Eylül 2024’te, İsrail’in istihbarat servisi Mossad tarafından Hizbullah’a yönelik dikkat çekici bir operasyon düzenlenmiş ve binlerce walkie-talkie model telsiz ile pager çağrı cihazının infilak etmesi sonucu, Hizbullah sahada büyük bir kayıp vermişti.
Operasyonun ardından yapılan araştırmalar ve yazılan yazılar, saldırının Mossad ajanları tarafından yıllar süren detaylı bir planlamayla gerçekleştirildiğini öngörmüştü.
Cihazların Hizbullah’ın eline nasıl ulaştırıldığı ve etkisinin nasıl büyük bir kayba yol açtığı, yakın zamanda emekli olmuş iki üst düzey Mossad ajanı tarafından detaylandırıldı.
ABD menşeili CBS televizyonunda yayınlanan “60 Dakika” programına konuşan iki eski Mossad ajanı, operasyona ilişkin çarpıcı bilgiler paylaştı. Kimliklerini gizlemek için maske takan ve seslerini değiştiren ajanlar, Micheal ve Gabriel takma adlarını kullanarak operasyonun aşamalarını detaylandırdı.
Operasyonun ilk aşamasının 10 yıl önce başladığını belirten ve “Onların kendilerini güvensiz hissetmelerini istiyoruz ve öyleler,” şeklinde konuşan Michael takma adlı emekli Mossad ajanı, “Çağrı cihazlarını tekrar kullanamayız çünkü bunu zaten yaptık. Şimdi başka bir şeyle devam ediyoruz. Ve bir sonraki hamlenin ne olduğunu tahmin etmeye çalışmaya devam edecekler.” ifadelerini kullanarak dikkatleri üstüne çekti.
Telsizlerin silaha dönüştürülmesi
Mossad’ın, casusluk operasyonlarını şekillendiren “aldatma ve hile yoluyla savaş” sloganına uygun olarak geliştirdiği telsiz operasyonları, dikkat çeken bir teknoloji ve istihbarat saldırısı olarak öne çıkmıştı. İsrail’in bu telsizleri Eylül ayında patlatmasından çok daha önce, on yılı aşkın bir süre önce başlatılan bu çalışmalar, telsizleri adeta birer silaha dönüştürdü.
Michael’ın aktardığına göre İsrail, Eylül ayında saldırmasından on yıl kadar önce söz konusu telsizleri sıradan bir iletişim aracından ölümcül bir silaha dönüştürdü.
“Telsiz, tıpkı bir mermi, füze veya havan topu gibi bir silahtı” ifadelerini kullanan Michael takma adlı Mossad yetkilisi, ayrıca İsrail’deki bir Mossad tesisinde üretilen telsiz bataryalarının patlayıcı bir cihaz içerdiğini ifade etti. Emekli ajanın açıklamasına göre, askerlerin kullanımına uygun olarak tasarlanan bu telsizler, taktik yeleklerin göğüs cebine yerleştirilecek şekilde dizayn edilmişti.
Michael’ın açıklamasına göre, Hizbullah, 16.000’den fazla patlayıcı cihaz satın aldı ve bu cihazlardan bazıları 18 Eylül’de İsrail’e karşı kullanıldı. “İyi bir fiyat aldılar” diyen Michael, İsrail’in bu satışlarda Hizbullah’ın şüphelenmesini önlemek için fiyatı her zaman belirli bir seviyede tuttuğunu ifade etti.
Telsizlerin İsrail’e kadar izlenememesi için Mossad’ın, satıcı kimliğini gizlediğini ve tedarik zincirine sızmak amacıyla sahte şirketler kurduğunu belirten Michael, “Sahte bir dünya yaratıyoruz. Biz küresel bir yapım şirketiyiz: Senaryoyu yazıyoruz, yönetmen biziz, yapımcı biziz, başrol oyuncuları biziz. Ve dünya bizim sahnemiz,” şeklinde konuştu.
