Tel Aviv yönetimi şimdi de Beşar Esad rejiminin devrildiği Suriye’yi hedef aldı. İsrail Hava Kuvvetleri, 9-10 Aralık tarihlerinde Suriye genelinde düzenlediği kapsamlı hava saldırılarıyla ülkenin askeri kapasitesine çok ağır bir darbe vurdu. Söz konusu geniş çaplı hava saldırılarında, Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait çok sayıda savaş uçakları ve helikopterler hedef alındı.
Başkent Şam, Lazkiye, Humus ve Kamışlo başta olmak üzere stratejik askeri hedefler, yoğun bombardımana maruz kaldı. Saldırılar, Suriye’nin hava savunma sistemlerini ve Esad rejiminden kalan önemli askeri varlıkları hedef aldı.
100’den fazla askeri nokta hedef alındı
İsrail’in gerçekleştirdiği operasyonlar, Suriye’deki 100’den fazla askeri hedefi kapsadı. Şam’daki Barzeh bölgesindeki Bilimsel Araştırma Merkezi ve Cemraya’daki askeri üsler, saldırıların odak noktaları arasında yer aldı. Ayrıca, Lazkiye Limanı, Misyaf’taki Bilimsel Araştırma Merkezi ve Kamışlo Askeri Havalimanı da bombalanan bölgeler arasında yer aldı. Özellikle Humus’taki saldırılar sırasında, Suriye’nin Sovyet döneminden kalma MiG-29 savaş uçaklarının konuşlandığı hangarlar ve pistler büyük zarar gördü. Hasarın tam boyutu henüz teyit edilmemiş olsa da yerel kaynaklara göre, Tel Aviv’in operasyonu sonucunda Suriye Hava Kuvvetleri’nin elinde çalışır durumda hiçbir MiG-29 uçağı kalmadı.
MiG-29 savaş uçakları, Suriye Hava Kuvvetleri’nin envanterinde bulunan etkili platformlardan biriydi. Ancak yıllardır süren iç savaş, ekonomik ambargo ve teknik yetersizlikler nedeniyle bu uçakların çoğu operasyonel kapasitesini yitirmiş durumdaydı. Tel Aviv merkezli Kanal 12 televizyonuna göre, İsrail bu operasyonla Suriye’nin kalan askeri gücünü tamamen etkisiz hale getirmeyi amaçlıyor.
İsrail: “İran destekli yapıları hedef aldık”
Netanyahu yönetimi, Suriye’de düzenlediği operasyonların gerekçesi olarak, İran destekli milislerin varlığını ve silah sevkiyatlarını gösteriyor. Savunma Kuvvetleri’nden yapılan açıklamada, bu saldırıların İran’ın Suriye’deki askeri varlığını ve İsrail’e yönelik tehditlerini bertaraf etmeyi amaçladığı ifade edildi. Ancak saldırılarda Suriye ordusuna ait kritik altyapının da imha edilmesi, Tel Aviv hükümetinin bu operasyonlarının doğrudan Suriye topraklarını hedef aldığı yorumlarına yol açtı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, saldırılar sırasında Esad rejimine ait kimyasal silah depolarının imha edildiğini iddia etti. Miller, bu operasyonların ABD’nin bölgedeki müttefikleriyle koordineli bir şekilde gerçekleştirildiğini vurgulayarak, “SDG, ABD’nin önemli bir ortağıdır. Onlara yönelik politikamızda herhangi bir değişiklik yoktur” ifadesiyle uluslarlararası kamuoyuna Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adıyla duyurulan PKK/YPG ile iş birliğinin devam ettiğini açıkça dile getirdi.
Beşar Esad’ın düşüşü ardına henüz tam olarak bir hükümet kurulamayan Suriye’den, saldırılara ilişkin resmi bir açıklama gelmezken bölgedeki askeri kaynaklar, saldırıların Suriye’nin hava savunma sistemlerini etkisiz hale getirdiğini doğruluyor
İsrail, Suriye topraklarını işgale devam etti
İsrail, 1967’den bu yana işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’nde askeri hareketliliği artırmaya devam ediyor. 1974’te Suriye ile arasında imzalanan Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması ile tampon bölge ve silahtan arındırılmış bölgelerin sınırları belirlenmiş olmasına rağmen, İsrail ordusu geçtiğimiz günlerde Golan’daki tampon bölgeye giriş yaptı. Suriye’nin en yüksek dağı olan (2814 metre) Hermon Dağı’nı işgal eden Netanyahu yönetimi, sınırın ötesine geçerek Başkent Şam’ın 40 km ötesine konuşlandı.
Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın talimatıyla gerçekleşen bu hamlenin ardından, İsrail ordusu askerlerinin ve zırhlı birliklerin tampon bölgeye yerleştirilmesine dair görüntüleri kamuoyuyla paylaştı. Netanyahu, Golan Tepeleri’ndeki açıklamasında bu işgalin “geçici” olduğunu savundu.
Tel Aviv yönetimi, Golan’daki hareketlilikle eş zamanlı olarak, Suriye’nin Kuneytra ili ve çevresindeki köylere evlerde kalma çağrısı yaptı. 6 Aralık’ta Golan Tepeleri’ndeki birliklerine takviye gönderdiğini açıklayan yönetim, 8 Aralık’ta tampon bölgeye kuvvet konuşlandırıldığını da doğruladı.
Konuya ilişkin Dışişleri Bakanlığımızdan da bir tepki geldi. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, “İsrail’in, 1974 yılında imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nı ihlal ederek İsrail-Suriye arasındaki ayrıştırma bölgesine girmesini ve Suriye topraklarında ilerlemesini şiddetle kınıyoruz. Suriye halkının uzun yıllardır hasret olduğu barış ve istikrara kavuşma ihtimalinin ortaya çıktığı bu hassas dönemde, İsrail işgalci zihniyetini tekrar sergilemektedir. Suriye’nin egemenliği, siyasi birliği ve toprak bütünlüğüne desteğimizi kararlılıkla yineliyoruz.” ifadelerine yer verildi.
Bölgesel gerilim tırmanıyor
İsrail’in Suriye’de düzenlediği bu operasyonlar, yalnızca Suriye’nin askeri kapasitesini değil, aynı zamanda bölgedeki dengeleri de etkiliyor. Askeri analistlere göre, Suriye’nin hava sahasını koruma kapasitesinin azalması, İran’ın bölgede daha fazla risk almasına neden olabilir. Ayrıca İsrail’in bu tür saldırıları, Suriye ve müttefikleri arasında daha sert yanıtlar doğurabilir.
Sonuç olarak, İsrail’in bu son operasyonu, Orta Doğu’da zaten gergin olan atmosferi daha da kızıştıracak gibi görünüyor. Suriye’nin yaşadığı askeri kayıplar, ülkede devam eden hareketli günlere ve İran-İsrail gerilimlerine yeni bir boyut kazandırmış durumda.