Bundan yüzlerce yıl önce Batılı devletler tarafından henüz keşfedilmemesine rağmen bulundurduğu zenginliklerin şöhretiyle daima arzu edilen kıta özelliğine sahip olan Hindistan, emperyal hedefler güden devletlerin odağından hiçbir zaman ayrılmadı. Doğal kaynaklar konusundaki zenginliğinin kültürel yapıda da görülmesinin, emperyalist devletlerin kolonizasyon politikalarında araç olarak kullanılması neredeyse kaçınılmaz bir sonuçtu. Dini farklılıklardan beslenerek bölgeyi domine etmek isteyen İngiltere’nin çabalarının neticesinde, Müslümanların dine dayalı bir yönetim kurma arzusu oluştu ve olaylar bu çerçevede cereyan etti.
23 Mart 1940’ta İngiliz-Hindistanı’nın pek çok farklı noktasından Lahor’a gelerek Muhammed Ali Cinnah başkanlığında toplanan Müslüman temsilciler, tam bağımsız bir Müslüman devletin kurulması ideallerini karara bağladılar.
Milli Günün tarihsel arka planı
15. yüzyılda Hint Alt Kıtası’na ticari amaçlarla gelmiş olan İngilizler, kısa zamanda emperyal hedeflerini ortaya koyacak ve devasa Hindistan’ı bir İngiliz dominyonu haline getirecekti. 1857 yılına kadar Kraliçe’nin beratıyla kurulmuş olan ‘’İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’’ tarafından idare edilen ülke, 1857’deki Sipahi ayaklanmasının ardından doğrudan Kraliçe’ye bağlandı. İngilizler ayaklanmadan Müslümanları sorumlu tuttular ve yüzyıllarca kıtanın egemen unsuru olan Müslümanların elinden siyasal, kültürel ve ekonomik haklarını alarak onları pasifize ettiler.
Halkın git gide artan tepkilerinin farkında olan İngilizler, ülkede kendilerine muhalif siyasal organizasyonu (Kongre Partisi) da bizzat oluşturdular. Güdümlü muhalefet olarak 1885’te kurulan Kongre Partisi, kısa sürede bağımsızlık arayan Hindistanlıların çatı organizasyonuna dönüştü. Başlangıçta Müslümanların Hindular ile beraber idare ettikleri Kongre Partisi’nde gün geçtikçe Hindular ağırlık kazandı ve Müslümanların kendi siyasal mekanizmalarını oluşturması bir mecburiyet halini aldı.
Bağımsızlığın lokomotif organizasyonu: Müslüman Birliği
Müslüman aydınlar, 1906 yılında Dakka’da toplanarak Müslüman Birliği’ni (Muslim League) oluşturdular. Hindistan Müslümanlarının siyasal haklarını koruma ve geliştirme misyonuyla yola çıkan hareket, Muhammed İkbal’in Hindistan’ın doğu ve kuzey kesimlerinde bir Müslüman devlet kurulması arzusunda yekvücut oldu. I. Dünya Savaşı’ndan galip fakat eski siyasi ve ekonomik gücünden uzak halde çıkan İngiltere, Alt Kıta’da kendisine karşı bir mücadele olmasının yerine Müslüman ve Hindu grupların birbirleriyle çatışmasını yeğliyordu. 1930’lu yıllardan itibaren Müslüman-Hindu mücadelesi ülkede katlanılmaz bir seviyeye geldi. Kongre Partisi’nin tüm engellemelerine rağmen Muhammed Ali Cinnah liderliğindeki Müslüman Birliği, ‘’İki Ulus Teorisi’’ ile gerçekleşecek bir ayrışmayı talep ediyordu. Burada kullanılan ulus kavramı ırka dayalı değil, dine dayalı bir ulusu temsil etmektedir. Bu teoriye göre Müslümanlar bir millet, Hindular da başka bir milletti.
23 Mart 1940 tarihi de Hindistan Müslüman milletinin, Lahor’dan tüm dünyaya yalnızca Müslümanlara ait bir devlet istediklerinin deklare edildiği gündür. 23 Mart 1940’ta fikren kurulan dost ve kardeş Pakistan, bu tarihten 7 yıl sonra da (14 Ağustos 1947) fiilen kuruldu.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi