ABD Kongresi’nden üst düzey yetkililer Rusya’nın yeni bir uydusavar silah geliştirdiğini iddia etti.
Geçtiğimiz günlerde ABD Temsilciler Meclisi Daimî Seçilmiş İstihbarat Komitesi başkanı Mike Turner, ABD Başkanı Joe Biden’dan “ciddi bir ulusal güvenlik tehdidi” hakkındaki istihbarat raporunun gizliliğinin kaldırılması çağrısında bulundu.
Komiteye ve Kongredeki diğer üyelere bu istihbarat raporunun uzay konuşlu yeni bir nükleer silah veya nükleer tahrikli bir askeri sisteme dair bilgiler içerdiğini sanılan bu istihbarat raporuyla ilgili olarak Turner, Rusya’nın “istikrarsızlaştırıcı askeri eylemlerde” bulunduğunu belirtti.
Mike Turner’ın açıklamasıyla birlikte artan spekülasyonların ardından açıklama yapan Beyaz Saray sözcüsü, sistemin nükleer başlığa sahip kısmi yörünge bombardıman sistemi (FOBS) olmadığını, sitemin yeni bir uydusavar silah sistemi (ASAT) olduğu üzerinde durulduğunu açıkladı. Rusya ise bu iddiaları yalanladı ve bu raporların, Kongre’de Ukrayna’ya daha fazla askeri yardım yapılması konusunda oylamayı teşvik etmeyi amaçlayan manipülasyon olduğunu iddia etti.
Rusya, ASAT sistemlerini ABD ve NATO ile yaşanacak büyük bir çatışmada kullanılacak stratejik silahlarının önemli bir unsuru olarak görüyor. Çoğunluğu Batı ülkelerine ait olan dünya yörüngesindeki varlıkları potansiyel zayıf noktalar olarak gören Rusya çoğunluğu Sovyet projelerinin devamı niteliğinde olsa da çeşitli ASAT sistemlerine yatırım yapıyor.
Rusya, Ukrayna’nın işgal hazırlıklarına paralel olarak Kasım 2021’de aktif olmayan askeri uydularından birine karşı A-235 Nudol uydusavar füzesini test etmişti. Uydunun yok edilmesinin ardından NATO ve ABD, alçak dünya yörüngesine 1700’den fazla enkaz parçasının saçıldığını, bunların yörüngede bulunun diğer uydular ve Uluslararası Uzay İstasyonu için çok ciddi tehdit yarattığını açıklayarak uydusavar füze testini sert bir şekilde kınamıştı.
2022 sonbaharında Rus diplomatlar, Rusya’nın çift amaçlı uyduları “askeri misilleme için meşru hedefler” olarak gördüğünü açıklamışlar ve bu açıklama Ukrayna’ askeri birliklerine ve kamikaze insansız deniz araçlarına iletişim hizmeti sağlayan Starlink uydularına yönelik bir tehdit olarak yorumlanmıştı.