Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ortak basın toplantısı düzenledi.
Somali Cumhurbaşkanı Mahmud, Etiyopya ile ülkesi arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür ederek şu ifadeleri kullandı: “Bu girişim, bir son. Çünkü bizim anlaşmazlıklarımıza bir son getiriyor. Somali, Etiyopya’nın gerçek dostu olacaktır ve bu ilişkinin halklarımız için faydalı olması ilk önceliğimizdir.” ded. Mahmud, bölgeye barış ve istikrar getirmenin iki ülkenin öncelikli hedefi olduğunu vurguladı.
Ortak Tarih ve Kardeşlik Vurgusu
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, Somali ile sadece komşu değil, aynı zamanda kan bağıyla bağlı kardeş ülkeler olduklarını ifade etti. Ahmed, “Etiyopya ve Somali ortak tarihe, dile ve kültüre sahip. Binlerce Etiyopyalı asker, Somali’nin güvenliğini sağlamak ve ülkeyi teröristlerden korumak için hayatını kaybetti” dedi. Ayrıca geçmişte yaşanan yanlış anlamaların bugün ele alındığını ve çözüm yönlü adımlar atıldığını belirtti.
Ahmed, Etiyopya’nın denizlere güvenli bir erişim sağlama hedefinin Somali ile işbirliği içinde çözülmesi gerektiğini belirtti. Bu bağlamda, iki ülkenin halklarına ekonomik refah sağlayacak ticari ve lojistik düzenlemelerin teknik müzakerelerle sonuçlandırılmasının önemini vurguladı. Ahmed, “Biz, Somali halkının haklarına saygı göstermekle birlikte, Etiyopya’nın da ekonomik kalkınmasını destekleyecek dengeli bir yol arayışındayız” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise toplantıya ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Somali ve Etiyopya arasındaki diyaloğun önümüzdeki dönemde barış ve işbirliği temelinde yeni bir başlangıç olacağını ifade etti. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Bölge insanının huzur ve refahı için projeleri birlikte hayata geçireceğiz. Bu dünya hepimize yeter, bunu da birlikte başaracağız.”
Ankara Bildirisi’nin Detayları
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Türkiye’nin kolaylaştırıcılığında hazırlanan Ankara Bildirisi, tarafların birbirlerinin egemenlik, birlik ve toprak bütünlüğüne saygı gösterecekleri taahhütlerini içeriyor. Bildiride, Etiyopya’nın denizlere erişim talepleri ve Somali’nin bu erişime olanak tanıyacak düzenlemeler konusunda işbirliği yapmaya hazır olduğu belirtildi. Taraflar, Türkiye’nin kolaylaştırıcı rolüyle Şubat 2025’e kadar teknik müzakereleri tamamlamayı hedeflediklerini deklare etti.
Ankara Bildirisi ayrıca, Afrika Boynuzu bölgesinde barış ve istikrarı sağlama doğrultusunda ikili işbirliğinin güçlendirilmesine yönelik somut adımları da içeriyor. Bu kapsamda, Somali ve Etiyopya arasında sınır ötesi altyapı projelerinin geliştirilmesi, ortak ticaret bölgelerinin kurulması ve terörle mücadelede karşılıklı bilgi paylaşımı konularında anlaşmaya varıldı. Özellikle, bölgedeki limanların modernizasyonu ve lojistik merkezlerin kurulması gibi projelerin bölgesel kalkınmayı hızlandıracağına dikkat çekildi.
İki liderin yaptığı görüşmelerde, ekonomik işbirliğinin artırılmasına yönelik somut projeler masaya yatırıldı. Etiyopya ve Somali, enerji, tarım ve su yönetimi alanlarında ortak girişimlerin hayata geçirilmesi konusunda kararlılıklarını belirtti. Özellikle Etiyopya’nın tarımsal üretimini Somali limanları aracılığıyla uluslararası pazarlara ulaştırma potansiyeli üzerinde duruldu.
Somali Cumhurbaşkanı Mahmud: “Somali’nin limanları ve kıyıları, sadece Somali’nin değil, tüm Doğu Afrika’nın ekonomik kalkınması için stratejik öneme sahiptir. Bu kaynakları daha etkin kullanmak için Etiyopya ile ortak çalışacağız” dedi. Ayrıca, sınır bölgelerinde ticaretin kolaylaştırılması için gümrük prosedürlerinin iyileştirilmesi ve altyapının modernizasyonu planları ele alındı.
Etiyopya Başbakanı Ahmed ise iki ülke arasındaki enerji işbirliğine dikkat çekerek: “Etiyopya’nın hidroelektrik kapasitesinden Somali’nin faydalanmasını sağlayacak projeler geliştireceğiz. Bu, sadece enerji ihtiyacını karşılamakla kalmayacak, aynı zamanda bölgesel dayanışmayı da güçlendirecektir” dedi.
Ankara Bildirisi’nde güvenlik işbirliği de önemli bir yer tutuyor. Somali ve Etiyopya, sınır güvenliği ve terörle mücadelede ortak hareket etme konusunda mutabık kaldı. Taraflar, terör örgütleriyle mücadelede bilgi paylaşımı, ortak operasyonlar ve güvenlik altyapısının güçlendirilmesi için adımlar atacaklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda Türkiye’nin sağlayabileceği katkılara değinerek, “Türkiye olarak, eğitim ve teçhizat desteği dahil, iki ülkenin güvenlik güçlerine her türlü yardımı sunmaya hazırız. Bölgenin terörden arındırılması, ekonomik ve sosyal kalkınma için bir ön koşuldur,” ifadelerini kullandı.
Ankara Bidirisi: Geleceğe Odaklanılan Bir Vizyon
Erdoğan, Ankara Süreci’nde yapılan çalışmaların ortak bildirinin ortaya çıkmasında etkili olduğunu ve bu uzlaşının, geçmişe değil geleceğe odaklandığını vurguladı. Somali ve Etiyopya arasında barış ve işbirliğine dayalı yeni bir başlangıcın ilk adımını atmış olduk diyen Erdoğan, tarafların uzlaşıya ulaşmasındaki yapıcı tutumları için liderlere teşekkür etti.
Basın toplantısında konuşan Erdoğan, Somali ve Etiyopya arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinin, sadece bu iki ülkeye değil tüm Afrika Boynuzu bölgesine fayda sağlayacağını belirtti. Erdoğan, “Bölgede kalıcı barış ve ekonomik kalkınma ancak dayanışmayla sağlanabilir. Türkiye olarak, iki kardeş ülkenin yanında olmayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Basın toplantısı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mahmud ve Ahmed’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden uğurlayarak toplantıyı sonlandırdı. Liderlerin tokalaşarak verdiği görüntüler, uluslararası basında geniş yankı uyandırdı ve bölge için umut dolu bir mesaj olarak değerlendirildi.
Ayrıca üç liderin katıldığı çalışma yemeğinde, iki ülke arasındaki işbirliğini daha da güçlendirecek uzun vadeli projelerin ele alındığı ve Türkiye’nin bu süreçte üstleneceği rolün detaylandırıldığı bildirildi.
Etiyopya ve Somali arasındaki tarihsel sorunlar, büyük ölçüde sınır anlaşmazlıkları, etnik çatışmalar ve bölgesel güç dengelerine dayalı rekabetten kaynaklanmıştır. İki ülkenin arasında artık geçmişte bırakılması beklenen sorunlar şöyle özetlenebilir:
1. Ogaden Bölgesi Sorunu
Ogaden Bölgesi, Etiyopya’nın Somali sınırında yer alan ve çoğunlukla Somali kökenli insanların yaşadığı geniş bir coğrafyadır. Somali’nin 1960 yılında bağımsızlığını kazanmasının ardından “Büyük Somali” hedefi çerçevesinde, bu bölgenin “Somali topraklarının doğal bir parçası” olduğu iddia edildi. Somali hükümetleri, Ogaden’in Etiyopya yönetiminden alınarak Somali’ye katılmasını amaçladı. Bu durum, iki ülke arasındaki gerginlikleri ciddi boyutlara taşıdı.
1977-1978 yılları arasında patlak veren Ogaden Savaşı, Somali’nin bu hedefini gerçekleştirmek için Etiyopya’ya karşı başlattığı en büyük askeri harekât olarak kayıtlara geçti. Somali, savaşın başında önemli ilerlemeler kaydederek Ogaden bölgesinin büyük bir kısmını kontrol altına aldı. Ancak Etiyopya’nın, Sovyetler Birliği ve Küba gibi müttefiklerinin sağladığı yoğun askeri destekle karşı saldırıya geçmesi sonucu Somali güçleri geri çekilmek zorunda kaldı. Bu yenilgi, Somali’deki siyasi istikrarı sarstığı gibi, Etiyopya ile olan ilişkileri de onarılamaz bir şekilde etkiledi.
2. Etnik ve sınır çatışmaları
Etiyopya ve Somali arasındaki ilişkiler, yalnızca siyasi düzlemde değil, aynı zamanda etnik boyutuyla da karmaşıktır. Somali kökenli etnik grupların Etiyopya’nın doğusunda yoğunlaşması, sınırların ötesine taşan sosyal ve siyasi sorunlara yol açmıştır. Özellikle Ogaden bölgesinde yaşayan Somali kökenli topluluklar, bu dönemde Etiyopya hükümetine karşı hareketlere destek vermiştir.
Ogaden Ulusal Kurtuluş Cephesi (ONLF), bu hareketlerin en tanınmış örneklerinden biridir. 1984 yılında kurulan ONLF, Etiyopya yönetiminden bağımsızlık talep ederek uzun süreli bir silahlı isyan başlattı. ONLF’nin gerilla taktikleri, Etiyopya güvenlik güçlerinin yoğun operasyonlarına neden oldu ve bölgedeki istikrarsızlık giderek derinleşti.
Bu çatışmalar, Somali hükümetlerinin dolaylı ya da doğrudan desteğiyle daha da şiddetlendi. Somali’nin ONLF gibi gruplara verdiği destek, Etiyopya-Somali ilişkilerini sürekli olarak zedeledi. Etiyopya, Somali’yi kendi iç işlerine müdahale etmekle suçladı ve bu durum, iki ülke arasında güven bunalımı yarattı.
3. Kolonyal dönemden kalan sınır çizgileri
Afrika’nın Avrupalı sömürge güçleri tarafından paylaşılması sırasında, Somali ve Etiyopya arasında bugünkü sınırların temelleri atılmıştır. Etiyopya, Batılı güçlerle yaptığı anlaşmalar sayesinde topraklarını genişletmiş ve Somali topraklarının bir kısmını da içine almıştır. Ancak Somali, bu sınır çizimlerini hiçbir zaman meşru görmemiştir.
1960 yılında bağımsızlığını kazanan Somali, bu sınırlara karşı itirazlarını uluslararası arenada dile getirmiştir. Somali liderleri, sınırların yeniden çizilmesi gerektiğini savunarak, Etiyopya’nın kontrolündeki Somali kökenli toplulukların da Somali topraklarına katılmasını talep etmiştir. Bu talepler, Etiyopya tarafından reddedilmiş ve sınır boyunca süregelen çatışmaların tohumları atılmıştır.
Koloniyal mirasın neden olduğu bu sınır sorunları, sadece Etiyopya ve Somali arasında değil, Afrika genelinde birçok ülkede yaşanan yaygın bir problem olarak dikkat çekiyor. Ancak Etiyopya-Somali hattında bu durum, ulusal kimlik ve egemenlik meseleleriyle birleşerek daha karmaşık bir hal almıştır.
4. Rejim değişiklikleri ve ideolojik çatışmalar
Soğuk Savaş dönemi, Etiyopya ve Somali arasındaki ilişkileri daha da karmaşıklaştırmıştır. Somali, bağımsızlığının ilk yıllarında Sovyetler Birliği ile güçlü bir ittifak kurmuş ve bu ittifak, Ogaden Savaşı sırasında Sovyet desteğini beraberinde getirmiştir. Ancak Somali’nin Ogaden Savaşı sırasındaki başarısızlıkları, Sovyetler Birliği ile olan ilişkilerinin zayıflamasına neden olmuştur.
Öte yandan, 1974 yılında Etiyopya’da Derg rejimi olarak bilinen Marksist-Leninist bir yönetimin başa geçmesi, ülkeyi Sovyetler Birliği’nin doğrudan müttefiki haline getirmiştir. Bu değişim, iki ülkenin ideolojik olarak zıt kutuplara yerleşmesine yol açmış ve ilişkileri daha da kötüleştirmiştir. Soğuk Savaş boyunca Etiyopya ve Somali, farklı ittifaklara dayalı stratejiler geliştirmiş ve bu durum, sınır bölgelerinde yaşanan çatışmaların artmasına neden olmuştur. Rejim değişiklikleri, her iki ülkenin iç siyasi yapısını da etkileyerek, sınır ötesi istikrarsızlıkları körüklemiştir.
5. Terör ve güvenlik sorunları
Somali’nin 1991 yılında başlayan iç savaşı, ülkenin merkezi bir otoriteden yoksun kalmasına neden olmuş ve bu durum, sınır ötesi güvenlik tehditlerini artırmıştır. El-Şebab gibi radikal örgütler, Somali’deki kaostan faydalanarak sınır bölgelerinde güç kazanmış ve Etiyopya’yı hedef alan saldırılar düzenlemiştir.
Etiyopya, bu tehditlere karşı önlem almak amacıyla Somali’ye askeri müdahalelerde bulunmuş ve El-Şebab’a karşı operasyonlar gerçekleştirmiştir. Ancak Etiyopya’nın bu müdahaleleri, Somali’de bazı kesimler tarafından işgal olarak nitelendirilmiş ve tepkiyle karşılanmıştır.
Bu güvenlik sorunları, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda bölgesel istikrarı da tehdit etmiştir. Terör örgütlerinin sınır ötesi faaliyetleri, hem Etiyopya’nın hem de Somali’nin güvenlik politikalarını yeniden şekillendirmesine neden olmuş ve bu süreçte uluslararası toplumun da desteği önemli bir rol oynamıştır.
6. Su ve kaynak yönetimi
Afrika Boynuzu’nda su ve diğer doğal kaynaklar sınırlıdır. Somali ve Etiyopya arasındaki su yönetimi sorunları, özellikle sınır nehirlerinin kullanımı konusunda gerginliklere yol açtı. İki ülke, Wadi Şebeli ve Genale-Dawa gibi sınır ötesi nehirlerden faydalanma konusunda yıllardır rekabet içindeydi. Bu nehirler, tarım ve hayvancılık için hayati öneme sahip olup aynı zamanda kıt su kaynakları üzerinde bölgesel baskı yarattı.
Somali, suyun tarımsal sulama ve kırsal nüfusun ihtiyaçları için daha fazla kullanılmasını talep ederken, Etiyopya, hidroelektrik santralleri ve diğer kalkınma projeleri için suyun daha fazla tahsisini savundu. Bu durum, iki ülke arasında zaman zaman diplomatik gerilimlere neden oldu.
Ankara Bildirisi kapsamında, su kaynaklarının eşit ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesine yönelik işbirliği adımları atılması kararlaştırıldı. Özellikle sınır ötesi nehirlerin kullanımında karşılıklı fayda ve çevresel sürdürülebilirlik ilkelerinin gözetilmesi taahhüt edildi. Ayrıca, Türkiye’nin taraflar arasında bir “su diplomasisi” sürecine destek vereceği açıklandı.
İki ülke arasındaki çözüm süreci: Su Diplomasisi
Tarih boyunca, Etiyopya ve Somali arasındaki ilişkiler sınır anlaşmazlıkları, etnik farklılıklar ve bölgesel rekabet nedeniyle karmaşık bir seyir izledi. Ancak son yıllarda iki ülke, karşılıklı işbirliği ve barışçıl çözüm yolları arayışı içinde adımlar atmaya başlamış durumdadır. Bu çabalar, sadece iki ülke değil, tüm Afrika Boynuzu bölgesinde istikrar ve kalkınma için umut vadediyor.
Türkiye’nin su yönetimi alanındaki diplomatik ve teknik destek girişimleri, Somali ve Etiyopya arasında gerginliklerin azaltılmasında önemli bir rol oynadı. Türkiye her iki ülkede sosyal projelere yer verse de su yönetimi, sürecin önemli bir adımı oldu.
TİKA, hem Somali hem de Etiyopya’da su yönetimi ve altyapı projelerine destek sağlayarak bölgedeki su krizlerini hafifletmeye çalıştı. Bu süreçte Türkiye, özellikle sınır nehirlerinin paylaşımı konusunda Somali ve Etiyopya arasında bir uzlaşı sağlamak amacıyla ortak su projeleri önermiştir. Somalili ve Etiyopyalı uzmanlara yönelik su yönetimi eğitimleri verilerek, tarafların teknik kapasiteleri artırılmıştır.
Bununla birlikte Türk yetkililer, kendi baraj inşaatı ve hidroloji konularındaki deneyimini Somali ve Etiyopya’nın sorunlarına çözüm sunmak için model olarak ortaya koydu. Sınır ötesi su kaynaklarının ortak kullanımı için taraflara teknik ve mühendislik destekleri sunma önerisinde bulundu.
Somali ve Etiyopya arasında sürdürülebilir bir su yönetimi mekanizması oluşturmak için her iki ülkenin katıldığı teknik toplantılar düzenlenmesini teşvik etti. Ankara, uluslararası platformlarda iki ülkenin birlikte çalışabileceği projelerin finansmanına yönelik çağrılar yaparak tarafları masaya oturmaya zorladı.
Türkiye’nin moderatörlük yaptığı bu diyalog girişimleri, Somali ve Etiyopya arasında su kaynaklarının adil bir şekilde paylaşımına yönelik güven artırıcı adımlar olarak değerlendirildi. Türkiye, Somali’de kırsal alanlarda içme suyu kuyuları açarak bölgedeki su krizini hafifletmeye çalıştı. Etiyopya’da ise kuraklık yönetimi ve su tasarrufu konusunda farkındalık projeleri uyguladı. Somali ve Etiyopya sınırındaki hassas bölgelerde yaşayan yerel halkın suya erişimini kolaylaştıran bu mikro projeler, iki ülke arasındaki tansiyonu dolaylı olarak azalttı.
Türkiye kendi girişimlerinin yanı sıra, Afrika Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlarla iş birliği yaparak Somali ve Etiyopya arasında daha kapsamlı bir su paylaşım anlaşmasının sağlanması için uluslararası bir çerçeve geliştirilmesini önerdi.
Türkiye, her iki ülkenin sorunlarına dair ciddi bir çözüm ortağı oldu
Türkiye, Somali’ye özellikle 2011 yılında yaşanan büyük kıtlık döneminde insani yardım ulaştırarak bölgede önemli bir nüfuz kazanmıştır. Bu dönemde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali’yi ziyaret ederek uluslararası kamuoyunun dikkatini Somali’nin sorunlarına çekmiştir. Bu adım, Türkiye’yi Somali halkı ve yönetimi nezdinde önemli bir dost ve ortak olarak konumlandırmıştır.
Somali’de altyapı projeleri, eğitim, sağlık ve ticaret alanlarında yapılan yatırımlar, Somali’nin kalkınmasına katkı sağlamış ve Türkiye’yi Somali’nin iç istikrarında etkin bir aktör haline getirmiştir. Bu bağlamda Türkiye, Etiyopya ile Somali arasında bir denge politikası yürüterek iki tarafla da yakın ilişki kurmuştur.
Türkiye, Etiyopya ile de güçlü diplomatik bağlara sahiptir. 2005 yılında Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da Türkiye Büyükelçiliği açılmış ve iki ülke arasında ticaret, ekonomi ve altyapı projelerinde iş birliği artmıştır.
Etiyopya’nın Afrika Birliği’nin merkezi olması sebebiyle Türkiye, Addis Ababa’da düzenlenen uluslararası toplantılarda aktif bir rol oynayarak Etiyopya hükümetiyle ilişkilerini pekiştirmiştir. Bu durum, Türkiye’nin Somali ve Etiyopya arasında arabuluculuk yapma kapasitesini artırmıştır.
Türkiye, Somali ve Etiyopya arasındaki tarihsel ve sınır temelli çatışmaların çözümü için diyalog çağrısında bulunmuş ve tarafları bir araya getirmeye yönelik çeşitli diplomatik girişimlerde bulunmuştur. Ankara yönetiminin bölgedeki diplomasi stratejisi, “kazan-kazan” yaklaşımına dayanarak her iki tarafın da çıkarlarını göz önünde bulunduran bir çözüm formülü geliştirmeye çalışmaktır. Özellikle sınır güvenliği, ayrılıkçı hareketler ve su kaynakları yönetimi gibi konularda taraflar arasında bir uzlaşı sağlanması için çaba harcanmıştır.
Türkiye, Etiyopya’nın El-Şebab gibi terör örgütleriyle mücadelede karşılaştığı güvenlik tehditlerine karşı da destek mesajları vermiştir. Türkiye’nin Mogadişu’da inşa ettiği askeri eğitim üssü, Somali’nin güvenlik güçlerini eğiterek El-Şebab ve diğer tehditlere karşı daha etkili bir mücadele yürütmesine olanak sağlamıştır. Bu girişim, dolaylı olarak Etiyopya’nın da sınır güvenliğine katkıda bulunmuştur.
Türk Savunma sanayisi, Türkiye ve Etiyopya arasındaki askeri ilişkilerin önemli bir ayağını oluşturur. İki ülke arasında 2013 yılında iki ülke arasında Savunma Sanayii İş Birliği Anlaşması yapılmıştır. Bu anlaşma, savunma sanayisinde ortak projelerin hayata geçirilmesine zemin hazırlamıştır. Son yıllarda Türkiye’nin insansız hava araçları (İHA) ve diğer modern savunma teknolojileri, Etiyopya’nın da dikkatini çekmiştir.
Türkiye, Etiyopya’ya Bayraktar TB2 İHA satışını gerçekleştirmiştir. Bu araçlar, Etiyopya’nın iç güvenlik operasyonlarında ve sınır güvenliğinde etkin olarak kullanılmaktadır.