F-35; Amerikan Lockheed Martin yürütücülüğünde geliştirilen, çok rollü, radar izi düşük, görev kapsamı geniş 5. nesil bir savaş uçağıdır. Farklı rol ve özelliklerde 3 varyantı bulunmaktadır. Geliştirilmesi, JSF (Joint Strike Fighter/Müşterek Saldırı Uçağı) programı kapsamında ABD Hava Kuvvetlerinin eskiyen uçaklarının yenilenmesi için başlatılmıştır.
JSF yarışması
Joint Strike Fighter/Müşterek Savaş Uçağı programı, ABD Hava Kuvvetlerinin uçaklarını yenilemesi için başlatılan bir savaş uçağı üretim programıydı. Hava Kuvvetlerinin eskiyen F-16, A-10, F-18 gibi uçaklarının yerine kullanılabilecek, F-22’ye kıyasla daha kapsamlı olacak bir uçak geliştirilmesi gerekiyordu. Bu kapsamda ön tasarım raporlarından Lockheed Martin ve Boeing seçilerek kavramsal tasarım aşamasına geçtiler.
Bu aşamada Boeing, X-32’yi; Lockheed Martin ise X-35’i üretti. X-32, Harrier’da olduğu gibi itki yönlendirmeli bir dikey kalkış sistemi kullanırken, Lockheed Martin motor ile aynı şafta bağlı bir fanın gövde ortasında bulunmasıyla çalışan bir sistem kullandı. X-32’de motor hava alığı tek parça halinde gövde altında bulunurken X-35’te gövde yanlarında 2 parça halinde bulunuyordu. Geri kalan tasarım konfigürasyonları genel olarak aynıydı. Yarışma sonucunda X-35 prototipi seçildi ve F-35 olarak seri üretime geçildi.
Teknik özellikleri
Tasarım konfigürasyonlarını inceleyecek olursak, uçak radar görünürlüğünü düşürecek şekilde keskin hatlara sahiptir. V kuyruk, gövde içi silah istasyonları, tırtıklı motor nozülü gibi tasarımsal özellikler, RCS (Radar Kesit Alanı) değerini düşürmek üzere kullanılmıştır. RAM (Radar Emici Malzeme) özellikli boya ve kompozitler ile RCS değeri düşürülmüştür.
F-35’te kullanılan F135 motoru, F-22’de kullanılan F119 üzerinden geliştirildi. F-22’nin çift motorlu yapısı ile artyakıcı kullanmadan süpersonik hızlarda uçabilmesini sağlanırken, F-35’in tek motoru bu özelliği sağlayamamaktadır. F135’te kullanılan turbofan, F119’a kıyasla büyütüldü ve hava bypass oranı artırıldı. Bu sayede düşük hızlarda yakıt verimliliği arttı ve hava-yer görevleri için daha optimize bir motor haline geldi. Her ne kadar F-35, sistemleri gövde içinde bulunduğu için performans kaybından minimum düzeyde etkilense de bu özellik hava-hava görevleri için bir dezavantaj oluşturuyor . Bu da F-35’i avcı olarak değil, çok rollü bir uçak olarak geliştirilmesinin sonucu olarak ortaya çıkıyor.
F-35’in dikey kalkışlı varyantı olan F-35B, daha önce üretilen VTOL (Dikey İniş ve Kalkış) savaş uçaklarına kıyasla farklı bir teknolojiyle çalışıyordu. AV-8B Harrier’da ortada bulunan motordan çıkan itki yönlendirmeli nozullar sayesinde dikey kalkış sağlanıyordu. Yak-38 ve Yak-141 gibi Sovyet VTOL uçaklarında ise uçağın arkasında bulunan bir büyük motor ve ön tarafında bulunan 2 küçük motor ile dikey iniş kalkış sağlanıyordu. JSF yarışmasında F-35’in rakibi olan X-32’de de Harrier’a benzer bir sistem kullanılmıştı. Tüm bu savaş uçaklarından farklı olarak F-35B, arka tarafta itkiyi tam aşağıya yönlendirebilen bir nozül ve motor ile aynı şafta bağlı ve uçağın ön kısmına yakın bulunan bir fan ile dikey iniş kalkış özelliğini sağlıyor.
- Kanat açıklığı: 11 metre
- Yüksüz ağırlık: 13.000-16.000 kilogram (varyanta göre değişmekte)
- Yüklü ağırlık: 22.000 kilogram
- Azami kalkış ağırlığı 32.000 kilogram
- Motor: Pratt Whitney F135
- Azami hız: Mach 1,6 (ses hızının 1,6 katı)
- Menzil: 1600-2600 kilometre (varyanta göre değişmekte)
- Azami irtifa: 60.000 ft (18.000 metre)
Varyantlar
F-35’in farklı görev tanımlarıyla 3 varyantı geliştirildi. Konvansiyonel kalkış iniş için geliştirilen F-35A, dikey veya kısa pistlere iniş kalkış (STOVL) için geliştirilen F-35B ve uçak gemileri için geliştirilen F-35C varyantları bulunmaktadır. Bu varyantların parçalarının yaklaşık %80’inin aynı olduğu bilinmektedir.
Bu varyantların haricinde F-35 tedarik eden bazı ülkeler, birkaç değişiklikle uçaklarını tedarik etmiştir. İsrail için F-35I ve Kanada için CF-35, F-35A üzerinde yapılan özel değişikliklerle üretilmiştir.
Türkiye F-35 programından neden çıkarıldı?
Türkiye hava savunma sistemi ihtiyacını, NATO üyesi ülkelerden karşılamak üzere adımlar atmaya çalıştı. Ancak bir sonuca varılamadı. Daha önce 2013 yılında yapılan uzun menzilli hava savunma sistemi ihalesini Çin menşeli HQ-9 kazanmış ancak NATO ülkelerinden gelen siyasi baskılar ve sistemin NATO standardı diğer sistemlerimize entegre edilememesinden ötürü 2015’te ihale iptal edilmişti.
Türkiye 2016 yılında HSS ihtiyacı için Rusya ile S-400 sistemini görüşmeye başladı. Türkiye’nin Rusya ile ilişkisini hoş karşılamayan ABD, Türkiye’nin sistemi alması ve konuşlandırması halinde F-35 programından çıkarılacağını bildirdi. 2019’da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, S-400’lerin konuşlandırılacağını ve bunun F-35 programının yükümlülükleriyle alakası olmadığını yinelese de dönemin ABD Başkan Yardımcı Mike Pence, “Türkiye seçim yapmalı. Tarihin en başarılı askeri ittifakındaki kritik ortaklığını korumak mı istiyor yoksa başına buyruk kararlarla bu ortaklığı riske atmak ve NATO ittifakmızı baltalamak mı istiyor?” şeklinde bir açıklamada bulunmuştu.
Dönemin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Twitter hesabından şu şekilde yanıt vermişti:
The United States must choose. Does it want to remain Turkey’s ally or risk our friendship by joining forces with terrorists to undermine its NATO ally’s defense against its enemies?
— Fuat Oktay (@fuatoktay) April 3, 2019
Sonuç olarak Temmuz 2019’da Türkiye, F-35 programından resmen çıkartıldı. Mülkiyetleri Türkiye’ye ait olan ve Türk pilotlarının eğitimi için ABD’de bulunan 6 F-35 uçağımız ise teslim edilmedi.
Sorunlar
F-35, diğer 5. nesil savaş uçaklarından farklı olarak tek motorlu bir uçak olarak karşımıza çıkıyor. F135 motoru, 5. nesil F-22’de kullanılan F119’dan yaklaşık 5.000 lbf fazla kuru itki değerine sahip. F-22, uçuşunu çift F119 ile sağlarken F-35 tek motorla sağlıyor. Bu durumda F-35 motoru çok daha fazla ısınıyor. Bakım onarımı, F119’a kıyasla daha zor ve maliyetli hale geliyor.
Bir diğer sorun ise uçağın RCS değerini azaltan RAM kaplamasıyla ortaya çıkıyor. 2011’de yapılan test uçuşlarında, F-35B uçağının Mach 1.3 hızlarda yaptığı uçuştan sonra gözlemlenen soruna göre uçağın kaplamasında kabarmalar meydana gelmişti. Benzer testlerde F-35C’nin kuyruk kısmındaki kaplamada da hasar meydana geldiği belirtiliyor. Bu sorunlar üzerine art yakıcı olmadan süpersonik uçuş yapamayan F-35 uçağının, Mach 1.2 üzerinde yapacağı uçuşlara süre limiti ile bir güvenlik önlemi getirildiği belirtiliyor.
Bir diğer sorun çok da eski olmayan bir habere göre motor tedariği konusunda çıkıyor. Mart 2024 itibariyle tam kapasite üretime geçen F-35’ler için motorların teslimatının gecikmesiyle ilgili bir sorun olduğu ve üretim hattını yavaşlattığı belirtiliyor.
Mayıs 2024’te ortaya atılan başka bir iddiaya göre yine bir tedarik sorunu söz konusu. F-35 üretiminin alt yüklenicilerinden olan Howmet Aerospace’in titanyum tedarik etmemesi ile Lockheed Martin’in federal mahkemeye başvurduğu belirtiliyor.
Kazalar
Güney Çin Denizi’nde F-35 kazası
Güney Kore, kuş çarpması sonucu hasar alan F-35A’yı emekli etti
ABD’nin denize düşen F-35C savaş uçağı görüntülendi