Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Kıbrıs’ta artık iki eşit devlet, iki eşit toplum temelinde iki ayrı devleti konuşabiliriz, bunu müzakere edebiliriz.” dedi.
Oktay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) devlet televizyonu Bayrak Radyo Televizyonunda (BRT) canlı yayın programına konuk olarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC’nin geleceğiyle ilgili yaptığı açıklamaya ilişkin, “Cumhurbaşkanımız bugünkü konuşması tarihi bir konuşmaydı. Rum kesimi ve Yunanistan’da dahil, hem içeriye hem dışarıya bütün dünyaya netti. Bu konuda taraf olanlar veya taraf olmadığı halde taraf gibi davrananlara son derece net bir mesajdı. Bu ileride de hatırlanacaktır.” dedi.
Türkiye’nin hiçbir zaman tehditle iş yapmaya gelmeyeceğini vurgulayan Oktay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Çılgın Türkleri tanımadıysanız tanıyın artık” sözleriyle Türkiye’ye yönelik tehditlere asla taviz verilmeyeceğinin altını çizdi.
Oktay, Kıbrıs meselesinde Türk milletinin her zaman yapıcı olduğunu belirterek, “Ada’da barışın, refahın sağlanabileceği iki toplumun bir arada, eşit temelde, eşit haklarda yaşayabilecekleri bir çözüm olsun ve barış getirsin dedik, Türkiye bunu yapmıştır. Ancak bunun karşılığında karşı taraf hiç bir zaman iyi niyetle yaklaşmadığı için sonuç alınamamıştır.” dedi.
2004’te Annan Planı referandumuna Kıbrıs Türk tarafının “Evet”, Rum tarafının ise “Hayır” dediğini hatırlatan Oktay, çözüme destek verdiğini iddia eden Avrupa Birliği’nin (AB) bu süreçte Rum tarafını AB üyeliğine aldığını ve bununla kendi ilkelerini ve yasalarını çiğnediğini ifade etti.
Oktay, Kıbrıs’ta uzun yıllar federal temelde bir çözüm arayışı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Rum kesimi, hiçbir zaman ne elindeki gücü, kaynakları, hükümeti ve hiçbir şeyi Türk tarafıyla paylaşmak istemedi. Burada, Kıbrıs Türkü’nün asimilasyonuna dönük bir aldatmaca olduğunu görüyoruz. Neredeyse 50 yıla yakın bir görüşmeden bahsediyoruz. En son Crans Montana görüşmelerinde, Türkiye, ‘Bu bizim görüşeceğimiz en son federe devlet konusudur.’ demiştir. Bugün geldiğimiz noktada Cumhurbaşkanımızın söylediği son derece nettir. Biz, dediğimiz noktadayız, verdiğimiz sözleri yerine getirdik, karşılığında gördüğümüz bellidir. Bundan sonra duruşumuz nettir, federe devlet diye bir konu gündemde yoktur. BM öncülüğünde Kıbrıs konulu gayrıresmi 5+1 toplantı martta olabilir. Bu da Türkiye’nin önerisidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yeni şeyler konuşmak lazım” sözlerini hatırlatan Oktay, yeni şeylerden kastedilen durumun hali hazırda Ada’da var olan iki toplum olduğunun altını çizdi.
“Kıbrıs’ta iki ayrı devleti konuşabiliriz”
Oktay, Kıbrıs’taki iki yapının birbiriyle konuşması gerektiğinin altını çizerek, “Kıbrıs’ta iki eşit devlet, iki eşit toplum temelinde iki ayrı devleti konuşabiliriz, bunu müzakere edebiliriz. Bunun içinin nasıl doldurulacağını konuşabiliriz ama artık federe devlet geride kalmıştır.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bu konuyla ilgili ABD’ye, AB’ye ve dünyaya da mesajını çok net verdiğini belirten Oktay, taraf olmamaları ve çözüme katkı sağlamak istiyorlarsa adil davranmaları gerektiğini vurguladığını hatırlattı.
Oktay, “AB ve diğer bazı ülkelerin dış politikaları, Rum kesimi ve Yunanistan tarafından ipotek ve tehdit altındadır. Kendi özgür iradeleriyle karar verememektedirler. Biz de bu ülkelere, ‘Bu tehdidin ve ipoteğin altında barış görüşmeleri yapamazsınız, Türkiye ile ilişkileri götüremezsiniz.’ diyoruz.” dedi.
Tehditlere tarih boyunca boyun eğmediklerini söyleyen Oktay, Türkiye olarak ısrarla diplomatik ve barışçıl yolları sonuna kadar zorladıklarını ifade etti.
“Doğu Akdeniz’deki sorunlar tüm açıklığıyla tartışılabilir”
Oktay, şöyle devam etti:
“Burada Türkiye olarak yaptığımız şeylerden biri, yeni açılımlardan birisi de Doğu Akdeniz Konferansı çağrısı olmuştur. AB de BM de buna sıcak bakmıştır. AB hatta sahiplenmek istemiştir. Biz de dedik ki ‘Tabii buyurun, tek şartla; Rum kesimi, KKTC ile birlikte bu konferansa davetlidir. Birlikte gelirler ya da hiç gelemezler.’ Ülkeler de zaten bölge içerisindeki ülkeler olur. Zaten garantör devletler var. Doğu Akdeniz’deki sorunlar tüm açıklığıyla tartışılabilir.”
