Stoltenberg’in Balkanlar turundan ilk açıklamalar!
Stoltenberg’in, Kosova’yı da kapsayan Batı Balkan ülkeleri turunun ilk durağı Saraybosna oldu. Pazartesi günü yaptığı açıklamada NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO’nun Bosna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini belirtmekle birlikte, 1990’larda yıkıcı bir savaş yaşamış ve hala istikrarsız olarak nitelendirilebilecek bir bölge olan Balkanlar’da, Rusya’nın faaliyetlerinin de içerisinde gösterildiği “kötü niyetli dış müdahalelerden” endişe duyulduğunu söyledi.
Stoltenberg, yaptığı açıklamada; “Müttefikler Bosna-Hersek’in egemenliğini ve toprak bütünlüğünü güçlü bir şekilde desteklemektedir. Ayrılıkçı ve bölücü söylemlerin yanı sıra Rusya da dâhil olmak üzere kötü niyetli dış müdahalelerden endişe duyuyoruz.” dedi.
Moskova hükümeti, ülkenin parçalanması ve Bosna’nın komşu Sırbistan’a katılması çağrısında bulunan ayrılıkçı, Rusya yanlısı, Bosnalı Sırp Cumhurbaşkanı Milorad Dodik’i açıkça destekliyor. Stoltenberg; “Bu durum istikrarı tehdit ediyor ve reformları engelliyor. Tüm siyasi liderler birliği korumak, ulusal kurumları inşa etmek ve uzlaşmayı sağlamak için çalışmalıdır. Bu ülkenin istikrarı ve güvenliği için hayati önem taşımaktadır.” dedi.
NATO, 1992-1995 Bosna savaşının sona erdirilmesinde ve ülkeyi iki özerk bölgeye ayırıp biri Bosnalı Sırpların diğerinin de Müslüman Boşnakların ve Bosnalı Hırvatların kontrolünde olmasını sağlayan ABD destekli barış planının uygulanmasında önemli bir rol oynamıştı. 1992-1995 yılları arasında sistematik olarak yürütülen büyük çaplı bir etnik soykırıma maruz kalan Bosna’nın doğu yakasında, tüm dünyanın gözleri önünde, Sırp kuvvetleri Boşnaklara karşı her türlü savaş suçunu işlemişti. Peki, o süreçte Srebrenitsa’da neler olmuştu?
Srebrenitsa Katliamı
Geçtiğimiz Temmuz ayında 30. yılını dolduran Srebrenitsa Katliamı, Avrupa’da 2. Dünya Savaşı sonrası yaşanan en büyük trajedi olmasıyla bilinmektedir. Aynı zamanda Avrupa’da hukuksal olarak belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçmiştir.
Çok sayıda sivilin öldürüldüğü haberleri üzerine Birleşmiş Milletler 1993 yılında Srebrenitsa’yı Boşnaklar için “güvenli bölge” ilan etmişti. Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen ve Hollandalı 400 kişilik barış gücü kuvvetleri tarafından “korunan” Srebrenitsa’ya sığındı. Sığınmacılardan yaklaşık 25 bin kadarı, barış gücü askerlerince Srebrenitsa’ya birkaç kilometre mesafedeki Potaçari’de bulunan bir akü fabrikasına yerleştirildi. Fabrikadaki savunmasız binlerce Boşnak, Hollandalı askerlerce 11 Temmuz 1995’te Ratko Miladiç, nam-ı diğer “Sırp Kasabı”, komutasındaki Sırp askerlerine teslim edildi.
Askerler 12 yaş üstü tüm erkekleri bir yana, kadınları da diğer yana ayırdılar. Kadınlara ve küçük kız çocuklarına tecavüz edildi, erkekler ise kamyon ve otobüslere doldurularak ölüme götürüldü. Sırplar, sivil halkı ormanlık alanlarda, fabrikalarda ve depolarda gaddarca katletti. Katledilen Boşnaklar, toplu mezarlara gömüldü. 5 gün boyunca devam eden katliamda 8 bin 372 kişi katledildi.
Srebrenitsa’daki kıyımdan Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12 bini aşkın Boşnak, dağlık güzergâh üzerinde pusu kuran keskin nişancı Sırp askerleri tarafından âdeta tek tek avlandı. Dağlardaki bu zorlu kaçış yolundan yaklaşık 3000 kişi sağ olarak Tuzla’ya ulaşabildi. Srebrenitsa’dan Tuzla’ya uzanan yolda 10 gün içerisinde 10 binden fazla kişi katledildi.
NATO müdahalesi
11 Temmuz 1995 yılında BM’nin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa’da binlerce Boşnak erkeğin katledilmesi NATO’ya yönelik tepkileri artırdı. 28 Ağustos’ta Saraybosna’nın merkezinde Markale’deki pazar yerine yapılan havan topu saldırısı sonucu 43 kişinin yaşamını yitirmesi sonrasında ise NATO uzun süren sessizliğini bozdu. 30 Ağustos 1995 tarihinde Bosna’daki Sırp hedeflere yönelik ”Kararlı Güç Harekatı” başlatıldı. Operasyon, 21 Eylül 1995’te sona erdi. Yaklaşık 400 savaş uçağı ve 15 ülkeden 5 bin askerin katıldığı müdahalede çok sayıda Sırp hedefi vuruldu. NATO’nun müdahalesinin ardından savaştaki denge bozuldu ve Sırplar barış masasına oturmaya ikna oldu.
Günümüze gelindiğinde ise, Bosnalı Sırp liderler yıllardır Saraybosna’nın NATO üyeliği başvurusunu engelliyor ve Rusya da aynı şekilde bu liderlere destek veriyor. Stoltenberg bu konuda; “NATO yıllardır Bosna-Hersek’e kendini adamıştır, sizin güvenliğiniz Batı Balkanlar bölgesi ve Avrupa için önemlidir. NATO üyeliğinin engellenmesi durumunun sona ermesi gerekiyor. Her ülke dış müdahale olmaksızın kendi güvenlik düzenlemelerini seçme hakkına sahiptir” dedi.
Bosna’dan ayrılan Stoltenberg, aynı gün içerisinde, ABD ve Batılı ülkelerin çoğu tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınan ancak Sırbistan ile müttefikleri Rusya ve Çin tarafından tanınmayan Kosova’yı ziyaret etti.
Stoltenberg, Kosovalı Sırp azınlık ile etnik Arnavut çoğunluk arasındaki gerilimin kontrolden çıkarak Kosova’da ya da daha geniş bir bölgede şiddet içeren bir çatışma yaratmaması için NATO’nun Kosova’da ek barış gücü birlikleri konuşlandırmayı değerlendireceğini söyledi.
1999 yılında Kosova’da, Sırplar ile Kosovalı Arnavutlar arasında yaşanan savaştan bu zamana, NATO ve BM liderliğinde oluşturulan Barışı Koruma Misyonu’nda 27 ülkeden 5000’e yakın asker görev almaktadır.
Stoltenberg’in Balkanlar turundan ilk açıklamalar!
Stoltenberg’in, Kosova’yı da kapsayan Batı Balkan ülkeleri turunun ilk durağı Saraybosna oldu. Pazartesi günü yaptığı açıklamada NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO’nun Bosna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini belirtmekle birlikte, 1990’larda yıkıcı bir savaş yaşamış ve hala istikrarsız olarak nitelendirilebilecek bir bölge olan Balkanlar’da, Rusya’nın faaliyetlerinin de içerisinde gösterildiği “kötü niyetli dış müdahalelerden” endişe duyulduğunu söyledi.
Stoltenberg, yaptığı açıklamada; “Müttefikler Bosna-Hersek’in egemenliğini ve toprak bütünlüğünü güçlü bir şekilde desteklemektedir. Ayrılıkçı ve bölücü söylemlerin yanı sıra Rusya da dâhil olmak üzere kötü niyetli dış müdahalelerden endişe duyuyoruz.” dedi.
Moskova hükümeti, ülkenin parçalanması ve Bosna’nın komşu Sırbistan’a katılması çağrısında bulunan ayrılıkçı, Rusya yanlısı, Bosnalı Sırp Cumhurbaşkanı Milorad Dodik’i açıkça destekliyor. Stoltenberg; “Bu durum istikrarı tehdit ediyor ve reformları engelliyor. Tüm siyasi liderler birliği korumak, ulusal kurumları inşa etmek ve uzlaşmayı sağlamak için çalışmalıdır. Bu ülkenin istikrarı ve güvenliği için hayati önem taşımaktadır.” dedi.
NATO, 1992-1995 Bosna savaşının sona erdirilmesinde ve ülkeyi iki özerk bölgeye ayırıp biri Bosnalı Sırpların diğerinin de Müslüman Boşnakların ve Bosnalı Hırvatların kontrolünde olmasını sağlayan ABD destekli barış planının uygulanmasında önemli bir rol oynamıştı. 1992-1995 yılları arasında sistematik olarak yürütülen büyük çaplı bir etnik soykırıma maruz kalan Bosna’nın doğu yakasında, tüm dünyanın gözleri önünde, Sırp kuvvetleri Boşnaklara karşı her türlü savaş suçunu işlemişti. Peki, o süreçte Srebrenitsa’da neler olmuştu?
Srebrenitsa Katliamı
Geçtiğimiz Temmuz ayında 30. yılını dolduran Srebrenitsa Katliamı, Avrupa’da 2. Dünya Savaşı sonrası yaşanan en büyük trajedi olmasıyla bilinmektedir. Aynı zamanda Avrupa’da hukuksal olarak belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçmiştir.
Çok sayıda sivilin öldürüldüğü haberleri üzerine Birleşmiş Milletler 1993 yılında Srebrenitsa’yı Boşnaklar için “güvenli bölge” ilan etmişti. Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen ve Hollandalı 400 kişilik barış gücü kuvvetleri tarafından “korunan” Srebrenitsa’ya sığındı. Sığınmacılardan yaklaşık 25 bin kadarı, barış gücü askerlerince Srebrenitsa’ya birkaç kilometre mesafedeki Potaçari’de bulunan bir akü fabrikasına yerleştirildi. Fabrikadaki savunmasız binlerce Boşnak, Hollandalı askerlerce 11 Temmuz 1995’te Ratko Miladiç, nam-ı diğer “Sırp Kasabı”, komutasındaki Sırp askerlerine teslim edildi.
Askerler 12 yaş üstü tüm erkekleri bir yana, kadınları da diğer yana ayırdılar. Kadınlara ve küçük kız çocuklarına tecavüz edildi, erkekler ise kamyon ve otobüslere doldurularak ölüme götürüldü. Sırplar, sivil halkı ormanlık alanlarda, fabrikalarda ve depolarda gaddarca katletti. Katledilen Boşnaklar, toplu mezarlara gömüldü. 5 gün boyunca devam eden katliamda 8 bin 372 kişi katledildi.
Srebrenitsa’daki kıyımdan Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12 bini aşkın Boşnak, dağlık güzergâh üzerinde pusu kuran keskin nişancı Sırp askerleri tarafından âdeta tek tek avlandı. Dağlardaki bu zorlu kaçış yolundan yaklaşık 3000 kişi sağ olarak Tuzla’ya ulaşabildi. Srebrenitsa’dan Tuzla’ya uzanan yolda 10 gün içerisinde 10 binden fazla kişi katledildi.
NATO müdahalesi
11 Temmuz 1995 yılında BM’nin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa’da binlerce Boşnak erkeğin katledilmesi NATO’ya yönelik tepkileri artırdı. 28 Ağustos’ta Saraybosna’nın merkezinde Markale’deki pazar yerine yapılan havan topu saldırısı sonucu 43 kişinin yaşamını yitirmesi sonrasında ise NATO uzun süren sessizliğini bozdu. 30 Ağustos 1995 tarihinde Bosna’daki Sırp hedeflere yönelik ”Kararlı Güç Harekatı” başlatıldı. Operasyon, 21 Eylül 1995’te sona erdi. Yaklaşık 400 savaş uçağı ve 15 ülkeden 5 bin askerin katıldığı müdahalede çok sayıda Sırp hedefi vuruldu. NATO’nun müdahalesinin ardından savaştaki denge bozuldu ve Sırplar barış masasına oturmaya ikna oldu.
Günümüze gelindiğinde ise, Bosnalı Sırp liderler yıllardır Saraybosna’nın NATO üyeliği başvurusunu engelliyor ve Rusya da aynı şekilde bu liderlere destek veriyor. Stoltenberg bu konuda; “NATO yıllardır Bosna-Hersek’e kendini adamıştır, sizin güvenliğiniz Batı Balkanlar bölgesi ve Avrupa için önemlidir. NATO üyeliğinin engellenmesi durumunun sona ermesi gerekiyor. Her ülke dış müdahale olmaksızın kendi güvenlik düzenlemelerini seçme hakkına sahiptir” dedi.
Bosna’dan ayrılan Stoltenberg, aynı gün içerisinde, ABD ve Batılı ülkelerin çoğu tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınan ancak Sırbistan ile müttefikleri Rusya ve Çin tarafından tanınmayan Kosova’yı ziyaret etti.
Stoltenberg, Kosovalı Sırp azınlık ile etnik Arnavut çoğunluk arasındaki gerilimin kontrolden çıkarak Kosova’da ya da daha geniş bir bölgede şiddet içeren bir çatışma yaratmaması için NATO’nun Kosova’da ek barış gücü birlikleri konuşlandırmayı değerlendireceğini söyledi.
1999 yılında Kosova’da, Sırplar ile Kosovalı Arnavutlar arasında yaşanan savaştan bu zamana, NATO ve BM liderliğinde oluşturulan Barışı Koruma Misyonu’nda 27 ülkeden 5000’e yakın asker görev almaktadır.
Stoltenberg’in Balkanlar turundan ilk açıklamalar!
Stoltenberg’in, Kosova’yı da kapsayan Batı Balkan ülkeleri turunun ilk durağı Saraybosna oldu. Pazartesi günü yaptığı açıklamada NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO’nun Bosna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini belirtmekle birlikte, 1990’larda yıkıcı bir savaş yaşamış ve hala istikrarsız olarak nitelendirilebilecek bir bölge olan Balkanlar’da, Rusya’nın faaliyetlerinin de içerisinde gösterildiği “kötü niyetli dış müdahalelerden” endişe duyulduğunu söyledi.
Stoltenberg, yaptığı açıklamada; “Müttefikler Bosna-Hersek’in egemenliğini ve toprak bütünlüğünü güçlü bir şekilde desteklemektedir. Ayrılıkçı ve bölücü söylemlerin yanı sıra Rusya da dâhil olmak üzere kötü niyetli dış müdahalelerden endişe duyuyoruz.” dedi.
Moskova hükümeti, ülkenin parçalanması ve Bosna’nın komşu Sırbistan’a katılması çağrısında bulunan ayrılıkçı, Rusya yanlısı, Bosnalı Sırp Cumhurbaşkanı Milorad Dodik’i açıkça destekliyor. Stoltenberg; “Bu durum istikrarı tehdit ediyor ve reformları engelliyor. Tüm siyasi liderler birliği korumak, ulusal kurumları inşa etmek ve uzlaşmayı sağlamak için çalışmalıdır. Bu ülkenin istikrarı ve güvenliği için hayati önem taşımaktadır.” dedi.
NATO, 1992-1995 Bosna savaşının sona erdirilmesinde ve ülkeyi iki özerk bölgeye ayırıp biri Bosnalı Sırpların diğerinin de Müslüman Boşnakların ve Bosnalı Hırvatların kontrolünde olmasını sağlayan ABD destekli barış planının uygulanmasında önemli bir rol oynamıştı. 1992-1995 yılları arasında sistematik olarak yürütülen büyük çaplı bir etnik soykırıma maruz kalan Bosna’nın doğu yakasında, tüm dünyanın gözleri önünde, Sırp kuvvetleri Boşnaklara karşı her türlü savaş suçunu işlemişti. Peki, o süreçte Srebrenitsa’da neler olmuştu?
Srebrenitsa Katliamı
Geçtiğimiz Temmuz ayında 30. yılını dolduran Srebrenitsa Katliamı, Avrupa’da 2. Dünya Savaşı sonrası yaşanan en büyük trajedi olmasıyla bilinmektedir. Aynı zamanda Avrupa’da hukuksal olarak belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçmiştir.
Çok sayıda sivilin öldürüldüğü haberleri üzerine Birleşmiş Milletler 1993 yılında Srebrenitsa’yı Boşnaklar için “güvenli bölge” ilan etmişti. Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen ve Hollandalı 400 kişilik barış gücü kuvvetleri tarafından “korunan” Srebrenitsa’ya sığındı. Sığınmacılardan yaklaşık 25 bin kadarı, barış gücü askerlerince Srebrenitsa’ya birkaç kilometre mesafedeki Potaçari’de bulunan bir akü fabrikasına yerleştirildi. Fabrikadaki savunmasız binlerce Boşnak, Hollandalı askerlerce 11 Temmuz 1995’te Ratko Miladiç, nam-ı diğer “Sırp Kasabı”, komutasındaki Sırp askerlerine teslim edildi.
Askerler 12 yaş üstü tüm erkekleri bir yana, kadınları da diğer yana ayırdılar. Kadınlara ve küçük kız çocuklarına tecavüz edildi, erkekler ise kamyon ve otobüslere doldurularak ölüme götürüldü. Sırplar, sivil halkı ormanlık alanlarda, fabrikalarda ve depolarda gaddarca katletti. Katledilen Boşnaklar, toplu mezarlara gömüldü. 5 gün boyunca devam eden katliamda 8 bin 372 kişi katledildi.
Srebrenitsa’daki kıyımdan Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12 bini aşkın Boşnak, dağlık güzergâh üzerinde pusu kuran keskin nişancı Sırp askerleri tarafından âdeta tek tek avlandı. Dağlardaki bu zorlu kaçış yolundan yaklaşık 3000 kişi sağ olarak Tuzla’ya ulaşabildi. Srebrenitsa’dan Tuzla’ya uzanan yolda 10 gün içerisinde 10 binden fazla kişi katledildi.
NATO müdahalesi
11 Temmuz 1995 yılında BM’nin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa’da binlerce Boşnak erkeğin katledilmesi NATO’ya yönelik tepkileri artırdı. 28 Ağustos’ta Saraybosna’nın merkezinde Markale’deki pazar yerine yapılan havan topu saldırısı sonucu 43 kişinin yaşamını yitirmesi sonrasında ise NATO uzun süren sessizliğini bozdu. 30 Ağustos 1995 tarihinde Bosna’daki Sırp hedeflere yönelik ”Kararlı Güç Harekatı” başlatıldı. Operasyon, 21 Eylül 1995’te sona erdi. Yaklaşık 400 savaş uçağı ve 15 ülkeden 5 bin askerin katıldığı müdahalede çok sayıda Sırp hedefi vuruldu. NATO’nun müdahalesinin ardından savaştaki denge bozuldu ve Sırplar barış masasına oturmaya ikna oldu.
Günümüze gelindiğinde ise, Bosnalı Sırp liderler yıllardır Saraybosna’nın NATO üyeliği başvurusunu engelliyor ve Rusya da aynı şekilde bu liderlere destek veriyor. Stoltenberg bu konuda; “NATO yıllardır Bosna-Hersek’e kendini adamıştır, sizin güvenliğiniz Batı Balkanlar bölgesi ve Avrupa için önemlidir. NATO üyeliğinin engellenmesi durumunun sona ermesi gerekiyor. Her ülke dış müdahale olmaksızın kendi güvenlik düzenlemelerini seçme hakkına sahiptir” dedi.
Bosna’dan ayrılan Stoltenberg, aynı gün içerisinde, ABD ve Batılı ülkelerin çoğu tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınan ancak Sırbistan ile müttefikleri Rusya ve Çin tarafından tanınmayan Kosova’yı ziyaret etti.
Stoltenberg, Kosovalı Sırp azınlık ile etnik Arnavut çoğunluk arasındaki gerilimin kontrolden çıkarak Kosova’da ya da daha geniş bir bölgede şiddet içeren bir çatışma yaratmaması için NATO’nun Kosova’da ek barış gücü birlikleri konuşlandırmayı değerlendireceğini söyledi.
1999 yılında Kosova’da, Sırplar ile Kosovalı Arnavutlar arasında yaşanan savaştan bu zamana, NATO ve BM liderliğinde oluşturulan Barışı Koruma Misyonu’nda 27 ülkeden 5000’e yakın asker görev almaktadır.
Stoltenberg’in Balkanlar turundan ilk açıklamalar!
Stoltenberg’in, Kosova’yı da kapsayan Batı Balkan ülkeleri turunun ilk durağı Saraybosna oldu. Pazartesi günü yaptığı açıklamada NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO’nun Bosna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini belirtmekle birlikte, 1990’larda yıkıcı bir savaş yaşamış ve hala istikrarsız olarak nitelendirilebilecek bir bölge olan Balkanlar’da, Rusya’nın faaliyetlerinin de içerisinde gösterildiği “kötü niyetli dış müdahalelerden” endişe duyulduğunu söyledi.
Stoltenberg, yaptığı açıklamada; “Müttefikler Bosna-Hersek’in egemenliğini ve toprak bütünlüğünü güçlü bir şekilde desteklemektedir. Ayrılıkçı ve bölücü söylemlerin yanı sıra Rusya da dâhil olmak üzere kötü niyetli dış müdahalelerden endişe duyuyoruz.” dedi.
Moskova hükümeti, ülkenin parçalanması ve Bosna’nın komşu Sırbistan’a katılması çağrısında bulunan ayrılıkçı, Rusya yanlısı, Bosnalı Sırp Cumhurbaşkanı Milorad Dodik’i açıkça destekliyor. Stoltenberg; “Bu durum istikrarı tehdit ediyor ve reformları engelliyor. Tüm siyasi liderler birliği korumak, ulusal kurumları inşa etmek ve uzlaşmayı sağlamak için çalışmalıdır. Bu ülkenin istikrarı ve güvenliği için hayati önem taşımaktadır.” dedi.
NATO, 1992-1995 Bosna savaşının sona erdirilmesinde ve ülkeyi iki özerk bölgeye ayırıp biri Bosnalı Sırpların diğerinin de Müslüman Boşnakların ve Bosnalı Hırvatların kontrolünde olmasını sağlayan ABD destekli barış planının uygulanmasında önemli bir rol oynamıştı. 1992-1995 yılları arasında sistematik olarak yürütülen büyük çaplı bir etnik soykırıma maruz kalan Bosna’nın doğu yakasında, tüm dünyanın gözleri önünde, Sırp kuvvetleri Boşnaklara karşı her türlü savaş suçunu işlemişti. Peki, o süreçte Srebrenitsa’da neler olmuştu?
Srebrenitsa Katliamı
Geçtiğimiz Temmuz ayında 30. yılını dolduran Srebrenitsa Katliamı, Avrupa’da 2. Dünya Savaşı sonrası yaşanan en büyük trajedi olmasıyla bilinmektedir. Aynı zamanda Avrupa’da hukuksal olarak belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçmiştir.
Çok sayıda sivilin öldürüldüğü haberleri üzerine Birleşmiş Milletler 1993 yılında Srebrenitsa’yı Boşnaklar için “güvenli bölge” ilan etmişti. Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen ve Hollandalı 400 kişilik barış gücü kuvvetleri tarafından “korunan” Srebrenitsa’ya sığındı. Sığınmacılardan yaklaşık 25 bin kadarı, barış gücü askerlerince Srebrenitsa’ya birkaç kilometre mesafedeki Potaçari’de bulunan bir akü fabrikasına yerleştirildi. Fabrikadaki savunmasız binlerce Boşnak, Hollandalı askerlerce 11 Temmuz 1995’te Ratko Miladiç, nam-ı diğer “Sırp Kasabı”, komutasındaki Sırp askerlerine teslim edildi.
Askerler 12 yaş üstü tüm erkekleri bir yana, kadınları da diğer yana ayırdılar. Kadınlara ve küçük kız çocuklarına tecavüz edildi, erkekler ise kamyon ve otobüslere doldurularak ölüme götürüldü. Sırplar, sivil halkı ormanlık alanlarda, fabrikalarda ve depolarda gaddarca katletti. Katledilen Boşnaklar, toplu mezarlara gömüldü. 5 gün boyunca devam eden katliamda 8 bin 372 kişi katledildi.
Srebrenitsa’daki kıyımdan Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12 bini aşkın Boşnak, dağlık güzergâh üzerinde pusu kuran keskin nişancı Sırp askerleri tarafından âdeta tek tek avlandı. Dağlardaki bu zorlu kaçış yolundan yaklaşık 3000 kişi sağ olarak Tuzla’ya ulaşabildi. Srebrenitsa’dan Tuzla’ya uzanan yolda 10 gün içerisinde 10 binden fazla kişi katledildi.
NATO müdahalesi
11 Temmuz 1995 yılında BM’nin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa’da binlerce Boşnak erkeğin katledilmesi NATO’ya yönelik tepkileri artırdı. 28 Ağustos’ta Saraybosna’nın merkezinde Markale’deki pazar yerine yapılan havan topu saldırısı sonucu 43 kişinin yaşamını yitirmesi sonrasında ise NATO uzun süren sessizliğini bozdu. 30 Ağustos 1995 tarihinde Bosna’daki Sırp hedeflere yönelik ”Kararlı Güç Harekatı” başlatıldı. Operasyon, 21 Eylül 1995’te sona erdi. Yaklaşık 400 savaş uçağı ve 15 ülkeden 5 bin askerin katıldığı müdahalede çok sayıda Sırp hedefi vuruldu. NATO’nun müdahalesinin ardından savaştaki denge bozuldu ve Sırplar barış masasına oturmaya ikna oldu.
Günümüze gelindiğinde ise, Bosnalı Sırp liderler yıllardır Saraybosna’nın NATO üyeliği başvurusunu engelliyor ve Rusya da aynı şekilde bu liderlere destek veriyor. Stoltenberg bu konuda; “NATO yıllardır Bosna-Hersek’e kendini adamıştır, sizin güvenliğiniz Batı Balkanlar bölgesi ve Avrupa için önemlidir. NATO üyeliğinin engellenmesi durumunun sona ermesi gerekiyor. Her ülke dış müdahale olmaksızın kendi güvenlik düzenlemelerini seçme hakkına sahiptir” dedi.
Bosna’dan ayrılan Stoltenberg, aynı gün içerisinde, ABD ve Batılı ülkelerin çoğu tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınan ancak Sırbistan ile müttefikleri Rusya ve Çin tarafından tanınmayan Kosova’yı ziyaret etti.
Stoltenberg, Kosovalı Sırp azınlık ile etnik Arnavut çoğunluk arasındaki gerilimin kontrolden çıkarak Kosova’da ya da daha geniş bir bölgede şiddet içeren bir çatışma yaratmaması için NATO’nun Kosova’da ek barış gücü birlikleri konuşlandırmayı değerlendireceğini söyledi.
1999 yılında Kosova’da, Sırplar ile Kosovalı Arnavutlar arasında yaşanan savaştan bu zamana, NATO ve BM liderliğinde oluşturulan Barışı Koruma Misyonu’nda 27 ülkeden 5000’e yakın asker görev almaktadır.