Walkie-talkie telsizlerden sonra Pager çağrı cihazları
Telsizler savaşta kullanılan zırhlı taktik yeleklere takılmak üzere tasarlanmıştı, ancak Mossad Hizbullah üyelerinin her zaman üzerlerinde taşıyacakları cihazları yerleştirmek istiyordu. Hizbullah üyelerinin her an yanlarında taşıyacağı cihazlar geliştirme amacıyla Mossad, 2022 yılında bubi tuzaklı pager üretimine başladı. Operasyonun detaylarını “60 Dakika” programına anlatan eski Mossad ajanı Gabriel, Hizbullah’ın Tayvan merkezli Gold Apollo şirketinden pager satın aldığını öğrendiklerini belirtti.
Eski Mossad ajanı Gabriel, bubi tuzaklı çağrı cihazlarının etkisini test etmek için doldurulmuş mankenler üzerinde deneyler gerçekleştirildiğini anlattı. Gabriel, cihazların mankenin yüzünün yanına yerleştirilerek, hedeflenen savaşçıya zarar verecek yeterli miktarda toz patlayıcının dikkatle kalibre edildiğini belirtti.
Gabriel, pager’ların yalnızca küçük bombalar olarak tasarlandığını, herhangi bir istihbarat toplama veya izleme yeteneği bulunmadığını ifade etti. Ayrıca bu cihazların “doğası gereği çok basit, ancak neredeyse ele geçirilemez ve dinlenemez” olduğunu vurgulayan Gabriel’in aktardığı bir diğer detay, Mossad’ın kullanıcıların cihazlara ne kadar sürede yanıt verdiğini de analiz ettiğiydi. Test sonuçlarına göre, kullanıcılar çağrı cihazlarına ortalama 7 saniyede tepki veriyordu.
Pagerları almaları için Hizbullah’ı ikna etme süreci
Gabriel takma adıyla konuşan emekli Mossad ajanının aktardıklarına göre, bubi tuzaklı çağrı cihazlarının geliştirilme süreci, kurum içindeki ciddi tartışmalarla başladı. Gabriel, cihazı ilk kez Mossad Direktörü Dadi Barnea’ya sunduğunda, Barnea’nın olumsuz tepkisiyle karşılaştığını belirtti. “Barnea, ‘Kimse bu kadar büyük bir cihazı satın almaz. Cebinde taşımaya uygun değil, çok ağır,’ diyerek projeyi eleştirdi,” diyen Gabriel, sonraki iki hafta boyunca cihazın operasyonel avantajlarını anlatarak Barnea’yı ikna etmeyi başardığını söyledi.
Sonraki aşamada cihazın dayanıklılık, su ve toz geçirmezlik, uzun pil ömrü gibi özelliklerinin öne çıkarıldığı sahte YouTube reklamlarının hazırlandığını ifade eden Gabriel, Mossad’ın cihazın güvenilirliğini artırmak adına sahte çevrimiçi referanslar da oluşturduğunu aktardı. Bu tanıtım faaliyetlerinin beklediklerinden daha da etkili olduğunu belirten Gabriel’in açıklamalarına göre, tanıtımlar o kadar başarılıydı ki, Hizbullah dışındaki kişiler bile bu cihazı satın almak istemişti. Mossad’ın bu talepleri karşılamadığını söyleyen emekli ajan “Elbette kimseye cihaz göndermedik, yalnızca yüksek fiyat teklif ettik” dedi.
Gabriel, Mossad’ın operasyonun meşru bir ticaret olarak görünmesi için sahte şirketler kurduğunu ve bu kapsamda Macaristan’da bir şirketin de faaliyete geçirildiğini belirtti. Cihazların tamamen Mossad tarafından üretildiğini, ancak Gold Apollo ile sahte bir lisans ortaklığı düzenlendiğini ifade eden Gabriel, “Hizbullah, cihazları bizden satın aldığını asla fark etmedi. Operasyon, bir tür ‘Truman Show’ gibiydi; sahne arkasında her şey tamamen bizim kontrolümüz altındaydı. Onların deneyimlediği süreç tamamen normal ve %100 meşru görünüyordu,” şeklinde konuştu.
Gabriel, Mossad’ın güven tesis etmek için Hizbullah’ın daha önce çalıştığı Gold Apollo satış temsilcisini işe aldığını ve bu kişinin Mossad’a çalıştığından habersiz bir şekilde cihazların ilk partisinin ücretsiz bir yükseltme olarak teklif edilmesini sağladığını açıkladı. Gabriel’in verdiği bilgilere göre, Eylül 2024 itibarıyla, yaklaşık 5.000 çağrı cihazı Hizbullah üyelerinin ceplerindeydi.
Cihazların patlatılması
Gabriel ve Michael’in aktardıklarına göre, İsrail için asıl soru tuzaklı çağrı cihazlarının ne zaman aktive edileceğiydi. Hizbullah’ın cihazlardan şüphelendiğine dair işaretler üzerine, Mossad Başkanı Dadi Barnea’nın 17 Eylül’de operasyonun başlatılmasına onay verdiğini aktaran ajanlar, saat 15.30’da çağrı cihazlarının Lübnan’ın her yerinde aynı anda bip sesi çıkarmaya başlamasını anlattı.
Patlamalar sonucunda büyük bir kargaşa yaşandı. Gabriel, patlamaların planlandığı gibi çoğunlukla yalnızca çağrı cihazı taşıyan kişileri etkilediğini belirtti. Ancak hastaneler yaralılarla dolup taştı; yaklaşık 3.000 kişi yaralandı, uzuvlarını kaybetti veya ciddi şekilde sakatlandı. Ayrıca iki çocuk da dahil olmak üzere toplamda 30 kişi hayatını kaybetti.
Michael takma adlı ajan operasyonun ardından Lübnan’da büyük bir korku dalgasının yayıldığını ifade ederek, “İnsanlar klimaları açmaktan korkuyorlardı, çünkü patlayacaklarından endişe ediyorlardı,” dedi.
Çağrı cihazı operasyonundan bir gün sonra, Mossad 10 yıldır hareketsiz duran tuzaklı telsizleri aktive etti. Bu telsizlerin bazıları, çağrı cihazlarıyla öldürülen kişilerin cenazelerinde patladı. Operasyonların temel amacının insanları öldürmek değil, düşmanı psikolojik ve lojistik açıdan zayıflatmak olduğunu vurgulayan Gabriel, “Eğer biri sadece ölürse, o zaman ölmüştür. Ama yaralıysa, onunla ilgilenmek, para ve emek harcamak zorundasınız. Ve Lübnan’da elleri ve gözleri olmayan insanlar, ‘Bizimle uğraşmayın’ mesajının canlı kanıtlarıdır.” şeklinde konuştu.
Mossad’a göre savaşın dönüm noktası
Çağrı cihazı saldırısından iki gün sonra, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın normalde ateşli konuşmalarıyla bilinirken, bu kez sakin ve yenilmiş bir lider görüntüsü verdiğini söyleyen Gabriel, “Askerleri, konuşma sırasında yıkılmış bir lider gördü. Bu, savaşın dönüm noktasıydı,” dedi.
Gabriel, çağrı cihazı operasyonu, ardından gelen telsiz saldırıları ve İsrail Savunma Kuvvetleri’nin hava saldırılarının Hizbullah’ı ciddi şekilde zor duruma düşürdüğünü ifade etti. Gabriel, bu operasyonların Hizbullah’ın komuta zincirini felç ettiğini belirterek, “Komuta zinciri yok ve askerlerinde ateşkes isteyen, yalvaran bir ruh hali vardı,” dedi.
Gabriel’in açıklamalarına göre, bu operasyonlar Hizbullah’ın gücünü önemli ölçüde zayıflatırken, örgüt içinde bir moral çöküşüne yol açtı. Michael da benzer şekilde, çağrı cihazı operasyonunun ardından Hizbullah’ın “yelkenlerinin rüzgarını kaybettiğini” ifade etti.
İlerleyen günlerde İsrail Hava Kuvvetleri, Lübnan’daki hedefleri vurdu ve çoğu sivil olmak üzere 1.000’den fazla kişinin ölümüne neden oldu. 27 Eylül’de İsrail, Hasan Nasrallah’ın sığınağına düzenlediği hava saldırısıyla Hizbullah liderini öldürdü. Kasım ayı sonunda ise İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes yürürlüğe girdi.