Doğu Akdeniz’de hidrokarbon kaynaklarının keşfedilmesiyle Kıbrıs’ın neredeyse tüm ülkelerin odak noktasına dönüşmeye başladığını belirten Oktay, bu kaynakların adil olarak paylaşılması gerektiğini ve Türkiye olarak hidrokarbon kaynakları çatışmanın değil barışın aracısı olabileceğini savunduklarını vurguladı.
“İşgalci görmek istiyorlarsa aynaya baksınlar”
Oktay, “Doğu Akdeniz’de var olan kaynakların nasıl paylaşılacağıyla alakalı, adilane bir paylaşımın nasıl yapılabileceğiyle alakalı bir teklifimiz oldu. KKTC olarak yapılan bir teklifti. Bu teklifimiz de hala açıktır. Biz burada da bunu anlatmaya devam edeceğiz.”
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in dün Kıbrıs Rum kesimine gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Rum lider Nikos Anastasiadis ile Türkiye’ye karşı yaptığı açıklamalara tepki gösteren Oktay, “Aslında onların aynaya bakarak konuştukları şeydir, işgalci görmek istiyorlarsa aynaya baksınlar. 1571’den 1878’e kadar aralıksız burayı yöneten bir toplumdan bahsediyoruz, Türk milletinden ve Türk toplumundan bahsediyoruz. Burada ev sahibi Türk milletidir ve Kıbrıs Türkü’dür, misafir olan ve işgal eden birileri varsa onların ta kendileridir.” dedi.
Oktay, son zamanlarda ABD, Rusya ve Fransa’nın, Kıbrıs Rum kesimiyle askeri eğitim ve iş birliği adı altında anlaşma imzalamalarını da yakinen takip ettiklerini, AB’nin yaptığı hataların bu ülkeler tarafından da yapılmamasını da arzu ettiklerini söyledi.
“Sahil şeridi artık açıldı”
Kapalı Maraş’ın açılım süreci konusunda kimsenin tepkisine göre hareket edemeyeceklerini belirten Oktay, yapılacak değerlendirmelerin ardından gereken adımları atacaklarını ve Kıbrıs Türkü’nün faydasına olan ne ise sonuna kadar destekleyeceklerini söyledi.
1974’ten beri kendi toprağını iyi niyetle tutan bir devletin söz konusu olduğunu vurgulayan Oktay, yaklaşık 50 yıldır bekleyen bu devletin, “artık yeter” dediğini ve birkaç neslin bu bölgenin açılmasını beklediğini dile getirdi.
Oktay, “Bu çocukların, gençlerin geleceğini seni beklemekle karartamam. Gazimağusa’yı düşünün, oradaki çocukların ve insanların Maraş’ın sahil kısmının açıldıktan sonra oradaki sahilde dolaşmalarını, sevincini düşünün. Bu mu daha iyi yoksa şehri farelerin dolaştığı terkedilmiş harabe bir şehir olarak daha da kötüye götürmek mi daha iyi?” ifadesini kullandı.
Kapalı Maraş’ın açılması noktasında KKTC’nin kararını verdiğine ve Türkiye’nin de sonuna kadar bu kararın arkasında olduğuna dikkati çeken Oktay, sahil şeridinin artık açıldığını aktardı.
“Bundan sonra ikici aşama gelecektir”
Oktay, şunları kaydetti:
“(Maraş’ın açılması konusunda) Bundan sonra ikinci aşama gelecektir. Taşınmaz Mal Komisyonu vardır. Herkesin hak ve hukukuna riayet edilerek bir çözüm yolu bulunacaktır. Başka ülke vatandaşı birisinin toprağı veya gayrimenkulü varsa yine Taşınmaz Mal Komisyonu aracılığıyla çözüme kavuşturulacaktır. Gelip orada kendi işletmesini fiilen işletebilecektir. Bir zamanlar dünyanın incisi olan bu bölgenin yeniden açılması bölgedeki tüm kesimlerin faydasına olacaktır.”
“Gerçek dışı taleplerle masaya gelinmemeli”
Bölgenin tamamının açılmasıyla alakalı henüz bir takvimin olmadığını aktaran Oktay, açılımın devamının geleceğini ifade etti.
Oktay, BM öncülüğünde yakın zamanda Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde, garantör devletlerin de katılımıyla düzenlenmesi planlanan Kıbrıs konulu 5+1 gayrıresmi toplantı ve diğer görüşmelerde, Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan’ın Maraş’ın artık bir pazarlık konusu olduğu fikrini unutması gerektiğini vurguladı.
Artık yeni şeyler söylemek gerektiğini dile getiren Oktay, “Bu tür gerçek dışı taleplerle masaya gelinmemeli. Artık konuşulması gereken, var olan gerçekliğin yasal zemine oturtulmasıdır.” dedi.
