibi vatan ve millet sevdalısı girişimcilerin projelerini dinamitleyenlerin bugün de aynı tavrı farklı söylemlerle devam ettirdiğini vurgulayarak, “Heyhat artık o günler geçti. Onlar eski Türkiye’deydi. Şimdi yeni Türkiye, büyük ve güçlü Türkiye var. Onlar ne yaparsa yapsın biz hedeflerimize, sınırsız teknolojiler, güvenli yarınlar şiarıyla çalışan kuruluşlarımızın gayretleriyle inşallah ulaşacağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.” ifadesini kullandı.
İstanbul Fırkateyni’nin inşasının kazasız ve belasız tamamlanması dileğinde bulunan Erdoğan, projede emeği geçenlere de teşekkür etti.
Erdoğan, ilk kaynağı yapılacak Pakistan MİLGEM Korvet Projesi 3’üncü Gemi’nin dost ve kardeş Pakistan’a hayırlı olması temennisinde bulundu.
Notlar
Törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, Donanma Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak ve ilgililer katıldı.
Burada resmi törenle karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, askerleri selamladı.
Törenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan MİLGEM Korvet Projesi 3’üncü Gemisi’nin ilk kaynağını yaptı.
Erdoğan, TBMM Başkanı Şentop ve beraberindekiler daha sonra hatıra fotoğrafı çektirdi.
Gelen hazır raporunun ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın eşi Şule Akar, “İstanbul gemisini denize indiriyorum. Vatanıma milletime hayırlı ve uğurlu olmanı, şanlı Türk bayrağını denizlerde şeref ve başarıyla dalgalandırmanı diliyorum. Bahtın açık, denizlerin sakin, pruvan neta olsun.” ifadelerini kullandıktan sonra, misinayı keserek İstanbul Fırkateyni’ni denize indirdi.
İlk milli fırkateyn TCG-İstanbul gemisi
MİLGEM Projesinin 5. gemisi, projenin ilk istif sınıfı fırkateyni, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı projesiyle STM firması ana yükleniciliğinde inşa ediliyor. Projede, 80 civarında, büyük çoğunluğu yerli olan alt yüklenici firma görev alıyor. Projede çalışan toplam firma sayısı ise 220.
Geminin, denize indirilmesinin ardından yapılacak testlerin ardından 2023’te teslim edilmesi hedefleniyor.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi