Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Türk savunma sanayiinin hava savunmada attığı adımları ve geliştirdiği ürünleri kamuoyuyla paylaştı.
Hava savunmada katmanların önemini belirten İsmail Demir, Türkiye’nin bu alanda ortaya koyduğu yerli ve milli çözümlerin altını çizdi.
“SİPER’e adım adım gidiyoruz”
İHA’ların, drone’ların ve küçük roketlerin de önemli bir tehdit olduğunu belirten Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, “Hava savunmada her kademe önemli. Korkut sahadayken onun yaptığı bir görev var, HİSAR-A’ları devreye soktuk şu anda seri üretime başladılar. HİSAR-O testleri bitiyor ve seri üretime geçti. Bu arada Sungur diye ara bir ürün çıkardık, HİSAR-A’nın altında yer alıyor. Omuzdan atılan ve çeşitli kısa mesafe tehditleri bertaraf eden bir platform. SİPER’e de adım adım gidiyoruz. SİPER’in de ötesine geçeceğiz tabii.
Muhtemel hava tehditlerine karşı savunmanızı yapabilmeniz önemli. Yani SİPER son nokta değil, SİPER’e gelince bütün tehditleri bertaraf etmiş olmayacağız, onun da ötesine geçmek için çalışıyoruz. Özellikle günümüzde çeşitli insansız hava araçlarının, drone’ların irili ufaklı tehditlerin olduğu, çeşitli çapta irili ufaklı roketlerin atılabildiği günümüzde bunların her birini durdurabilecek sistemlerimizin devrede olması lazım. Yani bu çok yönlü bir olay. SİPER ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. SİPER’e giden her yol haritasında arada ürünlerimizi göreceksiniz. Sungur’da olduğu gibi. HİSAR-A’yı HİSAR-A+ yaptığımız gibi. Biz hangi açıdan hava tehditlerini önleyebilirsek önlemek için elimizden geleni yapacağız.” dedi.
“Arada üretilen her ürünün ihraç potansiyeli var”
Türk savunma sanayiinin son dönemde yaptığı yerli atılımın önemini vurgulayan Demir, üretilen çözümlerin ihracat potansiyelini anlattı.
Yerli savunma sanayii ürünlerinin ihraç edilme potansiyellerinin yüksek olduğunu vurgulayan Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, “Ruslar ve diğer ülkeler S-400 gibi ürünlere ulaşana kadar hayata geçen ara ürünleri ihraç ediyorlar. Biz son operasyonlarda da gördük; düşman unsurlardaki hava savunma sistemleri vardı, bunlar S-400 ve S-300’ün çok altında olan ürünlerdi, belirli kademelerdeki savunmayı yapabilecek ürünlerdi ve kendi irtifalarında etkili olabildiler. O açıdan S-400 gibi bir ürün aldım diyen bir ülkenin, savunma ihtiyacını giderdim dememesi lazım. Çünkü diğer kademeleri de kapsamanız lazım.
Bugün çeşitli seviyedeki drone’ların çoklu saldırısında S-400 belki de başarılı olamayacak bir sistem olur. Çünkü S-400’ün amacı uzun mesafedeki ciddi tehditler. S-400, balistik füzeler ve uçaklardan gelen tehditler konusunda etkili. O açıdan arada üretilen her ürünün kendi çapında ihraç potansiyeli var. Çünkü o ürün nasıl ki bizim ülke hava savunmamızda bir ihtiyaca cevap veriyor ise potansiyel müşteri olabilecek ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap veriyor olacaklar.” ifadelerini kullandı.
“Yaptırımları elimizin tersi ile ittik”
CAATSA yaptırımları ile ilgili de konuşan T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, yaptırımların SSB ve SSB yetkilerine gelmesinin Türk savunma sanayiinin ilerleyişine gölge düşürmek için yapıldığını söyledi.
Türk savunma sanayiinin vermiş olduğu rahatsızlığın devam edeceğini belirten Demir, “CAATSA yaptırımlarını biz elimizin tersiyle itip devam ediyoruz. Belki farkındalığımızı artırması bakımından da bize işaret fişeği oldu diyebiliriz. O açıdan bunları bırakıp yolumuza devam edeceğiz. Geleceğin harekat ortamında sürekli düşünüp bununla ilgili hazırlıklar ve projeler yapıyoruz. Bazı ürünlerin çalışması devam ediyor bazı ürünlerin testleri devam ediyor.
Çok sayıda görev icra eden otonom Kara Deniz Hava Sistemleri’nin görev paylaşımı yapıp harekat ortamında belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere devreye girdiği ortamlar söz konusu. Bunlara adım adım gitmek gerekiyor ve bunlar için kaynak gerekiyor. Dünya buraya doğru gidiyor. Bunları yapmazsanız geride kalırsınız. Yapay zeka sisteminin bir otonom sisteminin birbirleriyle haberleştiği yine harekat merkezine bilgi gönderdiği bazen kendi kararlarını belli ölçüde kendi verdikleri ortamı düşünmezseniz ve bugün başladık yarın oldu şeklinde olmayacak. Uzun bir yolculuk bu. Şu anda savunma sanayiinde belli yetkinliği olan ülkeler geleceğe yatırım yapma peşinde. Bizim şu anda onların elindeki mevcut ürünlerin daha iyilerini yapmaya çalışırken bir taraftan da geleceğe bakmamız gerekiyor.” dedi.
“Şu anda kendi yol haritamızı çiziyoruz”
İnsansız sitemlerin gelecekte hayatımızda önemli rol oynayacağını söyleyen İsmail Demir, “İnsansız sistemlerin sadece hava araçlarında değil; deniz üstü, denizaltı, kara araçları, tekerlekli, paletli, yürüyen vb. bir dizi zincirde hatta çeşitli boyutlarda diyelim, silah taşıyan, elektronik harp yapabilen veya çeşitli şaşırtma unsurları içeren diyelim o tür kabiliyetlerde bir dizi ürünün geleceğin yol haritasında önemli rol oynayacağını düşünüyoruz ve bu konuda da çoklu kanallardan çalışmalarımız devam ediyor. Bu kanallar daha da artacak ve ülkemizde muhtemel tüm kabiliyetleri harekete geçirmek bizim boynumuzun borcu. Bu anlamdaki takibimiz devam edecek.
Çok sayıda hevesli gencimiz var. Onları teşvik etmemiz gerekiyor ki bu alanlarda başarılı olalım. Dünya da otonom sistemlere doğru ilerliyor. Bu yöndeki çalışmalar ortaya çıkıp sahada kullanılmaya başlandığında göreceğiz kabiliyetleri.” dedi.
“2023 ve üzeri hedeflerimizde 10 milyar dolarlık ihracat söz konusu”
Dünyada savunma sanayii ihracatının nasıl işlediğini ve Türkiye’nin ihracat potansiyelini anlatan Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, “Savunma ihracatı tabi tek başına ticari bir konu değil. Savunma sanayii söz konusu olduğunda bir dizi yan unsur da burada çok etkili. Bir ticari ürün satmıyorsunuz nihayetinde bir savunma ürünü demek, ülkeler arası ilişkilerin, stratejik yapılanmaların ve politikaların etkili olduğu bir alan. Hatta geçmişte bugüne o alanda çeşitli ülkelerde yer tutmuş, lobi yapmış, belirli yapılar oluşturmuş rakiplere karşı bir rekabetten söz ediyoruz. Bunun da yanında ticari şartlar ne olursa olsun o ülkenin karar alıcılarının sizinle olan ilişkileri çok önemli rol oynuyor. Bunların hepsini bir araya getirdiğimizde, bay kompleks bir denklem çıkıyor ortaya. Ama tabii bunun olmazsa olmaz ilk şartı; sizin teknolojisi yetkin, ileri seviyede iş görebilecek bir silah sistemine ve elektronik muharebe sistemine genel olarak savunma sanayiinde kullanılacak ürünlere sahip olmanız. Bu ilk adım. Onun da sadece teknolojik yeterlilik açısından değil, fiyat ve destek açısında da önemli bir unsur içermesi gerekiyor.
Bunları bir araya koyduğunuzda bu yeterli değil. Bir ticari üründe fiyat olarak rekabetçi olduğunuzda, ürününüzün kullanılabilirliği ve üstünlüğü olduğunda oldukça önemli bir avantaj sağlarsınız ama savunma ürünleri böyle değil. Diğer başka faktörler de var. Ama bütün bunlara rağmen ürünlerimizin sahada kullanılması ve başarılı olması çok büyük bir etki yapıyor. Nihayetinde karşı taraf, ürününüzün kabiliyetini görmek istiyor. Muharebede kendi kanıtlamış ürünlerimizin fazlalığı bize, savunma sanayiinde büyük bir ihracat ivmelenmesi yaşayacağımızı gösteriyor. 2023 ve üzeri hedeflerimizde 10 milyar dolarlık ihracat söz konusu.” ifadelerini kullandı.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi