BM Uzmanlar Komitesi Eylül ayında doğudaki milis güçlerin lideri Halife Hafter’in doğuda askeri, sosyal ve ekonomik yaşam üzerindeki kontrolünü artırarak gücünü pekiştirme çabası içinde olduğunu vurgulayan bir rapor yayınlamıştır. 25 Nisan ve 17 Temmuz 2023 arası dönemi kapsayan rapor, Hafter ve ailesinin başkent Trablus’u kontrol etmeye yönelik başarısız girişimlerinin ardından doğudaki gücünü konsolide etmeye çalıştığını öne sürmekte, buna bağlı olarak Hafter’in askeri alanı kontrol altına almak amacıyla Saddam ve Halid Hafter gibi aile üyelerini önemli askeri kurumların başına getirdiğini vurgulamaktadır. Öyle ki Halid Hafter’in 106.Tugayın, Hafter’in damadı Ayoub Ferjani’nin 166.Tugayın, kuzeni Bassem Bouyashi’nin ise 155.Tugayın başına getirilmesi, bu argümanı destekler maiyettedir.
Buna paralel olarak Hafter, geçtiğimiz aylarda kabile bağlantısı güçlü olan Abdulffetah Naduri’ye bağlı 115.Tugayın Halid Hafter’e bağlı 106.Tugayın komutası altına verilmesi yönünde karar almıştır. Bu gelişme, Hafter ve ailesinin bölgedeki önemli kabileleri karşısına alan olaylardan yalnızca birisidir.
Doğu kabilelerin rolü ve değişen dengeler
Libya, tarih boyunca birçok farklı kabileden oluşan bir topluluklar mozaiği olmuştur. Bu kabileler arasında tarihsel rekabetler, anlaşmazlıklar ve ittifaklar bulunmaktadır. Bu nedenle, Libya’da kabile bağları, toplumsal yapının önemli bir bileşenidir. Diğer taraftan Libya’daki kabileler sıkça siyasi rekabetin bir parçası haline gelmiştir. Özellikle 2011’de Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesi sonrasında, ülkede çeşitli kabileler arasında siyasi iktidarın kontrolü için mücadeleler yaşanmıştır. Bu rekabet, istikrarsızlık ve çatışma ortamının devam etmesine katkıda bulunmuştur. Buna ek olarak çatışmalar sırasında kabile bağları, askeri grupların oluşumunda ve motivasyonlarında önemli bir rol oynamış, kabilenin çıkar ve ileriye dönük ajandaları bu grupların faaliyetleri ile özdeşleşmiştir. Farklı kabileler, farklı askeri grupları desteklerken güç paylaşımı üzerine kurulan bu denge, gruplar arasında yaşanan çatışmaların daha geniş kitlelere ve alanlara yayılmasına zemin hazırlamıştır.
Libya’da kabile bağları, ulusal birliği zorlayan bir faktör olarak görülebilir. Çünkü ‘güç paylaşımı’ adı altında çıkar grupları haline gelen kabileler, kendilerine müzahir figürlerin daha fazla edinim elde etme noktasında mücadele içine girmiş ve buna göre bir denge gözeterek yeri geldiğinde yapıcı, şartlar zorlandığında ise çatışmacı ajandalarını ön plana çıkarmışlardır. Yapay bir çatışma-iş birliği döngüsünde ilerleyen bu tabloda uluslararası aktörler, bazen kabileler arası rekabeti körüklemiş veya bazı kabile gruplarını desteklemiştir. Bu da Libya’daki çatışmaların daha karmaşık hale gelmesine neden olmuştur.
Hafter, BM merkezli dönemin Ulusal Mutabakat Hükümetine (UMH) karşı savaş başlattığında kendisinin en önemli destekçileri Kaddafi dönemi askerleri ve bürokratlarının yanında doğu merkezli kabileler olmuştu. Avakir ve Ubeydat gibi tarihsel açıdan köklü ve ülke siyasetinde yeri olan kabileler, Hafter’in dönem itibarıyla güçlü bir toplumsal tabana oturmasına ön ayak olmuştur. Nitekim 2019 yılında başkent Trablus’a yönelik işgal girişimleri ve takip eden süreçte Hafter’in uluslararası desteği arkasına alması, yerel kabilelerin sözde Libya Ulusal Ordusu (LUO) içindeki ağırlığını ikinci plana atmıştır. Ayrıca 2021 sonrası Hafter’in Başbakan Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Milli Birlik Hükümeti (MBH) ile geliştirdiği diyalog kanallarının da Hafter’e belli oranda meşruiyet kazandırdığı söylenebilir. Ulusal Petrol Şirketindeki (NOC) atamalar bu dolaylı iş birliğinin bir göstergesi olarak okunabilir. Bu durum yukarıdan aşağıya empoze etmeye çalışılan siyasetin topluma geçirilmesinde kabilelerin rolünü asgariye indirgemiş ve gerek LUO içindeki atamalarda gerekse alınan kararlarda kabile dengesinin daha az gözetilmesine zemin hazırlamıştır. Hafter’i ve ailesini doğunun muktedir güç odağı haline getiren bu tablo, zaman içinde askeri alanda Saddam Hafter liderliğindeki Tarık bin Ziyad (TbZ) Tugayını, ekonomik anlamda ise LUO’ya bağlı Askeri Yatırım Otoritesini (AYO) tek yetkili konuma taşımıştır.
