Cezayir, Katar ve bazı diğer Arap ülkeleri İsrail’le ilişkilerin normalleşmesine kesin bir dille karşı çıkarken; Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Bahreyn gibi ülkeler ise bu duruma oldukça ılımlı yaklaşıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in İsrail’le anlaşmasının ardından, alışılageldik Arap-İsrail ilişkilerinin yeni bir dönemin eşiğinde olduğu görülüyor. Anlaşma, Orta Doğu’da yeni kutupların ve bölünmelerin oluşmasına sebep oldu.
İsrail ve Arap ülkeleri 1948’den bu yana farklı cephelerde birçok savaş yaşadılar. İsrail bu savaşların bir çoğundan zaferle ayrıldı. Buna rağmen bugüne kadar Arap ülkelerinin ekseriyeti İsrail’le iyi ilişkiler geliştirmeyi ve İsrail’i tanımayı reddetti.
Fakat görüldüğü kadarıyla İsrail, BAE ve Bahreyn’le imzaladığı anlaşmaların ardından son yıllarda zaten fazlasıyla bölünmüş olan ve karmaşık bir hale gelen Orta Doğu coğrafyasının siyasi konjonktüründen faydalanarak kazandığı askeri başarılara siyasi bir zemin hazırlayarak meşruiyet kazandırmaya çalışıyor.
Arap Birliği sesizliğini korudu
Özellikle son dönemde İsrail’in Filistin’e ve Filistin halkına karşı uyguladığı işgalci zulmü yalnızca zayıf kınama açıklamalarıyla geçiştiren sözde Arap Birliği’nin ise, İsrail’le imzalanan anlaşmaları ve geliştirilen iyi ilişkileri görmezden geldiği ve adeta kulak tıkadığı da dikkatlerden kaçmadı.
Filistin meselesi ve Arap-İsrail çatışmaları konusunda uzman olan Princeton Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Richard Falk, BAE-Bahreyn anlaşmasının Orta Doğu’da Türkiye’den, İran ve Suudi Arabistan’a kadar uzanan farklılıkları derinleştirmeyi başardığına inanıyor.
TRT World’e verdiği röportajda Falk, ‘‘Bu anlaşma ile Körfez monarşilerinin İsrail ile olan ilişkileri, silah edinme ve ABD diplomatik desteği de dahil olmak üzere kendi çıkarları doğrultusunda kabul ettiklerini söylerken, Filistinlilerin kendi devletlerini ve başkentleri Kudüs olana kadar önceki Arap mutabakatını terk etti.’’ ifadelerini kullandı.
Körfezin ve Arap Yarımadası’nın en büyük devletlerinden biri olarak görülen ve Harameyn Eş-Şerifeyn’nin (İslamiyet için kutsal sayılan iki kutsal şehir; Mekke ve Medine) hakimi olan Suudi Arabistan’ın ise iç dengeleri ve kırılgan yapısına zarar gelmemesi adına, BAE ve Bahreyn’in İsrail’le imzaladıkları anlaşmalara alenen destek vermediği, ancak dışardan bu anlaşmaya destek olduğu biliniyor.
Cezayir ve Katar tepkilerini dile getirdi
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdelmadjid Tebboune, BAE ve Bahreyn öncülüğünde başlatılan normalleşme süreci ve imzalanan anlaşmalara yönelik yaptığı açıklamada, ‘‘Cezayir, bazı Araplar’ın İsrail ile ilişkilerini normalleştirmek için giriştikleri çılgın koşuşturmacaya dahil olmayacak. Biz buna katılmayacağız. Kabul etmeyeceğiz.’’ ifadelerine yer verdi.
Tebboune, ‘‘Filistin meselesi bizim için kutsaldır, tüm meselelerin anasıdır ve başkenti kutsal Kudüs olan bir Filistin devleti kurmak dışında çözülemeyecektir.’’ dedi.
Yıllardır Filistin’in ve haklı davasının büyük bir destekçisi olan Katar da, İsrail’le geliştirilen ilişkileri kesin ve net bir şekilde reddetti.
Katar Haber Ajansı tarafından yapılan resmî açıklamada, ‘‘Katar Devleti, İsrail işgalinin sona ermesini ve uluslararası meşruiyet ve ilgili Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde, başkenti Kudüs olan Filistin devletinin kurulmasını şart koşan Filistin meselesindeki kararlı tavrını sürdürüyor.’’ ifadelerine yer verildi.
Arap olmayan ve halkının ezici çoğunluğu Müslüman olan Türkiye ve İran da, İsrail’le imzalanan anlaşmaları sert bir biçimde eleştirdi.
Normalleşme anlaşması neyi ifade ediyor?
Uzmanlar imzalanan anlaşmanın İsrail’i meşru bir devlet olarak tanımaktan ziyade daha geniş kapsamlı anlamlar ifade ettiğini düşünüyor. Anlaşmanın, Orta Doğu’da herhangi bir sömürgeci gücü ve devleti kesinlikle istemeyen Türkiye ve İran’ı hedef alacak şekilde tasarlandığı belirtiliyor.
Filistin asıllı Amerikalı profesör ve Sabahattin Zaim Üniversitesi İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi’nin (GIGA) Yöneticisi Sami al Arian’a göre, BAE ve Bahreyn’in imzaladığı normalleşme anlaşması, demokratik bir devlet olan Türkiye ve yarı demokratik yönetime sahip bir devlet olan İran’ın İsrail karşıtı tutumlarının aksine, Arap otokratlarının çıkarlarına çok iyi hizmet ediyor.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi