NATO, Kosova sınırını güçlü tutmaya çalışıyor!
NATO, 24 Eylül’de Kosova’nın kuzeyindeki bir köyü savaş alanına çeviren Sırplar ile yerel polis arasındaki çatışmanın ardından Kosova’ya İngiltere ve Romanya’dan yüzlerce ek kuvvet gönderdi.
Olayda bir polis memuru hayatını kaybetmiş üç silahlı saldırgan ise ölmüştü. Yaşanan şiddet olayları, bölgedeki kırılgan durumdaki barışın tehlikeye girebileceği endişelerine yol açtı.
Bu olay 2008 Kosova’nın bağımsızlığından bu yana o bölgede yaşanan en şiddetli olay olmasıyla öne çıkıyor. Olay sonrası Kosova, Sırbistan’ı silahlı gruba mali ve fiili destek sağlamakla suçlasa da Belgrad yönetimi bu suçlamaları kabul etmemiş, ardından NATO ise bölgeye 1000 asker göndermiş ve bölgedeki askeri varlık sayısı 27 ülkeden toplamda 4500 asker sayısına yükselmişti.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 20 Kasım’da Priştine’de düzenlediği basın toplantısında, ittifakın Kosova’daki askeri birliğinde bir artışa gidileceğini belirtmişti. Aralarında Slovenya, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın da bulunduğu çok sayıda NATO ülkesinin, bölgede barışın korunması ve sürdürülmesi amacıyla Kosova’daki varlıklarını artırma taahhüdünde bulunduğu biliniyor.
Bölgede görev yapan askerlerin, Kosova sınırında güvenliği sağlayabilmek ve Kosova topraklarına herhangi bir sızıntı olmasını engelleyebilmek adına 18 saatlik vardiyalarla görev yaptıkları paylaşılan bilgiler arasında yer alıyor.
Kosova’da nüfusun yaklaşık yüzde beşini Sırplar oluşturuyor. Bunların yarısı ülkenin kuzeyinde yaşıyor ve Kosova’nın bağımsızlığını tanımayı reddediyorlar. Bölgedeki Sırplar, Kosova polisi ve uluslararası barış güçleri ile sık sık çatışmalar yaşamaları sebebiyle gündeme geliyor.
Yirmi yılı aşkın bir süredir pek çok Sırp, araçlarını Kosova plakalı araçlara kaydettirmeyi reddediyor ve bunun yerine Priştine hükümeti tarafından yasadışı olarak görülen kendi sistemlerini kullanıyor.
Başbakan Albin Kurti hükümeti yaklaşık 10 bin sürücüye araçlarını Kosova plakalarına kaydettirmeleri ya da ağır cezalarla karşı karşıya kalacakları hususunda 1 Aralık’a kadar süre tanıdı. Benzer bir talep geçen yıl şiddete yol açmıştı.
Etnik Arnavut çoğunluğa sahip Kosova, bir ayaklanma ve 1999 NATO müdahalesinin ardından 2008 yılında Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan etmişti.
NATO, 1999 yılından bu yana BM Güvenlik Konseyi’nin 1244 sayılı kararı uyarınca Kosova’da bir barışı koruma operasyonu yürütmektedir. Kosova Barış Gücü (KFOR) olarak bilinen bu misyon şu anda 27 NATO müttefiki ve ortak ülkelerin katkıda bulunduğu 4500’den fazla askerden oluşmaktadır.
Türkiye 10 Ekim 2023 tarihinde NATO bünyesindeki Kosova Barış Gücü’nün komutasını İtalya’dan devraldı. 1999’dan bu yana Kosova’da görev yapan barış gücünün komutasını ilk defa devralan Türkiye, taahhüt edilen personel katkısı bağlamında, 27 ülke arasında ikinci sırada yer alıyor.
10 Ekim 2024’e kadar görev yapacak KFOR’un 28’inci komutanı Tümgeneral Özkan Ulutaş ise bu misyonun ilk Türk komutanı olarak üstlendiği sorumluluğun öneminin bilincinde olduğunu söyledi.
Kosova’nın içinden geçtiği hassas dönemde KFOR’un başarıyla görev yapması için tüm çaba ve deneyimini ortaya koyacağını vurgulayan Ulutaş, “Son dönemde yaşanan gelişmeler, bölgedeki güvenlik ve istikrar ortamının her an bozulabilecek, öngörülemez ve değişken yapısını ortaya çıkarmıştır. Bu durum KFOR’un varlığını ve yürüttüğü misyonları daha da önemli kılmaktadır. Bu nedenle KFOR’un durumsal farkındalığını sürdürmesi, misyonunu etkin bir şekilde yerine getirmeye devam etmesi ve güvenlik ortamını olumsuz etkileyebilecek olası gelişmelere karşı tetikte ve hazır olması zorunludur.” dedi.
NATO, Kosova sınırını güçlü tutmaya çalışıyor!
NATO, 24 Eylül’de Kosova’nın kuzeyindeki bir köyü savaş alanına çeviren Sırplar ile yerel polis arasındaki çatışmanın ardından Kosova’ya İngiltere ve Romanya’dan yüzlerce ek kuvvet gönderdi.
Olayda bir polis memuru hayatını kaybetmiş üç silahlı saldırgan ise ölmüştü. Yaşanan şiddet olayları, bölgedeki kırılgan durumdaki barışın tehlikeye girebileceği endişelerine yol açtı.
Bu olay 2008 Kosova’nın bağımsızlığından bu yana o bölgede yaşanan en şiddetli olay olmasıyla öne çıkıyor. Olay sonrası Kosova, Sırbistan’ı silahlı gruba mali ve fiili destek sağlamakla suçlasa da Belgrad yönetimi bu suçlamaları kabul etmemiş, ardından NATO ise bölgeye 1000 asker göndermiş ve bölgedeki askeri varlık sayısı 27 ülkeden toplamda 4500 asker sayısına yükselmişti.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 20 Kasım’da Priştine’de düzenlediği basın toplantısında, ittifakın Kosova’daki askeri birliğinde bir artışa gidileceğini belirtmişti. Aralarında Slovenya, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın da bulunduğu çok sayıda NATO ülkesinin, bölgede barışın korunması ve sürdürülmesi amacıyla Kosova’daki varlıklarını artırma taahhüdünde bulunduğu biliniyor.
Bölgede görev yapan askerlerin, Kosova sınırında güvenliği sağlayabilmek ve Kosova topraklarına herhangi bir sızıntı olmasını engelleyebilmek adına 18 saatlik vardiyalarla görev yaptıkları paylaşılan bilgiler arasında yer alıyor.
Kosova’da nüfusun yaklaşık yüzde beşini Sırplar oluşturuyor. Bunların yarısı ülkenin kuzeyinde yaşıyor ve Kosova’nın bağımsızlığını tanımayı reddediyorlar. Bölgedeki Sırplar, Kosova polisi ve uluslararası barış güçleri ile sık sık çatışmalar yaşamaları sebebiyle gündeme geliyor.
Yirmi yılı aşkın bir süredir pek çok Sırp, araçlarını Kosova plakalı araçlara kaydettirmeyi reddediyor ve bunun yerine Priştine hükümeti tarafından yasadışı olarak görülen kendi sistemlerini kullanıyor.
Başbakan Albin Kurti hükümeti yaklaşık 10 bin sürücüye araçlarını Kosova plakalarına kaydettirmeleri ya da ağır cezalarla karşı karşıya kalacakları hususunda 1 Aralık’a kadar süre tanıdı. Benzer bir talep geçen yıl şiddete yol açmıştı.
Etnik Arnavut çoğunluğa sahip Kosova, bir ayaklanma ve 1999 NATO müdahalesinin ardından 2008 yılında Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan etmişti.
NATO, 1999 yılından bu yana BM Güvenlik Konseyi’nin 1244 sayılı kararı uyarınca Kosova’da bir barışı koruma operasyonu yürütmektedir. Kosova Barış Gücü (KFOR) olarak bilinen bu misyon şu anda 27 NATO müttefiki ve ortak ülkelerin katkıda bulunduğu 4500’den fazla askerden oluşmaktadır.
Türkiye 10 Ekim 2023 tarihinde NATO bünyesindeki Kosova Barış Gücü’nün komutasını İtalya’dan devraldı. 1999’dan bu yana Kosova’da görev yapan barış gücünün komutasını ilk defa devralan Türkiye, taahhüt edilen personel katkısı bağlamında, 27 ülke arasında ikinci sırada yer alıyor.
10 Ekim 2024’e kadar görev yapacak KFOR’un 28’inci komutanı Tümgeneral Özkan Ulutaş ise bu misyonun ilk Türk komutanı olarak üstlendiği sorumluluğun öneminin bilincinde olduğunu söyledi.
Kosova’nın içinden geçtiği hassas dönemde KFOR’un başarıyla görev yapması için tüm çaba ve deneyimini ortaya koyacağını vurgulayan Ulutaş, “Son dönemde yaşanan gelişmeler, bölgedeki güvenlik ve istikrar ortamının her an bozulabilecek, öngörülemez ve değişken yapısını ortaya çıkarmıştır. Bu durum KFOR’un varlığını ve yürüttüğü misyonları daha da önemli kılmaktadır. Bu nedenle KFOR’un durumsal farkındalığını sürdürmesi, misyonunu etkin bir şekilde yerine getirmeye devam etmesi ve güvenlik ortamını olumsuz etkileyebilecek olası gelişmelere karşı tetikte ve hazır olması zorunludur.” dedi.
NATO, Kosova sınırını güçlü tutmaya çalışıyor!
NATO, 24 Eylül’de Kosova’nın kuzeyindeki bir köyü savaş alanına çeviren Sırplar ile yerel polis arasındaki çatışmanın ardından Kosova’ya İngiltere ve Romanya’dan yüzlerce ek kuvvet gönderdi.
Olayda bir polis memuru hayatını kaybetmiş üç silahlı saldırgan ise ölmüştü. Yaşanan şiddet olayları, bölgedeki kırılgan durumdaki barışın tehlikeye girebileceği endişelerine yol açtı.
Bu olay 2008 Kosova’nın bağımsızlığından bu yana o bölgede yaşanan en şiddetli olay olmasıyla öne çıkıyor. Olay sonrası Kosova, Sırbistan’ı silahlı gruba mali ve fiili destek sağlamakla suçlasa da Belgrad yönetimi bu suçlamaları kabul etmemiş, ardından NATO ise bölgeye 1000 asker göndermiş ve bölgedeki askeri varlık sayısı 27 ülkeden toplamda 4500 asker sayısına yükselmişti.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 20 Kasım’da Priştine’de düzenlediği basın toplantısında, ittifakın Kosova’daki askeri birliğinde bir artışa gidileceğini belirtmişti. Aralarında Slovenya, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın da bulunduğu çok sayıda NATO ülkesinin, bölgede barışın korunması ve sürdürülmesi amacıyla Kosova’daki varlıklarını artırma taahhüdünde bulunduğu biliniyor.
Bölgede görev yapan askerlerin, Kosova sınırında güvenliği sağlayabilmek ve Kosova topraklarına herhangi bir sızıntı olmasını engelleyebilmek adına 18 saatlik vardiyalarla görev yaptıkları paylaşılan bilgiler arasında yer alıyor.
Kosova’da nüfusun yaklaşık yüzde beşini Sırplar oluşturuyor. Bunların yarısı ülkenin kuzeyinde yaşıyor ve Kosova’nın bağımsızlığını tanımayı reddediyorlar. Bölgedeki Sırplar, Kosova polisi ve uluslararası barış güçleri ile sık sık çatışmalar yaşamaları sebebiyle gündeme geliyor.
Yirmi yılı aşkın bir süredir pek çok Sırp, araçlarını Kosova plakalı araçlara kaydettirmeyi reddediyor ve bunun yerine Priştine hükümeti tarafından yasadışı olarak görülen kendi sistemlerini kullanıyor.
Başbakan Albin Kurti hükümeti yaklaşık 10 bin sürücüye araçlarını Kosova plakalarına kaydettirmeleri ya da ağır cezalarla karşı karşıya kalacakları hususunda 1 Aralık’a kadar süre tanıdı. Benzer bir talep geçen yıl şiddete yol açmıştı.
Etnik Arnavut çoğunluğa sahip Kosova, bir ayaklanma ve 1999 NATO müdahalesinin ardından 2008 yılında Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan etmişti.
NATO, 1999 yılından bu yana BM Güvenlik Konseyi’nin 1244 sayılı kararı uyarınca Kosova’da bir barışı koruma operasyonu yürütmektedir. Kosova Barış Gücü (KFOR) olarak bilinen bu misyon şu anda 27 NATO müttefiki ve ortak ülkelerin katkıda bulunduğu 4500’den fazla askerden oluşmaktadır.
Türkiye 10 Ekim 2023 tarihinde NATO bünyesindeki Kosova Barış Gücü’nün komutasını İtalya’dan devraldı. 1999’dan bu yana Kosova’da görev yapan barış gücünün komutasını ilk defa devralan Türkiye, taahhüt edilen personel katkısı bağlamında, 27 ülke arasında ikinci sırada yer alıyor.
10 Ekim 2024’e kadar görev yapacak KFOR’un 28’inci komutanı Tümgeneral Özkan Ulutaş ise bu misyonun ilk Türk komutanı olarak üstlendiği sorumluluğun öneminin bilincinde olduğunu söyledi.
Kosova’nın içinden geçtiği hassas dönemde KFOR’un başarıyla görev yapması için tüm çaba ve deneyimini ortaya koyacağını vurgulayan Ulutaş, “Son dönemde yaşanan gelişmeler, bölgedeki güvenlik ve istikrar ortamının her an bozulabilecek, öngörülemez ve değişken yapısını ortaya çıkarmıştır. Bu durum KFOR’un varlığını ve yürüttüğü misyonları daha da önemli kılmaktadır. Bu nedenle KFOR’un durumsal farkındalığını sürdürmesi, misyonunu etkin bir şekilde yerine getirmeye devam etmesi ve güvenlik ortamını olumsuz etkileyebilecek olası gelişmelere karşı tetikte ve hazır olması zorunludur.” dedi.
NATO, Kosova sınırını güçlü tutmaya çalışıyor!
NATO, 24 Eylül’de Kosova’nın kuzeyindeki bir köyü savaş alanına çeviren Sırplar ile yerel polis arasındaki çatışmanın ardından Kosova’ya İngiltere ve Romanya’dan yüzlerce ek kuvvet gönderdi.
Olayda bir polis memuru hayatını kaybetmiş üç silahlı saldırgan ise ölmüştü. Yaşanan şiddet olayları, bölgedeki kırılgan durumdaki barışın tehlikeye girebileceği endişelerine yol açtı.
Bu olay 2008 Kosova’nın bağımsızlığından bu yana o bölgede yaşanan en şiddetli olay olmasıyla öne çıkıyor. Olay sonrası Kosova, Sırbistan’ı silahlı gruba mali ve fiili destek sağlamakla suçlasa da Belgrad yönetimi bu suçlamaları kabul etmemiş, ardından NATO ise bölgeye 1000 asker göndermiş ve bölgedeki askeri varlık sayısı 27 ülkeden toplamda 4500 asker sayısına yükselmişti.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 20 Kasım’da Priştine’de düzenlediği basın toplantısında, ittifakın Kosova’daki askeri birliğinde bir artışa gidileceğini belirtmişti. Aralarında Slovenya, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın da bulunduğu çok sayıda NATO ülkesinin, bölgede barışın korunması ve sürdürülmesi amacıyla Kosova’daki varlıklarını artırma taahhüdünde bulunduğu biliniyor.
Bölgede görev yapan askerlerin, Kosova sınırında güvenliği sağlayabilmek ve Kosova topraklarına herhangi bir sızıntı olmasını engelleyebilmek adına 18 saatlik vardiyalarla görev yaptıkları paylaşılan bilgiler arasında yer alıyor.
Kosova’da nüfusun yaklaşık yüzde beşini Sırplar oluşturuyor. Bunların yarısı ülkenin kuzeyinde yaşıyor ve Kosova’nın bağımsızlığını tanımayı reddediyorlar. Bölgedeki Sırplar, Kosova polisi ve uluslararası barış güçleri ile sık sık çatışmalar yaşamaları sebebiyle gündeme geliyor.
Yirmi yılı aşkın bir süredir pek çok Sırp, araçlarını Kosova plakalı araçlara kaydettirmeyi reddediyor ve bunun yerine Priştine hükümeti tarafından yasadışı olarak görülen kendi sistemlerini kullanıyor.
Başbakan Albin Kurti hükümeti yaklaşık 10 bin sürücüye araçlarını Kosova plakalarına kaydettirmeleri ya da ağır cezalarla karşı karşıya kalacakları hususunda 1 Aralık’a kadar süre tanıdı. Benzer bir talep geçen yıl şiddete yol açmıştı.
Etnik Arnavut çoğunluğa sahip Kosova, bir ayaklanma ve 1999 NATO müdahalesinin ardından 2008 yılında Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan etmişti.
NATO, 1999 yılından bu yana BM Güvenlik Konseyi’nin 1244 sayılı kararı uyarınca Kosova’da bir barışı koruma operasyonu yürütmektedir. Kosova Barış Gücü (KFOR) olarak bilinen bu misyon şu anda 27 NATO müttefiki ve ortak ülkelerin katkıda bulunduğu 4500’den fazla askerden oluşmaktadır.
Türkiye 10 Ekim 2023 tarihinde NATO bünyesindeki Kosova Barış Gücü’nün komutasını İtalya’dan devraldı. 1999’dan bu yana Kosova’da görev yapan barış gücünün komutasını ilk defa devralan Türkiye, taahhüt edilen personel katkısı bağlamında, 27 ülke arasında ikinci sırada yer alıyor.
10 Ekim 2024’e kadar görev yapacak KFOR’un 28’inci komutanı Tümgeneral Özkan Ulutaş ise bu misyonun ilk Türk komutanı olarak üstlendiği sorumluluğun öneminin bilincinde olduğunu söyledi.
Kosova’nın içinden geçtiği hassas dönemde KFOR’un başarıyla görev yapması için tüm çaba ve deneyimini ortaya koyacağını vurgulayan Ulutaş, “Son dönemde yaşanan gelişmeler, bölgedeki güvenlik ve istikrar ortamının her an bozulabilecek, öngörülemez ve değişken yapısını ortaya çıkarmıştır. Bu durum KFOR’un varlığını ve yürüttüğü misyonları daha da önemli kılmaktadır. Bu nedenle KFOR’un durumsal farkındalığını sürdürmesi, misyonunu etkin bir şekilde yerine getirmeye devam etmesi ve güvenlik ortamını olumsuz etkileyebilecek olası gelişmelere karşı tetikte ve hazır olması zorunludur.” dedi.