Ancak kabilelerin halen sosyal düzen içinde bir karşılığından söz etmek mümkündür. Öyle ki Tobruk merkezli parlamento içinde güçlü kabile iltisakı bulunan çok sayıda figür bulunmaktadır. Öte yandan doğuda önemli bir siyasi paydaş olarak öne çıkan Mısır’ın halen doğudaki kabilelerle güçlü sosyal ve siyasi bağlantıları vardır.
Bargathi’nin dönüşü ve Bingazi’deki olaylar
Bu gelişmeler ışığında 7 Ekim Cumartesi günü Bingazi’de Hafter’e bağlı silahlı gruplar ile Bargathi’ye müzahir gruplar arasında yoğun çatışmalar yaşanmıştır. Hafter’e bağlı silahlı gruplar, terör eylemlerine katılma ve aşırılık yanlısı söylemlerde bulunma suçlarından Savunma Bakanlığı yapmış Mehdi Bargathi ve 130 sivilin hayatını kaybettiği Barak Sahili katliamıyla bağlantılı olduğu düşünen çok sayıda kişiyi tutuklamıştır. Bununla beraber operasyon, Bingazi Devrimcileri Şura Konseyi üyeleri ve lideri Ekrem Mansuri’nin tutuklanmasıyla devam etmiştir. Bingazi ve çevresinde yaşanan çatışmalar, büyük ölçüde Avakir’e bağlı Saika milis grubu ile LUO’ya bağlı TbZ arasında geçmiştir. Bu tablo Hafter’in 2014 yılında güçlü bir ittifak içine girerek bölgedeki gücünü artırmasına payanda olan Avakir kabilesi ile ipleri kopardığını göstermektedir. Öte yandan gelişmeler, Hafter’in doğudaki kabille merkezli geleneksel ve tarihsel yönetim düzenine karşı kendi askeri yönetimini merkeze aldığını göstermektedir.
Bargathi, Hafter’in doğudaki etkinliği ve LUO’nun hakimiyetine karşı UMH’ye sığınmış ve yaklaşık 8 yıl sonra doğunun önde gelen kabilelerin arabuluculuğu (Avakir vd.) sonrasında bölgeye geri dönmüştür. Bargathi’nin adı 2017 yılında Fizan bölgesinde LUO’ya mensup 130 silahsız personelin öldürülme olayının planlayıcısı olarak geçmektedir. Ayrıca eski Savunma Bakanı Bargathi’nin durumuna yönelik de pek çok iddia bulunmaktadır. Bazı yerel kaynaklar Bargathi’nin çocuğu ve beraberindeki 30 kadar Saika milisiyle birlikte öldürüldüğünü iddia ederken bazı kaynaklar kendisinin tutuklandığını öne sürmektedir.
Bölgede internetin kesilmesi, doğrulanabilir bilgilere ulaşmada oldukça büyük bir engel teşkil etmektedir. Çatışmalar süresince ve sonrasında Bingazi’de internet kesintileri devam etmiştir. Yaşananlara ilişkin BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL), Bingazi’deki çatışmaların ardından henüz doğrulanmamış raporlardan kaynaklı olarak ortaya çıkan sivil kayıplardan ve iletişim araçlarının kesintiye uğramasından endişe duyulduğunu kaydetmiş, X platformu üzerinden yapılan açıklamada, çatışmanın taraflarına sivilleri koruma yükümlülüğü hatırlatılırken telekomünikasyon araçlarının acilen eskiye döndürülmesi çağrısında bulunulmuştur.
Yaşananlar, Hafter ailesinin ülkenin doğusundaki otoriter rejimini göstermesi bakımından önemlidir. Gelinen noktada Bingazi’de yaşananlar, Hafter ve ailesinin kurduğu baskıcı askeri düzeni gözler önüne sermektedir. Öyle ki Saddam Hafter liderliğindeki TbZ Tugayı, şehrin pek çok noktasını kontrol etmekte ve keyfi şiddet ve tutuklama faaliyetlerine başvurmaktadır. Grubun sivillere yönelik uygulamaları, pek çok bölgesel ve uluslararası insan hakları örgütünün raporlarına da yansımaktadır. Bu durum, geçmişte olduğu gibi Libya’daki iç göçün en temel sorunlarından biri olarak gösterilmektedir.
Yazar: Fuat Emir Şefkatli
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi