Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile gittiği Azerbaycan’da gazetecilerle de bir araya geldi.
Tek Vatan Harekâtı
Bir gazetecinin “Tek Vatan Harekâtı”nın kendisi için neyi ifade ettiğini ve bu harekâtı nasıl değerlendirdiği sorusuna Bakan Akar şu şekilde cevap verdi:
“Bugünlere kolay gelinmedi. 30 yıl süren işgal konusu Azerbaycanlı kardeşlerimizi olduğu gibi bütün Türk dünyasını rahatsız etti, üzdü. Bu haksız ve ahlaksız işgal ve Hocalı başta olmak üzere oradaki katliamlar, zulümler, 1 milyondan fazla masum insanın evsiz, barksız sıkıntı içinde yaşaması bizleri derinden üzdü. Belki de en önemli konulardan biri de ne Birleşmiş Milletlerin, ne AGİT’in ne de içinden çıkan Minsk grubunun 30 yıl boyunca hiçbir şey yapmaması. Tek Vatan Harekâtı 44 günlük bir operasyon fakat bu sadece 44 günde olmadı. Bu konuda çok değerli kardeşim Azerbaycan Savunma Bakanı Orgeneral Zakir Hasanov’un emir ve komutasında Azerbaycan’ın kahraman ve fedakâr evlatlarının nasıl bir çalışma yaptıklarını, tatbikatlarda ve yaptığımız karargâh, birlik ziyaretlerinde açıkça gördük. Çok kapsamlı, ciddi çalışmalar sonucunda ‘artık yeter’ diyen Azerbaycan, gerekli faaliyetleri gösterdi. Başta Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in emir ve komutasında ve değerli arkadaşım Azerbaycan Savunma Bakanı Orgeneral Hasanov’un teknik, taktik, stratejik çalışmalarıyla bu 44 günlük operasyonun sonucunda Azerbaycan’ın Ermenistan işgali altındaki toprakları kurtarıldı, öz topraklar bağımsızlığını ve özgürlüğünü kazandı.
Çok şükür, bu bizim için büyük bir mutluluk. Karabağ ve oradaki rayonların özgürlüğü elde edildi. Şimdi ise yeni bir mücadele başladı, ekonomik bir mücadele. Oradaki insanların tekrar topraklarına dönmeleri, barış, huzur ve güven içinde yaşamalarına yönelik bir mücadele. Türk Silahlı Kuvvetleri olarak Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte çalışmak suretiyle haince, alçakça oralara yerleştirilen ve masum halkın hayatını tehdit eden el yapımı patlayıcılar ve mayınlar başta olmak üzere her türlü tehdit ve tehlikenin giderilmesi için gece gündüz çalışıyoruz. Orada temizlenen topraklar da çok şükür ekonomiye kazandırılıyor.
Bu süreç içinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev ile beraber yaptıkları görüşme ve koordinasyonun ardından Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı çerçevesinde biz de can kardeşimiz Azerbaycan Savunma Bakanı Orgeneral Zakir Hasanov ile omuz omuza vermek, tek yürek, tek bilek çalışmak suretiyle bu noktaya geldik. Bu gerçekten bizim için mutluluk verici bir olay. Bundan dolayı gururlu, mutluyuz.
Bu çerçevede bu noktaya gelmemizde tabii ki en büyük pay şehitlerimize ait. Onun için de biz tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyoruz. Yaptıklarını daima saygıyla, minnetle anacak, aziz hatıralarını yaşatacağız. Birlikte yaptığımız tatbikatlarda çeşitli duygulu anlar da yaşadık. Bir üsteğmenimiz vardı: Valeh Memiyev. Bir tatbikat sırasında kendisiyle sohbet ederken ‘Bu tatbikatlar, başarılar önemli ama asıl başarı işgal altındaki toprakların kurtarılmasıdır’ dedikten sonra bu evladımızın harekâtta yaralanması, yaralandığı sırada hastanede ‘verdiğim sözü tuttum’ diyerek şehit olması anlamlı, önemli ve değerli bir hatıra.”
Türk-Rus Ortak Gözlem Merkezi’ndeki amaçlanan faaliyetlerden herhangi bir sapma yok”
Ağdam’da faaliyet gösteren Türk-Rus Ortak Gözlem Merkezi’nin faaliyetlerini nasıl değerlendirdiğini ve orada yaşanan herhangi bir olumsuzluğun olup olmadığını soran bir gazeteciye, “Bu faaliyetlerin başından itibaren açık, şeffaf şekilde bir diplomasi hem Azerbaycan hem Türkiye’deki ilgili makamlar tarafından büyük bir başarıyla yürütüldü. 44 günlük zaferin sonunda 11 Kasım’da Rusya ile görüştük. Bu çerçevede bir mutabakat muhtırasının çerçevesi çizildi. Daha sonra da 30 Kasım’da Rusya Savunma Bakanı Sayın Sergey Şoygu ile yaptığımız görüşme sonunda bir yönetmelik üzerinde mutabakat sağladık. Bunların hepsi Azerbaycan ile sıkı bir iş birliği halinde gerçekleşti. Buna bağlı olarak da Ortak Merkez kuruldu. Ortak Merkezin görevleri, sınırları belli. Zaman zaman farklı birtakım girişimler olmakla beraber yine değerli kardeşim Azerbaycan Savunma Bakanı Orgeneral Zakir Hasanov, bu konularda çok dirayetli şekilde gerekli düzeltmeleri yapıyor, fikirler ortaya koyuyor. O merkezin belirlendiği çerçevede çalışması için her türlü gayret gösteriliyor. Buradaki maksadımız ateşkesin sürekliliğinin sağlanması ve ateşkes ile birlikte bölgeye istikrarın gelmesi. Bu konudaki ciddiyetimizi, samimiyetimizi, dostluğumuzu ortaya koyduk, koyuyoruz. Buradan herhangi bir sapma yok.
Orada sadece Rusya ve Türkiye değil, aynı zamanda Azerbaycan da idari ve emniyet görevlerinde, oradaki faaliyetlerin yürütülmesinde çok ciddi gayret sarf ediyor. Bunun sonucu olarak da ateşkesin önemli ölçüde sürdüğünü, ihlallerin ciddi şekilde azaldığını ve istikrara doğru önemli adımlar attığımızı da büyük bir memnuniyetle müşahede ediyoruz. Oradaki Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları üzerine düşen görevler neyse bunları büyük bir aşk ve önemli bir görev yaptıklarının bilinciyle yerine getiriyorlar. Ufak tefek bazı sıkıntılar olmakla beraber bunları da görüşmeler yoluyla çözmek suretiyle ilerlemeye devam ediyoruz.” şeklinde açıklamaya yer verdi.
“Bundan sonraki husus askerî eğitim, iş birliği, danışmanlık ve yardımlaşmaların kapsamını genişletmek”
Bakan Akar, Türkiye ve Azerbaycan arasında imzalanan Şuşa Beyannamesi’nin iki ülkenin silahlı kuvvetlerine ne gibi sorumluluklar getirdiğine ve bundan sonraki süreçte neler yapılacağına ilişkin de değerlendirmede bulundu.
“Bu beyanname bizim sahip olduğumuz duyguların, düşüncelerin kâğıda dökülmesi şeklinde oldu. Zaten aramızda var olan çok samimi ilişkilerin konusunu, kapsamını genişleten, derinleştiren bir beyannamedir Şuşa Beyannamesi. Bununla birlikte hem Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan hem de Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in ülkelerimiz için gördükleri perspektifi, vizyonu ortaya koydukları bir belge. Bize düşen, işin savunma ve güvenlik boyutu itibarıyla değerli kardeşim Azerbaycan Savunma Bakanı Orgeneral Zakir Hasanov ile beraber bu çalışmaları yürütmek.
Bunun için yapmamız gereken husus da askeri eğitim, iş birliği, danışmanlık ve yardımlaşma konusunun kapsamını genişletmek. Hiçbir tehdit olmaksızın çok geniş bir şekilde bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bir taraftan yeniden yapılanma, modernizasyon, personelimizin ve Azerbaycan’ın kahraman personelinin eğitimini, harekâta hazırlık düzeyini en üst düzeye getirmek için çalışmalarımız sürerken, diğer taraftan da bu kahraman ve fedakâr personelin donatımı için savunma sanayi konusunda ihtiyaç duyulan harp silah, araç ve gereçlerinin teminiyle ilgili çalışmalarımız var. Bu çerçevede çok sıkı iş birliği halinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İhtiyaçların etkin ve kalıcı bir şekilde karşılanması için arkadaşlarımız yoğun bir şekilde tek yumruk ve tek yürek olarak çalışıyor.”
“Azerbaycan’ın yalnız olmadığını herkesin bilmesi gerek”
Hulusi Akar, 44 günlük savaştan sonra bölgedeki güç değişimini ve yeni jeopolitik gerçekliği kabul etmeyen ve özellikle bölgede Rusya’nın yanı sıra Türkiye’nin de siyasi rolünün artmasından rahatsızlık duyanlara karşı Türkiye’nin nasıl bir siyasi çizgi izleyeceğine de değindi.
“Türkiye’nin amacı Azerbaycanlı kardeşlerinin uğradığı haksızlığın giderilmesi konusunda, Azerbaycan halkının, devletinin haklı davasında onların yanında olmak. Dolayısıyla bu konuda biz varlığımızı sürdürdük, sürdüreceğiz. Hiçbir şekilde Azerbaycan yalnız değildir. Bunun herkes tarafından bilinmesi, her taraftan görülmesi lazım. Yani bu konuda bir vefa örneği olarak Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde ilk andan itibaren tereddütsüz elimizi taşın altına soktuk. Bunun başka bir şekilde yorumlanması anlamsız olur.
AGİT söz vermesine rağmen 30 sene tek bir adım atmadı. Bilakis Ermenistan tarafındaki bazı siyasiler ve bazı askerler Minsk grubunun bu tutumundan o kadar şımardı ki daha da taarruz etmeye çalıştı. O dönem yapılan saldırıları hatırlayın. Buna karşılık Azerbaycan’la beraber olmamız çok doğal bir tutumdur. Azerbaycan ve Türkiye tek millet, iki devlet. Bunu herkesin bilmesi lazım.
Şuşa ve Bakü beyannamelerini dikkate alarak o çerçevede ilişkilerimizi sürdürüyoruz. Azerbaycan son derece modern bir anlayışla, geniş bir vizyonla olaylara bakmak suretiyle daima siyasal çözümden, barıştan yana olduğunu göstermiştir. Zaten bunun en büyük göstergesi 30 senedir sabretmesidir. Sabrı dolayısıyla bizim ve Azerbaycan’ın barışçıl yöntemlere itibar ettiğimizi herkesin görmesi ve bu konuda Ermenistan başta olmak üzere diğer ülkelerin bu fırsattan istifade etmesi lazım.”
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi