Pentagon’dan gizli “Çin aşısı karalama” kampanyası!
COVID-19 pandemisi sırasında, dünya genelindeki hükümetlerin yanı sıra birçok kurum ve kuruluş virüse karşı mücadele ediyordu. Reuters’in iddiasına göre Pentagon ise işin politika ve karalama tarafına odaklanmayı tercih etmiş.
Reuters tarafından yapılan bir araştırma, Pentagon’un, özellikle Filipinler’deki halk üzerinde etki yaratmayı hedefleyen gizli bir propaganda kampanyası düzenlediğini ortaya çıkardı.
Bu operasyonun, Çin aşısının etkinliği ve güvenilirliği hakkında şüpheler uyandırmak amacıyla yürütüldüğü aktarıldı.
Pentagon tarafından yürütülen ve Çin’in Sinovac aşısını hedef alan bu karalama kampanyasının ortaya çıkışı, uluslararası ilişkiler ve kamu sağlığı politikaları açısından ciddi endişelere yol açtı.
ABD ve Çin arasındaki gerilim, COVID-19 pandemisi sırasında zirveye ulaşmıştı. Çin, virüsün ilk kez 2019 sonlarında Wuhan’da ortaya çıktığı iddiasına karşılık, virüsün kökeni hakkında çeşitli komplo teorileri üreterek ABD’yi suçlamaya başlamıştı.
İddialar doğruysa görünen o ki Çin’in iddialarına karşılık, Washington yönetimi de gizli bir yanıt vermiş ve Pentagon, Çin’in global imajını zedelemek ve aşılarına duyulan güveni sarsmak için bir dizi karşı propaganda faaliyeti başlatmış.
Reuters ajansının, ABD’nin gizli askeri operasyonunu açığa çıkarırken iki düzineden fazla mevcut ve eski ABD yetkilisi, askeri yüklenici, sosyal medya analisti ve akademik araştırmacıyla röportaj yaptığı açıklandı.
Muhabirlerin ayrıca ABD ordusunun kullandığı bir dizi sahte sosyal medya hesabı hakkındaki Facebook, X ve Instagram gönderilerini, teknik verileri ve belgeleri de incelediği ve bu hesaplardan bazılarının beş yıldan fazla süredir aktif olduğu da öğrenilen bilgiler arasında.
Pentagon Operasyonunun Detayları
Reuters’ın araştırmasına göre, Pentagon tarafından yürütülen operasyon, özellikle Filipinler’de yoğunlaştı. Çin’in Sinovac aşısının Filipinler’de kullanılmasına yönelik artan ilgiyi hedef alan ABD, sosyal medya üzerinden yürütülen gizli kampanyalarla halkı manipüle etmeye çalıştı. Sahte sosyal medya hesapları kullanılarak yapılan paylaşımlarda, Çin ürünlerinin kalitesiz olduğu ve güvenilir olmadığı vurgulandı. Bu hesaplar, “Çin virüsü getirdi, aşısı da Çin’den geldi, Çin’e güvenmeyin!” gibi ifadelerle doluydu.
Bu gizli operasyonun yarattığı etki, Filipinler’de ve diğer bölgelerde önemliydi. Filipin hükümeti, halkın aşıya olan güveninin sarsılması nedeniyle zorluklar yaşadı ve aşılama oranlarında beklenen ilerleme sağlanamadı.
Filipinler, Güneydoğu Asya’daki en kötü aşılama oranlarından birine sahipti. 114 milyonluk bir ülke olan Filipinlerde vatandaşlardan yalnızca 2,1 milyonu tamamen aşılanmıştı. Ki bu sayı da Filipinler hükümetin 70 milyonluk hedefinin yanında inanılmaz az kalmış bir seviyeydi.
Reuters’ın raporlarına göre, bu kampanya, Filipinler başta olmak üzere Güneydoğu Asya ve Orta Doğu’da, Çin aşılarına karşı güvensizlik yaratma ve İslam hukuku bağlamında bazı aşıların kullanımının sakıncalı olabileceği algısını güçlendirmek amacıyla genişletildi.
Pentagon’un bu gizli operasyonu, uluslararası alanda belki de beklediklerinden daha fazla yansımalara neden oldu. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve diğer uluslararası sağlık kuruluşları, aşılar konusunda bilimsel verilere dayanan açıklamalar yaparak halkı bilgilendirme çabası içine girmişti. Ancak, ABD’nin gizli faaliyetleri nedeniyle bu çabaların etkinliği sınırlı kalarak Çin aşısına yönelik şüpheler, diğer aşılara olan güveni de sarstı ve pandemiyle mücadele konusunda küresel çabalar baltalanmış oldu.
Propaganda ve Psikolojik Harp
ABD ordusunun yürüttüğü bu operasyonlar, psikolojik savaş ve propaganda tekniklerinin modern çatışmalar ve uluslararası ilişkilerde nasıl bir rol oynayabileceğine dair önemli bir örnek teşkil etti.
Propaganda, hedef alınan topluluklarda belirli bir düşünceyi yayma veya mevcut düşünceleri değiştirme amacı güderken, psikolojik harp daha geniş çaplı stratejik hedefler peşinde koşar. ABD’nin bu operasyonları, özellikle dijital çağda, bilgi savaşlarının ne kadar etkili ve yıkıcı olabileceğini gözler önüne serdi.
Gizli psikolojik operasyonlar hükümetlerin en hassas programları arasında yer alıyor. Bunların varlığına dair bilgiler ülkelerin istihbaratı ve askeri teşkilatlarındaki küçük bir grup insanla sınırlıdır. Bu tür programlara özel bir dikkatle yaklaşılıyor çünkü bunların açığa çıkması yabancı ittifaklara zarar verebilir veya rakiplerle çatışmayı tırmandırabilir.
Son on yılda, bazı ABD ulusal güvenlik yetkililerinin, ABD’nin Soğuk Savaş sırasında kullandığı rakiplere karşı saldırgan gizli propaganda operasyonlarına geri dönüş yapılması için baskı yaptığı birçok kez konu olmuştu. Rusya’nın bilgisayar korsanlığı ve sızıntı yaptığı iddia ettikleri 2016 ABD başkanlık seçimlerinin ardından, Washington’da mücadele çağrıları daha da yükseldi.
ABD ordusunun aşı karşıtı gizli kampanyası, pandemi sırasında uluslararası diplomasi ve kamu sağlığı politikaları üzerinde derin etkiler bıraktı. Bu operasyonlar, bilgi çağında propaganda ve psikolojik savaşın potansiyel gücünü ve etkilerini, özellikle uluslararası sağlık krizleri bağlamında, açıkça ortaya koydu.
Sonuç olarak, bu tür faaliyetlerin etik ve hukuki sınırlarının yeniden değerlendirilmesi ve uluslararası düzeyde daha şeffaf ve hesap verilebilir politikaların benimsenmesi gerektiği konusunda geniş çaplı bir fikir birliği oluştu. Bu olay, modern çatışmalar ve uluslararası ilişkilerde bilgi savaşlarının ne kadar etkili ve yıkıcı olabileceğini gösterdi.