Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığında, “A400M FASBAT Uçak Bakım Tesisi Açılışı, Retrofit Yapılan İlk Uçağın Teslimi ve Stratejik İş Birliği Anlaşmaları Sertifika Töreni”ne katıldı.
Milli Savunma Bakanı Akar, Kayseri’de düzenlenen “A400M Fasbat Uçak Bakım Tesisleri’nin Açılışında Retrofiti Yapılan İlk A400M Uçağının Teslimi ve Stratejik İşbirliği Anlaşmaları Sertifika Töreni”nde önemli açıklamalarda bulundu. Hulusi Akar, günümüzün yerli teknolojisinin geçmişteki gibi olmasına müsaade etmeyeceklerini vurguladı. Akar konuşmasında, “Bilinmelidir ki savunma sanayiinde elde ettiğimiz kazanımların, Kayseri Uçak ve Motor Fabrikasının; Nuri Demirağ’ın, Vecihi Hürkuş’un uçak fabrikalarının, Nuri Killigil’in milli silah fabrikasının ve Devrim otomobillerinin akıbeti gibi olmasına bir daha asla müsaade etmeyeceğiz.” ifadelerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da video konferans yöntemi ile katıldığı törende konuşan Akar, A400M uçaklarının retrofit anlaşmasının 2019’da burada imzalandığını hatırlatarak, “Uluslararası standartlardaki bu tesis, tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgınının olumsuz etkilerine rağmen planlanan süreden çok daha önce ve öngörülen bütçe içinde tamamlanmıştır. Böylelikle, hem TSK’nın ihtiyaçları çok kısa sürede karşılanmış hem de ciddi miktarda bir kaynağın ülkemizde kalması sağlanmıştır.” dedi.
Üstlendikleri hemen her projeyi başarıyla tamamlayan yüklenici firmaları; ortaya koydukları teknoloji, tecrübe, mühendislik altyapısı ve proje yönetim sistematiği ile dünyada ulaştığı seviyeden dolayı tebrik ederek başarı dileklerini iletti.
Küresel ve bölgesel düzeyde önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreçte TSK’nın karada, denizde ve havada; yurt içinde ve sınır ötesinde yoğun ve etkin şekilde faaliyetlerine devam ettiğini aktaran Hulusi Akar, “Bu çerçevede kahraman ordumuz vatanımızın, mavi vatanımızın, semalarımızın ve 84 milyon vatandaşımızın güvenliğini sağlamak için her türlü risk, tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve sınır ötesinde azim ve kararlılıkla mücadelesini sürdürmektedir. Böylesine kritik bir dönemde savunma ve havacılık alanında atılan her adım, hayata geçirilen her proje de TSK’nın mücadelesine, imkan ve kabiliyetlerine, etkin, caydırıcı ve saygın niteliklerinin artırılmasına önemli katkılar sağlamaktadır.” ifadelerini kullandı.
Hulusi Akar, A400M nakliye uçaklarının da çok önemli bir ihtiyacı karşıladığını şu sözlerle belirtti:
“Envanterimize girdiği andan itibaren A400M uçakları sadece Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacını karşılamakla sınırlı kalmamıştır. A400M uçakları, küresel bir soruna dönüşen salgının yayılımını yavaşlatmak ve can kayıplarını engellemek amacıyla dost ve müttefiklerimize gönderilen sağlık malzemelerinin ulaştırılmasında da ülkemizin uzak diyarlara uzanan yardım eli olmuştur. Şu ana kadar 28 dost ve müttefik ülkeye yapılan 36 uçuşun 24’ü, A400M uçakları ile gerçekleştirilmiştir.”
Avrupa Hava Kuvvetlerinin gelecek nesil taktik ve lojistik hava nakliye ihtiyaçlarını karşılamak üzere başlatılan A400M projesinin önemli bir ayağının Kayseri’de bulunmasını “ayrı bir gurur vesilesi” olarak ifade eden Akar, sanayii alanının güçlü şehirlerden Kayseri’nin, havacılık sektöründe de köklü bir tecrübeye sahip olduğunu dile getirdi.
TOMTAŞ’ın hikayesi önümüzdeki günlerde yayınlanacak
2’nci Hava Bakım Fabrika Müdürlüğü’nün temelini 1926’da Alman Junkers firması ortaklığı ile kurulan Tayyare ve Motor Türk AŞ’nin (TOMTAŞ) oluşturduğunu belirten Akar, “1928 yılında üretime başlayan ve 1941 yılına kadar ürettiği uçaklarla dönemin en iyi havacılık fabrikalarından biri durumundaki TOMTAŞ’ın faaliyetleri maalesef birtakım sebeplerden dolayı akamete uğramış ve TOMTAŞ, havacılık tarihimizde acı bir hatıra olarak kalmıştır. Kayseri ve TOMTAŞ’ın bu hüzünlü hikayesi Kayseri Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Erciyes Üniversitesi ile MSB Arşiv ve Askeri Tarih Daire Başkanlığımızın gayretleriyle bir kitap haline getirilmiş olup önümüzdeki günlerde yayımlanacaktır.” diye konuştu.
“Yakın gelecekte müttefiklerimizin A400M uçaklarının retrofitlerini de Kayseri’de yapmayı hedefliyoruz”
Eskişehir’deki 1’inci Hava Bakım Fabrika Müdürlüğü’ndeki muharip uçak bakım, onarım ve sistem entegrasyonu ile Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın bu konuda köklü bir tecrübeye sahip olduğunu söyleyen Akar, Kayseri’nin de nakliye uçak teknolojisinde benzer şekilde önemli kazanımlar elde edeceğini ifade etti.
Savunma sanayiinin yeni bir boyuta geçmesini sağlayan A400M projesinin, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve askeri fabrikaların ulaştırma uçaklarında sahip olduğu bakım yeteneğini ileri seviyelere taşıyacağını dile getiren Akar, “Burada öncelikle Hava Kuvvetlerimizin A400M filosunun retrofit işlemleri gerçekleştirilecektir. Tesislerimiz, tecrübemiz, savunma sanayi firmalarımız ve devletimizin her konuda sağladığı destekle sadece kendi uçaklarımızın değil, yakın gelecekte tüm dost ve müttefiklerimizin A400M uçaklarının retrofitlerini de Kayseri’de yapmayı hedefliyoruz. Türk ekonomisine ve özelde de Kayseri ekonomisine ciddi katkı sağlayacak bu çalışmanın ASFAT ve AIRBUS iş birliğinde gelecek yıllarda genişlemesini de planlanıyoruz. Bu doğrultuda buradaki imkan ve kabiliyetlerimizle sadece A400M uçaklarının değil, CN-235 uçaklarının da retrofit faaliyetlerini yapabileceğimizi ümit ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği, kararlı tutumu ve desteğiyle yerli ve milli savunma sanayisinde önemli mesafelerin katedildiğinin altını çizen Akar, dünyanın ilk 100 savunma sanayii firması içerisinde 7 Türk firmasının yer aldığına dikkati çekti.
Amaçlarının bu firmaların sayısını her geçen yıl daha da artırmak, savunma sanayiindeki yerlilik ve millilik oranlarını daha da yükseltmek olduğunu belirten Akar konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Bu nedenle kamu kurumlarımızın, askeri fabrikalarımızın kapasitesini layıkıyla kullanmak, TSK’nın tüm ihtiyaçlarını karşılarken, aynı zamanda uluslararası pazarda güçlü bir konum elde etmek için reform niteliğinde yapısal değişikliklere gidiyoruz. Milli menfaatlerimiz doğrultusunda kamu-özel ortaklığını öngören, çağın koşullarına uygun, daha verimli ve etkin bir iş modelini benimsemiş bulunuyoruz. Böylelikle savunma sanayisinde teknolojik gelişmeye ihtiyaç duyulan alanlardaki kabiliyetlerimizi artırmaya ve sürdürülebilirliği sağlamaya çalışıyoruz. 2’nci Hava Bakım Fabrika Müdürlüğümüzün bir çözüm ortağı olarak sahip olduğu tecrübeyi uluslararası ölçekte bir firma ile paylaşabilmesini bu iş modeline borçlu olduğumuzu özellikle belirtmek isterim. Aynı şekilde bugün sertifika törenini icra ettiğimiz Stratejik İş Birliği Anlaşmalarını ve Onaylı Tedarikçi sistemini de bu iş modeli sayesinde hayata geçirmiş bulunuyoruz. Bu çalışma ile teknolojik ve benzeri açılardan yeterli görülen milli ve yerli üretim yapan firmalarımız desteklenerek TSK’nın ihtiyaçlarının uzun dönemli olarak karşılanması ve yurt dışı teknolojik bağımlılığının azaltılması da amaçlanmıştır.”
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi