Kıyamet günü, hesap günü veya mahşer günü, dünyanın sonunun geleceğine ve tüm insanların mahşerde toplanarak hesap verileceğine inanılan gün olarak biliniyor. Dünya’da yaşamın bittiği gün olarak bilindiği için, Dünya üzerinde tüm yaşamı veya gezegeni yok edebilecek silahlara da kıyamet günü silahı deniyor.
Kıyamet günü silahı nedir?
Dünya’daki, tüm yaşamı veya gezegeni yok edebilecek silahlar olarak bilinen kıyamet günü silahları, genellikle hidrojen bombalarını ifade ediyor. İlk tam ölçekli termonükleer test 1952’de Amerika Birleşik Devletleri tarafından gerçekleştirildi ve o zamandan beri bu konsept, dünyadaki nükleer güçlerin çoğu tarafından silahlarının tasarımında kullanılıyor. Benzer nitelikte silahlara sahip olan ülkeler, elindeki bu silahlara ‘’kıyamet günü silahı’’ adını veriyor.
Nükleer silahlar ile tarihsel kırılma noktaları
1950’li yıllardaki nükleer silah testlerinden dolayı çeşitli düşünce kuruluşları, Soğuk Savaş dönemi karar vericilerinin kıyamet silahlarına komut veren kıyamet makinesi inşa etmeyi seçebileceğini öne sürdü. Bazı düşünce kuruluşları da bu silahların sadece caydırıcı yönünün olduğunu, özellikle ABD-Sovyet nükleer ilişkilerinin özeti niteliğinde olan büyük misilleme kavramını yarattığını öne sürdü. Bu kavrama göre elinde nükleer silah olan karar vericiler, bunları kullanmaktan çok birbirine karşı koz olarak kullanacaktı.
Ancak 1960’lı yıllar itibariyle, nükleer silahların varlığı ciddi krizlere neden olmaya başladı. Bunlardan en bilinen nükleer füze krizi, Küba Füze Krizi olarak bilinir. ABD’nin Türkiye ve İtalya’ya, SSCB’nin ise Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile başlayan kriz, nükleer silahlara sahip iki süper gücün dünyada ilk kez doğrudan karşı karşıya getirdi.
14 Ekim 1962’de bir ABD casus uçağı Küba’daki inşaatı devam eden nükleer füze rampalarını tespit etti. Dönemin ABD Başkanı Kennedy, uzun süren toplantılar yaptıktan sonra Küba’nın denizden abluka altına alınmasına karar verdi. Bu sırada, Atlantik Okyanusu’nda seyreden Sovyet gemileri Küba’ya yaklaşmaktaydı. SSCB Başkanı Kruşçev, gemilerin durması için emir vermeyeceğini açıkladı.
Yaklaşık 1 hafta sonra tarafların birbirine gönderdiği mektupta, taraflar birbirine karşı güvenceler vererek krizi sonlandırdı. Güvenceye göre SSCB, Küba’daki füzeleri sökerek, yakınlarındaki füzelerin sökülmesini sağlamıştır.
Takvimler 26 Eylül 1983’ü gösterdiğinde ise Sovyet nükleer erken uyarı sistemi Oko, Amerika Birleşik Devletleri’nden bir kıtalararası balistik füzenin arkasında dört füze daha fırlatıldığını bildirdi.
Erken uyarı sisteminin komuta merkezinde görev yapan Sovyet Hava Savunma Kuvvetleri mühendisi Stanislav Petrov, bu füze saldırısı uyarılarının yanlış alarm olduğundan şüpheleniyordu. Uyarıyı hemen emir komuta zincirine iletmek yerine, hiçbiri ulaşmamış olan doğrulayıcı kanıtları beklemeye karar verdi.
Bu kararın, ABD ve NATO müttefiklerine karşı büyük olasılıkla tam ölçekli bir nükleer savaşla sonuçlanacak misilleme amaçlı bir nükleer saldırıyı önlediği görülüyor. Uydu uyarı sisteminin incelenmesi daha sonra sistemin gerçekten arızalı olduğunu belirledi. Bu olay tarihe 1983 Sovyet nükleer yanlış alarm olayı olarak geçti.
Olaydan 1 ay sonra NATO, Able Archer 83 tatbikatını gerçekleştirdi. NATO birlikleri, NATO ile Varşova Paktı arasındaki artan nükleer gerginlik dönemini simüle etti ve bunun Sovyetler Birliği tarafından gerçek bir saldırı ile karıştırılabileceği endişelerine yol açtı. Tatbikatın bazıları tarafından Soğuk Savaş sırasında dünyanın nükleer savaşa en çok yaklaştığı anlardan biri olduğu düşünülüyor.
Rusya ve Kıyamet Silahı
Ancak kıyamet silahlarının, krizlere yol açan bu füzelerden farklı olarak daha büyük yoğunluklu olduğu unutulmamalıdır. Zaman zaman Rus yetkililer, ellerinde buna benzer bir silah olduklarını ima eden açıklamalar yapıyor. Örneğin Rusya Stratejik Füze Kuvvetleri Generali Sergey Karakaev bunu 2011 yılında bir Rus gazetesine doğrulayarak ABD’nin 30 dakika içinde yok edilebileceğini söyledi.
Rus devlet medyası, sistemin radar erken uyarı sistemlerini ve Rusya’nın yeni hipersonik füzelerini içerecek şekilde yükseltildiğini öne sürüyor.
Günümüzde tahmini olarak Rusya’nın şu anda tahmini 1.600 konuşlandırılmış taktik nükleer silahı ve kıtalararası balistik füzelere bağlı 2.400 stratejik nükleer silahı bulunmaktadır. Bu, Rusya’yı dünyanın en büyük nükleer gücü yapıyor.
Ukrayna Savaşı’nın başlamasıyla beraber Rusya Devlet Başkanı Putin, nükleer güçlerin alarma geçmesini emrederek Doğu-Batı arasındaki gerginliği önemli ölçüde tırmandırmaya başladı. Putin’in talimatı, Rus güçlerinin Ukrayna savunucularının güçlü direnişiyle karşılaşmasıyla geldi. Rusya’nın kıyamet silahını da devreye alabileceği düşünülüyor.
Mayıs 2024’te Rusya Savunma Bakanlığı, Moskova’nın taktik nükleer silah kullanımını simüle eden bir askeri tatbikat düzenlemeyi planladığını duyurdu. Tatbikatların “bazı Batılı yetkililerin Rusya Federasyonu ile ilgili kışkırtıcı açıklamalarına ve tehditlerine” yanıt olarak gerçekleşeceği belirtildi.
İsrail ve Kıyamet Silahı
Sovyetlerin dağılması ile dünyada başlayan küresel rahatlama dönemi, son günlerde yeniden balistik füzelerin ön plana çıktığı ve en sonunda kıyamet silahı tabirinin kullanıldığı günleri beraberinde getirdi.
Özellikle İsrail’in Gazze’ye başlattığı işgal girişiminden sonra İsrailli yetkililer bu tabiri daha çok kullanmaya başladı. Örneğin İsrail medyasında yer alan haberlere göre; İsrailli bir havacılık sektörü yetkilisi, Tel Aviv’in bölgede varoluşsal bir tehditle karşı karşıya kalması halinde kıyamet günü silahları olarak adlandırdığı silahları konuşlandırarak denklemi bozma kapasitesine sahip olduğunu belirtti.
İsrail gazetesi Maariv, İsrail Havacılık ve Uzay Sanayi (IAI) İşçileri Konseyi Başkanı Yair Katz’ın, İran, Yemen, Suriye, Irak ve diğer Ortadoğu ülkelerinin İsrail’e karşı koymaya karar vermesi durumunda “denklemi bozmaya” başvurmanın bir seçenek olacağını söylediğini aktardı. Katz’ın “Kıyamet silahı kullanma yeteneğine sahibiz” dediği bildirildi.
Gözlemciler, Katz’ın kıyamet silahlarından bahsetmesini nükleer silahların potansiyel kullanımı olarak yorumladı. Ancak bu ifadeler, bir İsrailli yetkilinin nükleer silah kullanma ihtimalinden bahsetmesinin ilk örneği değildir. Geçtiğimiz yılın Kasım ayında, Benjamin Netanyahu hükümetinin aşırılık yanlısı yetkilileri, Gazze Şeridi’ndeki çatışmalarda nükleer bomba kullanılması çağrısında bulundu.
İsrailli kaynaklar, IAI tarafından Jericho füzeleri üretildiğini belirtti. IAI, savaş uçakları, askeri helikopterler, insansız hava araçları, füzeler ve uydular da dâhil olmak üzere İsrail ordusu tarafından kullanılan çeşitli silahların üretiminden sorumlu bir şirkettir.
İsrailli yetkililerin açıklamaları, İsrail’in yaptığı son füze denemesinin ardından geldi. İsrail’in kitle imha silahlarına sahip olduğuna ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) tarafından Nükleer Silah Devleti olarak tanınmayan dört nükleer silahlı ülkeden biri olduğuna inanılıyor.