Oktay, KKTC’nin üzerinde hiçbir şekilde savunulamayacak ambargolar olduğuna işaret ederek, Kıbrıs Türkleri için en temel haklardan biri olan ulaşım hakkının dahi engellendiği bir dışlanmanın söz konusu olduğuna dikkati çekti.
Birleşmiş Milletler’in (BM) Kıbrıs’taki hiçbir soruna çözüm üretemediğini ifade eden Oktay, “BM’nin Maraş için kendi gözetiminde bir yönetim teklif edecek kredibilitesi yok. BM herhangi bir soruna çözüm bulabilmiş bir yapı değildir. Bu söylediğimiz, Maraş’ın ekonomiye kazandırılması, BM kararlarına da uygundur.” diye konuştu.
Oktay, Türkiye’nin kapalı Maraş’la ilgili çalışmalarını Dışişleri Bakanlığı ve ilgili tüm birimler vasıtasıyla ciddiyetle sürdürdüğünü, bu konuda sağlam temellere dayanarak konuştuklarını ve KKTC ile istişare etiklerini vurguladı.
“Yeni KKTC” söylemi
Oktay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dile getirdiği “yeni KKTC” söylemine ilişkin, “Yeni KKTC, her anlamda altyapısını tamamlamış, kendi ayakları üzerinde durabilecek bir üst yapıyı kurabilen, donanımlı gençleri ve iş insanlarıyla üreten, turizm potansiyelini diğer alanlara da taşıyan, kendi kendisine yeten ve her bir vatandaşının gururla ‘ben buradayım’ diyebileceği bir KKTC’dir görmektir. Bütün arzumuz da budur.” değerlendirmesinde bulundu.
Geniş bir heyetle, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrası birçok alanda planlama yapmak üzere KKTC’ye geldiklerini belirten Oktay, KKTC’nin dünyadaki rekabetten geri kalmasını istemediklerini ifade etti.
Oktay, KKTC’de yıllar önce başlayan yol projelerinin hala bitmediğini ve bunun sebebinin ise kamulaştırmayla ilgili, sistem kaynak veya yasal değişiklik gerektirebilecek altyapılarla ilgili olduğuna işaret etti.
KKTC’de yakın aralıklarla yapılan seçimlerin reformları ertelediğine işaret eden Oktay, bu aksaklıkların dışarıdan gelen yatırımcıyı da etkilediğini ve bu sorunların aşıldığı bir KKTC’yi görmek istediklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Türkiye’de yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı başarılı bir mücadele verildiğini belirterek, Türkiye’nin aşı ile ilgili çalışmalara başlattığını ifade etti.
Türkiye’nin sağlık alanındaki altyapısının çok güçlü olduğuna dikkati çeken Oktay, “Salgın ve doğal afetlerle birlikte görüldü ki Türkiye’deki sağlık altyapısı muhteşem bir öngörüyle oluşturuldu. Sağlık alanında birden bire dünyadaki en avantajlı ülkelerden biri konumuna geldik. Bu konumumuz, bize sağlık ekipmanları, aşı ve ilaç konusunda çalışma konusunda özgüven aşıladı ve o çalışmalar başladı. Salgın bu anlamda bizim için bir salgına dönüştü.” dedi.
“Bizdeki hangi aşılama hangi çerçevede gidiyorsa bu KKTC’ye de yansıtılacaktır”
Oktay, KKTC’nin de sağlık konusunda hiç kimseye muhtaç olmaması için çalışmalar yürüttüklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, “Türkiye’deki hava ambulansları dahil, tüm sağlık imkanları, buranın (KKTC) emrindedir. Hükümete ‘Hastaları da taşıyabiliriz, Türkiye’nin sağlık altyapısı sizin de altyapınızdır.’ dedik. Bize de söylenen, ‘Normal hastaları değil ama yoğun bakımdakileri taşıdığınızda biz son derece rahatlarız.’ oldu. Biz de onları taşıdık, gelmek isteyen her hastamızı aldık. Aşılama konusunda da, diğer Kovid-19 desteklerinde olduğu gibi KKTC’yi asla yalnız bırakmadık.” diye konuştu.
Türkiye’nin KKTC’ye ekonomik desteklerin yanı sıra Kovid-19 desteklerinin sürekli devam ettiğini kaydeden Oktay, aşılama olayında da “Türkiye’deki imkanlar, KKTC’nin de imkanlarıdır” anlayışında olduklarını ifade etti.
Oktay, “Bizdeki hangi aşılama hangi çerçevede gidiyorsa bu KKTC’ye de yansıtılacaktır. Türkiye’ye gelen aşıları biz KKTC’ye de iletmeye başladık, devamı da gelecektir. Bunu yarın da yine görüşüyoruz olacağız ve heyetler arası görüşmeden sonra bunu da açıklayacağız. Bu konuda hiç kimsenin bir endişeye kapılmasında gerek yok. Bizdeki imkanların sizin de imkanların olduğunu bilmenizi isteriz.” ifadesini kullandı.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi