Mark Rutte, Jens Stoltenberg’in görevini devraldı!
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) müttefı̇klerı̇, Hollanda Başbakanı Mark Rutte’yı̇ NATO’nun bı̇r sonrakı̇ genel sekreteri olarak seçtı̇.
2014’ten bu yana NATO Genel Sekreteri olarak görev yapan Norveçli Jens Stoltenberg’in görev süresi iki kez uzatılmıştı. 10 yıllık görev süresi sona ermek üzere olan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rutte’yle ilgili kararı memnuniyetle karşıladığını belirtti, “NATO’yu emin ellere bırakıyorum” ifadelerini kullanırken, halefi Rutte hakkında ise “gerçek Transatlantı̇kçı̇, güçlü lı̇der ve uzlaşı kurucu” şeklinde övgüyle bahsetti.
Resmi onay sürecinin tamamlanmasının ardından Rutte’nin 1 Ekim 2024’te NATO Genel Sekreteri olarak göreve başlaması bekleniyor.
Mark Rutte, 26 Nisan’da İstanbul’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelmiş ve görüşmenin ardından yaptığı açıklamalarda Türkiye’nin NATO’da çok önemli bir müttefik olduğunu ve ABD’nin ardından NATO bünyesindeki en büyük ikinci askeri gücü temsil ettiğini söylemişti.
Ayrıca Türkiye, nisan ayında, yeni liderlik için Rutte’yi desteklediğini ittifak üyelerine bildirmişti.
Mark Rutte, görev için tek rakibi olan Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis’in geçen hafta yarışı bıraktığını açıklamasının ardından söz konusu pozisyon için tek aday konumundaydı.
Dolayısıyla Rutte’nin atanması, görev için tek rakibinin de vazgeçmesi ardından formalite haline gelmişti.
Türkiye, Mark Rutte’den neler bekliyor?
Türkiye, yeni genel sekreter seçimi sürecinde aktif rol oynamıştı.
Ankara’nın, Rutte’den, “terörle mücadele”, ittifak içi silah satışında kısıtlamaların önlenmesi ve NATO-Avrupa Birliği (AB) sürecinde Türkiye gibi AB üyesi olmayan müttefiklerin çıkarlarının korunması konusunda beklentileri var.
En önemli beklenti “terörle mücadele”
Türkiye’nin, yeni genel sekreterden en önemli beklentisi hiç şüphesiz “terörle mücadele” konusuna gereken ehemmiyetin verilmesi hususunda.
Eski genel sekreterin sık sık “terörden en çok zarar gören ülkenin Türkiye olduğunu” anımsatması ve bu konuda dayanışma çağrısı yapmasının çok önemli olduğunu kaydeden Ankara yönetimi, Stoltenberg’in gösterdiği bu duyarlılığın Mark Rutte tarafından da sürdürülmesini ve söylemlerin yerini fiiliyata bırakmasını istiyor.
NATO’nun 2022 Madrid Zirvesi’nde Rusya ile “terörizmin” iki ana tehdit unsuru olarak tanımlandığını ancak “terörle mücadele” konusunda Türkiye’nin istediği dayanışmayı görmediğini aktaran kaynaklara göre, genel sekreterin bu konularda vereceği mesajlar önemli olmaya devam edecek.
Kaynaklar, Washington Zirvesi’nde “terörle mücadele” konusunda yeni bir siyasi yönergenin kabul edilmesinin beklendiğini de bildirdi.
Bu kapsamda Türkiye, PKK’nın yanı sıra onun uzantısı olan YPG/SDG gibi örgütlerin de “terör örgütü” olarak kabul edilmesini istiyorken söz konusu yönergede “terörle mücadelenin” ana hatlarını belirginleştirmesi ancak örgüt isimlerine değinmemesi bekleniyor.
Savunma yatırımlarında engellerin kaldırılması
Türkiye’nin gündeme getirdiği ikinci başat beklentisi, NATO içinde savunma sanayi konusunda iş birliğinin desteklenmesi ve müttefiklerin birbirlerine silah satışı konusunda uyguladığı kısıtlamaların tamamen kaldırılması.
Stoltenberg, NATO Genel Sekreterliği sırasında bu kısıtlamaların ittifakın kolektif savunması ve caydırıcılığı açısından zarar verici olduğunu söylemişti. Türkiye, Rutte’den de benzer bir tutum ve söylem bekliyor.
Örneğin ABD, Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerinin satın alınmasından kaynaklı olarak uzun bir süre boyunca Türkiye’ye F-35 savaş uçakları için gereken izni vermemiş ve ardından F-16 savaş uçaklarıyla anlaşmayı tamamlamıştı.
Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgale başlamasının ardından yaşanan süreçte Türkiye’ye bakışın yumuşaması, Ankara’nın uzun müzakerelerin ardından Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması gibi gelişmeler silah satışındaki kısıtlamaların gevşemesine yol açtı.
NATO-AB perspektifinde AB üyesi olmayan ülkelerin konumu
Türkiye’nin yeni genel sekreterden bir diğer beklentisi de, NATO – AB iş birliği çerçevesinde eşitlik.
Türkiye, destekleyip önemli bulduğunu düşündüğü bu iş birliğinin 2003’te üzerinde uzlaşılan çerçevede uygulanmasını, yeni genel sekreter Mark Rutte’nin bu konuya sahip çıkmasını bekliyor.
Bu anlaşmanın AB’nin NATO’ya güvenlik konusunda tamamlayıcı bir rol çizdiğini hatırlatan diplomatik kaynaklar, AB’nin ise tamamlayıcı olmak yerine zaman zaman NATO ile çekişme yaratacak adımlar attığını kaydediyor.
AB’nin bu parametrelere uymamasının kolektif savunma açısından sıkıntı yaratacağın değerlendiren Ankara, genel sekreterin bu konuda aktif olmasını ve ittifak üyelerinin duruşuna sahip çıkmasını istiyor.
Yine NATO-AB iş birliği kapsamında Türkiye’nin dile getirdiği diğer bir unsur, AB üyesi olmayan Türkiye, İngiltere ve Norveç gibi müttefiklerin AB’nin inisiyatiflerine tam olarak katılmasının önünün açılması gerektiği beklentisi.
Tarih boyunca statükoyu koruyan, denge politikası güden ve son zamanlarda AB’ye alınmamasına binaen BRICS üyeliğini gündeme getiren Ankara yönetimi, AB’nin AB üyesi olmayan ülkeleri dışlamasının ortak güvenlik mimarisi açısından sorun yarattığını sık sık dile getiriyor.