SSB öncülüğünde düzenlenen Savunma ve Havacılık Sanayiinde Küresel Stratejiler Konferansı’21’de açılış konuşması yapan SSB Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Türk savunma sanayiibdeki gelişmeler özelinde Türkiye’ye yönelik değişen algıya vurgu yaparak önemli açıklamalarda bulundu.
“Savunma sanayii sadece ticari bir konu değil”
Dünyada Türkiye’ye yönelik yaşanan algı değişimine değinen Demir, “Savunma sanayii ihracatı herhangi bir konu değil. Türkiye’nin ihracat politikasında tekstil, otomotiv, tarım gibi sektörler ticari konular. Ancak savunma sanayii ihracatı konusu, sadece ticari bir konu değil. O kadar çok yönü var ki… Savunma sanayii ihracatı yaptığınızda, ihracatını yaptığınız ürünün nereye gideceği, nasıl kullanılacağı, ürünün gideceği ülke, o ülke ile ilişkiler, o ülkenin komşularıyla ilişkileri gibi çok sayıda parametrenin çok ince şekilde analiz edilmesi ve atacağınız bu adımın ticari etkisinden çok daha fazla etki alanı olacağını net belirlemeniz lazım. Bu konu çok hassas ve bu günlerde tartışılacağını düşünüyorum.
Bugün özellikle savunma kuvvetlerimizin yaptıkları operasyonlar ve başarıları, savunma sanayii ürünlerimizin alanda gösterdiği başarı Türkiye haritasını değiştirmiş durumda. Türkiye’nin güç olarak algılanması yönünde önemli bir değişiklik oluştu. Ama bu algıyı oluşturma yönünde de güvenlik güçlerimiz ve askerlerimizin kahramanlıkları başta olmak üzere kullanılan yeni teknolojilerin de etkisiyle önemli bir algı değişimi yaşandı. Artık güçlü ve teknoloji üreten bir Türkiye imajı oluştu. Bu imajla beraber Türkiye’nin masada duruşu ve algısı değişti. Bu yıl IDEF’te de gördük ki çok sayıda yabancı ülke, artık Türkiye’ye başka bir gözle baktıklarını ifade eder oldular. Başka bir boyutu Türk ürünü algısını, teknoloji yetkinlik algısını değiştirdi. Yani, savunma sanayii alanındaki ürünlerin başarısı, diğer alanlarda teknoloji ürünleri alanında Türk malı, aklı ve teknolojisi konusunda bir algı değişimi yaşandı. Böylece savunma sanayii ürünlerinin başarısı, Türk teknolojisi ise daha dikkatli bakmak lazım mutlaka değerlidir gibi bir algı oluştu. Bunlar önemli parametreler.” şeklinde konuştu.
Sivil havacılıkta gelişmelere özellikle vurgu yapan Demir, “Havacılık kökenli birisi olarak; havacılık alanına da özel bir ilgi gösterilmesi savunma dışında sivil havacılık alanında da özel stratejiler ve metotların geliştirilmesi gerektiğini de vurgulamak isterim. Çünkü ihracat rakamlarına baktığımızda salgının etkisi olan düşüşün çok büyük bir kısmının sivil havacılık alanında ortaya çıkan yavaşlamadan kaynaklandığını da görmek gayet mümkün.” dedi.
Türkiye, diğer ülkelere çözüm üretiyor
Türk savunma sanayiinin uluslararası olarak çok fazla talep gördüğünü ve pazar bulduğunu belirten Demir, “Bu süreçte savunma sanayii ürünleri sadece ihracat rakamı olmakla birlikte bazen dış yardım ve Türkiye’nin gücünü gösterme konusunda da önemli bir parametre oluşturuyor. Bir anlamda bu geleceğe yatırım konusu olmakta. Savunma sanayii alanında diğer bir husus birçok ülke özellikle gelişmekte olan ülkeler kısmında, tekil ürün pazarlamak yerine sektörümüzün anahtar teslim çözümlerle sahada olmaları çok önemli. Hatta öyle ki bazı ülkeler, kendi ihtiyacı olacak ürünleri tek tek belirlemek yerine bizden sorunu anlayıp, soruna çözüm üretmemizi bekliyorlar. Bu da sektörümüzün oyuncularının, zaten bir kısmını ülkemizde uygulamakta oldukları çözümleri o ülke üzerinde de paketleyip özelleştirip, ihtiyaçlara cevap verecek hale getirmeleri gibi bir strateji gerektiriyor.
Küreselleşen dünyada savunma sanayii ürünlerimizin Afrika’dan Günaydoğu Asya’ya Düney Amerika’dan Avrupa’nın çeşitli bölgelerine kadar dünyanın çeşitli bölgelerinde müşteri ve pazar bulduğunu ve ilgi gördüğünü belirtmem lazım. Bu da yine Türkiye algısının geldiği noktayı göstermesi açısından önemli bir parametredir. Yine savunma sanayii ürünlerimizin ihraç edildikten sonra kullanılmasıyla ilgili olarak maksatlı bazı algı oluşturma çabalarını gördük. Ürünlerimiz gayet kontrollü ve bazı süreçlere tabi olarak gönderilirken; ürünlerimizin kullanım şekli ile ilgili olarak tamamen tezat içeren bazı yaklaşımlar da gördük. Bu da yine Türkiye’yi karalama kampanyası güdenlerin ne kadar bu konuda rhatsız olduklarını gösteren başka bir parametre.” ifadelerini kullandı.
“Her anlamda yüzde yüz yerli olma stratejisi mantıklı değil”
Yerlilik oranına ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Demir, “Savunma sanayii ürünlerimizin kilogram başına ihracatı birkaç bin doların üzerinde ama daha da memnuniyet verici hususlar, giderek bu ihracat rakamında ithal girdisinin birkaç yüz dolarda kaldığını görmektir. Tabii ki ürünlerimizin ithal girdisinin sıfır olması gibi bir hedefimiz de yok, çok da mantıklı değil. Ama bu rakamın sadece ve sadece harcı alem ürünler bazında olması ve ticari kaygılar taşıması önemli. Önemli olan her zaman söylediğimiz gibi savunma sanayiinde yerlilik oranımızı ve kabiliyetimizi, stratejik ürünler bazında yüzde yüze çıkartmak. Yoksa her anlamda yüzde yüz yerli olacağız gibi bir stratejinin çok da mantıklı olmadığını vurgulamak istiyorum.” ifadelerini dile getirdi.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi