Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 22 Nisan Pazartesi günü geniş bir heyet eşliğinde Irak’ı ziyaret etti. Tam 13 yıl aradan sonra gerçekleşen bu ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan Bağdat’ta ilk olarak Irak Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşid ile sonrasında da Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile görüştü. Görüşmede Türkiye ve Irak ikili ilişkileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, bölgesel ve küresel meseleler ile terörle mücadele konuları ele alındı.
Bir süredir planlanan bu ziyaret, Ankara ile Bağdat arasındaki ilişkilerin yeni bir aşamaya taşınması ve Orta Doğu bölgeselinde yeni denklemler ortaya çıkarması açısından büyük önem taşımaktadır.
13 yıllık Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığından sonra Dışişleri Bakanlığı görevine getirilen Hakan Fidan, göreve gelmesinin hemen ardından 22-24 Ağustos 2023 tarihleri arasında Bağdat’a ve Erbil’e gitmişti. Erdoğan ise Erbil’i ilk kez ziyaret etti. Bundan önceki sekiz ayda Türkiye ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasında bugüne kadar ki en kapsamlı ziyaret ve görüşme trafiği yaşanmıştı.
Bu süreçte Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Bağdat ve Erbil’i kapsayan kapsamlı bir ziyaret düzenlemişti.
PKK “Yasaklı Örgüt” Olarak Tanınmıştı
Başbakan Sudani ile düzenlenen ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PKK’nın Irak’ta yasaklı örgüt ilan edilmesini memnuniyetle karşıladık. Resmen terör örgütü ilan edilerek Irak topraklarındaki varlığının en kısa zamanda sonlanacağına dair olan inancımı mevkidaşlarımla paylaştım. Irak hükümetinin bu yönde atacağı tüm adımlarda ihtiyaç duyacağı tüm desteği sağlamaya hazırız.” ifadelerini kullanarak Irak’tan PKK’yı terör örgütü olarak tanımasını beklediklerini söyledi.
Türkiye ve Irak, Aralık 2023’ten bu yana arka arkaya yapılan görüşmeler sonucunda Irak topraklarında varlığını sürdüren PKK’ya karşı beraber hareket etme konusunda belli bir noktaya ulaştı.
Gerçekleşen görüşmelerin arka planında, Aralık 2023’de bir toplantıda PKK’nın ilk kez “ortak bir tehdit” olarak tanımlanmasından sonra, takvim yaprakları 21 Mart 2024’ü gösterdiğinde Irak ilk defa PKK’yı yasaklı örgüt olarak tanımlamıştı.
İlk başlarda çeşitli medya kuruluşları ve görüş sahipleri açısından bu durum pek önemsenmemiş olsa da bu gelişmenin devamında gerçekleşen ziyaretler de bölgesel dinamikler adına çok anlamlı. Peki ama neden?
Kararın gerekliliğinin uygulamaya konulması durumunda Irak artık, anayasal bir zorunluluk olarak, PKK’nın ülke topraklarındaki varlığını ve faaliyetlerini sonlandırmak için çaba gösterecek, finansal kaynakları ve propaganda faaliyetlerini engellemeye odaklanacaktır.
Dahası, merkezi hükümetin bu kararıyla birlikte, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) içinde de örgüte karşı önlemler alınması kaçınılmaz hale gelecektir. Irak’ın kuzeyinde, Barzani yönetiminin zaten PKK ile iyi ilişkileri bulunmamaktadır, ancak Kandil Dağı çevresindeki Talabani ailesi için durum farklıdır. Talabani ailesi, özellikle Süleymaniye çevresinde PKK’ya destek olmaktadır.
ABD’nin Irak’taki Kürt Bölgesel Yönetimi’ne Verdiği Destek
Amerika Birleşik Devletleri’nin, Irak’ta Kürt Bölgesel Yönetimi’ne olan desteği apaçık bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. İran ile olan çekişmelerde, Irak içerisinde Kürtleri stratejik bir güç olarak görmekte olan ABD, Erbil’in güçlenmesini desteklemektedir. Erbil’in güçlenme süreci ise, Türkiye’den gelecek yatırımlarla doğru orantılı bir şekilde ilerlemektedir.
Erdoğan’ın Erbil’i ziyaretinin olumlu sonuçlanmasıyla, gerçekleştirilen anlaşmalar ve teyit edilecek taahhütler çerçevesinde, yaz aylarında Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani’nin Türkiye’ye bir iade-i ziyaret gerçekleştirmesi beklenmektedir.
Ayrıca, Kuzey Irak’ta PKK’nın varlığına yönelik yürütülen askeri operasyonlar sürerken, Erbil ile ilişkilerin ivme kazanması ve Irak Hükümeti ile ekonomik işbirliklerinin genişlemesi için uygun bir zemin hazırlanmaktadır.
Türkiye, şu an için bu kendine yarar sağlayan atmosferi başarıyla kullanmaktadır. Ancak İsrail ile savaşın eşiğinde bulunan İran’ın, ABD’nin müttefiki olan Irak’taki Kürt Bölgesel Yönetimi’nin güçlenmesinden rahatsız olabileceği de bir gerçektir. Bu durum da, Ankara’nın zor bir denge politikası izlemesini gerektirmektedir. Ankara, bir yandan Erbil ile hinterland ilişkilerini güçlendirirken, diğer yandan İran ile olan diplomatik bağlarını koruma zorunluluğu ile karşı karşıya kalmaktadır.
Irak Neden Bu Kararı Verdi?
Esasen, Türkiye’nin Irak’ın güneyindeki Basra Körfezi’nden başlayarak Bağdat üzerinden Şırnak’a dek uzanması planlanan bir ticaret güzergâhı olan Türkiye-Irak Ekonomik Koridoru, ABD’nin desteklediği ve Türkiye’nin dışında bırakıldığı Hindistan’dan Yunanistan’a kadar uzanan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’na (IMEC Koridoru) ciddi bir alternatif olarak değerlendirilmektedir. Irak, bu projeden önemli ölçüde gelir elde etme potansiyeli nedeniyle projeyi desteklemekte olup projenin başarıya ulaşması için bölgedeki PKK varlığının ortadan kaldırılması gerekmektedir.
PKK terör örgütü, Türkiye tarafından 2019 yılından itibaren yürütülen Pençe Harekâtları sonucunda Irak’ın kuzeyindeki hareket serbestisini yitirdikten sonra güneye doğru hareket etmeye başlamıştır. Bu durum, doğrudan Bağdat hükümeti için bir tehdit oluşturmakta ve eğer İran müdahale etmezse Bağdat’ın bu duruma karşı adımlar atması halinde olumlu sonuçlar elde edilmesi mümkün olacaktır.
Erdoğan’ın Kazançlı İşbirliği Yaklaşımı
Türkiye, 2010’ların başlarında Erbil ile derinlemesine ilişkiler geliştirerek ciddi yatırımlar gerçekleştirdi ve şayet bu pozitif dinamik yeniden canlandırılabilirse, süreç önceki noktada devam ettirilebilir.
Bu durum, hem Türkiye hem de Erbil için karşılıklı fayda sağlayacak bir işbirliği niteliğindedir. Bu bağlamda, yeni bir sınır kapısı alternatifinin de gündeme gelmesi söz konusu olmaktadır.
Kalkınma Yolu Projesi
İki lider ve heyetler arası görüşmelerin ardından iki ülke arasında ticaret, turizm, eğitim, sağlık, güvenlik, bilim ve teknoloji, yatırım, gençlik ve spor gibi farklı alanlarda 26 adet işbirliği anlaşması imzalandı.
Bu anlaşmalardan bir tanesi, Kalkınma Yolu Projesi Anlaşması olarak öne çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin katılımıyla gerçekleştirilen imza töreni sırasında, Irak, Türkiye, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında, Kalkınma Yolu Projesi kapsamında işbirliği yapılmasına dair dört taraflı bir mutabakat zaptı imzalandı. İşte bu anlaşmanın tüm ayrıntıları…
Türkiye’yi Basra Körfezi’ndeki Faw Limanı’na bağlayacak olan Kalkınma Yolu Projesi, “Yeni İpek Yolu” olarak adlandırılıyor. Proje, 20 milyar dolarlık bir getiri hedeflemektedir. Projenin ilk etabı olan Faw Limanı, Fırat ve Dicle nehirlerinin denize dökülmeden önce birleştiği Şattülarap deltasında konumlanmıştır. Bu limandan başlayıp Divaniye, Necef, Kerbela, Bağdat ve Musul üzerinden geçerek Türkiye sınırına ulaşan demir yolu ve kara yolu hatlarını kapsayan projenin, Türkiye sınırından Mersin Limanı’na ve oradan karayolu ile İstanbul üzerinden Avrupa’ya erişimi sağlaması planlanmaktadır.
Şubat ayında Birleşik Arap Emirlikleri’ne gerçekleştirilen ziyaret sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kalkınma Yolu Projesi hakkında önemli temaslarda bulunmuştu. Erdoğan, “Kalkınma Yolu Projesi’nde baş aktörler Türkiye, BAE ve Irak’tır. Bu yol, bölgemizin yeni bir İpek Yolu haline gelecek ve bölgesel barışa katkı sağlayacak.” şeklindeki ifadeleriyle, projenin bölgesel önemini ve bu ülkelerin projedeki merkezi rollerini vurgulamıştı. Ayrıca Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 13 Eylül 2023 tarihinde yaptığı açıklamada, Irak, BAE, Türkiye ve Katar’ın proje üzerinde yoğun görüşmeler yürüttüklerini belirtmişti.
Kalkınma Yolu Projesi çerçevesinde, Türk ve Irak hükümetleri, mevcut çalışmalara ilave olarak toplamda 23,8 milyar dolarlık bir yatırım gerçekleştireceklerdir. Türkiye, bu yatırımları özellikle demir yolları ve karayolları altyapıları için yapmayı planlamaktadır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yürütülen projeler kapsamında, Türkiye’deki mevcut 2 bin 88 kilometrelik demir yolu ağına 615 kilometrelik yeni hat eklenmesi ve 1912 kilometrelik mevcut karayolu koridoruna ise 320 kilometrelik yeni otoyol inşası planlanmaktadır. Bu yatırımlar, bölgesel taşıma kapasitesini artırarak ekonomik entegrasyonu ve bağlantıyı güçlendirmeyi amaçlamaktadır.
Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, 19 Nisan tarihinde yaptığı açıklamada, Türk ve Irak yetkilileri arasında aylar süren müzakereler sonucunda, bir ortak çalışma mekanizması oluşturulması konusunda mutabık kalındığını belirterek, “Irak ve Türkiye’yi birbirine bağlarken, küresel anlamda da önemli bir ticari koridor oluşturmayı amaçlıyoruz. Proje ülkemizin ve bölgemizin ekonomik ve jeopolitik statüsünü de güçlendirecek.” ifadelerini kullandı.
Türk yetkililer, projenin uygulanması sürecinde PKK’nın oluşturduğu sorunlara da dikkat çekiyorlar. Kalkınma Yolu Projesi’nin başarıyla hayata geçirilebilmesi için güvenli bir ortamın sağlanması gerektiği vurgulanmakta, bu bağlamda Bağdat’ın Ankara’yla PKK ile mücadele konusunda geçmişe göre daha etkin işbirliği yapma isteği, bu işbirliğinin önemli bir nedeni olarak gösteriliyor.
Projenin 2030 yılına kadar tamamlanması ve böylece bölgesel kalkınma ve işbirliği için yeni bir dönem başlatılması hedefleniyor.
Sonuç
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 yıl aradan sonra Irak’a gerçekleştirdiği bu tarihi ziyaret, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açma potansiyeline sahiptir. Erdoğan’ın bu ziyareti, özellikle PKK’nın Irak tarafından yasaklı örgüt olarak tanınmasının ardından gerçekleşmesi, iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin derinleşmesine işaret etmektedir. Bu ziyaretin, bölgesel güvenlik, ekonomik işbirliği ve siyasi istikrar açısından çeşitli yönleri üzerinde durmak faydalı olacaktır.
PKK’nın Irak tarafından yasaklı örgüt olarak tanınması, Türkiye için stratejik bir zaferin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Bu karar, Türkiye’nin uzun süredir sürdürdüğü terörle mücadele çabalarını destekleyen uluslararası bir onay olmasının yanı sıra aynı zamanda bölgesel bir güç kazanımı niteliğindedir. Irak’ın bu adımı, iki ülke arasındaki güvenlik işbirliğini pekiştirecek ve terörle mücadelede daha koordineli bir yaklaşımı teşvik edecektir. Bu durum, bölge genelinde terör tehdidinin azaltılmasına yardımcı olması ve sınır güvenliğinin artırması başta olmak üzere ekonomik işbirliklerini de beraberinde getirmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti, Türkiye-Irak Ekonomik Koridoru gibi önemli projelerin gündeme gelmesine olanak tanımıştır. Bu tür projeler, iki ülke arasında ticari bağların güçlenmesine ve ekonomik entegrasyonun derinleşmesine katkıda bulunacaktır. Özellikle, Kalkınma Yolu Projesi gibi girişimler, bölgesel altyapıyı güçlendirecek ve Türkiye’nin Orta Doğu’da ekonomik bir güç merkezi olarak rolünü pekiştirecektir. Bu projeler aynı zamanda Irak’ın kalkınmasına ve istikrarına doğrudan katkı sağlayacak, böylece iki ülke arasında kazan-kazan ilişkisinin olmasına imkan sağlayacaktır.
Erdoğan’ın Irak ziyareti, ekonomik getirilerinin yanı sıra, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri daha da güçlendirecek bir platform sunmuştur. İki ülke liderlerinin görüşmeleri ve ortak çıkarlar etrafında işbirliğini yoğunlaştırmak için yeni yollar aramaları, bölgesel çatışmaların çözümüne yönelik ortak çabaları teşvik etmekteyken aynı zamanda Orta Doğu’da daha fazla istikrar ve barışın sağlanmasına da yardımcı olmaktadır.
Geleceğe yönelik beklentiler açısından odaklanılacak olursa, Irak’ın PKK’yı yasaklı örgüt olarak tanıması ve ardından gerçekleşen bu ziyaret, Türkiye ve Irak’ın bölgesel politikada nasıl bir rol oynayacağını ve ortak tehditlere karşı nasıl bir tutum sergileyeceğini şekillendirecek önemli bir dönüm noktasıdır. İki ülkenin terörle mücadelede göstereceği işbirliği, diğer bölgesel güçlerle ilişkileri nasıl etkileyecek ve bu durum bölgesel güvenlik politikalarını nasıl dönüştürecek, önümüzdeki dönemde bu sorulara yanıt aranacaktır.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyareti, iki ülke arasında mevcut ve potansiyel işbirliği alanlarını yeniden canlandırmış ve derinleştirmiş görünmektedir. Bu ziyaretin ardından, Türkiye ve Irak arasındaki ilişkilerde yeni bir dönem başlamış olup bu durum bölgesel ve küresel düzeyde de olumlu yansımalar doğuracaktır.